PARASINI BİLE BİLE ÇÖPE ATANA NE DENİR

Bellidir ki insan birşeyi ancak kendisi için şimdi veya gelecekte daha hayırlı, daha faydalı zannıyla ister ve rağbet gösterir. Şimdiki halde lezzetli, gelecekte zararlı olduğunu bildiğinde derhal rağbeti kesilir. Balın lezzetli olduğunu bilen bir kimse, balda zehir bulunduğunu öğrenince derhal terkeder. Bu isteğin., yolu da böylece içindeki zarar bilindiğinde kesindir. Kul, riyanın zararını, riya sebebiyle elinden çıkan kalp salâhını, hâl-i hâzırda mahrum olduğu tevfik ile ahirette ve Allah katında mahrum kalacağını, mâruz kaldığı büyük azap, şiddetli kınama ve zahirî mahrumiyetini bildiğinde, bu bilgisi riyanın zararı hakkında kendisi için kâfi bir delil olur.
Halkın gözü önünde kendisine 'Ey yalancı! Ey hileci, ey riyakâr! Utanmadan, Allah'ın ibadetiyle dünya malı satın aldın! Kulların kalbini gözettin de Allah'ın ibadetiyle istihza ettin. Allah'ı gazaba getirmekle halkı sevindirdin! Allah katındaki çirkinlikle onlara süslü göründün! Allah'tan uzaklaşmakla onlara yaklaştın! Allah'ın katında nefret edilmekle onların övgüsüne mazhar oldun! Allah'ın gazabına mâruz kalmakla onların riyakârlığını talep ettin! Acaba Allah'tan daha kıymetsiz (hâşâ) bir kimse senin yanında yok mu?' diye hitab edildiğinde ve kişi bu rezalet hakkında düşündüğü, kullardan dünyada elde ettiğini ahirette kaybedeceği ile karşılaştırdığı takdirde riyanın zararını anlamış olur. Çoğu zaman da amellerinin sevabını yakar. Oysa tek bir amel, eğer hâlis ise, çoğu zaman ^zannmm ağır basmasına sebebiyet verdiğinde kurtuluşuna vesile teşkil eder. Bu amel riya ile bozulduğunda, günah kefesinin ağırlaşmasına vesile olur. Dolayısıyla ateşe girmesine sebep olur. Eğer riyada bir tek amelin yanmasından başka bir zarar yoksa bu kadarı bile riyanın zararı için kâfidir.