TESETTÜR

TESETTÜR
Batı her türlü değerini tüketime açmakla beraber kadınlarını da bundan geri tutmadı. Kadınlar, tüketim objesinin temeli haline getirildi. Hem tüketilen hem de tüketen artık kadındı. Önce çırılçıplak edilip şehvetperest erkeklerin sofrasına konuldu.
Günümüzde reklâmların çoğunluğu kadın sömürüsüne hitap eder.[1] Hemen hemen her filmde konu alakasız bir şekilde cinselliğe getirilir. Gazetelerin arka sayfalarında çıplak bir manken ve altında alakasız birkaç cümle olması artık olmazsa olmazdır. Televizyon ve turizm sektörünün tamamı çıplaklık ve cinsellik üzerine kurulmuştur. Ta Antalya’ya kadar gelip denize girmeden havuza girenler sizi şaşırtmasın.[2] Sanki başka yerde havuz yokmuş gibi. Sistem kadınları kasap vitrinindeki ete, erkekleri de kapı önündeki kedilere dönüştürmüştür. Günümüz koşullarında bir kadının işe alınması için en temel özellik fiziğinin düzgün olması ve açık saçık giyinmesidir.[3]
İslam’ı bir kenara bıraksak bile namus şeref duyguları için yaşayan Türk milleti, nasıl böyle gavatlaştırıldı? Şu gün bekârete önem vermeyen, karısının ve kızının çırılçıplak dolaşmasından rahatsız olmayan, kızının sevgilisiyle tanışan, karısının kendisini aldatmasını normal karşılayan milyonlarca Türk erkeği[4] vardır. 10 milyondan fazla Türk erkeği, karısına, bacısına, anasına ve kızına sadece bir kilot ve sutyenden ibaret olan mayo giydirerek tatil adı altında onları sapık gözlere peşkeş çekmektedirler. Diğer bir on milyon ise bunu namus duygusundan değil parası olmadığı için başaramamaktadır. Biz nasıl bu kadar domuzlaştık? Namussuz boynuzlular haline geldik? Oysaki çok kısa zaman önce aileden bir kıza birisi sadece yan bakınca tüm sülale galeyana gelirdi. Kurtuluş savaşının asıl parolası, camilerimizi haçtan, bacılarımızı da gâvurlardan kurtarmaktı. Modernite, 20 yıl önce rüyamızda bile görsek inanamayacağımız bu iğrenç duruma bizi en çok feminizm silahını kullanarak getirdi.
Feminizm, kadını özgürleştireceğim nidaları altında kadının hürriyetini elinden almıştır. Özgürleşen yalnızca sapık erkek gözleri ve fantezileridir. Kadının şahsiyeti yok edilmiş vitrindeki et parçasına dönüştürülmüştür. Bu çarkın içerisine giren kadın girdiği oranda şehvet kölesi haline gelmiştir. İster fark etsin ister fark edemesin durum böyledir. Kadının en büyük özgürlüğü anne olabilme ve güvenli bir yaşam hakkıdır. Şu gün kucaktan kucağa düşen ve anne olma ihtimalleri çok az olan kadınların hürriyetle alakası yoktur.[5]
Tağut düzenini ayakta tutan üç unsur vardır. Faiz, zina ve sarhoşluk verici maddeler. Bu üç alana dokunan herkese karşı demokles’in kılıcını sallıyorlar. Sözüm ona din adamları bu üç kutsala dokunmamak üzere ant içmişlerdir. Malum taktikleri üzere bazısı suskun kalmış bazısı ise bizzat bu değirmene su olacak fetvalar vermişlerdir.
ALLAH kadını bir çiçek olarak yaratmıştır. Aynen Meryem anamızda olduğu gibi tüm kadınlar bitki gibi yetiştirilmelidirler. (3:37) Kuran’da bitki kelimesinin kullanılışı çok ilginçtir. Bitki yetişirken tüm ihtiyaçlarını başkaları karşılar. O yalnızca bulunduğu yerde koruyucusunun himayesindedir. Meryem anamızın koruyucusu Hz. Zekeriya idi. Tüm mümineleri evlenene kadar babaları evlendikten sonra kocaları bitki gibi yetiştirmekle mükelleftirler. Yani kadının en uygun yeri evidir. Zaruret hali dışında ve gereksiz yere tek başına sokaklarda olmaktan imtina etmelidirler.
33:33 Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi gibi süslenip kırıtmayın. Namazı kılın. Zekâtı verin. ALLAH’a ve elçisine itaat edin. Ey ehlibeyt! ALLAH sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak istiyor.
Ayeti peygamberimizin eşleri üzerinden tüm kadınlara bu emri vermektedir. Bu ayet yalnızca peygamberin eşlerini ilgilendirir diyenler ciddi bir sapma içerisindedirler. Kuran evrensel bir kitaptır. Hiçbir ayeti tarihsel değildir. Ayrıca gene aynı surenin 21. ayetinde elçide bizim için güzel bir örnek vardır buyrulur. Peygamberin Kuran’da anlatılan aile hayatı bize örnek olmayacak da ne olacaktır?
ALLAH, Kuran’da kadına bakma işini erkeğe vermiştir. ( 4:34 ) kadının para kazanmak gibi bir görevi yoktur. Onun görevi çocuk yetiştirmek ve evi çekip çevirmektir. Zaruret halleri dışında kadının çalışması uygun değildir. Bu zaruret halleri kadınlara bakacak birisinin bulunmayışı[6] , yahut o işi yalnızca kadınların yapabiliyor olmasıdır. Örneğin kadın doktorluğu, öğretmenlik, kadınlar için polislik vs. hanımların kendi evleri içerisinde veya yalnızca kadın kadına çalışmalarında ise bir beis yoktur.
Kadının kocasına itaat etmesi farzdır. (4:34) İslam dini nizam dinidir. Toplumun hiçbir alanında kargaşaya müsaade etmez. Her toplumun bir reisi olması gerektiği şu gün herkes tarafından kabul edilmektedir. En ilkel kabilelerden en modern devletlere kadar hepsinin bir başkanı vardır. Toplumun temel yapı taşı olan aile içinde durum böyledir. Her evin bir reisi olmalıdır. Kuran bu görevi kocaya vermiştir. (4:34) ayetinde iyi kadınların kocalarına itaatkâr oldukları belirtilir.[7] Evin reisi kocadır. Kuranda tüm emirler için konmuş prensipler uyarınca eve hükmederler. İşlerde eşlerine danışırlar. Ancak son karar kocanındır. Kadına düşense itaat etmektir.[8]
Bu satırlara bakarak benim mürteci olduğum düşünülebilir. Ancak ALLAH’ın kitabı bize bunlar emretmektedir. ALLAH zamanlar üstüdür. Onun kanunları her daim toplumdan ileridir. Asıl bundan 2500 yıl öncesinin Yunan köy devletlerinin ideolojilerinin kutsayanlar irticacıdır. Eğer kadınları amme hizmetine sunmak çağdaşlıksa istemiyorum böyle çağdaşlığı kalsın. Bu mantıkla en çağdaş canlı domuzdur. Bırakın domuzdan biraz farkımız kalsın.
ALLAH a.c. erkeklere koymadığı tesettür emrini kadınlara buyurmuştur. Her işi hikmetli ve adil olan rabbimiz nasıl cihadı yalnızca erkeklere emretmişse tesettürü de sadece bayanlara emretmiştir. Bu buyruğun elbette pek çok hikmeti vardır. Kuşkusuz en büyük gerekçe erkeklerin aksine kadınların her tarafının güzel ve latif olmasıdır. Nasıl ki en değerli eşyalarımızı çalınmasın ve kaybolmasın diye saklıyorsak hanımların da en büyük hazinelerini kem gözlerden saklamaları gerekir.
Kasap vitrinindeki etler gibi kedilerin ağızlarının suyunun akarak kendilerine bakmalarından haz duyan fıtratları bozuk kimseleri ALLAH’ın ıslah etmesini ve fitnelerinin büyümememsini niyaz ediyoruz. Bizim amacımız fıtratını bozmamış ve doğuştan elde ettiği utanma duygusunu yitirmemiş olanlara ulaşabilmektir.
24:60 Evlenme ümidi kalmamış bayanların üslerini teşhir etmeksizin elbiselerini [9] bırakmalarında bir günah yoktur. Ancak iffetli [10] davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. ALLAH işitendir bilendir.
Manto ve başörtüsünden oluşan tesettür emri evlilik çağından evlenme ümidi kesilinceye kadarki süreç boyunca tüm bayanlara farzdır. Bu aralığın dışındaki hanımların tesettürlü olmaları da takdire şayandır.
Günümüz itibariyle pratikte yaşlı kadınların bu konuda bir sıkıntısını görmemekteyiz. Ancak kız çocuklarının tesettüre adapte edilmesi hususunda ne yazık ki bir problem bulunmaktadır. Müslüman ebeveynler öncelikle mutlaka küçük kızlarının utanma duygularını gidermeyecek şekilde onları giydirmelidirler. Yoksa evlilik çağına gelinceye kadar bu uğurda herhangi bir hazırlık aşaması geçirilmemiş gençlerin bir anda ve bir günde tesettüre sokulmaları ciddi travmaları da beraberinde getirmektedir. Özellikle laikçi mahalle baskısının bu konuda müthiş olduğunu biliyoruz. Kendileri çocuklarını fıtratlarını [11] bozacak şekilde giydirirlerken Müslümanların çocuklarına giydirdikleri İslami elbiseler onları gocunduruyor. Müslümanlar hiçbir şekilde topluma aldanmamalı ve ALLAH’ın gösterdiği yoldan ayrılmamalıdırlar.
________________________________________
[1] Üniversitedeyken aldığım consumer behaviors (tüketici davranışları) dersi tamamen cinsellik üstüne oturtulmuştu. Bize reklâmcılıkta temel olarak şehvet güdüsünü dürtüklememiz öğretiliyordu. Günümüz tüm reklam kampanyalarında bu açıkça görülmektedir.
[2] Antalya’daki çoğu otelde Rus bayanlar bedava yahut çok cüzi bir meblağ ödeyerek kalmaktadırlar. Sebep ise basittir. Antalya’da tatil yapıyorum havalarına giren kedilerin amacı tatil matil değildir.
[3] Sınıf arkadaşlarımın çoğu iş bulmak için onlarca takla attılar. Birkaç yabancı dil öğrendiler. Onlarca sınava girdiler. Ancak ne hikmetse mini etek giyen sarışın düzgün fizikli kız sınıf arkadaşlarım daha okul bitmeden üçüncü sınıfta üstün pozisyonlarda işler buldular. Sınıfın en tembeli ve geri zekalıları onlar idi. Bu gerçeği görmeniz için yalnızca çevrenizdeki büyük firmalara bakmanız yeterlidir. Hiç bir şey yapamıyorsanız en yakınınızdaki özel bankaya gidin ve çalışan bayanlara ve kılık kıyafetlerine bakın. Onların bu işe kabiliyetlerinden çok etleri için alınmış olduğunu anlayacaksınız.
[4] Bunların adı yalnızca Türk’tür. Her yönleriyle gâvurlaşmışlardır.
[5] Üniversite yıllarımda İzmir’in Bornova ilçesinin küçük park semtinde oturuyordum. Balkonum barlar sokağına bakıyordu. Her gece sabaha kadar balkondan olup bitenleri seyredip pisliği okumayı adet haline getirmiştim. Sabahlara kadar içkiden kusan kadınları, onları yatağa atmak için çarpınan yavşakları, terk edilen, dövülen, zinadan sonra evden kovulan kızları görmek sıra dışı bir şey değildi. Erkek için saç başa girenler, bir kadeh için namusunu satanlar, psikopatlar tarafından tacize uğrayanlar, içtiği içki ve hapın etkisinde maskara olanlar, sevgilileri tarafından başka erkeklere satılanlar, kendileri için yapılan kavgalarda çığlık çığlığa ortada kalanlar ve daha niceleri. Kadınlar var olalı bu kadar aşağılanmamışlardır. Bu kadar alçalmamışlardır. Rabbim bu çarktan tüm bacılarımızı İslam’la kurtarsın. Bir yılbaşı gecesi içtiği haplar ve içkinin etkisiyle bir genç tam evimizin karşısında ağzından köpükler çıka çıka can verdi. İşin en kötü tarafı bu olaya benden başka kimse de üzülmedi. Herkes bir haber izler gibi izledikten sonra eğlencelerine kaldıkları yerden devam ettiler. O zaman modernitenin ne iğrenç bir şey olduğunu anlamıştım. Ve o günden itibaren tanıdığım Kurancıların aksine modernizmin sünnetçilikten daha mikrop olduğunu haykırmaya başladım.
[6] ( 28:23-28 ) ayetleri arasında Hz. Musa’nın Medyen’de çalışan iki kız görmesi anlatılır. Bu kıssada kızların babaları yaşlıdır ve oğulda yoktur. Hz. Musa kızlardan birisini alınca kadınlar asıl yerleri olan yuvalarına dönmüşlerdir. İş ise Musa’ya (a.s.) kalmıştır.
[7] Bu ayete utanmadan parantez açıp ALLAH’a itaat ederler şeklinde çevrilmesinin ilimle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Cümle kocalardan bahsederken, iyi kadınların itaatkar oldukları belirtiliyor. Doğal olarak kime itaat ettikleri de ortaya çıkıyor.
[8] Kılıbıklara acıyorum. Hem bu dünyada hem de ahirette rahat yüzü görmeyecekler.
[9] Ayette siyab (elbiseler) kelimesi geçer. Bazı müfessirler buradaki elbiselerin Cilbab bazıları ise başörtüsü olduğunu belirtmiştir. Ancak bu iki kelimenin kullanılmayıp genel bir kelimenin kullanılması ikisinin birden kastedildiğini gösterir. Yani evlenme ümidi kesilmiş teyzelerin normal elbiselerinin dışındaki tüm hanımlara artı bir şekilde emredilen iki elbiseyi de bırakmalarında bir sakınca yoktur.
[10] İffetli davranmak yaşı geçmiş de olsa bu elbiseleri bırakmamaktır.
[11] ALLAH doğuştan tüm çocuklara utanma duygusunu yerleştirmiştir. Ancak fıtrattan gelen bu özellik sonradan zalim ebeveynler tarafından tahrif edilir. Bunu görmek için kız olsun erkek olsun 3-4 yaşındaki bir çocuğun kendi ailesi dışındakilerden avret bölgelerini göstermek konusunda nasıl utandığını gözlemlemek yeterlidir.

[url]www.hanifmurat.com/islam/64-tesettur[/url]

Konular