Her gün tövbe edelim

[b][color=red]İSTİĞFARIN EHEMMİYETİ[/color]Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
• Her derdin devası vardır. Muhakkak günahların devası da istiğfardır.
• "Bütün âdemoğlu için iki sahife vardır. Sahifenin birine gündüz işlediği ameller yazılır. Diğerine de gece işlediği ameller yazılır. Sonra bu iki sahife dürülür. Eğer onlarda, -bir günah için de olsa- istiğfar varsa nur saçarlar. İstiğfar yoksa, karanlık ve simsiyah bir şekilde dürülürler."
• "Her gün, iki defa, yâni sabah ve akşam istiğfar getirmeyen kimse kendine zulmetmiştir."
• "Israrla beraber küçük günah kalmaz (büyük olur), istiğfarla da büyük günah kalmaz (af olunur)."
İstiğfar, üzüntülerden kurtulmak için bir çıkış yoludur.
Hz. Huzeyfe (r.a.) buyurdu ki: "Aileme karşı dilimde kötü sözler olurdu. Ben bunu Resûlullâh'a sordum. Bana, 'Ey Huzeyfe, istiğfarla aran nasıl? Ben Allah'a, günde yüz defa istiğfar ederim. Ümmetimin hayırlıları, iyilik yaptıkları zaman sevinirler, kötülük yaptıkları zaman da istiğfar ederler.' buyurdu."
İstiğfar; malı, hattâ evlâdı da çoğaltır buyurulmuştur.
Bir adam, Hasan-ı Basrî'ye (r.h.) gelip kıtlıktan şikâyet etti. 'Allah'a istiğfar et.' dedi. Başka birisi gelip fakirlikten şikâyet etti, başka biri, neslinin az olmasından, bir başkası da toprağının verimsizliğinden şikâyette bulundu. Bun-ların hepsine Allah'a istiğfar etmelerini emretti. Bunun üzerine Rabî' bin Sabîh, 'Sana adamlar geldi. Hepsi farklı şeylerden şikâyet ettiler ve senden yardım istediler. Sen de hepsine aynı şeyi söyledin.' deyince, Hasan-ı Basrî (r.h.) cevap olarak "Gelin dedim: Rabbinizin mağfiretini isteyin, çünkü O, mağfireti çok bir Gaffardır. Bol hayır ile üzerinize semâyı (yağmuru) salsın ve size mallar ve oğullarla imdat eylesin ve sizin için cennetler yapsın, sizin için ırmaklar yapsın."
mealindeki (Nuh sûresi, 10-12.) âyet-i kerîmeleri okudu
Her gün tövbe edelim
Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe'l-azîm el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû, hüve't-tevvâbü'r-rahîm."

"Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tevbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu tevbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi. Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki emirlere şeksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur'ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'dır."

"Amentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve Rusulihi ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi, hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ ve'l-bâsü bade'l-mevt. Hakkun, eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh." ] [/b]