ZehirliOk Forum

[color=green]İlm-i Kıyafet

Kıyafet ilmi, insanların dış görünüşünden huylarını ve kişiliğini anlatan ilim olarak tarif edilir. Bazı kaynaklarda “kıyafet’ül-beşer” veya “ilmü’l-feraset” adlarını da alan bu ilmin temeli çok eski çağlara kadar uzanıyor. Milattan önceki yıllarda Çinlilerin yüz okumayı sanat haline getirdikleri biliniyor.

Eskilerde en gözde eş, ortak, arkadaş, işçi seçme aracı olan kıyafet ilmi, Osmanlı zamanında da “kıyafetname” denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmış.

Bu tür kitapların en meşhurları XV. yüzyılda yaşayan ve Akşemseddin Hazretleri’nin küçük oğlu olan Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetnamesi ile İbrahim Hakkı Hazretleri’nin ünlü Marifetname’sidir.

Bu ilimle uğraşanların, kaynaklarını İsra Suresi’nin 84. Ayeti’nden aldıkları söylenir. Hamdullah Hamdi bu konuya şu dizeleri ile değinir:

“Hak yarattı çü nev-i insanın / Kıldı efradını muhalif anın

Gerçi birdir kamusu surette / Bir değüldür ve lik hilkatte.

Lütfunu âleme ıyan itti / Sureti sırete nişan etti.”

(Hak, insan türünü yarattığında kişileri farklı farklı kıldı. Gerçi hepsi görünüşte birbirine benzer ama yaradılışları ayrıdır. Lütfunu dünyaya açıklamak için görünüşü ahlâka işaret kıldı.)

Bu dizeler, kıyafetnamelerin bir nevi önsözü niteliğini de taşır.

Günümüzde ise bu ilim, ‘karakter tahlili’ adıyla serüvenini sürdürüyor. Uzmanları ise, insanların kıyafetlerinden yediklerine, kullandıkları aksesuarlardan hareketlerine kadar her şeyi didik didik ediyorlar. Sahip olduğumuz tüm fiziksel özellikler onlar için bir araştırma alanı. Kaşımız, gözümüz, saçımız, elimiz... aklınıza ne gelirse!

DÖNEK HUYLU KUŞUN SORUSU

Bir kuş Hüthüt’e dedi ki: Ben dönek tabiatlıyım... Her zaman bir başka dalın üzerine konarım. Kâh serseriyim, kâh zahit, kâh sarhoş... Kâh varken yok olurum, kâh yokken var olurum.

Kâh nefsim beni meyhanelere atar. Kâh canım tekkelere! Kâh bakarım Şeytan beni yolumdan azdırır... Kâh olur ki, melek haberim olmadan beni tekrar yola getiriverir!

Bense bu ikisinin arasında şaşırdım kaldım. Kuyulara, zindanlara düşmüşüm... Ne yapayım bilmem ki?

Hüthüt dedi ki: Evet, bu herkeste olur. Çünkü tek halde duran adam az bulunur. Herkes temiz olsaydı peygamberleri göndermek doğru olur muydu? Ne gereği vardı peygamber yollamanın? Fakat ibadete gönül verdin mi, o bağ seni yavaş yavaş iyiliğe yöneltir.

İhtiyar deve, ömrünce başı dik yürümedikçe sonunda huzur ve istirahata erişemez.

Ey gaflet ateşini kendisine yurt edinen, baştan aşağı bütün dileğin bir dilim ekmek! Gözyaşı, gönül sırlarının cilasıdır. O zaman tıka basa doymak nedir ya? Gönül bomboş! Sen daima kelb nefsi beslemektesin... Böyle tabiatta bulunan adam, pek adam olmaz!

Feridüddin Attar k.s., Mantıku’t-Tayr

KIYAFET İLMİ AHMAĞIN ELİNDE...

Ahmak bir adamın eline kıyafet ilmine dair bir kitap geçer. Okurken şöyle bir yazı görür:

“Bir adamın başı küçük, sakalıyla boyu uzun olursa, aklı az olur.”

Meğer adamcağızın kendisinin, kitabın tarif ettiği gibi başı küçük, sakalıyla boyu uzundur.

Kendisini bu tarifin dışına çıkarmak ister. Ne yapması gerektiğini düşünür. Başını büyütmenin imkanı olmadığı gibi, boyunu kısaltması da mümkün değildir. Bari sakalımı olsun küçülteyim, diyerek şamdanı eline alır. Bir eliyle de sakalının yarısını tuttuktan sonra mumun alevine yaklaştırır. Birazı yanıp da sıcaklık parmaklarının uçlarına dokununca elini çeker. Bu sefer tüm sakalı yanarak cascavlak kalır. Bunun üzerine hokkayı ve kalemi eline alarak kitabın kenarına şu notu düşer: “Bunun gerçek olduğu üzerimde yaptığım deneyle anlaşılmıştır. Dolayısıyla ben de tasdik ederim!”
Önemli Mevzular
Kaynak Belirtmeden Yayınlamak Yasaktır. Kaynak Nedir ?: Her hakkı saklıdır © [url]www.kasriarifan.com[/url]
__________________[/color]