İlkokul Mezunları Habibimolâa, Okumuş Çocuklar Facebookâa
Bu, üçüncü galiba. Biiznillah, sonuncu da olacak. Bir daha facebookâla ilgili yazı yazmak istediğimde kendimi, âben de oradayım; gelseneâ içerikli e-posta aldığımda, postanın sahibi her kimse onu helyum gazı marifetiyle dünyadan ihraç edeceğim. Söz veriyorum.
Bismillahirrahmanirrahim.
âfondaki şarkı bitti yavrumâ
âHayatın gerçekleriâyle yüzleşmenin vakti geldi. Teknoloji ne getirdi, ne götürdü, bu ayrı mesele. Bulunduğumuz yer âiyiâ ise, bunun ne kadarını internet sağladı; bulunduğumuz yer âkötüâ ise, bunun ne kadarına internet sebep oldu⦠bunu konuşabiliriz fakat. Bu noktada, dibine kadar bağnaz ve alabildiğine bencil olacağımı hatırlatmalıyım mutlaka.
Neyse. Teferruata gelelim.
Ben bulunduğumuz yerin âkötüâ, bunda internetin payının büyük ve bu fikirde de yüzde yüz haklı olduğunu düşünenlerdenim. Yanlış anlaşılmasın; biz 40 yıl önce de gazete okumayan bir toplumduk, âokumamaânın günahını internete filan yükleyemiyorduk da haliyle. O zamanki âkötüâlüğün nedeni başkaydı, bugünkü başka. Bugün interneti sebep olarak gösteriyorum, yarın, diyelim bir ayakkabı ortopedisi geliştirme felsefesi dünyayı kasıp kavurur, bu kez de o ayakkabı ortopedisi geliştirme felsefesine düşman kesilirim. Kısacası, bugün âkötüâlüğün kaynağının internet olduğundan eminim ve dolayısıyla düşmanım internettir.
Kendimize hakim olamıyoruz, ablamıza hakim olamıyoruz, oğlumuza hakim olamıyoruz. Edebi makale için internete giren adamın, bir boşluk haber sitelerinden birine dalıp foto-galeri takip etmesine anlam veremiyoruz. Çoğu alışkanlıkla şiddetli bir benzerlik içerisinde, internette vakit kaybetmeden kalmayı beceremiyoruz.
Daha fena şeyler de oluyor hani. Sokağa çıkmıyoruz. Allahâın selamını âs.a.âya mahkum etmeye çalışıyoruz, helallik istemeyi unutuyoruz; iki kontöre patlayacak telefonla bayramlaşma işini iki kontörlük mesajlaşmayla hallettiğimize yanarken, şimdi onu da bıraktık e-kart yollamakla yetiniyoruz. Tüm âkomünikasyonâ faaliyetlerimiz âteleâ başlığı altında ezildi kaldı.
Evlerde internet çoğaldı. Evlerde çocuklar çoğaldı. Evlerde internet kullanan çocuklar da çoğaldı. Kimisi 13 yaşında, forum sitelerinden oyun âcrackâi indiriyor; kimisi 19âunda sosyomatâta âtakılıyorâ, kimisi 28âinde, 35âinde, 47âsinde seviyeli bir âortamâ hazırlıyor. Bazısı hem ilkokul mezunu, hem bekar, hem mutsuz, habibimol fantazyasının farkında değil; bazısı hem üniversite mezunu, hem entelektüel bekar, hem entelektüel mutsuz, Facebookâa toz kondurmuyor.
Evet evet, fondaki şarkı bitti.
âpilotun apandisiti patladıâ
26 yaşındayım. Bu civarın tam orta yerine dalalı siz diyin 4 yıl, ben diyeyim 5 yıl oldu. O kadar çok isim ezberledim, o kadar çok okumam gereken şey olduğunu fark ettim ki⦠sormayın gitsin. Çok büyük adamlarla tanıştım. Çok büyük adamlarla tanıştığım için Allah-u Tealaâya teşekkür ettim. Çok büyük adamların çok büyük yazılarını okudum. Bu toprakların gerçek sahiplerinin bizler olduğunu, bu nedenle rahat, asil, zarif, imrenilecek insanlar olmamız gerektiğini öğrendim. Eğer medya çürümüşse, en kral yayın organlarıyla etrafa ferahlık saçmalıydık; eğer devlet memurlarının rüşvet yemelerinden hoşnut değilsek, devlet memuru olduğumuzda herkes bizi saygıyla anmalıydı; eğer herkes karamsarsa, Allahâtan(cc) ümit kesilmemesi gerektiğini bilen bizler sürekli tünelin ucundaki ışığı göstermeliydik; eğer toplumdaki kokuşmuşluklardan müşteki olmak istemiyorsak, kendimizin dört dörtlük bir nesil projesi olmalıydı⦠Bazı büyük adamlar ahlaki çöküntüden muzdarip, teknolojiye ölesiye düşmandı; bazısı ondan nasıl azami istifade ederiz diye günlerce kafa patlatıyorduâ¦
Öğrendiklerim, öğreneceklerimin yanında ummanda damladır elbette. Ancak bu bildiklerimle hareket ettim. Dergileri açıp internetin ahlaki yönden bodoslama iflasını anlatan yazıları takdir ve takdirle okudum; ezberledim. Kültür sanat sayfaları hazırlayan ağabeylerimin, ablalarımın âbir dostun gözünün içine bakarak selam vermenin yerini ne 5000 sayfalık, el yazısıyla yazılmış mektup tutar, ne de 1000 GBâlık kişiye özel hazırlanmış internet sitesiâ mealli öğütlerini tebrik ve tebrikle okudum; herkese anlattım. âGençler internette kaybolup gidiyorâ diyenlerin ellerinden minnet ve minnetle öpmek istedim; öptüm.
Sonra, çok sonra bir şeyler oldu. İnternetin güya sosyalleştirici tarafını baş tacı eder oldu kimi büyük adamlar. Bazı ağabeylerim, önceleri şiddetle eleştirdiği internet sitelerinde âobjektiflerimize yakalandılarâ; kimi ablalarım, önceleri nefretle kınadıkları ilişki biçimleriyle iç içe âpoz verdilerâ. âYahu durun, neler oluyor?â demeye kalmadı, bir Facebook icat oldu; şu an aklımı kaçırmak üzereyim.
Tıpkı bana Coca-Colaâdan nefret etmeyi öğreten adamın ofisinde Coca-Cola içildiğini gördüğüm gibi; şimdilerde de, bana Facebook ve benzeri mekanizmada işleyen internet sitelerinden tiksinmeyi öğreten insanların Facebookâta olduklarını duyuyorum, görüyorum. [İnanılır gibi değil, âinternetten nefret ediyorum; mümkün olsa mail adresimden de kurtulacağımâ diyen adam bile âprofilâ düzenlemiş.]
Vallahi⦠pilotun apandisiti çoktan patladı.
âuçak düşüyorâ
Hayatımın en çetin zihni virajlarından birine girdim. Canım kadar sevdiğim ağabeylerim, ablalarım Facebookâta âprofilâden âprofilâe koşuyorlar. âİnternet toplumuânun ahlakiliğini defaten sıygaya çekmiş bu güzel insanların Facebook gibi envai çeşit ârelationshipâ seçeneği bulunan bir yerde mutlu mesud olduklarını gördükçe aklım çıkıyor. Karşısında zırıl zırıl ağlayan tertemiz çocuğu, aldığı eşsiz terbiyeden ötürü reddeden kızların uluslararası liberalliğine; insanüstü sabrıyla aile kurumuna verdiği değeri bangır bangır bağıran adamların âfriendâs listâindeki çok fonksiyonlu rahatlığa tanık oldukça uykularım kaçıyor. âAllahâımâ diyorum, âbir mübarek insan çıksın da habibimol kullanıcılarıyla Facebook üyeleri arasındaki farkı beş cümleyle anlatsın.â Şu veya bu nedenle ortaöğretimini tamamlamamış ve bekar (ya da dul) erkeklerin, kadınların habibimolâdaki çaresiz ve sefil görüntülerini gözlerimin önüne getiriyorum⦠Ardından Facebookâa bakıyorum; öyle veya böyle üniversiteden mezun olmuş, yaşı Müslüman şehir geleneklerine nispeten evlenme yaşını geçmiş ve fakat âdoğru insanâı bulamadığı için evlenmemiş, Facebookâta âvakit geçirenâ bir sürü Müslüman erkek, Müslüman kadın⦠Ya da bu gibi gayeleri olmayacağına, Allahâı şahit tutarak yemin edebileceğim bir sürü erkeğin, kadının böyle sefil ve çaresiz bir ortamdaki umursamaz tavırlarını görüyorum. âAllahâımâ diyorum, âneler oluyor bu güzel insanlara? Nasıl oluyor da bu kadar âideolojilerüstüâ yaklaşabiliyorlar birbirlerine? Bu büyük çelişkinin ortasında nasıl da sakinler Allahâım.â
Çok mu abartıyorum? Abarttığımı düşünenler, bıraksınlar habibimol ve Facebook gibi hafif magazinel amaçlı siteleri, nihai gayesindeki samimiyet ve yeri doldurulamaz niteliği tartışılamayacak cemaat.com gibi bir yerde mesajlaşma arabiriminin sistemden çıkarılma nedenlerini yeniden gözden geçirsinler isterim. Çünkü⦠uçak düşüyor.
âve birlikte ölmek kulağa hoş gelse deâ
Kaç âdavetiyeâ aldım, hatırlamıyorum. Kaç âdavetiyeâ yüzünden âdavetiyeâ sahibinin kimliğinden kuşkuya düştüm, hatırlamıyorum. Hepi topu bir istisnai.netâimiz var, bir de sayha, kurtuba, cemaat, ekşi sözlük⦠daha fazlasını kalbim kabul eder elbet de; olmasa yeâse düşmem hani. Kalabalığa karışmak fikrini ilk uzun metrajlı filmimde derin şekilde tahlil edeceğim, lakin şu an buna hiç mi hiç ihtiyacım yok. Kaldı ki, yaşımın da baskısıyla sanırım, günden güne daha bağnaz bir adam oluyorum; iki yıl önce âşu denizi gösterse gözümü kırpmadan dalacağımâ insanların şu anki hallerine şahit olunca artık her âbüyük adamâın yaptığını yapmak gibi bir mecburiyetim olmadığında ısrarlıyım. Her zaman âüç kişi olsak yeterâ derim; nasılsa aramızdan birini imam seçebiliriz o zaman; sorun olmaz.
Tamam, birlikte ölsek fonetik bir son olurdu; ama cep telefonu kullanmayan şairin de dediği gibi âo iş sizin bildiğiniz gibi değil.â
âben atlamayı tercih ediyorumâ
Bir ara Sezai Karakoçâu düşündüm⦠şeklen de olsa onu taklit edebilir miydim mesela? Mesela kapkalın, kıpkırmızı çizgilerim olsa⦠O çizgileri geçen her şeyi, herkesi zihnimden ve kalbimden silip atsam⦠Tutkuyla bağlandıklarıma âneden bu kadar üstünde duruyorsunâ diyenlere rest çekip gitsem⦠âŞu Fatih iyi çocuk, has çocuk da⦠işte böyle acayiplikleri de yok değilâ filan deseler ardımdan, bir meclisten izin isteyip ayrılırken. Bana ikide bir, gençliğinde hızlı bir anarşistken şimdilerin naif aile babası olan adamın sözde çelişik durumunu örnek verip âseni de görürüz yakındaâ diyenler adına İnşirah suresini okusam⦠Televizyonunu balkondan aşağı fırlatmak isteyen dünyalar güzeli ağabeyimi her fırsatta sitayişle anan, ama iş televizyonunu balkondan aşağı fırlatmaya gelince kayış yardıran onlarca arkadaşımla irtibatımı kessem⦠âMeczupâ deseler benim için, âbir kıza aşık olmuş, ondan böyle tuhaf işlere girdiâ diye söylentiler çıkarsalar; âiki gün sonra düzelirâ, âo mu⦠boşversene; ilgi çekmeye çalışıyor.â
O kadar korkuyorum ki⦠âEvvelim sen oldunâ diyebileceğimiz kimse kalmayacak yakında; âahirim sensinâ diyen de çıkmayacak karşımıza. Müstakbel torunlarımın nefes alacağı yer konusunda Tayip Erdoğan ya da Kemal Unakıtan endişelenmeyebilir; ama ben ilgilenmekle mükellefim.
İşbu nedenlerle aziz kardeşlerim, muhterem hemşirelerim; ben atlamayı tercih ediyorum.
âolur ya denize düşerim / bir gemi geçerâ
Ümitsizlik haramdır; amenna ve saddakna. Bu yüzden ümitsiz değilim. Gelgelelim, bu ümitvarlığım, bana ümitvarlık aşılayanların varlığından değil, tam tersine yokluğundan besleniyor. Yani, internetin gizliden ya da açıktan bizlere zerk ettiği tuhaf ahlaki yalpalamalardan rahatsız olmayan bir sürü tanıdığım var. Rahatsızların sayısıysa, dedim ya, benimle beraber, toplasanız üç kişi. Ben bu ucubeyle mücadele edemem belki, üçü kişiyle de hiçbir şeyin üstesinden gelemeyiz belki. Ama benim ümitvarlığım direkt yoldan, yani hiçbir insanı vesile kılmadan gelecek ilahi bir müdahaleden besleniyor.
Şuna inanıyorum ki, önümüzdeki beş yıl içinde İslamcı camiamız çok çok büyük bir olayla çalkalanacak. Çok çok büyük bir skandalla sarsılacağız. Ne bileyim, mesela İslamcılığına gıptayla baktığımız birinin skandal bir videosu piyasaya çıkacak. Tevazusuna, zarafetine hayran kaldığımız birinin internet aracılığıyla giriştiği sapıklıkları duyacağız. Neye uğradığımızı şaşıracağız.
Bunu sadece âkorkuyla bekliyorâ değilim, içten içe arzuluyorum da. Çünkü, yok, ümidimi kesmediğim ilahi müdahaleye vasıtalık edecek kimse yok ortada; çünkü herkes Facebookâta âprofilâ hazırlamakla meşgul.
âBöyle elim bir hadise gerçekleşirseâ diyorum kendi kendime, âbelki şöyle iyicene terbiye ederiz kendimizi, iyicene çeki düzen veririz aile hayatımıza, iş ilişkilerimize, arkadaş çevremize, kılığımıza, kıyafetimize, üslubumuza, internete, kitap okumaya verdiğimiz ya da vermediğimiz değere.â Her şeye sıfırdan başlamaktan bahsediyorum. Hiçbir şey bilmeden, başımıza gelen tüm kötülüklerden ders ve pay çıkarmış insanlar olmayı umuyorum. Artistik bir düşünceyle, âhiçbir şeyi olmadığı için her şeyi yapabilecek insanlarâ haline gelelim istiyorum.
Allah-u Tealaâya hamd olsun; televizyon izlemiyorum; New Africanâdan başka tutsaklığım da kalmadı internet hususunda. Abonelik işlemini bir çözebilirsem ondan da kurtulacağım. Sonra da bu ilahi dokunuş için ancak ve sadece bekleyeceğim.
Hepsi bu.
Eyyub Aleyhisselamâın yüzüsuyu hürmetine, Allah(cc) Cemaatâimize zeval vermesin.
Amin; velhamdülillahirabbilalemin.
Fatih Mutlu-Cemaat.com
Bismillahirrahmanirrahim.
âfondaki şarkı bitti yavrumâ
âHayatın gerçekleriâyle yüzleşmenin vakti geldi. Teknoloji ne getirdi, ne götürdü, bu ayrı mesele. Bulunduğumuz yer âiyiâ ise, bunun ne kadarını internet sağladı; bulunduğumuz yer âkötüâ ise, bunun ne kadarına internet sebep oldu⦠bunu konuşabiliriz fakat. Bu noktada, dibine kadar bağnaz ve alabildiğine bencil olacağımı hatırlatmalıyım mutlaka.
Neyse. Teferruata gelelim.
Ben bulunduğumuz yerin âkötüâ, bunda internetin payının büyük ve bu fikirde de yüzde yüz haklı olduğunu düşünenlerdenim. Yanlış anlaşılmasın; biz 40 yıl önce de gazete okumayan bir toplumduk, âokumamaânın günahını internete filan yükleyemiyorduk da haliyle. O zamanki âkötüâlüğün nedeni başkaydı, bugünkü başka. Bugün interneti sebep olarak gösteriyorum, yarın, diyelim bir ayakkabı ortopedisi geliştirme felsefesi dünyayı kasıp kavurur, bu kez de o ayakkabı ortopedisi geliştirme felsefesine düşman kesilirim. Kısacası, bugün âkötüâlüğün kaynağının internet olduğundan eminim ve dolayısıyla düşmanım internettir.
Kendimize hakim olamıyoruz, ablamıza hakim olamıyoruz, oğlumuza hakim olamıyoruz. Edebi makale için internete giren adamın, bir boşluk haber sitelerinden birine dalıp foto-galeri takip etmesine anlam veremiyoruz. Çoğu alışkanlıkla şiddetli bir benzerlik içerisinde, internette vakit kaybetmeden kalmayı beceremiyoruz.
Daha fena şeyler de oluyor hani. Sokağa çıkmıyoruz. Allahâın selamını âs.a.âya mahkum etmeye çalışıyoruz, helallik istemeyi unutuyoruz; iki kontöre patlayacak telefonla bayramlaşma işini iki kontörlük mesajlaşmayla hallettiğimize yanarken, şimdi onu da bıraktık e-kart yollamakla yetiniyoruz. Tüm âkomünikasyonâ faaliyetlerimiz âteleâ başlığı altında ezildi kaldı.
Evlerde internet çoğaldı. Evlerde çocuklar çoğaldı. Evlerde internet kullanan çocuklar da çoğaldı. Kimisi 13 yaşında, forum sitelerinden oyun âcrackâi indiriyor; kimisi 19âunda sosyomatâta âtakılıyorâ, kimisi 28âinde, 35âinde, 47âsinde seviyeli bir âortamâ hazırlıyor. Bazısı hem ilkokul mezunu, hem bekar, hem mutsuz, habibimol fantazyasının farkında değil; bazısı hem üniversite mezunu, hem entelektüel bekar, hem entelektüel mutsuz, Facebookâa toz kondurmuyor.
Evet evet, fondaki şarkı bitti.
âpilotun apandisiti patladıâ
26 yaşındayım. Bu civarın tam orta yerine dalalı siz diyin 4 yıl, ben diyeyim 5 yıl oldu. O kadar çok isim ezberledim, o kadar çok okumam gereken şey olduğunu fark ettim ki⦠sormayın gitsin. Çok büyük adamlarla tanıştım. Çok büyük adamlarla tanıştığım için Allah-u Tealaâya teşekkür ettim. Çok büyük adamların çok büyük yazılarını okudum. Bu toprakların gerçek sahiplerinin bizler olduğunu, bu nedenle rahat, asil, zarif, imrenilecek insanlar olmamız gerektiğini öğrendim. Eğer medya çürümüşse, en kral yayın organlarıyla etrafa ferahlık saçmalıydık; eğer devlet memurlarının rüşvet yemelerinden hoşnut değilsek, devlet memuru olduğumuzda herkes bizi saygıyla anmalıydı; eğer herkes karamsarsa, Allahâtan(cc) ümit kesilmemesi gerektiğini bilen bizler sürekli tünelin ucundaki ışığı göstermeliydik; eğer toplumdaki kokuşmuşluklardan müşteki olmak istemiyorsak, kendimizin dört dörtlük bir nesil projesi olmalıydı⦠Bazı büyük adamlar ahlaki çöküntüden muzdarip, teknolojiye ölesiye düşmandı; bazısı ondan nasıl azami istifade ederiz diye günlerce kafa patlatıyorduâ¦
Öğrendiklerim, öğreneceklerimin yanında ummanda damladır elbette. Ancak bu bildiklerimle hareket ettim. Dergileri açıp internetin ahlaki yönden bodoslama iflasını anlatan yazıları takdir ve takdirle okudum; ezberledim. Kültür sanat sayfaları hazırlayan ağabeylerimin, ablalarımın âbir dostun gözünün içine bakarak selam vermenin yerini ne 5000 sayfalık, el yazısıyla yazılmış mektup tutar, ne de 1000 GBâlık kişiye özel hazırlanmış internet sitesiâ mealli öğütlerini tebrik ve tebrikle okudum; herkese anlattım. âGençler internette kaybolup gidiyorâ diyenlerin ellerinden minnet ve minnetle öpmek istedim; öptüm.
Sonra, çok sonra bir şeyler oldu. İnternetin güya sosyalleştirici tarafını baş tacı eder oldu kimi büyük adamlar. Bazı ağabeylerim, önceleri şiddetle eleştirdiği internet sitelerinde âobjektiflerimize yakalandılarâ; kimi ablalarım, önceleri nefretle kınadıkları ilişki biçimleriyle iç içe âpoz verdilerâ. âYahu durun, neler oluyor?â demeye kalmadı, bir Facebook icat oldu; şu an aklımı kaçırmak üzereyim.
Tıpkı bana Coca-Colaâdan nefret etmeyi öğreten adamın ofisinde Coca-Cola içildiğini gördüğüm gibi; şimdilerde de, bana Facebook ve benzeri mekanizmada işleyen internet sitelerinden tiksinmeyi öğreten insanların Facebookâta olduklarını duyuyorum, görüyorum. [İnanılır gibi değil, âinternetten nefret ediyorum; mümkün olsa mail adresimden de kurtulacağımâ diyen adam bile âprofilâ düzenlemiş.]
Vallahi⦠pilotun apandisiti çoktan patladı.
âuçak düşüyorâ
Hayatımın en çetin zihni virajlarından birine girdim. Canım kadar sevdiğim ağabeylerim, ablalarım Facebookâta âprofilâden âprofilâe koşuyorlar. âİnternet toplumuânun ahlakiliğini defaten sıygaya çekmiş bu güzel insanların Facebook gibi envai çeşit ârelationshipâ seçeneği bulunan bir yerde mutlu mesud olduklarını gördükçe aklım çıkıyor. Karşısında zırıl zırıl ağlayan tertemiz çocuğu, aldığı eşsiz terbiyeden ötürü reddeden kızların uluslararası liberalliğine; insanüstü sabrıyla aile kurumuna verdiği değeri bangır bangır bağıran adamların âfriendâs listâindeki çok fonksiyonlu rahatlığa tanık oldukça uykularım kaçıyor. âAllahâımâ diyorum, âbir mübarek insan çıksın da habibimol kullanıcılarıyla Facebook üyeleri arasındaki farkı beş cümleyle anlatsın.â Şu veya bu nedenle ortaöğretimini tamamlamamış ve bekar (ya da dul) erkeklerin, kadınların habibimolâdaki çaresiz ve sefil görüntülerini gözlerimin önüne getiriyorum⦠Ardından Facebookâa bakıyorum; öyle veya böyle üniversiteden mezun olmuş, yaşı Müslüman şehir geleneklerine nispeten evlenme yaşını geçmiş ve fakat âdoğru insanâı bulamadığı için evlenmemiş, Facebookâta âvakit geçirenâ bir sürü Müslüman erkek, Müslüman kadın⦠Ya da bu gibi gayeleri olmayacağına, Allahâı şahit tutarak yemin edebileceğim bir sürü erkeğin, kadının böyle sefil ve çaresiz bir ortamdaki umursamaz tavırlarını görüyorum. âAllahâımâ diyorum, âneler oluyor bu güzel insanlara? Nasıl oluyor da bu kadar âideolojilerüstüâ yaklaşabiliyorlar birbirlerine? Bu büyük çelişkinin ortasında nasıl da sakinler Allahâım.â
Çok mu abartıyorum? Abarttığımı düşünenler, bıraksınlar habibimol ve Facebook gibi hafif magazinel amaçlı siteleri, nihai gayesindeki samimiyet ve yeri doldurulamaz niteliği tartışılamayacak cemaat.com gibi bir yerde mesajlaşma arabiriminin sistemden çıkarılma nedenlerini yeniden gözden geçirsinler isterim. Çünkü⦠uçak düşüyor.
âve birlikte ölmek kulağa hoş gelse deâ
Kaç âdavetiyeâ aldım, hatırlamıyorum. Kaç âdavetiyeâ yüzünden âdavetiyeâ sahibinin kimliğinden kuşkuya düştüm, hatırlamıyorum. Hepi topu bir istisnai.netâimiz var, bir de sayha, kurtuba, cemaat, ekşi sözlük⦠daha fazlasını kalbim kabul eder elbet de; olmasa yeâse düşmem hani. Kalabalığa karışmak fikrini ilk uzun metrajlı filmimde derin şekilde tahlil edeceğim, lakin şu an buna hiç mi hiç ihtiyacım yok. Kaldı ki, yaşımın da baskısıyla sanırım, günden güne daha bağnaz bir adam oluyorum; iki yıl önce âşu denizi gösterse gözümü kırpmadan dalacağımâ insanların şu anki hallerine şahit olunca artık her âbüyük adamâın yaptığını yapmak gibi bir mecburiyetim olmadığında ısrarlıyım. Her zaman âüç kişi olsak yeterâ derim; nasılsa aramızdan birini imam seçebiliriz o zaman; sorun olmaz.
Tamam, birlikte ölsek fonetik bir son olurdu; ama cep telefonu kullanmayan şairin de dediği gibi âo iş sizin bildiğiniz gibi değil.â
âben atlamayı tercih ediyorumâ
Bir ara Sezai Karakoçâu düşündüm⦠şeklen de olsa onu taklit edebilir miydim mesela? Mesela kapkalın, kıpkırmızı çizgilerim olsa⦠O çizgileri geçen her şeyi, herkesi zihnimden ve kalbimden silip atsam⦠Tutkuyla bağlandıklarıma âneden bu kadar üstünde duruyorsunâ diyenlere rest çekip gitsem⦠âŞu Fatih iyi çocuk, has çocuk da⦠işte böyle acayiplikleri de yok değilâ filan deseler ardımdan, bir meclisten izin isteyip ayrılırken. Bana ikide bir, gençliğinde hızlı bir anarşistken şimdilerin naif aile babası olan adamın sözde çelişik durumunu örnek verip âseni de görürüz yakındaâ diyenler adına İnşirah suresini okusam⦠Televizyonunu balkondan aşağı fırlatmak isteyen dünyalar güzeli ağabeyimi her fırsatta sitayişle anan, ama iş televizyonunu balkondan aşağı fırlatmaya gelince kayış yardıran onlarca arkadaşımla irtibatımı kessem⦠âMeczupâ deseler benim için, âbir kıza aşık olmuş, ondan böyle tuhaf işlere girdiâ diye söylentiler çıkarsalar; âiki gün sonra düzelirâ, âo mu⦠boşversene; ilgi çekmeye çalışıyor.â
O kadar korkuyorum ki⦠âEvvelim sen oldunâ diyebileceğimiz kimse kalmayacak yakında; âahirim sensinâ diyen de çıkmayacak karşımıza. Müstakbel torunlarımın nefes alacağı yer konusunda Tayip Erdoğan ya da Kemal Unakıtan endişelenmeyebilir; ama ben ilgilenmekle mükellefim.
İşbu nedenlerle aziz kardeşlerim, muhterem hemşirelerim; ben atlamayı tercih ediyorum.
âolur ya denize düşerim / bir gemi geçerâ
Ümitsizlik haramdır; amenna ve saddakna. Bu yüzden ümitsiz değilim. Gelgelelim, bu ümitvarlığım, bana ümitvarlık aşılayanların varlığından değil, tam tersine yokluğundan besleniyor. Yani, internetin gizliden ya da açıktan bizlere zerk ettiği tuhaf ahlaki yalpalamalardan rahatsız olmayan bir sürü tanıdığım var. Rahatsızların sayısıysa, dedim ya, benimle beraber, toplasanız üç kişi. Ben bu ucubeyle mücadele edemem belki, üçü kişiyle de hiçbir şeyin üstesinden gelemeyiz belki. Ama benim ümitvarlığım direkt yoldan, yani hiçbir insanı vesile kılmadan gelecek ilahi bir müdahaleden besleniyor.
Şuna inanıyorum ki, önümüzdeki beş yıl içinde İslamcı camiamız çok çok büyük bir olayla çalkalanacak. Çok çok büyük bir skandalla sarsılacağız. Ne bileyim, mesela İslamcılığına gıptayla baktığımız birinin skandal bir videosu piyasaya çıkacak. Tevazusuna, zarafetine hayran kaldığımız birinin internet aracılığıyla giriştiği sapıklıkları duyacağız. Neye uğradığımızı şaşıracağız.
Bunu sadece âkorkuyla bekliyorâ değilim, içten içe arzuluyorum da. Çünkü, yok, ümidimi kesmediğim ilahi müdahaleye vasıtalık edecek kimse yok ortada; çünkü herkes Facebookâta âprofilâ hazırlamakla meşgul.
âBöyle elim bir hadise gerçekleşirseâ diyorum kendi kendime, âbelki şöyle iyicene terbiye ederiz kendimizi, iyicene çeki düzen veririz aile hayatımıza, iş ilişkilerimize, arkadaş çevremize, kılığımıza, kıyafetimize, üslubumuza, internete, kitap okumaya verdiğimiz ya da vermediğimiz değere.â Her şeye sıfırdan başlamaktan bahsediyorum. Hiçbir şey bilmeden, başımıza gelen tüm kötülüklerden ders ve pay çıkarmış insanlar olmayı umuyorum. Artistik bir düşünceyle, âhiçbir şeyi olmadığı için her şeyi yapabilecek insanlarâ haline gelelim istiyorum.
Allah-u Tealaâya hamd olsun; televizyon izlemiyorum; New Africanâdan başka tutsaklığım da kalmadı internet hususunda. Abonelik işlemini bir çözebilirsem ondan da kurtulacağım. Sonra da bu ilahi dokunuş için ancak ve sadece bekleyeceğim.
Hepsi bu.
Eyyub Aleyhisselamâın yüzüsuyu hürmetine, Allah(cc) Cemaatâimize zeval vermesin.
Amin; velhamdülillahirabbilalemin.
Fatih Mutlu-Cemaat.com
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan