Hastaların ve Yolcuların Oruç Tutmalarındaki Faziletler
Hastaların ve Yolcuların Oruç Tutmalarındaki Faziletler
Orucun sırrı olan bağışlanma, merhamet duygularını Kuran-ı Kerimâde farz edilen ayetleri okurken çıkarabiliriz. Yüce Allah İslamâın diğer farzları olan namaz kılmak ve zekât vermek için Kuran-ı Kerimde pek çok ayetle emir buyurmuşlardır. Bunların sayısı yüzden fazladır. Yani ilgili emirler pek çok surede defalarca kez tekrar edilir. Ama oruç için böyle değildir. Bunun için Bakara suresinden sadece beş ayet tahsis edilmiştir (183- 187 Ayetler ). Bir de Kuran-ı Kerimâde namaz kılmak ve zekât vermek için bunların hiçbir surette affı olmadığını beyan sadedinde genellikle sert ifade olan emir kipi kullanılmışken, oruç içinse bambaşka bir ifade, merhamet hissi, bir hoşgörü ve bağışlama atmosferi içerisinde beyan buyurmuşlardır. İsterseniz bütün bunları görmek için ilgili ayetleri birlikte okuyalım.
183.âEy iman edenler, size oruç farz kılındı, sizden öncekilere de farz kılınmıştı. Umulur ki korunursunuz.â Allah (c.c.) bu ibadetin nefse ağır geleceğini bildiği için âsizden öncekilere de farz kılınmıştıâ ibaresi ile havayı yumuşatmakta, tıpkı okula yeni başlayıp da gitmek istemeyen çocuğunu ikna sadedindeki bir babanın, âBak ağabeyin de, ablan da, komşumuzun çocukları da okula gitmişlerdi.â demesi gibi yüce Allah da bu farziyetin sadece bu ümmete mahsus olmadığını söylerken nefsimizi önceki ümmetlerin durumuyla teselli etmektedir. Bizim bu ibadetin ağırlığı ile üzüntüye düşmemizi önlemek istemektedir. Bu bir çeşit gönül alma, alttan almadır⦠Evet, bu tesellinin birincisi.
184.âSize farz kılınan oruç sayılı günlerdedirâ¦.â Evet, bu ikinci teselli. Tıpkı askerdeki, hapisteki kişiye yapılan teselli gibi: âSayılı günler tez geçerâ¦â Ayet devam ediyor. âİçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan diğer günlerden sayısınca tutar.â Üçüncü teselli, ama burada teselliden ziyade merhamet, hoşgörü duyguları daha ağır basıyor. Ayet devam ediyor. âOna dayanamayanların fidye vermesi gerekir, bu bir fakir doyumudur. Kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır. Bununla birlikte oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilmek isterseniz.â Evet, fidye yolu ile Allah bizleri dördüncü kez teselli etmekte. Bu tesellide de bir hoşgörü ve bağışlama ifadesi kendisini göstermektedir. Ama gizli, manevi, ima yollu bir rica da ayetin son cümlesinde ifade ediliyor. âBununla birlikte oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilmek isterseniz.â İşte bu yazımız bu ayet temelinde yazıldı. Yani yazımızın asıl konusu bir insan hasta veya yolcu olduğunda oruç tutması ona ne kazandıracaktır? Böyle kişilerin orucu Allah katında nasıl karşılanır? Böyle kişiler ruhsatı bırakıp da oruç yoluna, yani azimete girerlerse Allah indinde bu ne anlama gelir? Ama önce orucu farz kılan bu ayetlerdeki Allahâın bizleri kaç kere daha nasıl teselli ettiğini bir görelim.
185.âO Ramazan ayı ki, insanları irşat için hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kuran onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya yetişirse onda oruç tutsun.â Beşinci teselli de bu ayın büyüklüğü ile yapılmıştır. Çünkü bu ay Kuranın bir bütün olarak dünya semasına indirildiği, oradan da peyderpey ilk vahyin peygamberimize ulaştığı aydır. Ramazan bu faziletiyle, yani Kuranâı taşımasıyla diğer ayların sultanıdır. Kuran ise mahlûk değildir, Allahâın sözüdür. Ondan daha üstün bir şey olamaz. Çünkü Allahâın sözü şey değildir. Allahâın sözü ezeli ve ebedidir. Allahâa aittir. Bir hadisi şerifte Ramazan ayının ümmete tahsis edildiği, Recep ayının Allahâa, Şaban ayının da Rasullulahâa beyan buyrulur. Ramazan ayının ümmete tahsis edilmesi bu ayın biz günahkâr kullar için büyük faziletler ve nimetler içermesindendir. Öyle ki bu ayda gündüzünü oruçla geçirenin, gecesini de teravih namazı ile ihya edenin Allahâın izni ile günahlarının ağırlıklarından kurtulacağı pek çok hadisi şerifle belirtilmiştir. Bütün bunların temelinde Ramazan ayının Kuranâı Kerimâi taşımasındaki ağırlığı ve büyüklüğü vardır. Ayete devam edelim: âKim de hasta yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allahâı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.â Evet, bu konu, yani hasta ve yolcuların oruç tutmama konusundaki ruhsatı 184. ayette de geçmişti. Peki, bir ayet sonra bu konu niçin tekrar ele alındı? Çünkü 184. ayette yüce Allah hasta ve yolculara oruç tutmama konusunda ruhsat verdikten sonra bir manevi ricayla, âBununla birlikte oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilmek isterseniz.â demişti. Yukarıdaki ayette ise bu konudaki manevi ricayı hafifletiyor. Daha doğrusu manevi rica sözünü tekrar etmeyerek ümmet-i Muhammedi altıncı kez teselli etmektedir. Çünkü Allahın ricasında, bu manevi veya ima yolu ile de olsa, Allahâın rızası gizlidir. Müslümanlar da Oânun rızasını aradıklarına göre bu ricayı emir telakki edip hasta olduklarında ve yolculuklarında oruç tutacaklardı. Allah ezeli ve ebedi bilgisi ile bunları bildiği için bu ağır yükü müminlerin sırtından almaktadır. Ama yine de yiğit hasta ve yolcular için yukarıdaki 184. ayet kapı gibi durmaktadır. Dileyen oradan da içeriye girip Allahâın rızasına kavuşabilir. Allahâın rızasından da daha büyük bir şey yoktur. Allahâın ruhsatı ise yiğitler için değil zayıf kulları içindir.
186.âEğer kullarım sana beni sorarlarsa, muhakkak ki ben çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.â Evet, bu ayet de yedinci teselliyi içermektedir. Ama bu ayette oruç tutanlara hitap yok, diye okuyucu itiraz edebilir. Doğru yok, görünüşte oruç tutan tutmayan bütün Müslümanlara, hatta âkullarımâ hitabı geçtiğine göre bütün insanlara yüce Allah hitap ediyor. Fakat siyak sibak açısından baktığımızda yani bundan önce ve bundan sonra gelen ayetlere baktığımızda konu oruç olduğu gibi konuya muhatap olan kişiler de oruç tutanlardır. Dolayısıyla bu merhamet, bağışlanma, şefkat, icabet müjdelerini içeren ayeti kerimenin oruç tutanları teselli babında olduğu anlaşılacaktır. Bu teselli insanın gözlerini yaşatacak oranda derindir, artık oruç tutmak farz değil, yaşamın temel amacı gibi olmaktadır. Zira Allahâın bize yakın olması, dualarımızı kabul etmesi en büyük nimetlerdir. Allah bunun için bizden kendisinin davetine koşmamızı ve kendisine hakkıyla inanmamızı istiyor. Bunlar da hâlihazırda, daha doğrusu bu ayetlerde oruçla simgelenmiştir.
187.âOruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız (cinsel ilişki) size helal buyruldu. Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için tövbenizi kabul buyurdu ve sizi af etti. Şimdi onlarla ilişkiye girin. Allahâın sizler için yazdığını isteyin ve fecrin beyaz ipliği siyah iplikten seçilinceye kadar yiyin için. Sonra da ertesi geceye kadar oruç tutun. (â¦)â Bu ayetin oruç tutanlar için tesellisini sahabeler en iyi bilirler. Çünkü bu ayet inmeden önce oruç önceki ayetlerle farz kılındığında akşam yemekten sonra yatanlar için artık oruç başlamış bulunuyordu. O kişi geceleyin uyandığında bir şeyler yemiyor içmiyor, cinsel ilişkiye de giremiyordu. Çünkü oruçlu oluyordu. Yani sahur yapamıyordu. Çünkü önceki ümmetler orucu böyle tutuyorlardı. Ama Muhammed ümmetine Allah merhamet ederek onları bu ayetle sekizinci kez teselli etmiştir.
Sonuç olarak sanki oruç biz ümmetine emir buyrulmamış da rica edilmiş gibi⦠Burada benim bu sözüme bazıları hemen itiraz edebilir: âNasıl olur canım, oruç farz değil mi?â Biz orucun farziyetini inkâr etmiyoruz. Oruç farz bir ibadet, hatta bir emir. Ama yüce Allah bu emri verirken namaz kılma ve zekât verme ibadetlerini yapmamız için söylediği ifadeden farklı bir âüslupâ kullanmıştır, bu üslup adeta bir rica özelliği taşımaktadır. Biz buna dikkati çekmek istedik. âDemek ki emri rica yerine koyup farzın ağırlığını manevi olarak tahrip mi ediyorsunuz?â Elbette öyle bir niyetim yok. Allahâın ricası da sonuçta bir emirdir. Yerine getirilmediği zaman sorumluğunu taşırız. Fakat şöyle bir düşünürsek ricanın emirden daha güçlü bir motivasyona sahip olduğuna da kanaat getirebiliriz. Namaz kılmada ve zekât vermede nefsin bahanesi olamaz. İnsan yatalak derecede hasta olsa bile duruma göre oturarak, uzanarak bazı rükünleri ima yoluyla da namazını ikame edebilir. Zaten zekât zenginlerin ellerinin kiridir, o kadar ağır bir ibadet değildir. Ama oruçta öyle değil, çünkü oruç bedeni bir ibadettir. Bedenin de sağlıklı olmasını şart koşar. Daha doğrusu bazı hastalıklar açlığı, susuzluğu kolay kolay kaldıramaz. Hele bir de hasta ilaç alıyorsa durum daha da kritik olabilir. Ama fedakârlık⦠Hastalığı veren Allah orucu farz kılarken kulunun bunu kaldıramayacağını elbette biliyordu. Ama o sağlığından fedakârlık yaparak orucu tercih ederse, onun ricasını emir telakki edip öne atılırsa, ruhsatları kullanmazsaâ¦ İşte böyle birisi affedilmeyi hak eder, büyük ikramlara da nail olur Allahın izniyle⦠Çünkü Allahâın bu ricasının içerisinde bir anne ve babanınki gibi merhamet hissi, bir hoşgörü vardı ve bunlar o kişi için artık rahmete, kurtuluşa ve ebedi nimetlere, en önemlisi de Oânun rızasına dönüşecektir. Çünkü hastalıkta karşılaşılan sıkıntılar görece bir durum arz ettiği gibi böyle bir durumda olup da oruç tutanların katlandıkları fedakârlıkların derecesini de ancak yüce Allah bilir. Hastanın yanında, bugün ulaşılan teknolojik seviyenin verdiği konforla yolculuk yapan seferinin durumunu mevzubahis bile etmek istemiyorum.
Muhsin İyi
Orucun sırrı olan bağışlanma, merhamet duygularını Kuran-ı Kerimâde farz edilen ayetleri okurken çıkarabiliriz. Yüce Allah İslamâın diğer farzları olan namaz kılmak ve zekât vermek için Kuran-ı Kerimde pek çok ayetle emir buyurmuşlardır. Bunların sayısı yüzden fazladır. Yani ilgili emirler pek çok surede defalarca kez tekrar edilir. Ama oruç için böyle değildir. Bunun için Bakara suresinden sadece beş ayet tahsis edilmiştir (183- 187 Ayetler ). Bir de Kuran-ı Kerimâde namaz kılmak ve zekât vermek için bunların hiçbir surette affı olmadığını beyan sadedinde genellikle sert ifade olan emir kipi kullanılmışken, oruç içinse bambaşka bir ifade, merhamet hissi, bir hoşgörü ve bağışlama atmosferi içerisinde beyan buyurmuşlardır. İsterseniz bütün bunları görmek için ilgili ayetleri birlikte okuyalım.
183.âEy iman edenler, size oruç farz kılındı, sizden öncekilere de farz kılınmıştı. Umulur ki korunursunuz.â Allah (c.c.) bu ibadetin nefse ağır geleceğini bildiği için âsizden öncekilere de farz kılınmıştıâ ibaresi ile havayı yumuşatmakta, tıpkı okula yeni başlayıp da gitmek istemeyen çocuğunu ikna sadedindeki bir babanın, âBak ağabeyin de, ablan da, komşumuzun çocukları da okula gitmişlerdi.â demesi gibi yüce Allah da bu farziyetin sadece bu ümmete mahsus olmadığını söylerken nefsimizi önceki ümmetlerin durumuyla teselli etmektedir. Bizim bu ibadetin ağırlığı ile üzüntüye düşmemizi önlemek istemektedir. Bu bir çeşit gönül alma, alttan almadır⦠Evet, bu tesellinin birincisi.
184.âSize farz kılınan oruç sayılı günlerdedirâ¦.â Evet, bu ikinci teselli. Tıpkı askerdeki, hapisteki kişiye yapılan teselli gibi: âSayılı günler tez geçerâ¦â Ayet devam ediyor. âİçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan diğer günlerden sayısınca tutar.â Üçüncü teselli, ama burada teselliden ziyade merhamet, hoşgörü duyguları daha ağır basıyor. Ayet devam ediyor. âOna dayanamayanların fidye vermesi gerekir, bu bir fakir doyumudur. Kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır. Bununla birlikte oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilmek isterseniz.â Evet, fidye yolu ile Allah bizleri dördüncü kez teselli etmekte. Bu tesellide de bir hoşgörü ve bağışlama ifadesi kendisini göstermektedir. Ama gizli, manevi, ima yollu bir rica da ayetin son cümlesinde ifade ediliyor. âBununla birlikte oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilmek isterseniz.â İşte bu yazımız bu ayet temelinde yazıldı. Yani yazımızın asıl konusu bir insan hasta veya yolcu olduğunda oruç tutması ona ne kazandıracaktır? Böyle kişilerin orucu Allah katında nasıl karşılanır? Böyle kişiler ruhsatı bırakıp da oruç yoluna, yani azimete girerlerse Allah indinde bu ne anlama gelir? Ama önce orucu farz kılan bu ayetlerdeki Allahâın bizleri kaç kere daha nasıl teselli ettiğini bir görelim.
185.âO Ramazan ayı ki, insanları irşat için hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kuran onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya yetişirse onda oruç tutsun.â Beşinci teselli de bu ayın büyüklüğü ile yapılmıştır. Çünkü bu ay Kuranın bir bütün olarak dünya semasına indirildiği, oradan da peyderpey ilk vahyin peygamberimize ulaştığı aydır. Ramazan bu faziletiyle, yani Kuranâı taşımasıyla diğer ayların sultanıdır. Kuran ise mahlûk değildir, Allahâın sözüdür. Ondan daha üstün bir şey olamaz. Çünkü Allahâın sözü şey değildir. Allahâın sözü ezeli ve ebedidir. Allahâa aittir. Bir hadisi şerifte Ramazan ayının ümmete tahsis edildiği, Recep ayının Allahâa, Şaban ayının da Rasullulahâa beyan buyrulur. Ramazan ayının ümmete tahsis edilmesi bu ayın biz günahkâr kullar için büyük faziletler ve nimetler içermesindendir. Öyle ki bu ayda gündüzünü oruçla geçirenin, gecesini de teravih namazı ile ihya edenin Allahâın izni ile günahlarının ağırlıklarından kurtulacağı pek çok hadisi şerifle belirtilmiştir. Bütün bunların temelinde Ramazan ayının Kuranâı Kerimâi taşımasındaki ağırlığı ve büyüklüğü vardır. Ayete devam edelim: âKim de hasta yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allahâı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.â Evet, bu konu, yani hasta ve yolcuların oruç tutmama konusundaki ruhsatı 184. ayette de geçmişti. Peki, bir ayet sonra bu konu niçin tekrar ele alındı? Çünkü 184. ayette yüce Allah hasta ve yolculara oruç tutmama konusunda ruhsat verdikten sonra bir manevi ricayla, âBununla birlikte oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilmek isterseniz.â demişti. Yukarıdaki ayette ise bu konudaki manevi ricayı hafifletiyor. Daha doğrusu manevi rica sözünü tekrar etmeyerek ümmet-i Muhammedi altıncı kez teselli etmektedir. Çünkü Allahın ricasında, bu manevi veya ima yolu ile de olsa, Allahâın rızası gizlidir. Müslümanlar da Oânun rızasını aradıklarına göre bu ricayı emir telakki edip hasta olduklarında ve yolculuklarında oruç tutacaklardı. Allah ezeli ve ebedi bilgisi ile bunları bildiği için bu ağır yükü müminlerin sırtından almaktadır. Ama yine de yiğit hasta ve yolcular için yukarıdaki 184. ayet kapı gibi durmaktadır. Dileyen oradan da içeriye girip Allahâın rızasına kavuşabilir. Allahâın rızasından da daha büyük bir şey yoktur. Allahâın ruhsatı ise yiğitler için değil zayıf kulları içindir.
186.âEğer kullarım sana beni sorarlarsa, muhakkak ki ben çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.â Evet, bu ayet de yedinci teselliyi içermektedir. Ama bu ayette oruç tutanlara hitap yok, diye okuyucu itiraz edebilir. Doğru yok, görünüşte oruç tutan tutmayan bütün Müslümanlara, hatta âkullarımâ hitabı geçtiğine göre bütün insanlara yüce Allah hitap ediyor. Fakat siyak sibak açısından baktığımızda yani bundan önce ve bundan sonra gelen ayetlere baktığımızda konu oruç olduğu gibi konuya muhatap olan kişiler de oruç tutanlardır. Dolayısıyla bu merhamet, bağışlanma, şefkat, icabet müjdelerini içeren ayeti kerimenin oruç tutanları teselli babında olduğu anlaşılacaktır. Bu teselli insanın gözlerini yaşatacak oranda derindir, artık oruç tutmak farz değil, yaşamın temel amacı gibi olmaktadır. Zira Allahâın bize yakın olması, dualarımızı kabul etmesi en büyük nimetlerdir. Allah bunun için bizden kendisinin davetine koşmamızı ve kendisine hakkıyla inanmamızı istiyor. Bunlar da hâlihazırda, daha doğrusu bu ayetlerde oruçla simgelenmiştir.
187.âOruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız (cinsel ilişki) size helal buyruldu. Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için tövbenizi kabul buyurdu ve sizi af etti. Şimdi onlarla ilişkiye girin. Allahâın sizler için yazdığını isteyin ve fecrin beyaz ipliği siyah iplikten seçilinceye kadar yiyin için. Sonra da ertesi geceye kadar oruç tutun. (â¦)â Bu ayetin oruç tutanlar için tesellisini sahabeler en iyi bilirler. Çünkü bu ayet inmeden önce oruç önceki ayetlerle farz kılındığında akşam yemekten sonra yatanlar için artık oruç başlamış bulunuyordu. O kişi geceleyin uyandığında bir şeyler yemiyor içmiyor, cinsel ilişkiye de giremiyordu. Çünkü oruçlu oluyordu. Yani sahur yapamıyordu. Çünkü önceki ümmetler orucu böyle tutuyorlardı. Ama Muhammed ümmetine Allah merhamet ederek onları bu ayetle sekizinci kez teselli etmiştir.
Sonuç olarak sanki oruç biz ümmetine emir buyrulmamış da rica edilmiş gibi⦠Burada benim bu sözüme bazıları hemen itiraz edebilir: âNasıl olur canım, oruç farz değil mi?â Biz orucun farziyetini inkâr etmiyoruz. Oruç farz bir ibadet, hatta bir emir. Ama yüce Allah bu emri verirken namaz kılma ve zekât verme ibadetlerini yapmamız için söylediği ifadeden farklı bir âüslupâ kullanmıştır, bu üslup adeta bir rica özelliği taşımaktadır. Biz buna dikkati çekmek istedik. âDemek ki emri rica yerine koyup farzın ağırlığını manevi olarak tahrip mi ediyorsunuz?â Elbette öyle bir niyetim yok. Allahâın ricası da sonuçta bir emirdir. Yerine getirilmediği zaman sorumluğunu taşırız. Fakat şöyle bir düşünürsek ricanın emirden daha güçlü bir motivasyona sahip olduğuna da kanaat getirebiliriz. Namaz kılmada ve zekât vermede nefsin bahanesi olamaz. İnsan yatalak derecede hasta olsa bile duruma göre oturarak, uzanarak bazı rükünleri ima yoluyla da namazını ikame edebilir. Zaten zekât zenginlerin ellerinin kiridir, o kadar ağır bir ibadet değildir. Ama oruçta öyle değil, çünkü oruç bedeni bir ibadettir. Bedenin de sağlıklı olmasını şart koşar. Daha doğrusu bazı hastalıklar açlığı, susuzluğu kolay kolay kaldıramaz. Hele bir de hasta ilaç alıyorsa durum daha da kritik olabilir. Ama fedakârlık⦠Hastalığı veren Allah orucu farz kılarken kulunun bunu kaldıramayacağını elbette biliyordu. Ama o sağlığından fedakârlık yaparak orucu tercih ederse, onun ricasını emir telakki edip öne atılırsa, ruhsatları kullanmazsaâ¦ İşte böyle birisi affedilmeyi hak eder, büyük ikramlara da nail olur Allahın izniyle⦠Çünkü Allahâın bu ricasının içerisinde bir anne ve babanınki gibi merhamet hissi, bir hoşgörü vardı ve bunlar o kişi için artık rahmete, kurtuluşa ve ebedi nimetlere, en önemlisi de Oânun rızasına dönüşecektir. Çünkü hastalıkta karşılaşılan sıkıntılar görece bir durum arz ettiği gibi böyle bir durumda olup da oruç tutanların katlandıkları fedakârlıkların derecesini de ancak yüce Allah bilir. Hastanın yanında, bugün ulaşılan teknolojik seviyenin verdiği konforla yolculuk yapan seferinin durumunu mevzubahis bile etmek istemiyorum.
Muhsin İyi
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan