Aşk Oltası
[color=green][size=18px][i] [b]“…Allâh onları sever; onlar da Allâh'ı severler…” (Mâide, 54) [/b]
“Balıkçılar büyük balığı birdenbire çekmezler. Olta balığın boğazına saplandığında kanı akıp gevşesin ve zayıf olsun diye bir parça çekerler, yine bırakırlar. Büsbütün zayıf düşünceye kadar bu böyle devam eder. Aşk oltası dahî insanın damağına saplanınca, ondaki bâtıl olan kuvvetlerin ve kanların yavaş yavaş yok olması için Hak Teâlâ onu tedrîcen çeker.” (Fîhi mâ fîh, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî; terc: Avni Konuk.) [/i]
* * *
Hiçbir şey yoktu, yalnız Sen vardın. Hiçbir şey yoktu, aşkın vardı. Aşkını izhâr ettin, yarattın bizi. Muhabbet ettin, yarattın beni…
Vahdaniyetinin tecellîsiyle bütün kalplere bir katre aşk iksiri serptin. Ehadiyetinin tecellisiyle bütün kalpler Sana âşık…
Bildim, seven sendin beni!.. Bütün varlıklarda yansıyan güneş gibi, sevgisiyle saran Sendin beni… Annemin merhamet yüklü sesi, yüreğini yüreğimin üstüne koyan dostun merhabası, başımı okşayan Peygamber eli, hâtırasıyla hüznümü alan sevgilinin sohbeti… bildim hep Sendendi.
Sevdin, sonra kopmaz bir zincirle kendine çektin. Zincirin her bir halkası, Senden tecellîlerdi.
Aşkına âşık olduğum Mecnûn “Sen”din. Aynalarda seyrettiğim Yûsuf, “Sen”!..
Sonsuz siyah güller, lâcivert akşamların iğde kokusu, hüzün yüklü sonbahar, yağmurun toprağa dokunuşu, bir gül renginde eriyen akşamlar, Dost'un yüzü, sevdiğim ne varsa, hep “Sen”dendi.
“Tecellî, tecellî edeni gösterir.” (a.g.e., Hazret-i Mevlânâ)
Sûretlerde nihân olan Sevgili, ey Sevgili!..
Yetimler Yetîmi'ne «vedduhâ» sırrıyla tecellî ederken, O'nu tek olana, “bir olan”a çekiyordun. Başka bütün kapıları kapatırken, hep açık olan kapına çağırıyordun.
[b]Bildim, kalbimdeki her bir muhabbet tecellisiyle beni de kendine çekiyorsun. Çekiyorsun ve bırakıyorsun. Bırakıyorsun ki, kanayayım; zayıf yanlarımı tanıyayım. Seni bulayım. [/b]
Sonra yine çekiyorsun. Bu, hüzünlü bir şehrâyîn. Bu, bitimsiz bir med-cezir. Bu, içimdeki Mûsâ'yla Firavun savaşı; sulhü yok!.. [/color][/size]
[size=18px][color=red]Sevgili, en Sevgili!..
Sûretlerden geçerek, Sana erdir beni!.. Merhametinle arındır, kalbimi!. [/color] [/size]
“Balıkçılar büyük balığı birdenbire çekmezler. Olta balığın boğazına saplandığında kanı akıp gevşesin ve zayıf olsun diye bir parça çekerler, yine bırakırlar. Büsbütün zayıf düşünceye kadar bu böyle devam eder. Aşk oltası dahî insanın damağına saplanınca, ondaki bâtıl olan kuvvetlerin ve kanların yavaş yavaş yok olması için Hak Teâlâ onu tedrîcen çeker.” (Fîhi mâ fîh, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî; terc: Avni Konuk.) [/i]
* * *
Hiçbir şey yoktu, yalnız Sen vardın. Hiçbir şey yoktu, aşkın vardı. Aşkını izhâr ettin, yarattın bizi. Muhabbet ettin, yarattın beni…
Vahdaniyetinin tecellîsiyle bütün kalplere bir katre aşk iksiri serptin. Ehadiyetinin tecellisiyle bütün kalpler Sana âşık…
Bildim, seven sendin beni!.. Bütün varlıklarda yansıyan güneş gibi, sevgisiyle saran Sendin beni… Annemin merhamet yüklü sesi, yüreğini yüreğimin üstüne koyan dostun merhabası, başımı okşayan Peygamber eli, hâtırasıyla hüznümü alan sevgilinin sohbeti… bildim hep Sendendi.
Sevdin, sonra kopmaz bir zincirle kendine çektin. Zincirin her bir halkası, Senden tecellîlerdi.
Aşkına âşık olduğum Mecnûn “Sen”din. Aynalarda seyrettiğim Yûsuf, “Sen”!..
Sonsuz siyah güller, lâcivert akşamların iğde kokusu, hüzün yüklü sonbahar, yağmurun toprağa dokunuşu, bir gül renginde eriyen akşamlar, Dost'un yüzü, sevdiğim ne varsa, hep “Sen”dendi.
“Tecellî, tecellî edeni gösterir.” (a.g.e., Hazret-i Mevlânâ)
Sûretlerde nihân olan Sevgili, ey Sevgili!..
Yetimler Yetîmi'ne «vedduhâ» sırrıyla tecellî ederken, O'nu tek olana, “bir olan”a çekiyordun. Başka bütün kapıları kapatırken, hep açık olan kapına çağırıyordun.
[b]Bildim, kalbimdeki her bir muhabbet tecellisiyle beni de kendine çekiyorsun. Çekiyorsun ve bırakıyorsun. Bırakıyorsun ki, kanayayım; zayıf yanlarımı tanıyayım. Seni bulayım. [/b]
Sonra yine çekiyorsun. Bu, hüzünlü bir şehrâyîn. Bu, bitimsiz bir med-cezir. Bu, içimdeki Mûsâ'yla Firavun savaşı; sulhü yok!.. [/color][/size]
[size=18px][color=red]Sevgili, en Sevgili!..
Sûretlerden geçerek, Sana erdir beni!.. Merhametinle arındır, kalbimi!. [/color] [/size]
Aşk Oltası yorumları
neyzen.lal
11.04.2009[quote=beylerbeyi ]
[color=green][size=18px][i] [b]“…Allâh onları sever; onlar da Allâh'ı severler…” (Mâide, 54) [/b]
“Balıkçılar büyük balığı birdenbire çekmezler. Olta balığın boğazına saplandığında kanı akıp gevşesin ve zayıf olsun diye bir parça çekerler, yine bırakırlar. Büsbütün zayıf düşünceye kadar bu böyle devam eder. Aşk oltası dahî insanın damağına saplanınca, ondaki bâtıl olan kuvvetlerin ve kanların yavaş yavaş yok olması için Hak Teâlâ onu tedrîcen çeker.” (Fîhi mâ fîh, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî; terc: Avni Konuk.) [/i]
* * *
[/quote]
[b]tek kelimeyle muhteşem bir benzetme.....ruhuna rahmet....
şükranlarımı sunarım kardeşim....[/b]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan