BENİM ÖLÜMÜM

[b][color=red]BENİM ÖLÜMÜM

Zemheri mi olur yahut bahar mı,
Uzun yolculuğa çıkacağım gün?

Kışın üşür müyüm toprak altında?
Bitince dünyada tattığım sürgün,

Kim ağlar ardımdan, kim kalır üzgün?
Hayatım film gibi geçer gözümden,

Sonra da günahlar dağ gibi büyür,
Sevap yok bakarım, sefer tasıma,

Ölürsem diyorum, birgün ölürsem,
Gelir mi sevdiğim herkes yasıma?

Yavaş yavaş titrer durur dizlerim...
Ferini yitirip solar gözlerim,

Ölüm trenine bindiğim zaman,
Boş kalır koltuğum, evdeki yerim...

Geçtiğim yollarda durur izlerim...
Tövbesiz günahlar düşer aklıma,

Çelik çomak ile geçmiş seneler...
Tövbe için açılmış mı bu eller?

Ölüm, bir soğuk duş, bir yaman sızı,
Gidenin kayarmış gökte yıldızı,

Kim bilir, nerede, nasıl, ne zaman,
İşte mi, evde mi, kaldırımda mı?

Yürürken bir yolda durgun ve sessiz,
Belki düşerim bir sokak başında...

Gözüm kalır bir kaldırım taşında...
Bir bekçi köpeği havlar upuzun,

Korkuyla bağırır, bir sarı çocuk,
"Biri düşmüş yere, koşun yetişin!"

Görenler kaskatı kesilir, durur,
Bir saat kulesi, sekizi vurur.

Çamura bulanır beyaz gömleğim,
Öper kaldırımı huzursuz başım,

Nasıl görünecek ölüm meleğim?
Ah, imanlı gitsem son nefesimde...

İşte bu, biricik ve tek dileğim!
Meraklı bakışlar pencerelerde,

Bakar, söylenirler bu adam kimdir?
Duyarım her şeyi, cevaplayamam...

Mirasım, geride kalan yetimdir,
İşte ölüm benim kıyâmetimdir!

Ahmet Sırrı Arvas

[/color][/b]