İctimai vazifelerimiz
İnsanlar yaradılış itibariyle medenîdirler, toplu bir halde yaşamak ihtiyacındadırlar. Bu cihetle aralarında karşılıklı birtakım vazîfeler vardır.
1) Cemiyetteki fertlerin hayatına riâyet: Her insan yaşamak hakkına sahiptir. Hiçbir kimsenin hayatına haksız yere tecâvüz edilemez. İslâm nazarında bir insanı haksız yere öldüren, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Aksine, bir insanın yaşamasına sebep olan da bütün insanları hayata kavuşturmuş gibi olur.
2) Ferdlerin hürriyetlerine riâyet: Allâhü Teâlâ aslında bütün insanları hür olarak yaratmıştır. Ancak hürriyetlerin çerçevesi belirlidir. Her insan her istediğini yapmak salâhîyetine sâhip değildir. Öyle olsa, cemiyetin hürriyeti kaybolur gider. Herhangi bir sebeple esîr olmuş kimseleri hürriyetlerine kavuşturmak, İslâm’da büyük bir hayır sayılmaktadır.
3) Fertlerin vicdanlarına riâyet: Vicdan ilâhi bir kuvvettir, rûhun bir husûsiyetidir. İnsan, bozulmayan bir vicdanla, iyi şeylerle kötü şeylerin arasını ayırabilir. Vicdanın kıymeti dışardaki eserlerinden anlaşılır. İslâm, bütün insanların hidâyet ve mutluluğunu isteyen vicdanlara büyük önem verir. Kirli vicdan sahiplerinin de hallerine acır, kendilerini doğru yola getirmeye çalışır. Fakat hiç bir kimsenin vicdanına başkalarının musallat olmasına cevaz vermez. İnsanlar birbirlerini iyilikle uyarmaya ve hallerini düzeltmeye çalışırlar. Allâhü Teâlâ herkesi vicdanındaki duygularından dolayı mükâfatlandırır veya azâp eder. Kötü vicdanları düzeltmek için yapılacak olan şuurlu ikâzları ve nasihatları, vicdanlara karışma şeklinde anlamak doğru değildir.
4) Ferdlerin İlmî kanâatlerine riâyet: Herhangi bir fikrin ve kanaatın doğru olup olmadığına, yine ilmî bir şekilde müdâhale etmelidir. Çünkü bir hakkın meydana çıkması, ancak bu sâyede mümkün olur. Bir bâtılın kötülüğünden cemiyetin kurtulabilmesi de ancak böylece mümkündür.
5) Ferdlerin nâmûs ve haysîyetlerine riâyet: İslâm dinînde herkesin namus ve şerefi muhteremdir. Nâmûs ve şerefe saldırmak ağır bir cezâyı gerektirir. Bunun içindir ki, İslâm’da gıybet, iftira, alay etme, sövme ve kötü söyleme katiyetle haramdır. Başkalarının namus ve şerefine saygı göstermeyen kimse, namus ve şeref duygusundan yoksundur.
6) Ferdlerin mülkiyet haklarına riâyet: İslâm’da herhangi bir kimsenin mülkiyet hakkına, mülküne ve tasarruf hakkına tecavüz etmek haramdır. Herkesin kazancı kendine âittir. Bir cemiyeti meydana getiren ferdlerin servet ve meslek bakımından değişik derecelerde olmaları, hikmet ve ihtiyaç gereğidir. Herkes Allâh'ın (c.c) taksîmine râzı olmalıdır. (F-31)
1) Cemiyetteki fertlerin hayatına riâyet: Her insan yaşamak hakkına sahiptir. Hiçbir kimsenin hayatına haksız yere tecâvüz edilemez. İslâm nazarında bir insanı haksız yere öldüren, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Aksine, bir insanın yaşamasına sebep olan da bütün insanları hayata kavuşturmuş gibi olur.
2) Ferdlerin hürriyetlerine riâyet: Allâhü Teâlâ aslında bütün insanları hür olarak yaratmıştır. Ancak hürriyetlerin çerçevesi belirlidir. Her insan her istediğini yapmak salâhîyetine sâhip değildir. Öyle olsa, cemiyetin hürriyeti kaybolur gider. Herhangi bir sebeple esîr olmuş kimseleri hürriyetlerine kavuşturmak, İslâm’da büyük bir hayır sayılmaktadır.
3) Fertlerin vicdanlarına riâyet: Vicdan ilâhi bir kuvvettir, rûhun bir husûsiyetidir. İnsan, bozulmayan bir vicdanla, iyi şeylerle kötü şeylerin arasını ayırabilir. Vicdanın kıymeti dışardaki eserlerinden anlaşılır. İslâm, bütün insanların hidâyet ve mutluluğunu isteyen vicdanlara büyük önem verir. Kirli vicdan sahiplerinin de hallerine acır, kendilerini doğru yola getirmeye çalışır. Fakat hiç bir kimsenin vicdanına başkalarının musallat olmasına cevaz vermez. İnsanlar birbirlerini iyilikle uyarmaya ve hallerini düzeltmeye çalışırlar. Allâhü Teâlâ herkesi vicdanındaki duygularından dolayı mükâfatlandırır veya azâp eder. Kötü vicdanları düzeltmek için yapılacak olan şuurlu ikâzları ve nasihatları, vicdanlara karışma şeklinde anlamak doğru değildir.
4) Ferdlerin İlmî kanâatlerine riâyet: Herhangi bir fikrin ve kanaatın doğru olup olmadığına, yine ilmî bir şekilde müdâhale etmelidir. Çünkü bir hakkın meydana çıkması, ancak bu sâyede mümkün olur. Bir bâtılın kötülüğünden cemiyetin kurtulabilmesi de ancak böylece mümkündür.
5) Ferdlerin nâmûs ve haysîyetlerine riâyet: İslâm dinînde herkesin namus ve şerefi muhteremdir. Nâmûs ve şerefe saldırmak ağır bir cezâyı gerektirir. Bunun içindir ki, İslâm’da gıybet, iftira, alay etme, sövme ve kötü söyleme katiyetle haramdır. Başkalarının namus ve şerefine saygı göstermeyen kimse, namus ve şeref duygusundan yoksundur.
6) Ferdlerin mülkiyet haklarına riâyet: İslâm’da herhangi bir kimsenin mülkiyet hakkına, mülküne ve tasarruf hakkına tecavüz etmek haramdır. Herkesin kazancı kendine âittir. Bir cemiyeti meydana getiren ferdlerin servet ve meslek bakımından değişik derecelerde olmaları, hikmet ve ihtiyaç gereğidir. Herkes Allâh'ın (c.c) taksîmine râzı olmalıdır. (F-31)
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan