HADİSLERİN YAZILMASI BİR ASIR BOYUNCA YASAKTI

HADİSLERİN YAZILMASI BİR ASIR BOYUNCA YASAKTI
Hadislerin yazımı Abbasilere kadar yasaktı. Hadisçisinden sünnetçisine tüm ulema hadislerin yazımının yasak olduğu hususunda ittifak halindedir. İhtilaf, yasağın ne kadar sürdüğüne dairdir. Yasağa gerekçe olarak, Kuran’a karışmamasını ve Arapların hafıza teknikleri uzmanı olduğunu gösterirler. Hatta garip bir şekilde, hadis kitaplarının tamamı peygamberimizin ve sahabenin hadis yazımını yasakladığıyla doludur. Bu duruma sünnetçilerin en temel kaynaklardan örnekler verelim:
Bize Haddûb b. Hâlid El-Ezdî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hemmam, Zeyd b. Eslem'den, o da Ata' b. Yesâr'dan, o da Elû Saîd El Hudrî'den naklen rivayet etti ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) “Benden bir şey yazmayın. Her kim Kuran’dan başka benden bir şey yazarsa, onu hemen mahvetsin.” [1]
“Ata b. Müslim'den[2] Bişr b. Kays'a: "Şu hadisi bana yaz" dedim. Ata: "Hayır yazmam çünkü İbrahim en-Nehai[3] şöyle söyledi: "Hadisleri yazıp da ona güvenir ve hadis öğrenimini bı¬rakırsınız. Bunun için yazmayın." Sonra Muaz b. Cebel’in' şöyle dediğini söyledi: "Bizler hadislerden bazı şeyler yazarken Resulullah ya¬nımıza çıka geldi ve: "Bu nedir ey Muaz?" diye sordu. Ben: "Biz senden işittiklerimizi yazıyoruz ya Resulullah" de¬dik. O ise: "Bu Kuran size başka şeylerden yeter" dedi ve bun¬dan sonra hiçbir şey yazmadık”[4]
Ebu Berde'den, Ubeyde bir kitap yazdı bana: "Eğer Allah'ın kitabından bir ayet bu yazdıklarımda ol-masaydı hepsini yakardım." Sonra içinde su olan bir kap is¬tedi ve onu yıkadı sonra da şöyle dedi: "Benden işittiklerini iyi şekilde ezberle ve koru çün¬kü ben Resulullah’tan hiçbir şey yazmadım. Sen baba¬nı nerede ise helak edecektin.[5]
Halid b. Artafe'den: “Ben Ömer'in yanında oturur¬ken, Abdulkays oğullarından Süveyş'te oturan bir adam ge¬tirildi. Ömer ona:"Sen filan oğlu filan mısın?" diye sordu. Adam: "Evet" deyince Ömer asasıyla ona vurdu. Adam: "Ne yaptım ya Emir el müminin" dedi. Ömer: "Otur" dedi ve adam oturunca Kuran’dan şu ayetleri okudu: (12:1-3)"Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla E.L.R. bu apaçık bir kitabın mucizeleridir. Akledesiniz diye onu Arapça olarak indirdik ve biz sa¬na en güzel hikâyeleri anlatırız…" Ömer bunu üç defa okudu ve her üç defasında da adamı dövdü. Adam: "Ne yaptım ya Emir el müminin" diye tekrar sordu. Ömer: "Danyal’ın[6] kitabını çoğaltan sen değil misin?" dedi. Adam: "Bana bir şey emret onu yerine getireyim" dedi. Ömer:"Git ve o yazdıklarını beyaz bir yün ve sıcak su ile sil son¬ra ne sen ne de Müslümanlardan hiçbirisi onu okumasın. Eğer senin okuduğunu veya Müslümanlardan birine okuttuğunu işitirsem sana şiddetli bir ceza veririm" dedi. Sonra ona: "Otur" dedi ve adam onun önünde oturdu. Ömer şöyle an¬lattı:"Ben Resulullah'ın yanından ayrılıp bir deri parçası üze¬rine yazılmış ehl-i kitabın bir kitabını aldım. Resulullah bana: "Elindeki nedir ya Ömer?" diye sordu. Ben: "Ya Rasulallah ilmimizin daha da artması için ehl-i ki¬tabın kitabının bir nüshasıdır" dedim. Resulullah buna öy¬le bir şekilde kızdı ki gözleri kızardı, sonra insanları nama¬za çağırdı Ensar "Peygamberimizi kızdırdınız yanınıza silahlarınızı alı¬nız." dedi. Hepsi gelip Resulullah'ın minberinin etrafını kuşattılar. Resulullah: "Ben size bu kitabı bembeyaz ve net olarak getir¬dim. O kitaptan şaşmayın ve şaşanlar da sizi aldatmasın" dedi. Ömer topluluğun arasından kalkarak şöyle dedi:"Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a ve senin de Al¬lah'ın elçisi olduğuna razı oldum ve şahit oldum." Resulullah da minberden indi.[7]
Muttalib b. Abdullah b. Hantab'tan rivayet olunmuştur; dedi ki: (Bir gün) Zeyd b. Sabit, Muâviye'nin[8] yanına gitmişti. (Muâviye ona, Hz. Peygamber'den rivayet ettiği) bir hadisi sordu. (Zeyd ona bu hadisi rivayet edince Mûaviye orada bulunan) bir adama bu hadisi yazmasını emretti. Bunun üzerine Zeyd ona: Resulullah (s.a) bize kendi sözlerinden hiçbirini yazmamamızı emretti, dedi. (O adam da yazmış olduğu) bu hadisi sildi. [9]
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)'dan şöyle dediği rivayet olun¬muştur: Biz Kur'an ve şahadet kelimesinden başka bir şey yazmadık.[10]
Merasil bin Ebi Melikeden şöyle naklediyor: Ebu Bekir, Hz. Peygamber (s.a.v)in vefatından sonra halkı toplayıp şöyle dedi: “Siz Peygamberden, hakkında ihtilafınız olan bazı hadisler naklediyorsunuz; halkın sizlerden sonra o hadisler hususunda ihtilafları daha çok olacaktır. Binaenaleyh Resulullah’tan bir şey nakletmeyiniz! Eğer bir kimse sizden soru sorarsa, Allahın kitabı bizimle sizin aranızdadır, onun helâlını helal, haramını da haram bilin.” [11]
Ebû Saîd el-Hudrî'den: Bazen arkadaşlarla oturur ve Hz. Peygamber'den duyduklarımızı yazardık. Bir keresinde Resûlullah yanımıza geldi ve "Ne yazıyorsunuz ?" diye sordu. Biz de:''Senden duyduğumuz şeyleri yazıyoruz dedik. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: "Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı yazıyorsunuz?'' Biz sadece senden duyduğumuzu yazıyoruz."Allah'ın Kitabını yazın! Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı yazıyorsunuz, sadece Allah'ın Kitabını yazın! Sadece onu yazın!"Bunun üzerine biz de onları bir tepede topladık ve hepsini yaktık. [12]
İkinci halife Hz. Ömer, sünen[13] yazmak istedi. Bu konu hakkında ashaptan görüş alışverişinde bulundu. Bir ay boyunca ALLAH’tan hayır bir yol talep etti. Nihayet bir şey yazmamak için karar alıp şöyle dedi: Ben, sizden önceki bir kavmi [14] hatırladım, onlar birçok kitaplar yazdılar, sonra o kitaplara önem vererek ALLAH’ın kitabını terk ettiler. ALLAH’a ant olsun ki, ben ALLAH’ın kitabını başka bir şeyle kesinlikle karıştırmayacağım.[15] Daha sonra şehirlere şöyle bir genelge gönderdi. Kimin yanında Peygamberden (s.a.v) bir hadis varsa onu derhal yok etsin.[16]
Müminlerin annesi Ayşe şöyle naklediyor: Babam[17] Peygamberden (s.a.v) beş yüz hadis yazmıştı,[18] bir gece sabaha kadar uyumadı, sabah olunca bana şöyle dedi: Kızım, yanında olan hadisleri getir. Ben de onları getirdim, derken onları yaktı ve şöyle dedi: Ölüp de onların senin yanında kalmasından korktum. [19]
Zeyd bin Sabit kendi sahifesini[20] (kitabını) suyla yıkadı. Daha sonra onu yakarak şöyle dedi: Eğer başka sahifelerin de uzak yerlerde olduğunu öğrenmiş olursam, tüm çabayla oraya gidip onu mahvederim.[21]
Abdullah bin Mesut da sahifeleri yok etmek için çaba sarf edip şöyle diyordu: Bu kalpler, adeta bir kaptır; öyleyse onu Kuran’la işgal edin (doldurun), başka bir şeyle değil.[22]
Hz. Ömer, Abdullah bin Huzeyfe, Ebu Derda, Ebuhureyre, Ka’b el Ahbar ve Ukbe bin Amir gibi birçok hadis ravilerini kendi yanına çağırtıp onları, hadis nakletmekten alıkoymak için hapse attı. Hz. Ömer şehit edilince bu kişiler yeni halife Osman’ın vasıtasıyla serbest bırakıldılar.[23]
Kurza bin Kab şöyle naklediyor: Irak’a seyahat etmeyi düşünüyordum. Ömer beni Sırara (Medinenin yakınlarında bir yerin ismi) kadar yolcu etti. Daha sonra: “Sizinle birlikte buraya kadar ne için geldiğimi bilir misiniz?” diye sordu. Cevaben: “Bizi yolcu etmek ve bize ikramda bulunmayı kastetmişsin.” dedim. Ömer bu sözüme karşılık şöyle dedi: “Başka bir kastım da vardır; siz öyle bir şehre gidiyorsunuz ki, o şehrin bütün halkı Kuran okumakla meşguldür, onları hadisle meşgul etmeyiniz; Kuranı güzelleştirin, Resulullah’tan hadis rivayet etmeyin.” Kurza Irak’a vardığında, halk ondan hadis söylemesini rica etti, o da cevaben: “Ömer hadis nakletmeyi yasaklamıştır.” dedi.[24]
Amr bin Meymun şöyle diyor: Bir yıl, İbn-i Mesut’la[25] gidiş gelişimiz vardı, onun kesinlikle Resulullah (s.a.v)den bir hadis naklettiğini görmedim. Bir gün konuşuyorken ağzından kale Resulullah (ALLAH’ın elçisi dedi ki) lafzı çıktı, bundan dolayı çok sıkılıp gama büründü, öyle ki alnından ter akmaya başladı.[26]
Buhari, Said bin Zeyd’den naklediyor: Benim Talha bin Ubeydullah, Sad bin Ebi Vakkas, Mikdad bin Esved ve Abdurrahman bin Avf [27] ile sohbetim oluyordu. Onların hiçbirinden Resulullah’tan (s.a.v) bir hadis naklettiklerini görmedim; sadece Talha Uhud savaşından söz ediyordu.[28]
Zeyd bin Erkam’a; Bize hadis söyle denildiğinde; Kebirna ve nesiyna (İhtiyarladık, unuttuk) diyerek geçiştiriyordu.[29]
Örneklerden de anlaşılacağı üzere hadis yazımı hususunda Resulullah ve sahabe, gayet katı bir tutum almıştır. Bu tutumun en bariz göstergesi ilk hadis kitabı Muvatta’nın H.159 yılında yazılmış olmasıdır. Tavrın hadislerin söylenmesine değil, yazılmasına karşı alınması manidardır. Amaç, hadislerin dinleşmesinin önüne geçilmesidir. Ne yazık ki, peygamberden 150 yıl sonra sözlü hadis üretim fabrikaları yazılı bir boyuta ulaşarak, İslam dinini şirk dinine dönüştürmüşlerdir.
77:50 Artık Kuran’dan sonra hangi hadise inanacaklar?
________________________________________
[1] Müslim, kitabu zühd, 3004 numaralı hadis; Sahih: Müsned, 111/12, H.no: 11027; Benzer rivayetler için bk. 111/12, H.no: 11029; III/2I. H.no: i 1101; 111/39, H.no: 11283; 111/56, H.no: 11474; Müslim, Zühd, 72; Dârimî, Mukaddime, 42, H.no:456; Hâkim, 1/216, H.no:437; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/10, H.no:8008; Ebû Yala, 11/466, H.no:1288; Deytemî, Firdevs, V/34, H.no:7375.
[2] Ata b. Müslim hicri 135 yılında vefat etmiştir. Dolayısıyla bu kadar geç dönemde bile hadislerin yazımına karşı çıkan kanaat önderleri mevcuttur.
[3] İbrahim en Nehai hicri 96 yılında ölmüştür. Yani hicri 90’lı yıllarda bile hadis yazımına karşı şiddetli bir karşı çıkış vardı.
[4] İshak, İbn-i Hacer el-Askalani, Metalibu Aliye, Tevhid Yayınları: 3 /56.
[5] İbn Ebi Şeybe, İbn-i Hacer el-Askalani, Metalibu Aliye, Tevhid Yayınları: 3/56.
[6] Danyal kitabı Tevrat’ın bir bölümüdür. Maalesef sahtekârlar, peygambere atfen “Benim ağzımdan İsrailoğulları’nın sözlerini söyleyebilirsiniz.” diye bir hadis uydurmuşlardır. Bunun sonucunda israiliyatın büyük bir kısmı hadis olarak dine bocalanmıştır.
[7] Ebu Ya'la, İbn-i Hacer el-Askalani, Metalibu Aliye, Tevhid Yayınları: 3/56/57.
[8] Muaviye’nin saltanatı hicri 60 yılına kadar 19 yıl sürmüştür. Bu koca dönemde Muaviye gibi bir tağut bile hadis yazdırmaya cüret edememiştir. Yalnızca sözlü olarak çarkını döndürmeye çalışmıştır.
[9] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/251; Hanbel, Müsned, V/182, H.no: 21471; Ebû Dâvûd, İlim. 3, H.no:3647
[10] Müslim, zühd 72; Dârimî, mukaddime 42; Ahmed b. Hanbel, III, 12, 21, 39, 56.
[11] Zehebi, Tezkiretul- Huffaz, c.1, s. 3
[12] Hanbel, Müsned, 111/12, H.no: 11034
[13] Sünen, peygamberin eylemlerini haber veren hadis kitabının adıdır.
[14] Hadisleri pek çok yerde “mişna” olarak tanımlayan Hz. Ömer’in anımsadığı kavim Yahudiler olsa gerek.
[15] Bu haberi İbn- i Abdulbir ve Beyhaki, Ezvaun- alas- Sünnetil- Muhammediyyeden nakletmekteler s. 47; Zehebi, Tezkiretil Huffazdan, c.1, s.3-5
[16] İbni Sa’d, et Tabakat, c. 1, s. 3; Ezvaun ala’s sünnetil- Muhammediyye, s. 206
[17] Ayşe annemizin babası Hz. Ebubekir’dir.
[18] Hz. Ebubekir peygamber efendimizin en yakın arkadaşıydı. İlk iman edenlerdendi. Tüm mücadelelerin içerisinde bizzat yer almıştı. Onun 500 hadis yazması çok doğaldır. Hatta az biledir. Lakin daha sonra bu yazıtların Kuran’a rakip olacağını fark edince onların gözünün yaşına bile bakmamıştır. Tarihe olan sevgim yüzünden Ebubekir’e kızmıyor da değilim. Keşke yakmasaydı da İslam tarihini ilk elden, en sahih bir şekilde öğrenebilseydik diye düşünüyorum. Lakin bu mevzuda Hanifliğim tarihçiliğimden ağır bastığı için kendisini minnetle ve şükranla anıyorum. ALLAH Ebubekir’den razı olsun. Radi Allahu anhu.
[19] Zehebi, Tezkiretul- Huffaz, c. 1, s.5
[20] Bu haberden de anlıyoruz ki Zeyd bin Sabit efendimizin ahirete intikalinden sonra bir hadis koleksiyonu hazırlamış ancak sonra bu işin zararlarını kavrayarak bu kitabını mahvetmiştir.
[21] Zehebi, Tezkiretul- Huffaz, c.1, s.5; Ezvaun alas- Sünnetil- Muhammediyye, hadis yazımının nehy edilmesi bölümü, s. 49
[22] Zehebi, Tezkiretul- Huffaz, c.1, s.5; Ezvaun alas- Sünnetil- Muhammediyye, hadis yazımının nehy edilmesi bölümü, s. 49
[23] Zehebi, Tezkiretul- Huffaz, c.1, s.7; Müstedrek-i Hakim, c.1, s. 102
[24] Zehebi, Tezkiretul- Huffaz, c.1, s.7-9
[25] İlk günden beri peygamberimizin yanında bulunmuş İbni Mesut bile hadis nakletmekten imtina ederken, ondan sekiz nesil sonra gelenlerin hadis fıçısı olmaları gariptir. Şüphesiz İbni Mesut gibi büyük bir Kuran üstadı, Kuran’ın hadislere boğdurulacağını çok iyi biliyordu.
[26] Ezvaun-alas Sünnetil- Muhammediyye, s. 55- 56
[27] İsmi geçen beş sahabenin dördü Sünni listesinin top onunda yer almaktadır. Mikdad ise Şia kampından alınan sonuçlara göre ilk sıralardadır. Bu mümtaz sahabeler, Kuran’la yoğrulmuş olduklarından bu işin ne denli büyük bir zulüm olacağını daha o günlerden kestirebilmişlerdir
[28] Ezvaun-alas Sünnetil- Muhammediyye, s. 56
[29] Ezvaun-alas Sünnetil- Muhammediyye, s. 56

Hanif Murat'ın HÜKÜM YALNIZ ALLAH'INDIR isimli kitabından alıntıdır