İslam da aile mahremiyetini koruma kuralları yok mu?
İslam da aile mahremiyetini koruma kuralları yok mu?
[color=darkblue][b]"Yabancı mıyız?"[/b] diyerek hemen negatif düşünmeyin. Ailelerin içinde de bazı sınırların olması normaldir. Asıl böyle bir sınır yoksa anormaldir. Nitekim kuralsızlığın birçok aile içi istismara yolaçtığı çok açık ortadadır.
Almanya'da aile içindeki kuralsızlıklardan kaynaklanan cinsel sapmalardan rahatsızlık duyan okuyucum, İslam'ın aile mahremiyetini koruyacak kurallarının olup olmadığını sorduğu sorusunda diyor ki: - Aileyi koruyan kurallar İslam'da nasıldır?
Evde, aile içinde, özel odalara girerken belli bir kural söz konusu mu? Yoksa İslam'da da kaç göç olmadan aile bireyleri birbirlerinin odasına sormadan girer, tesettürsüz şekilde yüz yüze, göz göze gelebilirler mi? Lütfen bana bilgi verin.
Yoksa burada benim çocuklarım da aile içinde kuralsız yetişecek, ayıpladığım yabancılar gibi dikkatsiz yaşamaya alışacaklar, diye korkmaya başladım? İslam'dan önceki cehalet devrine baktığımızda aileyi koruyan hiçbir kuralın mevcut olmadığını görmekteyiz. Müşrikler her an istedikleri eve ve odaya izinsiz girebilir, tesettürsüz şekilde yüz yüze, göz göze gelmekte mahzur görmezlerdi.
[b] Nitekim bu kuralsızlıklardan İslam'a girdikten sonra rahatsızlık duyan Medineli bir hanımefendi, bir gün Peygamberimiz'e gelerek: [/b]
[b]- Ya Resulallah! [/b]dedi, günün herhangi bir saatinde biri kapımdan odama dalabiliyor, görünmek istemediğim bir halde beni görebiliyor. Artık bir ikaz yapsanız da, kimse kimsenin evine, ayrıca odasına izinsiz girmese, istemediği bir görüntü içinde iken görmese?
[b]O sıralarda benzeri bir teklif de Hazreti Ömer'den (ra) geldi:[/b] Keşke Rabbimiz bir ayet gönderse de evimize, odamıza kimse izinsiz giremese, kimse kimseyi tesettürsüz, açık halde iken görmese!.
[b]Buna benzer isteklerin çoğalması üzerine Nur Sûresi'ndeki aile mahremiyetini koruma kuralları koyan (izin isteme) ayetleri peş peşe geldi. Şöyle ölçüler veriyordu gelen ayetler: [/b]
[b]- Ey iman edenler! Başkalarının evlerine girmek istediğinizde, önce selam vererek izin isteyin, izin verilirse girin! Verilmezse geriye dönün. Kendi evinizin içindeki hane halkı da, bir birinin odalarına geceleri izinsiz girmesinler. Gündüzleri de istirahat anlarında üzerlerinin açık olabileceği vakitlerde habersiz olarak odaya dalmasınlar!.. Sizin için hayırlı olan budur!..[/b] (27-58-59)
***
"KİMSİNİZ?" SORUSUNA, "BENİM" YERİNE, "BEN FALANCAYIM" DİYE CEVAP VERİLMELİ"
Artık cehalet devri kuralsızlıkları kaldırılıyor, Müslüman'ın aile hayatı korumaya alınıyor, dışarıdan gelenin eve, evde olanın da odaya girme kuralları açık ve kesin şekilde tespit edilmiş olunuyordu. İslam terbiyesinde, dışarıdan gelen birinin izinsiz eve dalması yasaktı. Yabancılar önce hem de üç defa dışarıdan izin isteyecek, içeriden gelen ses izin verirse girecek, vermezse, dönüp gidecek, üçten fazla izin isteme ısrarında da bulunamayacaktı.
Ayrıca, kapı tıklatarak, yahut zile basarak selam verip izin isterken, kapının tam önünde değil de, sağına yahut da soluna çekilerek beklenecek, içeriden kapıyı açanı ansızın görmeyecek, evin içini hazırlıksız halde seyretmek gibi bir rahatsızlığa da sebep olunmayacaktı..
Bir diğer konu da, içeriden [b]'kimsiniz?'[/b] diye gelen soruya belirsiz bir kelimeyle [b]'benim' denmeyecek, 'ben falanım, filan için geldim'[/b] şeklinde tanıtıcı bilgi vererek izin istenecekti.. İslam'ın koyduğu bu gibi sosyal hayatı düzenleme kuralları büyük bir memnuniyetle Medine'de uygulanırken meselenin iyi anlaşılmasına sebep olacak acemilikler de yaşanıyordu.
[b]Nitekim bir gün sahabeden Hazreti Cabir, Efendimiz'in kapısına gelip:
- Esselamü aleyküm,[/b] ben geldim! diyerek izin istedi. Efendimiz bu tür izin isteyişi hoş görmedi de şöyle düzeltmede bulundu:
- Niçin kendini tanıtmadan sadece 'ben geldim' diyorsun? Önce sen kimsin, kendini tanıt, sonra izin iste!. Konumuzun en mühim sorusunu da bir başka sahabi şöyle sordu:
- Ayetler hane halkının dahi geceleri birbirlerinin odalarına izinsiz girmelerini yasaklıyor, şimdi ben anamın odasına da mı izin isteyerek gireceğim? Efendimiz, bu soruya da tereddütsüz cevap verdi:
- Evet, geceleri istirahate çekildikten sonra anan da olsa odasına ancak izinle gireceksin! İzinsiz girmek yoktur!.
İslam'ın aile içi mahremiyetini korumak için koyduğu kuralları böylece kesinleşmiş, yabancılarda görülen aile bireyleri arasındaki duygusal saplamalar Müslüman aile bireylerinde görülmemiştir. Bundan dolayı Batılılar, 'Müslümanlarda aile kuralları çok kuvvetlidir, Müslüman aile kolay yıkılmaz' demekten kendilerini alamamışlardır.. [/color]
AHMED ŞAHİN
[color=darkblue][b]"Yabancı mıyız?"[/b] diyerek hemen negatif düşünmeyin. Ailelerin içinde de bazı sınırların olması normaldir. Asıl böyle bir sınır yoksa anormaldir. Nitekim kuralsızlığın birçok aile içi istismara yolaçtığı çok açık ortadadır.
Almanya'da aile içindeki kuralsızlıklardan kaynaklanan cinsel sapmalardan rahatsızlık duyan okuyucum, İslam'ın aile mahremiyetini koruyacak kurallarının olup olmadığını sorduğu sorusunda diyor ki: - Aileyi koruyan kurallar İslam'da nasıldır?
Evde, aile içinde, özel odalara girerken belli bir kural söz konusu mu? Yoksa İslam'da da kaç göç olmadan aile bireyleri birbirlerinin odasına sormadan girer, tesettürsüz şekilde yüz yüze, göz göze gelebilirler mi? Lütfen bana bilgi verin.
Yoksa burada benim çocuklarım da aile içinde kuralsız yetişecek, ayıpladığım yabancılar gibi dikkatsiz yaşamaya alışacaklar, diye korkmaya başladım? İslam'dan önceki cehalet devrine baktığımızda aileyi koruyan hiçbir kuralın mevcut olmadığını görmekteyiz. Müşrikler her an istedikleri eve ve odaya izinsiz girebilir, tesettürsüz şekilde yüz yüze, göz göze gelmekte mahzur görmezlerdi.
[b] Nitekim bu kuralsızlıklardan İslam'a girdikten sonra rahatsızlık duyan Medineli bir hanımefendi, bir gün Peygamberimiz'e gelerek: [/b]
[b]- Ya Resulallah! [/b]dedi, günün herhangi bir saatinde biri kapımdan odama dalabiliyor, görünmek istemediğim bir halde beni görebiliyor. Artık bir ikaz yapsanız da, kimse kimsenin evine, ayrıca odasına izinsiz girmese, istemediği bir görüntü içinde iken görmese?
[b]O sıralarda benzeri bir teklif de Hazreti Ömer'den (ra) geldi:[/b] Keşke Rabbimiz bir ayet gönderse de evimize, odamıza kimse izinsiz giremese, kimse kimseyi tesettürsüz, açık halde iken görmese!.
[b]Buna benzer isteklerin çoğalması üzerine Nur Sûresi'ndeki aile mahremiyetini koruma kuralları koyan (izin isteme) ayetleri peş peşe geldi. Şöyle ölçüler veriyordu gelen ayetler: [/b]
[b]- Ey iman edenler! Başkalarının evlerine girmek istediğinizde, önce selam vererek izin isteyin, izin verilirse girin! Verilmezse geriye dönün. Kendi evinizin içindeki hane halkı da, bir birinin odalarına geceleri izinsiz girmesinler. Gündüzleri de istirahat anlarında üzerlerinin açık olabileceği vakitlerde habersiz olarak odaya dalmasınlar!.. Sizin için hayırlı olan budur!..[/b] (27-58-59)
***
"KİMSİNİZ?" SORUSUNA, "BENİM" YERİNE, "BEN FALANCAYIM" DİYE CEVAP VERİLMELİ"
Artık cehalet devri kuralsızlıkları kaldırılıyor, Müslüman'ın aile hayatı korumaya alınıyor, dışarıdan gelenin eve, evde olanın da odaya girme kuralları açık ve kesin şekilde tespit edilmiş olunuyordu. İslam terbiyesinde, dışarıdan gelen birinin izinsiz eve dalması yasaktı. Yabancılar önce hem de üç defa dışarıdan izin isteyecek, içeriden gelen ses izin verirse girecek, vermezse, dönüp gidecek, üçten fazla izin isteme ısrarında da bulunamayacaktı.
Ayrıca, kapı tıklatarak, yahut zile basarak selam verip izin isterken, kapının tam önünde değil de, sağına yahut da soluna çekilerek beklenecek, içeriden kapıyı açanı ansızın görmeyecek, evin içini hazırlıksız halde seyretmek gibi bir rahatsızlığa da sebep olunmayacaktı..
Bir diğer konu da, içeriden [b]'kimsiniz?'[/b] diye gelen soruya belirsiz bir kelimeyle [b]'benim' denmeyecek, 'ben falanım, filan için geldim'[/b] şeklinde tanıtıcı bilgi vererek izin istenecekti.. İslam'ın koyduğu bu gibi sosyal hayatı düzenleme kuralları büyük bir memnuniyetle Medine'de uygulanırken meselenin iyi anlaşılmasına sebep olacak acemilikler de yaşanıyordu.
[b]Nitekim bir gün sahabeden Hazreti Cabir, Efendimiz'in kapısına gelip:
- Esselamü aleyküm,[/b] ben geldim! diyerek izin istedi. Efendimiz bu tür izin isteyişi hoş görmedi de şöyle düzeltmede bulundu:
- Niçin kendini tanıtmadan sadece 'ben geldim' diyorsun? Önce sen kimsin, kendini tanıt, sonra izin iste!. Konumuzun en mühim sorusunu da bir başka sahabi şöyle sordu:
- Ayetler hane halkının dahi geceleri birbirlerinin odalarına izinsiz girmelerini yasaklıyor, şimdi ben anamın odasına da mı izin isteyerek gireceğim? Efendimiz, bu soruya da tereddütsüz cevap verdi:
- Evet, geceleri istirahate çekildikten sonra anan da olsa odasına ancak izinle gireceksin! İzinsiz girmek yoktur!.
İslam'ın aile içi mahremiyetini korumak için koyduğu kuralları böylece kesinleşmiş, yabancılarda görülen aile bireyleri arasındaki duygusal saplamalar Müslüman aile bireylerinde görülmemiştir. Bundan dolayı Batılılar, 'Müslümanlarda aile kuralları çok kuvvetlidir, Müslüman aile kolay yıkılmaz' demekten kendilerini alamamışlardır.. [/color]
AHMED ŞAHİN
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan