Allah tan Ve Onun Ayetlerinden Sonra, Hangi Söze İnanacaklar

Bizler inancımızı yaşarken, acaba akıl ve Kur’an ekseninde mi yaşıyoruz? Yoksa Kur’an ve rivayetler doğrultusunda mı?

Bu soruma vereceğiniz cevap çok önemli. Allah emin olmadığınız bilgilerin ardına gitmeyin hesabını sorarım, aklını da kullanmayanı pislik içinde bırakırım diyorsa, sizce bu sorumun cevabı çok açık değil midir?

Benim yazdığım yazılarıma cevap veren bazı kardeşlerim, sen peygamberimizi devre dışı bırakmak istiyorsun, hadis ve sünnet düşmanısın ithamında bulunuyorlar bana.

Hatta bir din kardeşim şöyle cevap vermiş. Atadan ne görmüş ne öğrenmişsek onu yapıyoruz yeni yeni din icat etmeyin. Doğrusu üzerinde düşünmemiz gereken bir cevap. Peygamberimiz Kur’an ı tebliğ etmek istediğinde, o günkü ehli kitabın itirazı da, aynen bu şekildeydi. Atalarımızdan öğrendiklerimizden, bizlerin vazgeçmemizi mi istiyorsun, diye itiraz ediyorlardı.

Önce şunu belirtmeliyim ki, hiç kimse Allah ın resulünü devre dışı bırakamaz. Daha doğrusu, hiçbir aklı başında Müslüman buna cesaret edemez. Ama akıllı bir Müslüman, peygamberimizin hadisinde bizleri uyardığı gibi, benim adıma yalanlar uydurmayın ve bunlara inanmayın, yoksa sonunuz cehennem olur, uyarısını dikkate alır ve bu konuda titiz davranır. Çünkü peygamberimiz bizleri her zaman Kur’an a yönlendirmiş, zaten Allah elçisine, yalnız ve yalnız Kur’an ile hükmet görevi vermiştir.

Gelelim bizlere ulaşan rivayet hadislere. Ben hiçbir yazımda hadislerin tamamını inkâr edelim, bizlere hiçbir faydası yoktur demedim ve bunu söylemek akla ve Kur’an a da uymaz.

Benim söylediğim, rivayetler konusunda her zaman dikkatli olalım, her güzel örnekten, bilgiden faydalanalım, ama mutlaka Kur’an ın onayını alalım dedim. Bugün okullar da okuduğumuz, geçmiş tarihi bilgilerin bir kısmı, kesin bilgi değildir. Kalıntılardan ve bazı bulgulardan yola çıkarak, yapılan değerlendirmelerdir. Ama bizleri bilgi sahibi yapar o dönem hakkında. Yeni bir kanıt, yazıt bulunduğunda, eski bilgiyi siler, yenisini kabul ederiz. Bunda hiçbir sakıncada olmaz.

Peki iman ve inanç konusunda da aynı yolu kullanabilir miyiz? İşte bu çok önemli. Kur’an bu konuda ne söylüyor? Allah çok açık ve net hükmünü vermiş ve bakın ne diyor Rabbimiz.

İsra 36: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın(emin olmadığın) şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

Sizlere sormak istiyorum. Rabbimiz emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye hüküm veriyorsa, nasıl olurda hiç düşünmeden, araştırmadan her peygamberimizin sözü diye rivayet ettikleri bilgiyi kabul ederiz. Unutmayalım ki rivayet, kesin emin olunmayan bilgi, yani söylenti demektir.

Değerli din kardeşlerim, işte ben Rabbin bu ayetlerini tebliğ almış ve iman etmiş bir Müslüman olarak, hem Rabbimizin hem de peygamberimizin uyarısını dikkate alıyor ve bu konuda elimden geldiğince titiz davranıyorum. Buna Allah şahittir.

Gelelim peygamberimizin sözleri diye nakledilen, rivayet hadislere. Elbette içinde peygamberimizin söyleme ihtimali yüksek olan, birçok rivayet hadisler var. Tüm bunlardan faydalanmalı ve dersler çıkartmalıyız. Çünkü Allah elçisini bizlere örnek göstermiştir. Ama şunu unutmamalıyız, hiçbir rivayet bilgi dine hüküm koyamaz, Allah ın vermediği bir hükmü veremez. Çünkü Allah elçisine verdiği görev ve sorumluluk, Kur’an da çok açık belirtilmiştir.

Bugün İslam âleminde büyük bir kesim, rivayet hadisler olmasaydı bizler Kur’an ı anlayamazdık, Kur’an kapalı kalırdı deme cesaretini göstermektedirler. Hadislerin günümüze birçoğunun, sağlıklı ulaşmadığını söylediğimizde verdikleri cevap düşündürücüdür.

(Hadislerin bize sağlıklı ulaşmadığını iddia eden kimseler, hâşâ Kur'an ın da bize sağlıklı ulaşmadığını iddia etmektedirler aslında.)

Ne yazık ki bu tür örneklerle toplum, İslam ın özünden saptırılmakta, Kur’an dan uzaklaştırılmaktadır. Allah Kur’an ı ben koruyorum diye hükmünü bizlere vermiştir. Bizler Allah korumasında olan bir kitap ile beşerin birbirinden çok farklı rivayetlerini de, aynı seviyede düşünerek, hâşâ Kur’an değerini vermemiz, ne akla ne mantığa, nede Kur’an a asla uymaz. Bu bir şirktir unutmayalım.

Rivayetlerinde Allah korumasında olduğunu söyleyenlere sormak isterim, acaba hangi mezhebin topladığı hadisler Allah koruma altında. Çünkü aynı konuda, ama birbirine taban tabana zıt, o kadar hadis rivayet ediliyor ki, doğrusu bu konuda çok dikkatli olmamız gerektiği, biraz düşünen tarafından anlaşılacaktır.

Ramazan dolayısıyla dini konularda, birçok sohbetler yapılıyor. Özellikle bir konu işleniyor ve deniyor ki, rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an ı bizler anlayamazdık. Televizyonlarda ve internet sitelerinde bu konu ile ilgili çok dikkat çekici sözler söyleniyor. Bir kısmını sizlerle paylaşmak ve sizlerin üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Allah Yunus suresi 100. ayetinde, Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir diyorsa, Rabbin bu hükmünü lütfen unutmayalım.

Allah Kur’an ayetlerinin açık olduğunu ve her şeyden nice örneklerle izah edildiğini söyler bizlere. Bu konuda düşüncesini söyleyen bir din kardeşimiz ise, bakın bu konuyu nasıl anladığını anlatıyor.

(Kur’an apaçıktır ama hangi meselelerde apaçıktır. Apaçıktır ama her meselede öyle değil. Kitapta açık olan inanç esaslarıdır. Kitapta namaz bile anlatılmıyor nasıl açık olabilir.

Kur’anı kerim namazı, orucu, zekâtı haccı anlatmaz. Bu durumda nasıl açık oluyor. Bazı konularda açıktır. Her konuda açık değildir. Kur’anı, ayetleri anlayabilmek için, sünnete, peygamberimizin hadislerine mutlaka ihtiyaç vardır

Allah namaz kılın der, Kur’an a göre nasıl kılacağız? Kur’an ruku edin diyor bu eğilme nasıl bir eğilme. Kaç rekât kılınacak. Zekât verin nasıl vereceğiz. Hangi maldan ne kadar. Yılda kaç defa. Tüm bu bilgileri sünnetten öğreniyoruz.


Allah her şeyi kitabına koymadı. Peygambere müracaat edelim diye. Eğer her şey kitapta olsaydı, kitap koskoca bir kitap olurdu. Peygamberimizin hadisleri koca koca ciltler halinde.

Peygamberimiz 23 yıl konuşmuş. Sahabenin aklında kalanlar söylenmiş daha sonra bunlar yazılmış. Akılda kalıp yazdırılanlar bile, ciltler dolusu kitaplar yapmış.

Kur’an da her şey olsa, koskoca kitap olur, kimse onu okumazdı. Onun için ana konuları kuranda anlatır, gerisini peygamberden öğrenin der. Çünkü peygambere itaati emrediyor.

Niye emrediyor. Her şey Kur’an daysa, neden peygambere itaati emretsin. Demek ki her şey kuranda yok.)

Sizlere naklettiğim bu fikir üzerinde, şimdi birlikte düşünelim. Düşünmek istemeyene sözüm meclisten dışarı. Allah Kur’an ın açık oluşu ve her konuda bilgi verildiğini söyler bizlere. Sizlere anlayasınız diye örnekler, kıssadan hisselerle izah ettik ki doğruyu bulasınız şeklinde yol gösterir. Fakat kardeşimiz Kur’an ın her konuda açık olmadığını, Kur’an ın tam tersini kanıtlamak için verdiği örnekler, aslında düşündürücüdür.

Bu kardeşimiz eğer Kur’an madem açık ve her konuda detay var, neden bugün bizlerin kıldığımız namaz konusunda detay yok. Kaç rekât kılacağımız bile yazmıyor. Oruç, hac konusunda gerekli detaylar yok. Zekât konusunda da, ne kadar zekât vereceğimiz, hangi maldan ne kadar? Yılda kaç kez vereceğimiz bilgileri yazmıyor Kur’an da diyor.

Tabiî ki yanılıyor, bu kardeşimiz büyük yanılgıda, Çünkü Allah bu konularda da gereken her bilgiyi veriyor. Ama bizlere Kur’an dışından öğretilenleri, Kur’an da göremediğimizde yaptığımız hata, rivayetleri Kur’an ın önüne geçirerek, bakın bu bilgiler Kur’an da yok diyebiliyoruz.

YAZI DEVAM EDİYOR

Konular