(Hendek gazâsı) -11- SAVAŞ ŞİDDETLENMİŞTİ

[b][color=green]PEYGAMBER EFENDİMİZ “SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM”

(Hendek gazâsı) -11- SAVAŞ ŞİDDETLENMİŞTİ

İkinci günü dahî, mücâdele ve kıtâl,
Geç sâatlere kadar, devam etti bu minvâl.

Fırsat bulamadılar eshâb namâz kılmağa,
Gelip arz eylediler, bunu Resûlullaha.

O da, üzüntü ile buyurdu ki: (Vallahi,
Savaşın şiddetinden, kılamadım ben dahî.)

Nihâyet yatsı vakti, bir saldırı yaptılar,
O müşrik sürüsünü, saldırıp dağıttılar.

Müşrikler de, bu cenkte, yorulmuşlardı gâyet,
Gece, çadırlarına çekildiler nihâyet.

Geldi mücâhidler de, çadırına Resûlün,
Ve lâkin kendisini gördüler gâyet üzgün.

Hattâ bedduâ etmek, pek âdeti değilken,
Kâfirlere, bedduâ eyledi kederinden.

Buyurdu: (Uğraştırıp, nasıl ki bizi onlar,
Namâz kıldırmadıysa gün batıncaya kadar,

Allahü teâlâ da, onların evlerine,
Doldursun ateşleri, hem de kabirlerine.)

Sonra öğle, ikindi ve yatsı namâzını,
Kıldı eshâbı ile birlikte kazâsını.

Müşriklerin gâyesi, şu idi ki o zaman,
"İslâm"ı, tamâmiyle kaldırsınlar ortadan.

Lâkin müslümânları, gündüz mağlûb etmenin,
Mümkün olmadığını anlayınca pek kesin,

Savaş taktiklerini değiştirip hemence,
Baskın düzenlemeğe başladılar her gece.

Ve bu karârlarını tatbîke başladılar,
"Benî Kureyzâ" ile, bu bâbda anlaştılar.

Değişik sâatlerde ve değişik yerlerden,
Hücûm ediyorlardı durmadan, dinlenmeden.

Başta Peygamberimiz ve eshâbı, aç susuz,
Müdâfâ yaparlardı, hep yorgun ve uykusuz.

Günlerce devam etti bu şiddetli müdâfâ,
Tek düşman geçemedi hendekten bu tarafa.

Lâkin bu cenk, önceki savaşlara nisbeten,
Daha çok korkulu ve sıkıntılıydı hepten.

Şiddetli "Kış ve Soğuk", "Uykusuzluk ve Açlık",
Buna, eshâbın gücü yetmiyordu hiç artık.

Günlerdir çarpışmakta olan müşriklerde de,
Yiyecek sıkıntısı başladı son günlerde.

Yiyecek bulamıyan bir çok "At" ve "Deve"ler,
Ölmeğe başlamıştı, açlıktan birer birer.

Bunu gören müşrikler, o "Benî Kureyzâ"ya,
Birini gönderdiler biraz erzak almağa.

Benî Kureyzâ denen, o hâin yehûdîler,
Küffârın talebini derhâl kabûl ettiler.

Ve hemen "Arpa, buğday", ayrıca "Sap ve saman",
Develere yükleyip gönderdiler o zaman.

Müşrikler dönüyorken "Yirmi yük" erzâk ile,
Birden karşılaştılar bir gurup eshâb ile.

Sahâbîler, bunlara saldırıp hepsi birden,
Bu "Yirmi yük" erzâkı aldılar ellerinden.

Müşrikler, canlarını zor kurtardı kaçarak,
Mücâhidler, yirmi yük bu erzâkı alarak,

Gelip teslîm ettiler Resûl-i müctebâya,
Böylece kavuştular, çok senâ ve duâya.

Huzur Pınarı Mail Grubu
__________________[/color][/b]