Küçücük Elleriyle Yüreğime Dokundu ve ........
Küçücük Elleriyle Yüreğime Dokundu ve.........
Elimde olmayan sebeplerden dolayı uzun bir süre yazamayıp şimdi beni tekrar kalemle buluşturan Allah’a hamd eder, sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa s.a.v ve yolunu takip edenlere salat ve selam ederim…..
Dün gece telefonuma yeni yıl kutlama mesajı geldi ama bende kayıtlı olmayan bir numaradandı ve ilginç bir üslubu vardı sahibini merak edip aradım. Karşıma bir çocuk çıktı. Sen kimsin dedim, ben Ayşenur; annemin kontörü yoktu babamın telefonundan mesaj attım yeni yılını kutlamak istedim teyze cim dedi. Ayşenur okula bu yıl başlayan değerli bir arkadaşımın henüz yedi yaşındaki kızıydı. Ayşenur yılbaşına henüz daha dört gün var çok acelecisin dedim, Ayşenur’un cevabı ise, ama teyze ben bizim yılbaşımızı kutlamak istedim yani hicri yılbaşını, yarın hicri yılbaşı ya dedi. Beni şaşırtmaya devam eden Ayşenur’a; küçük meleğim hicri yılbaşı ne demek diye sordum, Müslümanların Mekke’den hicret ettikleri tarih dedi, peki sen hicretin ne olduğunu biliyor musun dedim, ayrılmak yani Allah için bulunduğun ortamı terk etmek, geride sevdiklerin kalsa bile Allah’ın dinini yüceltmek için yollara düşmek dedi. Bu cümleleri yedi yaşındaki çocuktan duymak beni inanılmaz duygulandırdı ne diyeceğimi bilemedim ağlamaya başladım seni seviyorum Ayşenur Allah annenden ve babandan razı olsun senin gibi bir evlat yetiştirdikleri için dedim. Bende seni seviyorum sen benimle oynuyor ve bana hediyeler alıyorsun beni mutlu ediyorsun bende seni mutlu etmek istedim ilk sana yazdım dedi.
Ayşenur’la konuşurken sevinçten ağlayan ben telefonu kapatınca halime ağlamaya başladım. Küçücük bir çocuğun sözleri kendimi tahlil ettikçe beni derinden yaraladı. Hicreti küçük bir çocuğun anladığı kadar bile anlayamamıştım.
…….Eğer HİCRET ayrılmaksa küfür ortamlarından ve küfürden, biz bu küfür ve zulüm kokan beldelerde sırf rızık endişesi, kariyeri kaybetme korkusu bu ana kadar kazandıklarımızı kaybetme korkusuyla, zalimin zulmüne taviz vererek İslam kimliğimizi yitirerek katlanıp bana dokunmuyorsa yılan ben yoluma devam edeyim zihniyetiyle yaşıyorsak nasıl bir imana sahip olduğumuzu sorguladım!
# Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü'ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (NİSA SURESİ / 100) İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (TEVBE SURESİ / 20)
…….Eğer HİCRET Allahın Resulünün “Allahın emri olmasaydı asla senden ayrılmazdım Mekke” deyip elli yıllık anılarını evini ocağını ve içinde Kabenin olduğu Mekke’yi böylesine sevmesine rağmen ağlayarak terk etmesi ise; sevdiği eski bir kıyafeti bile Allah rızası için sadaka veremeyip eski bir gömlekten bile ayrılamayan bizler, hangi sevdiklerimizi sırf Allah rızası için, Allahın dini yücelsin mücadelesi için terk ettik? Rahat yaşantımızı mı? Güzel mekânlarımızı mı? Önünde eğilin en koltuklarımızı mı? Şehvetlerimizi mi? Kalplerimizi ve beyinlerimizi istila eden tutkularımızı aşklarımızı mı? Hangi sevdiklerimizden hicret ettik?
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (TEVBE SURESİ / 24)
………Eğer HİCRET sadece ve sadece Allah’a güvenerek kendisini nelerin beklediğini bilmediği halde Allah rızası için Allah’ın dininin yeryüzüne hakim kılınması için bütün geçmişine bir sünger çekip yeni ufuklara yelken açmak ise; bizler yeni bir başlangıcı risk olarak görüp, mülkün Allah’ın olduğunu unutuyorsak; Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. (TALAK SURESİ / 3) ayetinin geregini kavrayamamış isek, komşu şehre bile giderken kalacak yerimizi ayarlayıp rezervasyon yaptırmadan gidemiyor isek, yolcu olan bir Müslüman kardeşimizi tanımadığımız için evimize alamıyorsak soframıza bir muhaciri oturtamıyorsak bizler imanın neresindeyiz?
Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (BAKARA SURESİ / 268)
……..Eğer HİCRET bizi sıkıp daraltan dan hayatımızı karartan dan(şeytandan) ayrılmaksa ve koşmaksa güven veren, huzur veren, dünya ve ahret nimetlerini ayağımıza seren Medine’nin ve alemlerin Rabbi’ne sığınmaksa; bizler hala hicret edememişsek kötü amellerimizden, Allah’ın hoşuna gitmeyen bizden, bizi esir alan duygu ve düşüncelerimizden, hicret edememişsek dünya ve içindekilerin sevgisinden ve korkusundan, o zaman şaşırmamalıyız neden İslam alemi olarak bu kadar zulüm, sıkıntı ve sefalet içinde oluşumuza ve düşünmeliyiz, bizler HİCRETİN, İMANIN, KULLUĞUN neresindeyiz?
Siz O'na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O'na yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, O'nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (TEVBE SURESİ / 40) Bizler hicreti anlatan bu ayette işaret edilen Hz. Ebu Bekir’ ler olur isek mutlaka bu ayetin kapsama alanına girenlerden olacağız.
Yüreğinde zerre miktarı imanı olan tüm kullarına ve kendi nefsime Rabbimin Ayşenur’a idrak ettirdiği kadar HİCRETİ idrak ettirmesini diliyor, bu konuyu ele almama vesile olan küçük meleğimin ailesinin ve tüm İslam aleminin, hayatımda yeri olan gönlümde sevgisi olan tüm dostlarımın yeni yılını kutluyor, kafirin zulmünün bittiği, Rabbimin nusretini rahmetini, selametini indirdiği nice yıllar diliyorum…
Nazlı Yenidünya
Elimde olmayan sebeplerden dolayı uzun bir süre yazamayıp şimdi beni tekrar kalemle buluşturan Allah’a hamd eder, sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa s.a.v ve yolunu takip edenlere salat ve selam ederim…..
Dün gece telefonuma yeni yıl kutlama mesajı geldi ama bende kayıtlı olmayan bir numaradandı ve ilginç bir üslubu vardı sahibini merak edip aradım. Karşıma bir çocuk çıktı. Sen kimsin dedim, ben Ayşenur; annemin kontörü yoktu babamın telefonundan mesaj attım yeni yılını kutlamak istedim teyze cim dedi. Ayşenur okula bu yıl başlayan değerli bir arkadaşımın henüz yedi yaşındaki kızıydı. Ayşenur yılbaşına henüz daha dört gün var çok acelecisin dedim, Ayşenur’un cevabı ise, ama teyze ben bizim yılbaşımızı kutlamak istedim yani hicri yılbaşını, yarın hicri yılbaşı ya dedi. Beni şaşırtmaya devam eden Ayşenur’a; küçük meleğim hicri yılbaşı ne demek diye sordum, Müslümanların Mekke’den hicret ettikleri tarih dedi, peki sen hicretin ne olduğunu biliyor musun dedim, ayrılmak yani Allah için bulunduğun ortamı terk etmek, geride sevdiklerin kalsa bile Allah’ın dinini yüceltmek için yollara düşmek dedi. Bu cümleleri yedi yaşındaki çocuktan duymak beni inanılmaz duygulandırdı ne diyeceğimi bilemedim ağlamaya başladım seni seviyorum Ayşenur Allah annenden ve babandan razı olsun senin gibi bir evlat yetiştirdikleri için dedim. Bende seni seviyorum sen benimle oynuyor ve bana hediyeler alıyorsun beni mutlu ediyorsun bende seni mutlu etmek istedim ilk sana yazdım dedi.
Ayşenur’la konuşurken sevinçten ağlayan ben telefonu kapatınca halime ağlamaya başladım. Küçücük bir çocuğun sözleri kendimi tahlil ettikçe beni derinden yaraladı. Hicreti küçük bir çocuğun anladığı kadar bile anlayamamıştım.
…….Eğer HİCRET ayrılmaksa küfür ortamlarından ve küfürden, biz bu küfür ve zulüm kokan beldelerde sırf rızık endişesi, kariyeri kaybetme korkusu bu ana kadar kazandıklarımızı kaybetme korkusuyla, zalimin zulmüne taviz vererek İslam kimliğimizi yitirerek katlanıp bana dokunmuyorsa yılan ben yoluma devam edeyim zihniyetiyle yaşıyorsak nasıl bir imana sahip olduğumuzu sorguladım!
# Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü'ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (NİSA SURESİ / 100) İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (TEVBE SURESİ / 20)
…….Eğer HİCRET Allahın Resulünün “Allahın emri olmasaydı asla senden ayrılmazdım Mekke” deyip elli yıllık anılarını evini ocağını ve içinde Kabenin olduğu Mekke’yi böylesine sevmesine rağmen ağlayarak terk etmesi ise; sevdiği eski bir kıyafeti bile Allah rızası için sadaka veremeyip eski bir gömlekten bile ayrılamayan bizler, hangi sevdiklerimizi sırf Allah rızası için, Allahın dini yücelsin mücadelesi için terk ettik? Rahat yaşantımızı mı? Güzel mekânlarımızı mı? Önünde eğilin en koltuklarımızı mı? Şehvetlerimizi mi? Kalplerimizi ve beyinlerimizi istila eden tutkularımızı aşklarımızı mı? Hangi sevdiklerimizden hicret ettik?
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (TEVBE SURESİ / 24)
………Eğer HİCRET sadece ve sadece Allah’a güvenerek kendisini nelerin beklediğini bilmediği halde Allah rızası için Allah’ın dininin yeryüzüne hakim kılınması için bütün geçmişine bir sünger çekip yeni ufuklara yelken açmak ise; bizler yeni bir başlangıcı risk olarak görüp, mülkün Allah’ın olduğunu unutuyorsak; Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. (TALAK SURESİ / 3) ayetinin geregini kavrayamamış isek, komşu şehre bile giderken kalacak yerimizi ayarlayıp rezervasyon yaptırmadan gidemiyor isek, yolcu olan bir Müslüman kardeşimizi tanımadığımız için evimize alamıyorsak soframıza bir muhaciri oturtamıyorsak bizler imanın neresindeyiz?
Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (BAKARA SURESİ / 268)
……..Eğer HİCRET bizi sıkıp daraltan dan hayatımızı karartan dan(şeytandan) ayrılmaksa ve koşmaksa güven veren, huzur veren, dünya ve ahret nimetlerini ayağımıza seren Medine’nin ve alemlerin Rabbi’ne sığınmaksa; bizler hala hicret edememişsek kötü amellerimizden, Allah’ın hoşuna gitmeyen bizden, bizi esir alan duygu ve düşüncelerimizden, hicret edememişsek dünya ve içindekilerin sevgisinden ve korkusundan, o zaman şaşırmamalıyız neden İslam alemi olarak bu kadar zulüm, sıkıntı ve sefalet içinde oluşumuza ve düşünmeliyiz, bizler HİCRETİN, İMANIN, KULLUĞUN neresindeyiz?
Siz O'na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O'na yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, O'nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (TEVBE SURESİ / 40) Bizler hicreti anlatan bu ayette işaret edilen Hz. Ebu Bekir’ ler olur isek mutlaka bu ayetin kapsama alanına girenlerden olacağız.
Yüreğinde zerre miktarı imanı olan tüm kullarına ve kendi nefsime Rabbimin Ayşenur’a idrak ettirdiği kadar HİCRETİ idrak ettirmesini diliyor, bu konuyu ele almama vesile olan küçük meleğimin ailesinin ve tüm İslam aleminin, hayatımda yeri olan gönlümde sevgisi olan tüm dostlarımın yeni yılını kutluyor, kafirin zulmünün bittiği, Rabbimin nusretini rahmetini, selametini indirdiği nice yıllar diliyorum…
Nazlı Yenidünya
Küçücük Elleriyle Yüreğime Dokundu ve ........ yorumları
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan