"Padişah Anneleri" kitabı
[color=blue]Gönül Bahçesi
Mehmet Oruç
“Padişah Anneleri” kitabı
70’li senelerin başında lisede okurken, tarih dersi kitaplarımızda amansız bir Osmanlı düşmanlığı işlenmekteydi. Hele tahta geçen oğlunun yaşı çok küçük olduğunda “saltanat nâibesi”, diğer zamanlarda da saray protokolünde padişahtan sonra ikinci konumdaki “valide sultan” sıfatıyla resmî görevleri bulunan padişah annelerine reva görülen iftiralarla, tabir yerindeyse beynimiz yıkanmıştı.
Bu saldırıların yeni başlamadığını değerli bir hocamız şöyle anlatmıştı:
“Türk yavrularına, Osmanlı saraylarını zevk, safâ, hatta sefâhat ve fuhuş yeri olarak tanıttılar. Lisede okurken, sınıfın birincisi olduğum için, bana konferans verdirmişlerdi. Okul kütüphanesindeki kitaplardan, uzun bir konferans hazırlamıştım. Konferansta, Kösem Sultan’ın, Tarhan Sultan’ın saraydaki aşk maceralarını (!) devlet idaresinin kadınlar elinde kaldığını, daha nice kötü olarak öğrendiğim şeyleri anlatarak, çok alkış toplamıştım.
Yıllar sonra, Alman Kütüphanesi’nden (Die Islamische Kunst) adında, büyük bir kitap almıştım. Bu kitapta, Mahpeyker Valide Sultan’ın, Üsküdar’da sanat değeri yüksek Çinili Camii Külliyesi’ni, Çakmakçılar Yokuşu’nda büyük Valide Hanı ve daha pek çok eser yaptırdığı yazılı idi. Akıl ve dirâyeti ile Osmanlı Devleti’ne çok hizmet ettiği de bildiriliyordu. Bunu okuyunca, yıllar önceki konferansımda sarf ettiğim sözler için büyük vicdan azabı çektim.
“Neden ön yargılısınız?”
Lise çağlarımda tanıştığım ve bana dinimi öğreten ve nasihatlerine çok kıymet verdiğim hocama gittiğimde üzüntümü anlattım. Hocam bana “Ömrünüzün sonuna kadar dua edip kendisine hediye ederseniz, inşâallah o da size hakkını helâl eder” dediler.
Yıllar geçti ancak, kendisinin “Türk” olduğunu söylediği hâlde ecdadına karşı zerre kadar iyi niyet beslemeyenlerin saldırıları şiddetini azaltsa da ne yazık ki bitmedi. Kendi ecdadımıza karşı daha insaflı ve ön yargıdan uzak olma konusundaki dersi, yabancılardan almaktan hâlâ kurtulamadık. İşte size daha yakın zamana ait bir örnek: Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in, Amerikalı tarih profesörü Leslie Peirce ile olan bir hatırasını burada nakledelim:
“Yıl, 1983. İstanbul’da Başbakanlık Devlet Arşivleri binasında çalışıyorum. O gün arşivdekiler, önemli bir devlet büyüğünü ağırladılar. Yetkililerden gerekli bilgileri alan devlet büyüğümüz, arşivde araştırmalarda bulunan ilim adamları ile de sohbeti ihmâl etmedi. Bu arada Amerikalı bir bayanla arasında geçen konuşma çok ilginçti.
- Hangi konuda çalışıyorsunuz?
- Osmanlı padişahlarının hanımları üzerinde çalışıyorum.
- Ooo! Çok güzel. O hanımların entrikalarını da yazıyor musunuz?
Amerikalı bayan birden ciddîleşmişti:
- Entrika yoktur, diye cevap verdi ve sordu, Allah aşkına nereden çıkarıyorsunuz bunları?
Bizimkinin verecek cevabı yoktu. Lâfı değiştirip başka konulara girdi ve sonra da salonu terk etti.
O gün öğle paydosunda isminin Leslie Peirce olduğunu öğrendiğim orta yaşlardaki Amerikalı hanımla arşiv bahçesinde çay içerken o günkü konuşmayı ve gerçekleri sordum. Kadıncağız çok şaşkındı:
- Sizleri anlayamıyorum. Tarihinize karşı neden böyle ön yargılısınız. Ben arşive gelmeden önce Osmanlı saray kadınları hakkında tarihlerinizde yazılanları okudum. Ne yalan söyleyeyim, onları cahil, dört duvar arasında kalmış, hiçbir dünya görüşleri olmayan kimseler olarak algıladım. Şimdi ise bütün fikirlerim değişti. Onlar, gerçekten mükemmel bir eğitim ve terbiye görmüş insanlarmış...
Bu yeni değil!
Özellikle 2. Meşrutiyet’ten sonra başlayan maziyi kötüleme kampanyasına yönelik neşriyatın tesirleri yine de görülmektedir. Ancak bu önyargılı, hiçbir geçerli mesnedi bulunmayan ecdadı kötüleme furyası, artık zamanımızda eski şiddetini kaybetmiştir.
Bu kitabı hazırlamaktaki amacımız, 623 sene hüküm sürmüş ve bize sadece vekar duyacağımız bir mazi bırakmış, Osmanlı Devleti’nin başına geçen 36 padişahın anneleri hakkında toplu bir bilgi vermektir. Onların hayırseverliğini, devlete, millete hizmetlerini, kazandırdıkları eşsiz eserleri sizlere tanıtmaktır.
Yukarıdaki ibretli tarihî gerçekler, çarpıcı anekdotlar, değerli araştırmacı dostumuz İbrahim Pazan’ın, “PADİŞAH ANNELERİ” kitabının önsözünden (kısaltılarak) alınmıştır. Yıllardır, ecdadımız hakkında beynimize sinsice yerleştirilen yanlış bilgilerin silinmesi için, Babıali Kültür Yayıncılık (0212 454 21 65) tarafından basılan bu kıymetli kitabı okumamız ve çocuklarımıza okutmamız şarttır.
[/color]
Mehmet Oruç
“Padişah Anneleri” kitabı
70’li senelerin başında lisede okurken, tarih dersi kitaplarımızda amansız bir Osmanlı düşmanlığı işlenmekteydi. Hele tahta geçen oğlunun yaşı çok küçük olduğunda “saltanat nâibesi”, diğer zamanlarda da saray protokolünde padişahtan sonra ikinci konumdaki “valide sultan” sıfatıyla resmî görevleri bulunan padişah annelerine reva görülen iftiralarla, tabir yerindeyse beynimiz yıkanmıştı.
Bu saldırıların yeni başlamadığını değerli bir hocamız şöyle anlatmıştı:
“Türk yavrularına, Osmanlı saraylarını zevk, safâ, hatta sefâhat ve fuhuş yeri olarak tanıttılar. Lisede okurken, sınıfın birincisi olduğum için, bana konferans verdirmişlerdi. Okul kütüphanesindeki kitaplardan, uzun bir konferans hazırlamıştım. Konferansta, Kösem Sultan’ın, Tarhan Sultan’ın saraydaki aşk maceralarını (!) devlet idaresinin kadınlar elinde kaldığını, daha nice kötü olarak öğrendiğim şeyleri anlatarak, çok alkış toplamıştım.
Yıllar sonra, Alman Kütüphanesi’nden (Die Islamische Kunst) adında, büyük bir kitap almıştım. Bu kitapta, Mahpeyker Valide Sultan’ın, Üsküdar’da sanat değeri yüksek Çinili Camii Külliyesi’ni, Çakmakçılar Yokuşu’nda büyük Valide Hanı ve daha pek çok eser yaptırdığı yazılı idi. Akıl ve dirâyeti ile Osmanlı Devleti’ne çok hizmet ettiği de bildiriliyordu. Bunu okuyunca, yıllar önceki konferansımda sarf ettiğim sözler için büyük vicdan azabı çektim.
“Neden ön yargılısınız?”
Lise çağlarımda tanıştığım ve bana dinimi öğreten ve nasihatlerine çok kıymet verdiğim hocama gittiğimde üzüntümü anlattım. Hocam bana “Ömrünüzün sonuna kadar dua edip kendisine hediye ederseniz, inşâallah o da size hakkını helâl eder” dediler.
Yıllar geçti ancak, kendisinin “Türk” olduğunu söylediği hâlde ecdadına karşı zerre kadar iyi niyet beslemeyenlerin saldırıları şiddetini azaltsa da ne yazık ki bitmedi. Kendi ecdadımıza karşı daha insaflı ve ön yargıdan uzak olma konusundaki dersi, yabancılardan almaktan hâlâ kurtulamadık. İşte size daha yakın zamana ait bir örnek: Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in, Amerikalı tarih profesörü Leslie Peirce ile olan bir hatırasını burada nakledelim:
“Yıl, 1983. İstanbul’da Başbakanlık Devlet Arşivleri binasında çalışıyorum. O gün arşivdekiler, önemli bir devlet büyüğünü ağırladılar. Yetkililerden gerekli bilgileri alan devlet büyüğümüz, arşivde araştırmalarda bulunan ilim adamları ile de sohbeti ihmâl etmedi. Bu arada Amerikalı bir bayanla arasında geçen konuşma çok ilginçti.
- Hangi konuda çalışıyorsunuz?
- Osmanlı padişahlarının hanımları üzerinde çalışıyorum.
- Ooo! Çok güzel. O hanımların entrikalarını da yazıyor musunuz?
Amerikalı bayan birden ciddîleşmişti:
- Entrika yoktur, diye cevap verdi ve sordu, Allah aşkına nereden çıkarıyorsunuz bunları?
Bizimkinin verecek cevabı yoktu. Lâfı değiştirip başka konulara girdi ve sonra da salonu terk etti.
O gün öğle paydosunda isminin Leslie Peirce olduğunu öğrendiğim orta yaşlardaki Amerikalı hanımla arşiv bahçesinde çay içerken o günkü konuşmayı ve gerçekleri sordum. Kadıncağız çok şaşkındı:
- Sizleri anlayamıyorum. Tarihinize karşı neden böyle ön yargılısınız. Ben arşive gelmeden önce Osmanlı saray kadınları hakkında tarihlerinizde yazılanları okudum. Ne yalan söyleyeyim, onları cahil, dört duvar arasında kalmış, hiçbir dünya görüşleri olmayan kimseler olarak algıladım. Şimdi ise bütün fikirlerim değişti. Onlar, gerçekten mükemmel bir eğitim ve terbiye görmüş insanlarmış...
Bu yeni değil!
Özellikle 2. Meşrutiyet’ten sonra başlayan maziyi kötüleme kampanyasına yönelik neşriyatın tesirleri yine de görülmektedir. Ancak bu önyargılı, hiçbir geçerli mesnedi bulunmayan ecdadı kötüleme furyası, artık zamanımızda eski şiddetini kaybetmiştir.
Bu kitabı hazırlamaktaki amacımız, 623 sene hüküm sürmüş ve bize sadece vekar duyacağımız bir mazi bırakmış, Osmanlı Devleti’nin başına geçen 36 padişahın anneleri hakkında toplu bir bilgi vermektir. Onların hayırseverliğini, devlete, millete hizmetlerini, kazandırdıkları eşsiz eserleri sizlere tanıtmaktır.
Yukarıdaki ibretli tarihî gerçekler, çarpıcı anekdotlar, değerli araştırmacı dostumuz İbrahim Pazan’ın, “PADİŞAH ANNELERİ” kitabının önsözünden (kısaltılarak) alınmıştır. Yıllardır, ecdadımız hakkında beynimize sinsice yerleştirilen yanlış bilgilerin silinmesi için, Babıali Kültür Yayıncılık (0212 454 21 65) tarafından basılan bu kıymetli kitabı okumamız ve çocuklarımıza okutmamız şarttır.
[/color]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan