BEN GERİZEKALIYIM HEP ALDANIYOM

Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmektedir: 'Ey Ebu Hüreyre! Sana dünyanın tamamını, içindekilerle beraber göstereyim mi?' Ben 'Evet ey Allah'ın Rasûlü!' dedim. Bunun üzerine elimden tuttu ve beni Medine'nin derelerinden birine götürdü. Baktım ki bir mezbelelik... O mezbelelikte insanların kafatasları, pislikleri, paçavra ve kemikleri vardı. Sonra bana şöyle dedi:
12) Müslim
13) İmam Ahmed
14) Taberânî, İbn Ebî Dünya
Ey Ebu Hüreyre! Şu kafa tasları sizin harisliğiniz gibi (dünyaya karşı) harîs idiler. Sizin umduğunuz gibi umarlardı. Sonra onlar bugün derişiz kemik kesilmişler, sonra da toprak olmaya yüz tutmuşlar. Şu pislikler, yemeklerinin çeşitleriydi. Kazandıkları kaynaklardan kazandılar. Sonra karınlarına attılar. İşte öyle bir hale gelmiş ki insanlar onlardan korunup kaçıyor. Şu çürümüş paçavralar onların kılları ve elbiseleriydi. Öyle bir hale gelmiş ki esen rüzgârlar onları alt üst edecek derecede evirip çevirir. Şu kemikler bineklerinin kemikleridir ki o bineklerin sırtında dünyanın dört bucağını gezerlerdi. Bu bakımdan dünya için ağlayan ağlasın.15 Ebu Hüreyre der ki: 'Biz, ağlamamız şiddetleninceye kadar ağlamaya devam ettik'.

Hz. Adem yasak ağaçtan yediği zaman midesi tortuları çıkarmak için harekete geçti. Oysa bu anormallik cennetin hiçbir yemeğinde yoktu. Sadece onun yediği ağaçta vardı. Bunun için Allah Teâlâ Adem kulunu o ağaçtan yemekten menetmiştir. Adem (a.s) cennette bir yer bulup tortuyu dökmek için gezinmeye başladı. Kendisine hitabda bulunan bir meleğe Allah Teâlâ şöyle emretti: 'Ona ne aradığını sor!' Adem (a.s) meleğe cevaben 'İçimde birikeni bırakmak istiyorum!' dedi. Tatağın üzerine mi, yoksa tahtaların üzerine mi, nehirlerin üzerine mi veya ağaçların gölgelerine mi? Ey Adem! Dikkat et? Acaba burada ona elverişli bir yer görüyor musun? Bu bakımdan dünyaya (yere) in!' dedi.