İmanın Lezzetini Tadanlar
[color=blue]İmanın Lezzetini Tadanlar
Mahmud Sami Ramazanoğlu(kuddısu sırruh)
Resûlullah (sav) Efendimiz bir gün ashâbına şu müjdeyi verdiler: Kıyamet gününde insanların bir kısmı için Arş-ı A’lâ’nın etrafına kürsüler konacak (o kürsülerde oturacaklar) yüzleri ayın ondördü gibi parlayacak, diğer insanlar feryat ve korku içinde çalkanırken onlarda korku ve endişe olmayacak. Onlar öyle dostlardır (velîler) ki, onlar için ne korku ne de hüzün vardır.
-Bunlar kimdir yâ Resûlallah? denildi.
-Dünyada iken Allah için sevişenler, buyurdular.
Diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
Kendisinde (şu) üç özellik bulunan kimse imanın lezzetini tadar:
1. Allah Teâlâ Hazretleri ve Resûlullah (sav)’ın kendisine (Hak’tan gayrı) başkalarından daha sevgili olması.
2. Sevdiği kimseyi yalnız Allah için sevmesi.
3. Allah’ın lutfuyla küfürden kurtulduktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak kadar kötü görmesidir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Tevbe Sûresinde “Erkek ve kadın, bütün mü’minler (tevhîdde) birbirlerinin velîleridir.” (Tevbe, 71) buyurmuştur. Yani mü’minler tevhîdde birleşmek sûretiyle hem dünya ve hem de âhiret işlerinde birbirlerinin yardımcısıdırlar, demektir.
Şüphesiz ki dinî bağlılık, temeli toprak olan âilevî akrabalıktan daha kuvvetlidir.
Dine hizmet etmek ancak ve ancak bütün İslâm âlemindeki Müslümanların aynı gaye etrafında birleşip aynı duygularla ümmet-i İslâm’ı ve şeriatlarını her türlü tehlikeden korumak ve zafere ulaştırmakla mümkündür.
Hazret-i Ömer (ra) şöyle buyuruyor:
“Gece kâim, gündüz oruçlu olan, malını mülkünü Allah için veren ve harplerde kahramanca çarpışan bir kimse, eğer sevdiğini Allah için sevmiyor ve nefret ettiğinden de Allah için nefret etmiyorsa yaptıklarından hiçbir fayda göremez.”
Müslümanlar kendi aralarında Allah Teâlâ’nın emrettiği şekilde birleşmiyor ve Allah’ın gösterdiği yolun dışında bir yol takip ediyorlarsa -Allah muhafaza buyursun- zilletin çukuruna yuvarlanmışlar demektir.
Bu takdirde de sonuç olarak dinlerinin düşmanlarına boyun eğmek, onların kabzasına düşmek ve onların baskısı altında yaşamak mecburiyetinde kalırlar.
[url]www.yenidunyadergisi.com[/url][/color]
Mahmud Sami Ramazanoğlu(kuddısu sırruh)
Resûlullah (sav) Efendimiz bir gün ashâbına şu müjdeyi verdiler: Kıyamet gününde insanların bir kısmı için Arş-ı A’lâ’nın etrafına kürsüler konacak (o kürsülerde oturacaklar) yüzleri ayın ondördü gibi parlayacak, diğer insanlar feryat ve korku içinde çalkanırken onlarda korku ve endişe olmayacak. Onlar öyle dostlardır (velîler) ki, onlar için ne korku ne de hüzün vardır.
-Bunlar kimdir yâ Resûlallah? denildi.
-Dünyada iken Allah için sevişenler, buyurdular.
Diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
Kendisinde (şu) üç özellik bulunan kimse imanın lezzetini tadar:
1. Allah Teâlâ Hazretleri ve Resûlullah (sav)’ın kendisine (Hak’tan gayrı) başkalarından daha sevgili olması.
2. Sevdiği kimseyi yalnız Allah için sevmesi.
3. Allah’ın lutfuyla küfürden kurtulduktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak kadar kötü görmesidir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Tevbe Sûresinde “Erkek ve kadın, bütün mü’minler (tevhîdde) birbirlerinin velîleridir.” (Tevbe, 71) buyurmuştur. Yani mü’minler tevhîdde birleşmek sûretiyle hem dünya ve hem de âhiret işlerinde birbirlerinin yardımcısıdırlar, demektir.
Şüphesiz ki dinî bağlılık, temeli toprak olan âilevî akrabalıktan daha kuvvetlidir.
Dine hizmet etmek ancak ve ancak bütün İslâm âlemindeki Müslümanların aynı gaye etrafında birleşip aynı duygularla ümmet-i İslâm’ı ve şeriatlarını her türlü tehlikeden korumak ve zafere ulaştırmakla mümkündür.
Hazret-i Ömer (ra) şöyle buyuruyor:
“Gece kâim, gündüz oruçlu olan, malını mülkünü Allah için veren ve harplerde kahramanca çarpışan bir kimse, eğer sevdiğini Allah için sevmiyor ve nefret ettiğinden de Allah için nefret etmiyorsa yaptıklarından hiçbir fayda göremez.”
Müslümanlar kendi aralarında Allah Teâlâ’nın emrettiği şekilde birleşmiyor ve Allah’ın gösterdiği yolun dışında bir yol takip ediyorlarsa -Allah muhafaza buyursun- zilletin çukuruna yuvarlanmışlar demektir.
Bu takdirde de sonuç olarak dinlerinin düşmanlarına boyun eğmek, onların kabzasına düşmek ve onların baskısı altında yaşamak mecburiyetinde kalırlar.
[url]www.yenidunyadergisi.com[/url][/color]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan