Tevekkül, Tevekkül Nedir, Allahâa Tevekkül Nasıl Edilir
Tevekkül, Tevekkül Nedir, Allahâa Tevekkül Nasıl Edilir
Nefsin Allahâa (c.c.) isyan noktaları vardır. Bunların başlıcası haramlardır. İnsan haramlara tövbe edince şeytanları kahreder. Çünkü şeytanlar insanları bunlarla oynatırlar, aldatırlar. Nefsin haramlara tövbe etmesi demek, bir zaman zevk aldığı şeyleri terk etmesidir. Bu çok zor bir durumdur. Genellikle başa gelen bela ve musibetlerle insanlara tövbe nasip olmaktadır. Yoksa nefis alıştığı, zevk aldığı şeylerden kolay kolay vazgeçemez. Kul, bela ve musibetin Allahâtan geldiğini bildiği, Allahâtan gelen bu bela ve musibetin de nedensiz olmadığını, bunun günahlarının neticesi olduğunu kavradığı zaman Allahâın inayetiyle tövbe nimetine erişebilmektedir. Tövbe ettikten sonra önceki günahları için yüreğinde büyük bir pişmanlık duyup bunları tamir yoluna gidenler, yüce Allahâın (c.c.) mağfiretine ve rızasına doğru bir yol tutmuşlardır.
Şeytanlar insanları haramlara teşvik hususunda büyük bir acizlik yaşadıkları zaman bu sefer onun Allahâa tevekküldeki açık noktalarına yüklenirler. Bu noktalarda her birimizin kaygıları vardır. Dünyada kaygısı olmayan insan yoktur. Dolayısıyla müminler de bazı kaygılara sahiptirler.
Şeytanlar insanların ruhsal dünyasına girip düşüncelerini, duygularını takip edebildikleri için kaygılarını çok iyi bilirler. Bu konuda raporlar tutarlar. İnsanın üzerindeki şeytanlar değiştiği zaman bu bilgiler yeni görevlilere aktarılır.
Şeytanların kaygı konuları ile ilgili sözleri, vesveseleri özellikle namaz, zikir gibi ibadetler sırasında çok olur. Böylelikle kişinin namazlarını ve zikirlerini ifsat ederler. Ayrıca insanların aralarının bozulmasında, Müslümanâın diğer Müslümanlara güven duygusunun zedelenmesinde bu kaygıları çok istismar ederler.
Tevekkül bizde kaygı oluşturan hususlarda yüce Allahâa (c.c.) güvenmek, ilgili kaygı konusunda bütün olumsuz düşünce ve duyguları içimizden atmaktır. Öyle ki tevekkül ilgili kaygı durumu gerçekleşse bile bunun ancak yüce Allahâın (c.c.) izni ile ve bizim yararımıza uygun olduğu için yüce Allah (c.c.) tarafından yaratıldığını kabul etmektir. Kadere iman, bu inancı zaten bizden istemektedir. Ama nefsimiz tevekkülü kabul etmemektedir. Dolayısıyla nefis, kader inancını inkâr etmektedir; hayır (iyilik) ve şerrin (kötülüğün) ancak kulun filleri ile meydana geldiğine inanmaktadır.
Nefsimizin tevekkülü kabul etmemesi, yüce Allahâa (c.c.) güvenmemesi anlamına gelmektedir. Nefis haddizatında küfür üzere yaratılmıştır. İnsan nefsine uyduğunda kâfir olur. Mümin olması mümkün değildir. Nefse göre her şey sebepler dairesinde meydana gelir. Allahâın (c.c.) bunlara müdahalesi yoktur. Zaten mümin kelimesinin anlamında da Allahâa (c.c.) güven duymak anlaşılmaktadır.
Bir insan Müslüman da olsa biraz nefsine uyduğunda hemen tevekküle itiraz edip kadere, hayır ve şerrin Allahâtan geldiğine inanmayacaktır.
Tevekkülde sebepler dairesine dikkat ettikten ve kaygı duyduğumuz hususlarda elimizden geleni yaptıktan sonra Allahâa (c.c.) güvenmek hadis-i şeriflerde özellikle belirtilmiştir. Hatta bunu formüle eden bir hadis-i şerif pek meşhurdur: âDeveni bağla, ondan sonra Allahâa tevekkül et!â Mescid-i Nebeviâye gelen bir bedevinin devesini bağlamadan Allah Resulü (s.a.s) ile konuşmaya başlaması üzerine bedevi bu hadis-i şerifle ikaz edilmiştir.
İnsanlar develerini bağlayıp yani ilgili konuda ellerinden geleni yaptıkları halde yine kaygı duyarlar. Namaz ve zikirleri bu aşamada da genellikle kaygılarla ifsat olunmaktadır. İşte yüce Allah (c.c.) kulundan bu noktada razı olmamaktadır.
Müminin devesini bağladıktan sonra bu konuda kaygı duyması Allahâın kaderine itiraz anlamı taşımaktadır. Allahâın (c.c.) kaderine itirazda ise küfür kokusu vardır. Allahâın (c.c.) pek çok sıfatı ve güzel ismi farkına varılmadan inkâr edilmiş olur.
Allah El-Alîmâdir. O her şeyi bilir. Oânun izni olmadan bir yaprak bile ağacından düşmez (bk. Enâam suresi, 59). Allah her şeyin yaratıcısıdır (bk. Zümer suresi, 62). İnsanı ve yaptıklarını Allah yarattı (bk. Saffat suresi, 96). âVekil olarak Allah yeter (Nisa suresi, 81).â, âAllah bize yeter, O ne güzel vekildir (Âl-i İmrân suresi, 173).â, âKim Allahâa tevekkül ederse, O, ona yeter (Talak suresi, 3).â
Nefsin Allahâa (c.c.) isyan noktaları vardır. Bunların başlıcası haramlardır. İnsan haramlara tövbe edince şeytanları kahreder. Çünkü şeytanlar insanları bunlarla oynatırlar, aldatırlar. Nefsin haramlara tövbe etmesi demek, bir zaman zevk aldığı şeyleri terk etmesidir. Bu çok zor bir durumdur. Genellikle başa gelen bela ve musibetlerle insanlara tövbe nasip olmaktadır. Yoksa nefis alıştığı, zevk aldığı şeylerden kolay kolay vazgeçemez. Kul, bela ve musibetin Allahâtan geldiğini bildiği, Allahâtan gelen bu bela ve musibetin de nedensiz olmadığını, bunun günahlarının neticesi olduğunu kavradığı zaman Allahâın inayetiyle tövbe nimetine erişebilmektedir. Tövbe ettikten sonra önceki günahları için yüreğinde büyük bir pişmanlık duyup bunları tamir yoluna gidenler, yüce Allahâın (c.c.) mağfiretine ve rızasına doğru bir yol tutmuşlardır.
Şeytanlar insanları haramlara teşvik hususunda büyük bir acizlik yaşadıkları zaman bu sefer onun Allahâa tevekküldeki açık noktalarına yüklenirler. Bu noktalarda her birimizin kaygıları vardır. Dünyada kaygısı olmayan insan yoktur. Dolayısıyla müminler de bazı kaygılara sahiptirler.
Şeytanlar insanların ruhsal dünyasına girip düşüncelerini, duygularını takip edebildikleri için kaygılarını çok iyi bilirler. Bu konuda raporlar tutarlar. İnsanın üzerindeki şeytanlar değiştiği zaman bu bilgiler yeni görevlilere aktarılır.
Şeytanların kaygı konuları ile ilgili sözleri, vesveseleri özellikle namaz, zikir gibi ibadetler sırasında çok olur. Böylelikle kişinin namazlarını ve zikirlerini ifsat ederler. Ayrıca insanların aralarının bozulmasında, Müslümanâın diğer Müslümanlara güven duygusunun zedelenmesinde bu kaygıları çok istismar ederler.
Tevekkül bizde kaygı oluşturan hususlarda yüce Allahâa (c.c.) güvenmek, ilgili kaygı konusunda bütün olumsuz düşünce ve duyguları içimizden atmaktır. Öyle ki tevekkül ilgili kaygı durumu gerçekleşse bile bunun ancak yüce Allahâın (c.c.) izni ile ve bizim yararımıza uygun olduğu için yüce Allah (c.c.) tarafından yaratıldığını kabul etmektir. Kadere iman, bu inancı zaten bizden istemektedir. Ama nefsimiz tevekkülü kabul etmemektedir. Dolayısıyla nefis, kader inancını inkâr etmektedir; hayır (iyilik) ve şerrin (kötülüğün) ancak kulun filleri ile meydana geldiğine inanmaktadır.
Nefsimizin tevekkülü kabul etmemesi, yüce Allahâa (c.c.) güvenmemesi anlamına gelmektedir. Nefis haddizatında küfür üzere yaratılmıştır. İnsan nefsine uyduğunda kâfir olur. Mümin olması mümkün değildir. Nefse göre her şey sebepler dairesinde meydana gelir. Allahâın (c.c.) bunlara müdahalesi yoktur. Zaten mümin kelimesinin anlamında da Allahâa (c.c.) güven duymak anlaşılmaktadır.
Bir insan Müslüman da olsa biraz nefsine uyduğunda hemen tevekküle itiraz edip kadere, hayır ve şerrin Allahâtan geldiğine inanmayacaktır.
Tevekkülde sebepler dairesine dikkat ettikten ve kaygı duyduğumuz hususlarda elimizden geleni yaptıktan sonra Allahâa (c.c.) güvenmek hadis-i şeriflerde özellikle belirtilmiştir. Hatta bunu formüle eden bir hadis-i şerif pek meşhurdur: âDeveni bağla, ondan sonra Allahâa tevekkül et!â Mescid-i Nebeviâye gelen bir bedevinin devesini bağlamadan Allah Resulü (s.a.s) ile konuşmaya başlaması üzerine bedevi bu hadis-i şerifle ikaz edilmiştir.
İnsanlar develerini bağlayıp yani ilgili konuda ellerinden geleni yaptıkları halde yine kaygı duyarlar. Namaz ve zikirleri bu aşamada da genellikle kaygılarla ifsat olunmaktadır. İşte yüce Allah (c.c.) kulundan bu noktada razı olmamaktadır.
Müminin devesini bağladıktan sonra bu konuda kaygı duyması Allahâın kaderine itiraz anlamı taşımaktadır. Allahâın (c.c.) kaderine itirazda ise küfür kokusu vardır. Allahâın (c.c.) pek çok sıfatı ve güzel ismi farkına varılmadan inkâr edilmiş olur.
Allah El-Alîmâdir. O her şeyi bilir. Oânun izni olmadan bir yaprak bile ağacından düşmez (bk. Enâam suresi, 59). Allah her şeyin yaratıcısıdır (bk. Zümer suresi, 62). İnsanı ve yaptıklarını Allah yarattı (bk. Saffat suresi, 96). âVekil olarak Allah yeter (Nisa suresi, 81).â, âAllah bize yeter, O ne güzel vekildir (Âl-i İmrân suresi, 173).â, âKim Allahâa tevekkül ederse, O, ona yeter (Talak suresi, 3).â
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan