SAADETE KAVUŞMAK

[b][color=green]SAADETE KAVUŞMAK

Dünyadaki bütün insanlar mesut olmak ister. Fakat, mesut olan, pek azdır. Çünkü, saadetin neden ibaret olduğu bilinmiyor. Asıl iş, saadetin ne olduğunu bilmektedir. Saadet, yalnız dünya saadetinden ibaret değildir. Aksine, asıl saadet ahiret saadetini elde etmektir. Ahiret saadeti için, Allahü teâlânın emirlerine ve Peygamber efendimizin sözlerine itaat etmek lâzımdır.

Dünya hayatı, sayılı günlerden ibarettir. O hâlde, saadet iki başlı demektir. Biri ahiret saadeti, öteki dünya saadeti. Aklımız ahiret hayatının, dünya hayatı ile mukayese edilemeyecek kadar önemli olduğunu bize gösterir. Buna rağmen, insanların dünya için gösterdikleri gayret ve çalışmaların onda birini bile ahiret için göstermedikleri meydandadır. Bunun akıbetinin ne kadar acı ve ne kadar korkunç olduğuna acaba inanmıyor muyuz? İnanmıyorsak, kurtuluş ümidi yoktur. Allahü teâlâya inanmayanların yeri ebedî olarak Cehennemde yanmaktır. Eğer inanıyorsak, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak bir gaflet ve bir dalâlettir.

Dünya saadeti için söz söyleyenler, kitap yazanlar ve bunu dikkatle okuyanlar, dinleyenler çoktur. Ahiret saadetine gelince: Buna dair Hakkın kitabı ve Peygamberimizin sözleri ve din âlimlerinin binlerce kitapları vardır. Fakat, bugün artık bunları okuyan, bunları söyleyen, söyleyenleri ve yazanları dinleyen az insan kalmıştır. Çok ehemmiyetli olan ahiret saadeti âdeta unutulmuş, sanki böyle birşey yokmuş gibi bir gaflet içinde bulunmakdayız. Bu ise, felâketin en tehlikelisi ve akıbetlerin en korkuncudur.

Çocuğunun saadetini isteyen bir baba, yalnız dünyanın kısa saadetini değil, ahiretin sonsuz saadetini de, çocuğuna bildirmekle vazifelidir. Müslümanlık, dünya ve ahiret saadetini sağlayan tek yoldur. Hakiki Müslüman dünyada, daima huzur içindedir.

Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye (94. baskı, Sayfa: 702 [/color][/b]