Gönül Mescidi

[color=darkblue]Akıllı, faziletli, irfanlı bir genç, bir şeyhin yanında konakladı. Onun yükünü, eşyasını aldılar ve kendisini bir dergâhta misafir ettiler. Misafirlik müddeti bittikten sonra Şeyh Efendi, o gence:

“-Şu mescit tozlanmış, her tarafında çer-çöp toplanmış. Burayı güzelce sil süpür, temizle!..” dedi.

Genç misafir, bu sözü işitince hemen orayı terk etti. Bir daha yüzünü gören olmadı. Bu gencin, kendisinden hizmet istenmesi üzerine apar-topar oradan ayrılması insanların dedikodusuna sebep oldu. Kimi onun hizmetten kaçtığını, kimi ise onun, elinden hiçbir iş gelmeyecek kadar beceriksiz olduğunu söylüyordu.

Günün birinde Şeyh Efendinin müridlerinden birisi, yolda o genç misafirle karşılaştı:

“-Arkadaş! İyi düşünme­din ve doğru bir iş yapmadın! Sen misafir olarak kaldığın müddetçe elimizin, başımızın üstündeydin. Sana ne oldu ki, ufacık bir yerin temizliği istendiğinde kaçıp gittin. Ey kendini beğenmiş genç, bilmiyor musun ki; insanlar hizmet ede ede yükselir ve bir mevkî sâhibi olurlar!..” dedi.

Genç yolcu yana yakıla ağladı, inledi ve:

“-Ey can­lar besleyen, gönüllere sürûr veren dostum! Emri aldığım gibi temizlemek için mescide gittim. Baktım ki mescitte toz toprak yok, tertemiz. O yerde bir kirli varsa, o da bendim, benim gönül mescidimdi. Ve artık oraya bir daha uğrayamadım. Çünkü gönül mescidini te­miz tutmak lâzımdır!” dedi.

* * *

Tasavvuf yoluna intisab eden her insan, kendi kusurunu görmeli, tevâzûya bürünmelidir. Meyveli dal, başını aşağı tuttuğu gibi, akıllı insan da mütevâzî olur. Yücelik istersen, tevâzûyu seç! Çünkü yücelik makamına çıkmak için, tevâzûdan başka merdiven yoktur.

Ey insan! Cenâb-ı Hak seni topraktan yaratmıştır. Toprak gibi mütevâzî ol. Madem ki topraktan yaratıldın; ateş gibi hırslı, cihânı yakıcı, inatçı olma!..


Tuba Çınar[/color]