ALLAHDAN DEĞİL KULDAN KORKUYORUZ FARKINDAMISINIZ

halkın razı edilmesi idrak olunmayan bir hedeftir. Bir grubun razı olduğuna başka bir grup kızar, bir kısmının razı olması, başkalarının kızdırılmasına bağlıdır. Allah'ı küstürmekle onların rızasını isteyen bir kimse hem Allah'ı kızdırır, hem de onları ona kışkırtır. Sonra kulun onları övmek ve onlar tarafından övülmek için Allah'ı zemmetmesini seçmekte ne gibi bir hedefi ve çıkarı vardır acaba? Oysa onları övmesi ne rızkını artırır, ne de ecelini geri bırakır. Fakirlik ve ihtiyaç günü olan kıyamet'te de kendisine hiçbir fayda sağlamaz.
İnsanların elindeki mala ve imkâna tamahkârlık etmesine gelince, kalpleri müsahhar kılanın Allah olduğunu, halkın bu hususta mecbur olduğunu ve Allah'tan başka rezzak (rızık veren) olmadığını bilmendir. Halka bel bağlayan, zillet ve mahrumiyetten kurtulamaz. Eğer maksadını elde ederse bile, minnet ve zilletten kurtulamaz. Acaba yalancı bir ümit -ki bazen tahakkuk eder, bazen etmez- ile Allah katındaki nimet nasıl terkedilir? Eğer o ümit tahakkuk ederse, hiç bir zaman onunla beraber gelen minnet ve zilletle onun lezzeti eşit ve denk olmaz.
İnsanların zeminine gelince, ondan sakınmaya değmez. Allah'ın yazmadığını, onların zemmetmeleri tahakkuk ettirip ecelini çabuklaştırmaz, rızkını geciktirmez. Cennet ehli ise cehennemlik, Allah katında iyi ise kötü yapamaz. Allah katında nefret ediliyorsa nefretini artıramaz. Kulların tümü acizdirler. Kendileri için ne fayda ve ne de zarar veremezler. Ne ölümleri, ne hayatları ve ne de dirilip haşra gönderilmeleri ellerinde değildir.
Kalbinde bu sebeplerin âfeti ve zararları yerleştiği zaman, rağbeti gevşer, kalben Allah'a yönelir. Zararı çok, faydası az olan bir işe akıllı bir kimse rağbet göstermez. Eğer insanların onun içindeki riyayı bilselerdi (fiilinin çirkinliği cihetiyle) kendisinden nefret edeceklerini bilmesi kendisine yeter de artar bile! Allah, yakında onu halka çirkin göstermek için sırrını açığa çıkaracaktır. Onun riyakâr olduğunu ve Allah indinde nefret edildiğini onlara bildirecektir! Eğer hâlis niyetle Allah'a ibadet etseydi, Allah onun ihlasını onlara gösterip sevdirirdi. Onları kendisine müsahhar kılardı. Onlara övgüsünü yaptırırdı. Bütün bunlara rağmen, ne onların övgüsünde bir artış, ne de zeminlerinde bir eksiklik vardır. Nitekim Benî Temimli bir şair (el-Akra' b. Habis) şöyle demiştir:
Benim övgüm zînettir.
Benim zemmedişim çirkinliktir. Hz. Peygamber bu. şaire şöyle demiştir:
Yalan söylüyorsun! Medh ve zemmi böyle olan ancak kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır.
Zira zînet ancak O'nun medhinde, çirkinlik de ancak O'nun zemminde vardır.