Tefeül Bahsi

Bir hadiseyi hayra yormak anlamına gelen “tefeül” için Peygamberimiz “İslam’da uğursuzluk inancı yoktur, en hayırlısı tefeüldür” buyuruyor.
İslâm inancı, fal, medyumluk, kehanet, uğursuzluk gibi her türlü hurafe ve boş âdetlerden uzaktır. Müslümanlar’ın sağlam inançlarına zarar veren, kişinin hak ve hakikate olan bağlılığını zedeleyen inançlar hoşgörü ile karşılanmaz.

İslâm doğmadan önce bilhassa Araplar arasında o kadar mânâsız inançlar kol gezmekteydi ki, insanlar en ciddi meselelerini bile uydurdukları şeylere göre düzenlerlerdi.

Meselâ Cahiliye devrinde Araplar kuşları ve geyikleri ürkütürler, hayvan sağ tarafa giderse yollarına devam ederler; sol tarafa giderse yapacakları şeyden dönerler, uğursuzluk yorumunda bulunurlardı. Böylece, yapacakları birçok işten geri kalırlardı.

BELÂYI BEKLEMEK

Uğursuzluk görüşü ne ilimle, ne de akıl ve gerçekle bağdaşmaz. Sadece kişinin bazı zaaflarına yenik düşmesinden ve o zaafın arkasından sürüklenerek vehmini doğrulamak için bahane aramasından ibarettir. Çünkü bir şeyi uğursuz saymakta belâyı beklemek vardır.

Meselâ bacasına baykuş konan adam başına bir belâ geleceği zannına kapılır ve onu bekler. Burada İlâhî rahmetten ümidi kesme olduğu gibi, kadere imanın zayıflığı da ortaya çıkar.

HAYRA YORMALI

Peygamberimiz (a.s.m.), “İslâm’da teşeüm yoktur, en hayırlısı tefeüldür” buyurarak teşeümün, yani bazı şeyin uğursuzluğuna inanmanın mânâsızlığını ifade ederken, müspet olanı da bildirir.

Ebû Hüreyre’den gelen bir rivayete göre, “Peygamber (a.s.m.) güzel tefeülden hoşlanır, bir şeyi uğursuz saymaktan hoşlanmazdı.”

“Tefeül” bir şeyi hayra yormak mânâsına gelmektedir. Tefeülün misalini Peygamberimiz’de (a.s.m.) görmemiz mümkündür. Nitekim Hudeybiye Sulhunda müşrikler, Müslümanlar’ı zor durumda bırakmışlardı. O sırada müşrikler tarafından anlaşma için Süheyl ibni Amr’ın başkanlığında bir heyetin gelmekte olduğu duyulunca, Resul-i Ekrem kolaylık ve yumuşaklık ifade eden “Süheyl” adıyla tefeül ederek Ashabına “Artık işimiz kolaylaştı” buyurmuştur.

“SALİM” İSMİ

Yolculuğa çıkan bir kimsenin, yolda “Salim” diye birisinin çağırıldığını duyduğunda bunu yolculuğunun selâmetle geçeceğine yorması, hasta bir kişinin doktora giderken yolda “Salim” isminin çağrıldığını duyarak bunu hastalıktan kurtulacağına tevil etmesi birer tefeüldür.

Resulullah’ın tefeülü sevmesi, sonuç itibarıyla Allah’tan bir hayır ve fayda ummayı gösterdiği içindir. Çünkü insanın bir sebepten dolayı Allah’tan bir fayda beklemesi hayırdır. Fakat Allah’tan tamamıyla ümidini keserse, bu kendisi için şer olur.

İSTİŞARE YOLU

İnsanın bir işin hayır veya şer olup olmadığını, menfaat veya zararını kestiremediği, yapıp yapmamada tereddüt ettiği meselelerde bazı şeyleri uğursuz sayarak ona göre hareket etmek yerine istişarede bulunması, ehil kimselerin görüşünü alması tavsiye edilir. Ayrıca hadiste geçen istihare namaz ve duâsına başvurabileceği de söylenmiştir. Böylece zor durumlarda istihare ruha ferahlık veren İlâhî bir çaredir.

Konular