Sağırlar Uyarıldıklarında, Çağrıyı İşitmezler ki.

Bizler yaşadığımız inancımızı, hiç sorguluyor muyuz? Lütfen bu soruyu kendimize mutlaka soralım ve cevabını da arama çabası içinde olalım. Bunu yapmadığımız takdirde, Allah ın huzuruna çıktığımız gün, pişman olma riskimiz çok daha büyük olacaktır.

Yazıma böyle bir girişi, niçin yaptığıma gelince. Bizler öyle bir din yaşıyoruz ki, ne akıl süzgecinden geçiyor, nede Kur’an ın süzgecinden. Bizlere öğretilenleri hiç düşünmeden kabul ettiğimiz gibi, hadi şu bilginin doğruluğunu birde Kur’an a soralım, acaba doğrumu diye aklımızdan hiç geçmiyor.

Elbette bunu düşünmememizin sebebi var. Çünkü bizlere dini anlatanlar, itiraz eden olmasın diye, işlerini garantiye alıp, Kur’an da her detay yoktur, Kur’an özet bilgiler verir demişler ve bizlerde bunu hiç düşünmeden kabul etmişiz. İşte bu düşünceye inanmakla bizler, Kur’an dan uzaklaşmışız ama bunun farkında bile değiliz.

Bu düşünce ve inançtan yola çıkarak, bizlere şunu öğretmişler; KUR’AN DA NAMAZIN NASIL KILINACAĞI, ORUCUN NASIL TUTULACAĞI, HACCIN NASIL YAPILACAĞININ DETAYLARI VERİLMEMİŞTİR. Bunun kurallarını, detaylarını peygamberimizden öğreniyoruz diye, bugün topluma öyle aşılanmıştır ki, neredeyse Kur’an bir kenara konarak, emin olamadığımız bilgiler el üstünde tutulur olmuş. SİZCE ALLAH IN HER ŞEYDEN NİCE ÖRNEKLERİ, DETAYLI AÇIKLADIK DEDİĞİ KİTAPTA, RABBİN ÇOK ÖNEMSEDİĞİ NAMAZIN, BİZLER İÇİN GEREKLİ DETAYLARI KUR’AN DA YOK, DİYE İNANMAMIZ NORMAL Mİ?

Bugün bizler Kur’an İslam ı nı değil, atalarımızdan nakledilen rivayet ve sanılardan oluşan bir İslam ı yaşıyoruz. Bakın böyle yapanlara Kur’an dan bir uyarı.

Bakara 170: Onlara, “Allah'ın indirdiğine uyunuz” dendiğinde, “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. YA ATALARI AKILLARINI KULLANAMAMIŞ, DOĞRUYU DA BULAMAMIŞ İDİYSELER DE Mİ?

Gelin bu konuyu birlikte düşünelim. Çünkü bu konu öyle dile getiriliyor ve ön plana çıkartılıyor ki, rivayet ve sanı bilgiler, Kur’an ın önüne geçmiş durumda. Şöyle düşünelim ve diyelim ki, Allah namaz kılın, oruç tutun diye emir vermiş ama detayını açıklamamıştır. Bu durumda özet bilgiler veren Kur’an ın hiçbir önemi kalmaz, detay veren beşeri bilgiler, bu bilgileri yazan kitapları ön plana çıkar. Sizce bu mantıklı mı? Hani Kur’an ın eşi bezeri yoktu. Hani bir benzerini getirsinler bakalım diye Rabbimiz meydan okuyordu bizlere?

Eşi benzeri olmayan, Allah katından inen bir kitap var elimizde, ama bu kitap sorumlu olduğumuz ibadetlerin detaylarını yazmıyor ve bizler bu kadar önemli bir konuda, beşeri fıkıh kitaplarına muhtaç oluyoruz. Öylemi dostlar. NE SÖYLEDİĞİMİZİN, NELERE İNANDIĞIMIZIN FARKINDA MISINIZ? Hiç sanmıyorum.

Kur’an ın ipine sarılın, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye Rabbimizin verdiği hükümlerin sizce bir önemi yok mu? Hani sizin bütün şan ve şerefiniz, Kur’an da dır diyordu Yaradan. RABBİMİZ BİZLERİN YAPACAĞI İBADETLERİN DETAYINI KUR’AN DA VERMEYİP, RİVAYET VE SANI BİLGİLER YOLUYLA İNANCIMIZI YAŞAMAMIZI SİZCE İSTER Mİ?

İşin daha vahimi, mezheplere, fırkalara, tarikat ve cemaatlere ayrılan din, öyle bölünmüş ve dini öyle şekillendirmiş ki, hepsi kendi ellerindekilerle övünüp, karşısındaki aynı dine mensup din kardeşlerini, düşman görür olmuş. Sizce hangi mezhebin fıkhı, en doğru ve peygamberimizin ibadetlerimizi şekillendirmiş, detaylandırmış halidir? Bunun garantisini verecek var mı aramızda? Dini böyle mi yaşamak, bizleri Allah a yaklaştırır?

Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, bugün inancımızı yaşarken ibadetlerimizde, geleneğin ilavelerini Kur’an da bulamadığımızda, BAKIN HER BİLGİ, DETAY GERÇEKTEN KUR’ANDA YOKMUŞ DEME YANILGISIDIR. ELBETTE İLAVELERİN HİÇBİR SAKINCASI YOKTUR. AMA ONLAR OLMADAN İBADETLERİMİZİ YAPAMAYIZ DEMEKLE, KUR’AN I EKSİK, YETERSİZ GÖRMEK ARASINDA, HİÇBİR FARK YOKTUR. Lütfen bunu unutmayalım.

Allah yemin ederek, sizlere kolaylaştırılmış bir din gönderdim der. Ama bizler dine kendi nefsimizde yaptığımız ilavelerle, dini zorlaştırmış, hatta işin içinden çıkılamaz hale getirmişiz. Eğer Kur’an da her bilgi, her detay olmasaydı peygamberimiz bunu sağlığında tıpkı Kur’an gibi yazılı hale getirir diki, bizlere ulaşan peygamberimizin bizzat yazdırdığı, böyle bir bilgi, kitap asla yoktur.

Peygamberimiz sağlığında kendi sözlerini, yani hadislerinin nakline önce izin vermiş, daha sonra değiştirilerek nakledildiğini görünce yasaklamıştır. Bu yasak, dört halife devrinde de devam etmiştir. Hadis yazımı ve nakli, dört halifenin sona ermesi ve dinin mezheplere bölünmesi ile YILLAR SONRA TOPLANMAYA VE TOPLUM İÇİNDE NAKLEDİLMEYE BAŞLANMIŞ VE DİN BEŞERİ, NEFSİ ŞEKİLLENDİRİLMEYE BAŞLANMIŞTIR.

Değerli din kardeşlerim, lütfen şunu unutmayalım. Allah bizlerin sorumlu olduğu bir hüküm verdiyse, onu mutlaka Kur’an da gerektiği ölçüde açıklamış ve bizlere izah etmiştir. Böyle yaptığını da zaten, Kur’an söylüyor, lütfen rivayet ve sanı bilgilere değil, Rabbimize inanalım. GELENEĞİN VE MEZHEPLERİN DİNE GİYDİRDİKLERİ ELBİSEYİ, KUR’AN DA ASLA BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH IN YEMİN EDEREK KOLAYLAŞTIRDIĞI DİNİ, BİZLER ELİMİZDEN GELDİĞİNCE İLAVELERLE ZORLAŞTIRDIK.

Lütfen Kur’an dan, peygamberimizin yetki ve sorumluluğunu okuyalım ve araştıralım. Daha sonrada bizlere anlatılanlarla karşılaştıralım. Bakın peygamberimizin yetki, görev ve sorumlulukları ile ilgili, birkaç ayet hatırlatmak istiyorum.

Ankebut 18: Eğer yalanlarsanız, biliniz ki sizden önce de nice toplumlar peygamberlerini yalanlamışlardı. PEYGAMBERİN ÜZERİNDE, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR GÖREV YOKTUR.

Kehf 56: BİZ PEYGAMBERLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİ VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kâfir olanlar ise hakkı yerinden kaydırıp ortadan kaldırmak için bâtıl uğruna mücâdele verirler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan tehditleri de alay konusu edinirler.

Rad 40: Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, YİNE DE SANA DÜŞEN SADECE TEBLİĞ ETMEK, bize düşen de hesaba çekmektir.

Neml 92: "Ve Kur'ân'ı okumam emredildi." Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; KİM DE SAPARSA ONA DE Kİ: "BEN SADECE UYARICILARDANIM."

Ne dersiniz, Allah ın elçisine verdiği görev ve yetki çok açık değil mi? Hala bu ayetleri tebliğ alan bizler, peygamberimizin Kur’an gibi, dine hüküm koyma, dini detaylandırma yetkisi var diyebilir miyiz? Hala Kur’an da olmayan hükümleri de peygamberimiz, dine hüküm koymuştur diyenlere, aşağıdaki ayeti hatırlatmak istiyorum.

Zuhruf 44: Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür VE SİZ ONDAN SORGUYA ÇEKİLECEKSİNİZ.

Düşünebiliyor musunuz Allah, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diye apaçık hüküm veriyor, ama bizler Kur’an ın detaysız ve gereken açıklamaların yapılmadığına inanıyor ve beşeri kitapların hükümlerine, din diye inanmakta kusur görmüyoruz.

Allah uymamız gereken emirleri veriyor, ama gereken detayları vermiyor, daha sonrada bizleri bu hükümlerden sorumlu tutuyor, öylemi din kardeşlerim? Ne dersiniz, tüm bunlara inanırsak, yukarıdaki ayete hala iman ettiğimizi nasıl söyleriz. Gerekli açıklamayı yapmayan Rabbimiz, açıklamadığı bir detaydan, nasıl olurda bizleri sorumlu tutar. Bunu da mı düşünemiyoruz?

Değerli din kardeşlerim yüzlerce yıldır, İslam dinini kendi nefislerinde şekillendirip, zorlaştıran, kendi menfaatleri adına yüzlerce ayeti görmezden gelerek, İslam ı yaşatmak için çabalar harcayan, din bezirgânlarına artık inanmayalım. İnanın mahşer günü öyle pişman oluruz ki, aşağıdaki sözleri söyleyerek pişmanlığımızı dile getiririz. Rabbimiz bu örneği bile düşünen kullarına veriyor.

Ahzab 67. Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! BİZ ÖNDERLERİMİZE VE BÜYÜKLERİMİZE İTAAT ETTİK DE BİZİ YOLDAN SAPTIRDILAR.”

Böyle bir pişmanlığın içinde olmak istemeyen, emin olamadığımız rivayet ve sanı bilgilere değil, Allah ın sorumlu tuttuğu Kur’an ın ipine sarılalım. Yaradan bakın apaçık ne diyor ve bizleri nereye yönlendiriyor.

Enbiya 10; And olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, BÜTÜN ŞAN VE ŞEREFİNİZ ONDADIR. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?

Sizce bu sözleri söyleyen Rabbimiz, bizlerin sorumlu olduğu ibadetlerin detayını, eğriden doğruyu ayıran FURKAN da açıklamamış olabilir mi? Karar sizlerin. İslam toplumu olarak öyle büyük bir yanılgı içindeyiz ki, doğrusu artık gözler görmüyor, kulaklar duymaz olmuş. Çok üzgünüm ama aşağıda yazacağım ayetin hükmü, bizler için geçerli olmuş görünüyor.

Enbiya 45: De ki: "Ben sizi ancak VAHİYLE UYARIYORUM." AMA SAĞIRLAR, UYARILDIKLARINDA ÇAĞRIYI İŞİTMEZLER Kİ!

Dilerim Yüce Rabbimizden gözlerimizdeki bu perdeyi, kulaklarımızdaki mührü kaldırsın ki, Kur’an gerçeklerini görebilelim. Allah ın vahyini artık göremez, duyamaz, hissedemez olduk. Daha açıkçası bizler hem kör hem sağır olduğumuzun farkında bile değiliz. Allah yardımcımız olsun.

Son olarak sizlere Kütüb-ü Sitte den, bir hadis nakletmek istiyorum. Bakın peygamberimiz ne demiş. İşte Kur’an ın onayını alan, harika bir hadis.

4107 - Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle emrettiler: "BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN. KİM, KUR'AN'DAN BAŞKA BİR ŞEY YAZMIŞ İSE, ONU İMHA ETSİN."
Müslim, zühd 72, (3004).

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK