ALİMLERİ SEVMESEM NE OLURKİ

Ebu Musa şöyle demiştir: Ben 'Kişi namaz kılanları sever, fakat kendisi namaz kılmaz. Oruçluları sever. Fakat kendisi oruç tutmaz' diyerek birkaç kişi saydım. Cevap olarak Hz. Peygamber şöyle dedi: O, sevdiğiyle beraberdir.113 Müslim, Buharî

Bir kişi Ömer b. Abdülaziz'e şöyle sorar:

- Deniliyor ki, eğer âlim olmaya gücün yetiyorsa âlim ol! Eğer buna gücün yetmiyorsa öğrenci ol! Eğer buna da gücün yetmiyorsa onları sev! Eğer onları sevmeye gücün yetmiyorsa bari onlara buğzetme!

- Sübhanallah! Allah Teâlâ bizim için çıkar yol kılmıştır!

Şimdi dikkat et! İblis sana nasıl hased etmiştir? Sevginin sevabını senin elinden nasıl çıkarmıştır? Sonra bununla da kanaat etmemiş, müslü-man kardeşini sana mebğuz göstermiştir. Seni onu sevmemeye teşvik etmiştir. Sen günahkar oluncaya kadar yakanı bırakmamıştır. Nasıl öyle olmasın? Umulur ki sen, âlimlerin birisine buğzediyor, onun dinde yanılmasını istiyorsun ki yanıldığı görülsün ve dolayısıyla rezil olsun! istiyorsun ki konuşamayacak şekilde dili tutulsun. Öğrenemeyecek derecede hastalansın! Artık bundan daha fazla derecede hangi günah olabilir?

111) Müslim, Buharî

112) Müslim, Buharî

113) Müslim, Buharî


Keşke sen, ona yetişmek fırsatı elinden kaçtığı ve bundan dolayı üzüldüğün zaman, bari günah ve ahiret azabından salim kalmış olsaydın!

Cennet ehli üç sınıftan ibarettir:

1. Muhsin

2. Muhsini seven

3. Muhsini savunan!114

Yani muhsin'den eziyetini uzaklaştıran, ona hased, buğz ve kerahet getirmeyen...

Dikkat et! İblis seni bu üç giriş noktasından da uzaklaştırmıştır ki sen asla bu üç gediğin hiçbirisinin ehlinden olmayasın! İşte İblis'in hasedi sana nüfuz etmiş, fakat senin hasedin düşmanından değil, aksine öz nefsinden nüfuz etmektedir. Ey hasedci, hâlin uyanıklık veya uyku hâlinde sana gösterilse, nefsini, okunu düşmanının öldürücü bir yerine isabet etsin diye atan ve isabet ettiremeyen, aksine oku dönüp sağ gözünün bebeğine değip de gözünü çıkaran bir kimsenin suretinde göreceksin. Bu kimse bundan sonra oldukça öfkelenir ve ikinci bir ok atmak ister. Birinci atıştan daha şiddetli bir şekilde atar. Bu sefer o ikinci gözüne gelir ve kendisini iki gözden de mahrum eder. Üçüncü defa ok atar ve geri tepen ok gelip başını deler. Oysa her durumda düşmanı sapasağlamdır. Oku zaman zaman kendisine döner. Düşmanları ise etrafında sevinmekte, gülmekte ve tepinmektedirler. İşte bu hasedçinin hali şeytanın onunla oynamasıdır. Halbuki senin hased hususundaki halin bundan daha çirkindir. Çünkü geri tepen oklar, sadece adamın iki gözünü götürmüştür. Eğer o iki göz yerinde kalsaydı bile mutlaka ölümle yine yok olacaklardı. Oysa hased günah getirir. Günah ise ölümle sona ermez. Günahın insanoğlunu Allah'ın gazabına ve ateşe sürüklemesi sözkonusudur. İnsanoğlunun dünyada gözünün kör olması, gözü kalıp da o kalan gözle cehenneme girmesinden daha hayırlıdır. Çünkü cehenneme o gözle girdi mi alevler onu çıkaracaktır. Dikkat et! Allah, hased edenden nasıl intikam alır? Çünkü hased eden, hased edilenin nimetinin alınmasını istedi. Allah ondan o nimeti almadı. Sonra o nimeti hased edenden aldı. Zira günahtan uzak kalmak bir nimettir. Gam ve üzüntüden salim kalmak da nimettir. Oysa bunların ikisi de hased edenden uzaktırlar.

Yeryüzünde kibirlenmeleri ve kötü tuzak(lar) kurma(larını artırdı).

Kötü tuzak, ancak sahibinin başına geçer. (Fâtır/43)

Konular