Her gencin bir hedefi olmalı

Her gencin bir hedefi olmalı

İstanbul’un fethi size neyi hatırlatıyor? Gönül erlerinin İlahi müjdeyle müjdelenmek, insanlığın önünü açmak, yollarını aydınlatmak için büyük bir sebatla birbiri ardına bayrak yarışında bulunduğu, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına sebep olan büyük fethin genç bir kumandana Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olması içinizde hangi duyguları harekete geçiriyor?
Evet, yeni nesiller için fetihler devam ediyor. İstanbul’da ve daha pek çok güzel şehirde, güzel insanlarla dolu güzel ülkelerde gözyaşı içinde pek çok kişi var. Ailede, okulda, sokakta şiddet; işyerlerinde haksızlık, rüşvet, güvensizlik; toplumda zararlı alışkanlıklar, fuhuş, terör gibi insanlığın acı kaynaklarının kurutulması için gönüllerin fethedilmesine devam etmek gerekiyor. Bu da insanlığın derdini kendine dert edinmiş, acıları hafifletmeye karar vermiş, insanı ve bütün varlıkları seven ve değer veren siz değerli gençlerin gayret göstermesiyle mümkün olabilir. Bu satırları okuduğunuzda “Kendim ve insanlık için ne yapabilirim?” diye düşünüyorsanız bilin ki yapabileceğiniz çok şey var. İstanbul’un fethini gencin ideal belirlemesi hedef seçmesi ve gerçekleştirmesi aşamaları açısından değerlendirdiğimizde insanlık sevgisi, doğruya ulaşmak arzusuyla dolu kişilerin yararlanacağı pek çok güzel örnekle dolu olduğunu görüyoruz.

Hedefler doğru seçilmeli

Her bireyin sahip olduğu özellikler, ilgi, yetenek ve imkanlar farklıdır. Kişinin hem kendisi hem de bütün insanlığın huzur ve güven içinde kendisine layık şekilde yaşayabilmesi için bir hedefi olmalıdır. Bu hedefin şekillenmeye başlaması bazen küçük yaşta, okulöncesi dönemde bile olur. Çocuğun doktor öğretmen, yazar, devlet adamı, iyi bir ev hanımı, anne baba olma gibi bir veya birbirini tamamlayan birkaç hedef edinmesine bazen bir, bazen de birkaç neden yol açar. Eksikliklerin farkında olmak veya güzel örnekler bu nedenler arasındadır. Şifa bulunamayan bir hastalıktan ölen bir yakın, haksızlığa uğramış bir kişi, idarede görülen eksiklikler veya başarılı bir kişiye, büyüğe benzeme isteği ideallere temel teşkil eder. Bireyin hayatında etkili kişilerin anne-baba ve öğretmen gibi büyüklerin beşeri ve sosyal ihtiyaçların ve bunlara ulaştıracak güç ve imkanların farkında olmasını sağlaması da ideallerin şekillenmesi ve hedefin belirlenmesine katkıda bulunur. Bununla beraber birey gençlikte de ailesinin etkisinde kalmadan çocukluğundaki idealden farklı bir hedef veya hedefler edinebilir.

Hedefe ulaşmak hayal etmekle mümkündür

Fatih Sultan Mehmet kendisini büyük bir ustalıkla nakış gibi ailesinin ve hocalarının yüreğine düşürdükleri aşkla daha çocuk yaşta bu yola gönül koymuş, hayallerini bu fetih hayalleriyle süslemiş oyunlarında İstanbul’u bir değil belki yüzlerce kere fethetmişti.
Hedefe kavuşmak; önce hayal etmekle mümkündür. Bir problemi zihnimizde tasarlamadan çözemeyiz, bir ideali zihnimizde oluşturmadan ve gerçekleştirmeyi istemeden o ideale ulaşamayız. Hedefe ulaşmak için tabii ki tek başına hayal yetmeyip basiret ve bilgi sahibi olmak, gayret etmek ve çalışmak gerekir. Basiret ve bilgi, fikir ve maharet sahibi olmayı sağlar.
Bilgiye değer veren kişi bilgi sahibine de değer verir. Başarı için gereken de ekip ruhudur. Gencin yetişkinin, öğrencinin, öğretmenin, hocanın, talebenin birbirine değer vermesi, imkanlarını güçlerini birleştirebilmesi ile pek çok fetih (açılış) gerçekleştirilmeye devam ediyor. Gönüller güzelliklere açılıyor. Gençleri yeni ufuklarda büyük başarılar bekliyor.

En büyük fetih gönül kazanmaktır

En büyük fetih, gönüllerin fethedilmesi yani doğru ve güzele doğru yönlendirilmesidir. Kendini bilen, kendini tanıyan, önce kendi gönlüne açılan kişi, içindeki büyük gücü, kendisine bahşedilmiş yetenekleri keşfeder, neleri yapması gerektiğini, neleri yapabileceğini, hedefine ulaşmak için kendisini nasıl donatması gerektiğini fark etmeye başlar. Ve donanım sahibi olmak için ilme sarılır. Gerçekten de bilgi olmadan başarı gerçekleşemez. Bilginin temelleri de daha çocuk yaşta atılır. Çocuğun ilim öğrenmeye istekli olmasında ailesinden aldığı temel eğitim büyük ölçüde etkilidir. II. Mehmet daha çocuk yaştan itibaren devrinin en seçkin hocalarının elinde yetişmişti. Devrinin, Molla Gürani, Molla Hüsrev, Vezir Sinan, Ahmet Paşa gibi birçok âlimi, II. Mehmet’e dünyevî ve uhrevî ilimleri talim ettiriyordu. Sekiz yabancı dil öğreniyor, gün geçtikçe ufku açılıyordu. Fakat ilim öğrenmeyi kendisi istemeseydi kendisine sunulan bu imkanları değerlendiremezdi. Pek çok aile gençlere sundukları imkanları değerlendiremediklerinden yakınmaktadırlar. Diğer taraftan bilginin temelleri atıldığı takdirde kişi bilgiye ulaşacağı kaynakları bildiğinden sahip olduğu kapasiteyle eksiklerini kendi gayreti ile de tamamlamayı hayat boyu sürdürür.

Bilginin yararlı olabilmesi için karakter güçlü olmalı

Hedefe giden yolda sahip olunan ilmin yararlı olması içinse kişinin karakterinin ve manevi değerlerinin güçlü olması, şefkat, merhamet sevgi, tevazu, hoşgörü, yumuşaklık sükunet, öfke ve duygu kontrolü, özeleştiri, saygı gibi insanî duygulara ve özelliklere sahip olması gerekir. İnsanın bir başka varlığa zarar vermemesi, kendisine ve başka varlıklara ve insana değer vermesi, duygularına hakim olup aklını kullanması ile mümkündür. Bu da bu güzel duyguların kaynaklarından beslenen kişilerle beraber olup onlarda güzel örnekler görmeyi gerektirir.
Bunun örneğini yine büyük fethi gerçekleştiren büyük Fatih’in hayatında görüyoruz. II. Mehmet’in öyle bir hocası vardı ki ondan etkilenmemesi, onun fikirlerine danışmadan ve gerektiğinde icazet almadan hareket etmesi imkânsızdı. O İstanbul’un manevî fatihlerinden ilim ve gönül eri Akşemsettin’di. O, hem İslami ilimlerde hem de tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanının ünlülerinden olmuş, Yunus Emre’ler, Mevlana’lar, Hacı Bektaş Veli’ler, Hacı Bayram Veli’lerle aynı kaynaktan beslenip aydınlanarak bu büyük fethe şevk ve gayretle hazırlanmıştı. Fetih sırasında genç sultanı teşvik ettiği gibi fetihten sonra da adalet üzere idare edebilmesi için tevazu sahibi olmak gibi konularda manevi eğitimine devam etmişti. Mesele gönülleri fethetmek olunca bu güzel örneklerden istifade ederek hayatımızı ve kendimizi düzenlememiz gerekiyor.

Zaman yetmiyor mu dediniz?

Zamanının yetmediğini söyleyen herkesin kendisine şu soruları sorması gerekir.
Erteleme yapıyor muyum?
Önceliklerimi iyi biliyor muyum?
Bir konuyu öğrendiğimde gerekli tekrarları yapıyor muyum?
Başkalarının istediğini kendi istediğimden ve olması gerekenden önce mi yapıyorum?
Televizyonu ve bilgisayarı verimli ve ölçülü kullanıyor muyum?
Oyuna ne kadar zaman ayırıyorum?..
Hobilere, spor ve sanata ne kadar vakit ayırıyorum?
Nasıl dinleneceğimi iyi biliyor muyum?
Tembelliği yenmek için sıkılsam da çalışmaya devam ediyor muyum?

* Hiç kimse mükemmel değildir
Kimse mükemmel olamaz. Önemli olan kişinin kendi eksiklerini aşağılık kompleksine, yıkılacak kadar aşırı suçluluk duygusuna kapılmadan görebilmesidir.

* Eksikliklerinizle mücadele edin
En büyük ve değerli mücadele ve gayret kişinin kendi kötü veya olumsuz özellikleri ile başa çıkabilmek için gösterdiği gayret ve mücadeledir.

* Zamanı iyi kullanın
Zamanı iyi kullanan kişi hedefe giden yolda gereken bilgi ve becerileri elde etmekte daha az zorlanacaktır.

Üç Şifre: Bilgi, Yetenek ve Maharet
İdealist genç hedefe giden yolda bilgi ve yetenek (fikir ve maharet) sahibi olmalı, bunun için de zamanını iyi kullanmalıdır. Zira belli bir konuma gelen kişinin o konum için gereken bilgi ve beceriye daha önceden sahip olması, ön hazırlık yapması gerekir.
Diğer taraftan kişinin bilgi sahibi olmasının toplumu ve insanlığı daha iyiye, güzele götürebilmek yolundaki ideallerini gerçekleştirmesi için tek başına yetmeyeceğini hepimiz biliyoruz. En değerli bilgi hayata geçirilen bilgidir. Bu sebeple Söz Sultanı (sas) faydasız ilimden Allah’a sığınmıştır. En hayırlı insan da insanlara yararlı olan insandır.
İnsanlığın içinde bulunduğu problemlere çözüm aramaya çalışanlar iki noktada tıkandıklarını söylüyorlar. Menfaatçilik, ailelerin ihmali.
İdealist insanlar en yakınlarını ihmal etmedikleri, onları da geliştirmeye çalıştıkları ve ben merkezcilikten uzaklaşmanın örneklerini en yakınlarına sundukları takdirde güzel örnekler daha etkili şekilde dalga dalga yayılacaktır. Bazen kişi uzaktakine yararlı olmaya çalışırken en yakınındaki kendisine ihtiyacı olan kişiyi görememektedir.
En yakınları onun desteğine ve yardımına muhtaçken başka kişilerin yardımına koşmakta dengeye dikkat etmek gerekir. Belki en yakınların ihtiyaçlarını giderecek kişileri bulup hedefine koşmaya devam etmek; fakat ihtiyacı olanları görmezlikten gelmemek gerekir. İdealist kişiler en yakınlarından başladığı takdirde milletçe hedefe ulaşmak daha kolay olacaktır. Bunu insanlık önderlerinde bütün canlılığı ile görüyoruz. Kişi sosyal yönü ile bireysel yönünü dengeleyebildiği bir yandan kendisini geliştirip bir yandan öğrendiklerini hayata geçirebildiği, hem öğrenci hem de öğretici olabildiği ölçüde ideallerine ulaşabilir.

Farika Teymur Artır
Ailem