İLETİŞİMDE PEYGAMBERİMİZ'İN ÖRNEK KİŞİLİĞİ
[b][i]Peygamberimiz’in sevgili torunu Hz. Hüseyin (r.a) anlatıyor:
Babam Hz. Ali’ye (r.a), Peygamberimiz’in
dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandığını sorduğumda şöyle anlattı:[/i][/b]
[size=18px][i][b]“Allah Rasûlü, [/b]sallallahu aleyhi ve-sellem
[b]her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçakgönüllü idi.
Aslâ sert, katı kalpli, kavgacı, şarlatan,
kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildi.
Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir,
kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz,
istekte bulunan kişiyi eli-boş çevirmez, tamâmen mahrûm bırakmazdı.
Allah Rasûlü şu üç şeyden titizlikle uzak dururdu:
Ağız kavgası, boşboğazlık ve ma-lâyanî !.
İnsanlarla ilgili şu üç husustan titizlikle sakınırdı:
Hiç kimseyi kötülemez, kınamaz,ve gizli kusurlarını araştırmazdı.
Sâdece yararlı olacağını ümit ettiği konularda konuşurdu.
Allah Rasûlü konuşurken, O’nun meclisinde bulunan dinleyiciler,
sanki başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan dinlerlerdi.
O susunca da, konuşmak isteyen söz alırdı.
Ashâbı, O’nun huzurunda konuşurken
birbirleriyle aslâ ağız dalaşında bulunmazlardı.
İçlerinden birisi, O’nun huzurunda konuşurken,
o sözünü bitirinceye kadar diğerleri can kulağı ile konuşanı dinlerdi.
Allah Rasûlü’nün nezdinde, onların hepsinin sözü,
ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi ile karşılanırdı.
Allah Rasûlü, ashâbının güldüğü şeylere güler,
onların hayret ettikleri şeylerde kendisi de hayretlerini ifâde ederdi.
Huzurlarına gelen bedevîlerin kaba saba konuşmaları ile
pervâsızca suâllerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederdi.
Ashâbı ise, bedevîlerin gelip O’na soru sormalarını çok isterlerdi.
Allah Rasûlü, “İhtiyacının görülmesini isteyen bir ihtiyaç sâhibi
gördüğünüzde ona yardımcı olunuz” buyururlardı.
Allah Rasûlü, ancak yapılan iyiliğe denk düşen
ve dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabûl eder,
haddini aşmadığı müddetçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi.
Eğer huzurunda haddi aşacak şekilde konuşan olursa,
o zaman ya o konuşanı susturur,
ya da o meclisten ayrılmak sûretiyle
ona engel olurdu.”[/b][/i] [/size]
Babam Hz. Ali’ye (r.a), Peygamberimiz’in
dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandığını sorduğumda şöyle anlattı:[/i][/b]
[size=18px][i][b]“Allah Rasûlü, [/b]sallallahu aleyhi ve-sellem
[b]her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçakgönüllü idi.
Aslâ sert, katı kalpli, kavgacı, şarlatan,
kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildi.
Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir,
kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz,
istekte bulunan kişiyi eli-boş çevirmez, tamâmen mahrûm bırakmazdı.
Allah Rasûlü şu üç şeyden titizlikle uzak dururdu:
Ağız kavgası, boşboğazlık ve ma-lâyanî !.
İnsanlarla ilgili şu üç husustan titizlikle sakınırdı:
Hiç kimseyi kötülemez, kınamaz,ve gizli kusurlarını araştırmazdı.
Sâdece yararlı olacağını ümit ettiği konularda konuşurdu.
Allah Rasûlü konuşurken, O’nun meclisinde bulunan dinleyiciler,
sanki başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan dinlerlerdi.
O susunca da, konuşmak isteyen söz alırdı.
Ashâbı, O’nun huzurunda konuşurken
birbirleriyle aslâ ağız dalaşında bulunmazlardı.
İçlerinden birisi, O’nun huzurunda konuşurken,
o sözünü bitirinceye kadar diğerleri can kulağı ile konuşanı dinlerdi.
Allah Rasûlü’nün nezdinde, onların hepsinin sözü,
ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi ile karşılanırdı.
Allah Rasûlü, ashâbının güldüğü şeylere güler,
onların hayret ettikleri şeylerde kendisi de hayretlerini ifâde ederdi.
Huzurlarına gelen bedevîlerin kaba saba konuşmaları ile
pervâsızca suâllerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederdi.
Ashâbı ise, bedevîlerin gelip O’na soru sormalarını çok isterlerdi.
Allah Rasûlü, “İhtiyacının görülmesini isteyen bir ihtiyaç sâhibi
gördüğünüzde ona yardımcı olunuz” buyururlardı.
Allah Rasûlü, ancak yapılan iyiliğe denk düşen
ve dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabûl eder,
haddini aşmadığı müddetçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi.
Eğer huzurunda haddi aşacak şekilde konuşan olursa,
o zaman ya o konuşanı susturur,
ya da o meclisten ayrılmak sûretiyle
ona engel olurdu.”[/b][/i] [/size]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan