Beden Temizliği
[color=brown]İyi ve güzel olanı ifade eden "temizlik" kelimesi, beden ile ilgili olarak kullanıldığında, çeşitli kirlerden uzaklaşmayı ve paklığı ifade eder.
İnsan elinin karışmadığı tabiatın ortak özelliği, temiz olmasıdır. Kara deliklerden temizlikçi mikroorganizmalara kadar, çeşitli mekânizmalarla en güzel şekilde yerine getirilen görevlerden biri temizliktir. Bu da gösteriyor ki, fıtrî prensiplerin başında temizlik gelir. Ölen hemcinsini toprağa gömen kargadan, gözü temizleyen kapaklardan, yeri süpüren rüzgâr ve tozunu yatıştıran yağmurdan temizlik dersi alınabilir. İnsan da yaratılış itibariyle temizdir. İnsanlar arasında temizliğe atfedilen değer dikkat çekicidir. Semavî dinlerin beden temizliği ve su temizliğine verdiği ehemmiyet büyüktür.
İnsanlığın henüz temizliğin ne olduğunu tam olarak bilmediği bir dönemde, İslamiyet'in maddî ve manevî temizliği esas alan inanç sistemi; yüzlerce yıldan beri insanlığın hâlâ ulaşmaya çalıştığı temizlik ufuklarına ışık tutmuş ve tutmaktadır. Aşağıdaki âyetler buna güzel bir misaldir:
[i]"... Allah çok temizlenenleri sever." (Tevbe, 108).
"Şüphesiz, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever." (Bakara, 222).
"Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket.." (Müddesir, 4-5).
İnsanlığın numunesi olan Zât'ın temizliğini, hadislerine de yansımış buluruz: "Tuhûr, yani maddî temizlik ve tövbe, imanın yarısıdır." (Müslim, Tahare-1) Peygamberimiz (sas)'in daha nice ibadete ve beşerî hale ait temizlikle ilgili beyanları vardır.[/i]
[b]Ferdî temizliğin içtimaî önemi[/b]
İnsanlar temizliğe riayet etseler de etmeseler de karşılarındaki kişilerden temiz tutum ve davranışlar bekler. Temiz olma ve temiz görünme; toplum içinde emniyet, saygınlık, itibar vesilesidir. Toplum içine maddî temizliğe riayet etmeden çıkan kişilere Efendimiz (sas)'in ikâzı güzel bir örnektir.
[i]Efendimiz (sas): "Sizden biri bana gökten haber soruyor, halbuki tırnakları uzamış, pislik ve yemek kırıntıları dolmuştur." ve "... Benim yanıma dişleriniz sararmış ve ağzınız kokar vaziyette gelmeyiniz." (C. Sagîr 2/72) beyanlarıyla ferdî temizliğin içtimaî yönüne dikkat çekmiştir.[/i]
[b]Nasıl bir beden temizliği [/b]
Beden temizliği, vücudumuza ait bazı kısımların temizlik ve bakımı ile elbise, çorap ve ayakkabıların temizliğini içine alır. Temizliği önem arz eden vücut kısımları şunlardır: eller, ayaklar, tırnaklar, ağız ve dişler, gözler, burun ve kulaklar, saç-sakal ve avret bölgeleri...
[b]Genel vücut temizliği[/b]
Vücut temizliği derinin kir ve salgılardan arındırılması için, sabun ve 37-38 oC sıcaklıktaki suyla yıkanmasıdır. Her gün, değilse iki günde bir, en geç haftada bir defa yıkanmalıdır. Peygamber (sas)'in hiç olmazsa haftada bir kere vücudun tamamen yıkanmasını ve her türlü kir, pis kokudan arındırılmasını tavsiye ettiği bilinmektedir.
Su ile temasın vücudun elektrik yükünü dengelediği, ılık/sıcak suyla yıkanmanın asabî ağrıları azaltıp giderdiği, çeşitli romatizmal hastalıklara iyi geldiği, günlük gerginlikleri azalttığı, ferahlık ve zindelik verdiği, kan dolaşımını uyardığı, cild sağlığına iyi geldiği bilinmektedir. Bu faydaların bir kısmı, soğuk duş/banyo ile de temin edilebilmektedir. Soğuk duş alamayanların, hiç olmazsa ılık-sıcak duştan sonra el, kol, yüz, ayak ve bacaklarını soğuk suya tutmaları faydalı olur. Aşırı sıcak su ile temas ve aşırı keselenme cild sağlığını bozar.
Temizlenmede herkesin kullandığı havuzlardan uzak durulmalı, tedavi maksatlı olanlar dışında durgun su ve küvette yıkanmamalıdır. Uzakdoğu ve Batı'da küvet ve fıçı gibi durgun suda yıkanma alışkanlığı yaygındır. Temizlik ve sağlık için uygun olanı duş tarzındaki yıkanmadır.
Dinimizin mühim bir emri olan boy abdesti (gusül) genel vücut temizliğinin çok önemli bir boyutudur.
[b]El ve yüz temizliği[/b]
Dış ortamla teması ve çok kullanılması sebebiyle el temizliği önemlidir. Yemekten önce ve sonra, uyandıktan sonra, gıda işleriyle uğraşırken, yemek hazırlarken, hayvanlara dokunduktan sonra, bebek ve hasta bakımından önce ve sonra eller yıkanmalıdır.
Yüzün yıkanması; baş ağrılarının azalmasına, zindeliğe, sağlıklı ve güzel görünüme, baş bölgesinde kan dolaşımının düzenlenmesine katkıda bulunur. Dışa açık bir uzuv olması hasebiyle de kirlerden arındırılması tıbbî faydalar sağlar. Yüzle birlikte boynun yıkanması, beyni besleyen damarların uyarılması sebebiyle son derece faydalıdır.
[b]Ayak temizliği[/b]
Ayak sağlığı için, temizlik kurallarının uygulanması önem taşır. Ayakların her gün yıkanması ve yıkandıktan sonra, özellikle parmak aralarının iyice kurulanması gerekir. Aksi halde nemli ortam, mantar enfeksiyonlarının gelişmesine sebep olur. Ayak tırnakları düzenli aralıklarla kesilmelidir. Parmak aralarının kuru kalabilmesi için ayakkabı sıkmamalı, çoraplar nem emici olmalıdır. Ayakkabının temizliği de çok önemlidir. Ayakları terleme eğiliminde olanların, ter ve kirleri ayakkabıya siner; ayak ve çorap temizlense bile ayakkabı giyilince hemen ayak kirlenir. Bundan dolayı ayak temizliği, çorap ve ayakkabı temizliği ile desteklenmelidir.
[b]Tırnak temizliği[/b]
El ve ayak temizliğinin tamamlayıcısı tırnak temizliğidir. Tırnaklar düzenli aralıklarla kısa ve yuvarlak şekilde kesilmelidir. Ancak, tırnak batmasını önlemek için ayak tırnaklarının düz kesilmesi tavsiye edilir.
Tırnakların muhtemel birer mikrop yuvası olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Peygamberimiz (sas)'in bu hadisi şu hususa dikkat çekmektedir: "Ey Ali, uzayan tırnaklarını kes! Zira zararlı şeyler uzayan tırnaklar içinde barınır." (Deylemî) bu hadisteki kastedilen zararlıların en azından bir kısmının mikrop olduğu bugün bilinmektedir. Pis tırnaklı bir elin; ağız, burun, göz ve temas edebileceği vücut kısımları düşünülürse, nasıl bir tehlike taşıdığı kolayca anlaşılabilir.
Tırnak kesme aralığı genellikle bir hafta olarak tavsiye edilir.
[b]Ağız ve diş temizliği[/b]
Maalesef ülkemizde; yirmi yaşına gelen her yüz kişiden 89'unun dişleri çürük, okul çocuklarının % 67'si diş fırçası kullanmamakta ve yılda her 4 kişiye sadece bir diş fırçası düşmektedir.
Ağız ve diş sağlığının devam ettirilmesinde, hastalıklardan korunmada, en kolay ve ucuz metot diş fırçalamadır. Dişler, yemeklerden hemen sonra değil; ağzın asiditesinin normale dönmesi beklenerek (yemeklerden 1,5 saat sonra) fırçalanmalı ve çok az diş macunu kullanılmalıdır. Kullanılan fırçanın kılları bozulacağından üç ayda bir değiştirilmelidir. Fırçalama genellikle diş etinden dişe doğru olmalıdır.
Dişlerde çürük olmasa bile altı ayda bir dişlerin muayene ettirilmesi uygun olur. Şekerli ve karbonhidratlı besinlerin yenmesinden sonra, ağzın su ile çalkalanması veya biraz su içilmesi diş çürüklerinin oluşumunu azaltır.
Efendimiz (sas)'in, ağız ve diş sağlığı konusundaki hassasiyeti dikkat çekicidir. Efendimiz farz ve nafile namazlar dikkate alındığında, günde beş-on defa misvak kullanmayı tavsiye etmektedir. Kendileri farz namazlardan başka, kuşluk namazı kılar ve her namazdan evvel, namaza durmadan ve abdest alırken, mutlaka misvak kullanırdı.
[i]Efendimiz: "Eğer ümmetime zorluk vereceğinden çekinmeseydim, her namazın başında onlara misvak kullanmalarını emrederdim." (Buharî, Cum'a-8; Müslim, Taharet-42), "Misvak kullanın, çünkü misvak ağzı temizler." (Buharî, Savm-27) buyurmaktadır.[/i]
[b]Göz, burun ve kulak temizliği[/b]
Gözlerin yıkanması göz damarlarına kuvvet verir, göz iltihaplarına meyli kırar, göz pınarlarında biriken kirleri temizler, göze kadar bulaşmış mikropları uzaklaştırır, görme keskinliğini artırır. Özellikle yorgun gözlerin soğuk su ile yıkanması dinlendiricidir.
Burun içini temizleme, havanın akciğerlere daha temiz gönderilmesine katkı yapar. Ayrıca nefes almayı kolaylaştırır, sinüslerin açılarak rahat boşalmasını sağlar. Hava ısıtıcı sistemin uyarılarak daha düzenli ve tesirli çalışmasına yardım eder. Kulak kepçesinin temizliğinde de benzeri mülâhazalar söz konusudur.
[i]Lakît İbn Sabira (ra) Peygamber (sas)'e: "Ey Allah'ın Resülü, bana abdesti anlat." deyince, Nebî (sas): "Abdesti tam/güzel al, parmakların arasını hilâlle, oruçlu değilsen burnuna suyu iyice çek." buyurmuştur. (Ebu Dâvud, Tahâret-55).[/i]
[b]Abdest ve temizlik[/b]
Yukarıda kısaca temas edilen el-yüz, ağız-burun, göz, kulak, boyun, ayak temizliğine ek olarak ön kolu da ilâve eden ve gün içinde tekrarlanan bir temizlik ameliyesi de abdesttir. Hastalıkların çoğunun ağız ve burun yoluyla bulaştığı düşünülürse, koruyucu hekimlik adına abdestin yararlarına başkasını eklemeye gerek yoktur. Ayrıca abdest, son zamanlarda önem kazanan hidroterapi (su ile tedavi) unsurlarının çoğunu ihtiva eder.
[i]Allah belli durumlarda Müslümanlara abdest ve boy abdesti almalarını emretmiştir: "Ey iman edenler! Namaza durmak istediğiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başınızı meshedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin..." (Mâide, 6)[/i]
[b]Saç-sakal temizliği[/b]
Saçların temizliği sağlığı etkiler. Çünkü bazı enfeksiyon âmilleri ve parazitler, kirli saçlara ve o bölgedeki deriye daha kolay yerleşir. Saçlı derinin dengesini bozup saçın aşırı yağlanmasına yol açabileceği için, saçların her gün, mümkün değilse günaşırı, en az haftada iki defa yıkanması gerekir. Saçlı deriyi ve kıl diplerini, yağlanmayı artıracağı için mekanik olarak aşırı uyarmaktan kaçınmalıdır. Saç, sakal, bıyık her zaman taranıp düzeltilmeli ve temiz tutulmalıdır.
Saçların boyanması veya saça kimyevî maddelerin uygulanması, saçın ve saçlı derinin sağlığını bozabileceği için, bu tip uygulamalardan kaçınmalıdır. Saçlı deride kan dolaşımının bozulmaması için, çok sıcak ve çok soğuk havalar dışında başın açık olması faydalıdır.
[i]Resûlullah (sas): "Kimin saçı varsa, ona ikram etsin!" (Ebû Dâvûd, Tereccül-3) buyurmaktadır.[/i]
[b]Avret temizliği[/b]
Vücudun belli yerlerindeki kılların kesilip temizlenmesine de dikkat edilmelidir. Ter ve salgının yoğun olduğu bu bölgeler, mikropların üremesi için uygun yerlerdir.
Efendimiz (sas)'in: "Sizden biriniz uyandığı zaman, elini yıkasın, çünkü ellerin nerede gecelediği bilinmez." (Müslim, Taharet-87) beyânı bu konu ile doğrudan ilgilidir.
İnsan uykuda iken hiç farkına varmadan elini mahrem bölgelerde dolaştırır, mikroplara bulaştırır, sonra da yıkamadan ağzına burnuna götürürse, neler olabileceği ancak bugün anlaşılabilmektedir.
[i]Yüce Peygamberimiz (sas) buyurmuştur ki: "On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak kullanmak, burna su çekip temizlemek, ağzı su ile çalkalamak, tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altı kıllarını kesmek, etek tıraşı olmak ve su ile tahâretlenmek." (Müslim, Tahâret-56; Tirmizî, Edeb-14).[/i]
İhtiyaç giderildikten sonra yapılan temizlik (istincâ), Batı toplumlarında bu iş için geliştirilmiş özel kâğıtlarla (tuvalet kâğıdı) yapılmakta, su kullanılmamaktadır. Aynı kültürde, temizlenmesi gereken kasık bölgesi kıllarının kesilmediği de dikkate alındığında, kâğıtla yapılan temizliğin ne kadar sağlıklı olacağını anlamak için hijyen bilgisi gerekmez. Ülkemizde bilim adına yapılan bazı yayınlarda da büyük abdestten sonra yalnızca tuvalet kâğıdı ile temizlenmenin daha hijyenik olacağı şeklinde beyanlar görülmektedir. Kapaklı alafranga tuvaletlerin orijinalinde sifon dışında su bağlantısı yoktur. Ülkemizde de alafranga tuvaletler ilk kullanıldığı yıllarda böyle idi. Daha sonra ülkemizde bunlara su bağlantısı eklendi, bu şekilde kullanılmaya başlandı. Yine ülkemizde tuvalet kâğıdı, çoğunlukla su ile temizlendikten sonra, kurulanmak maksadıyla esaslı bir taharet için kullanılmaktadır. Avret mahalli hastalıklarının Batı toplumlarında bizimkinden daha fazla görülmesi bu temizlik anlayışının bir hikmetidir.
Taharetlenme, mümkün oldukça sol el ile ve bol suyla yapılmalı, gerektiğinde sabun da kullanılmalıdır.
Taharetlenmenin su ile yapılması, bez, taş ve kâğıtla yapılmasından daha sağlıklıdır. Kubâ halkı su ile taharetlendikleri için, Tevbe sûresinin 108. âyeti onlar hakkında nâzil olmuştur. Bu âyet ("Orada -maddî ve manevî pisliklerden- temizlenmeyi seven kimseler vardır. Allah, çok çok temizlenenleri sever.") nazil olduğu vakit, Resûlullah (sas) : "Ey Ensar cemaati! Allah sizi temizlik hususunda övmektedir, bu övgüye sebep olan temizliğiniz nasıldır?" diye sordular. Onlar da: "Biz, namaz için abdest alırız, cünüplükten ötürü yıkanırız ve su ile taharetleniriz." dediler. Peygamber (sas): "Övgü işte bunun için! O halde buna devam edin!" buyurdular. (İbn Mâce, Tahâret-28).
Hz. Âişe (r.anhâ), Peygamber (sas)'in hiçbir zaman su ile taharetlenmeden tuvaletten çıkmadığını bildirmiştir. İbn Ömer (ra) de: "Biz de bu şekilde yaptık ve bunun bir şifa ve temizlik vasıtası olduğunu gördük." demiştir. (İbn Mâace, Tahâret-28)
[b]Adet, loğusalık ve hamilelikte temizlik[/b]
Ergenlik döneminde oluşan değişiklikler sebebiyle, genç kızlar ve kadınlar bu konuda daha da özenli olmalı, bu mahallin temizliğini önden arkaya doğru yapmalıdırlar ki, idrar yolu enfeksiyorlarına yakalanmasınlar.
Kadınların bu gibi temizliklerinde sabun yerine, pH değeri nötr temizleyiciler kullanması tavsiye edilmelidir. Muayyen günlerinde söz konusu bölgenin kuru kalması, ıslanan pedlerin sık sık değiştirilerek mikrop üremesine fırsat vermemek gerekir. Sentetik iç çamaşır ve dar pantolonların giyilmesi de kadınlarda bu bölgede hastalık riskini artırmaktadır. Bu dönemlerde her gün duş yapılmasında fayda vardır. Oturma banyosu ve küvet kullanılmamalıdır.
Genç kızlara, adet gördüklerinde, kanamanın yayılmaması için emici özelliği olan pedler kullanmaları, ergenliğin ilk döneminde öğretilmelidir. İç çamaşıra yerleştirilecek sıhhî pedler en uygun koruyucudur. Bunlar günde en az dört kez değiştirilmelidir. Kanamanın daha fazla olduğu ilk birkaç günde pedleri daha sık değiştirmek gerekebilir. Sıhhî pedlerin değiştirilmesinin ihmal edilmesinin olumsuz sonuçlara yol açabileceği, ergene öğretilmelidir. Bu hususlar kadınlar için de geçerlidir. Kanama az da olsa, aynı pedi sekiz saatten fazla kullanmamak gerekir.
Derideki yağ ve ter bezlerinin aşırı çalışması, ayrıca üreme yolunda artmış salgılar sebebiyle gebeler, her gün yıkanabilir. Yıkanma, duş şeklinde olmalıdır. Hamilelikte duş almak, banyo teknesine su doldurarak yıkanmaktan daha güvenlidir. Su ılık olmalıdır. Hamama gitmek hamileler için tehlikeli olabilir.
Doç.Dr. Mesut MUTLU [/color]
İnsan elinin karışmadığı tabiatın ortak özelliği, temiz olmasıdır. Kara deliklerden temizlikçi mikroorganizmalara kadar, çeşitli mekânizmalarla en güzel şekilde yerine getirilen görevlerden biri temizliktir. Bu da gösteriyor ki, fıtrî prensiplerin başında temizlik gelir. Ölen hemcinsini toprağa gömen kargadan, gözü temizleyen kapaklardan, yeri süpüren rüzgâr ve tozunu yatıştıran yağmurdan temizlik dersi alınabilir. İnsan da yaratılış itibariyle temizdir. İnsanlar arasında temizliğe atfedilen değer dikkat çekicidir. Semavî dinlerin beden temizliği ve su temizliğine verdiği ehemmiyet büyüktür.
İnsanlığın henüz temizliğin ne olduğunu tam olarak bilmediği bir dönemde, İslamiyet'in maddî ve manevî temizliği esas alan inanç sistemi; yüzlerce yıldan beri insanlığın hâlâ ulaşmaya çalıştığı temizlik ufuklarına ışık tutmuş ve tutmaktadır. Aşağıdaki âyetler buna güzel bir misaldir:
[i]"... Allah çok temizlenenleri sever." (Tevbe, 108).
"Şüphesiz, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever." (Bakara, 222).
"Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket.." (Müddesir, 4-5).
İnsanlığın numunesi olan Zât'ın temizliğini, hadislerine de yansımış buluruz: "Tuhûr, yani maddî temizlik ve tövbe, imanın yarısıdır." (Müslim, Tahare-1) Peygamberimiz (sas)'in daha nice ibadete ve beşerî hale ait temizlikle ilgili beyanları vardır.[/i]
[b]Ferdî temizliğin içtimaî önemi[/b]
İnsanlar temizliğe riayet etseler de etmeseler de karşılarındaki kişilerden temiz tutum ve davranışlar bekler. Temiz olma ve temiz görünme; toplum içinde emniyet, saygınlık, itibar vesilesidir. Toplum içine maddî temizliğe riayet etmeden çıkan kişilere Efendimiz (sas)'in ikâzı güzel bir örnektir.
[i]Efendimiz (sas): "Sizden biri bana gökten haber soruyor, halbuki tırnakları uzamış, pislik ve yemek kırıntıları dolmuştur." ve "... Benim yanıma dişleriniz sararmış ve ağzınız kokar vaziyette gelmeyiniz." (C. Sagîr 2/72) beyanlarıyla ferdî temizliğin içtimaî yönüne dikkat çekmiştir.[/i]
[b]Nasıl bir beden temizliği [/b]
Beden temizliği, vücudumuza ait bazı kısımların temizlik ve bakımı ile elbise, çorap ve ayakkabıların temizliğini içine alır. Temizliği önem arz eden vücut kısımları şunlardır: eller, ayaklar, tırnaklar, ağız ve dişler, gözler, burun ve kulaklar, saç-sakal ve avret bölgeleri...
[b]Genel vücut temizliği[/b]
Vücut temizliği derinin kir ve salgılardan arındırılması için, sabun ve 37-38 oC sıcaklıktaki suyla yıkanmasıdır. Her gün, değilse iki günde bir, en geç haftada bir defa yıkanmalıdır. Peygamber (sas)'in hiç olmazsa haftada bir kere vücudun tamamen yıkanmasını ve her türlü kir, pis kokudan arındırılmasını tavsiye ettiği bilinmektedir.
Su ile temasın vücudun elektrik yükünü dengelediği, ılık/sıcak suyla yıkanmanın asabî ağrıları azaltıp giderdiği, çeşitli romatizmal hastalıklara iyi geldiği, günlük gerginlikleri azalttığı, ferahlık ve zindelik verdiği, kan dolaşımını uyardığı, cild sağlığına iyi geldiği bilinmektedir. Bu faydaların bir kısmı, soğuk duş/banyo ile de temin edilebilmektedir. Soğuk duş alamayanların, hiç olmazsa ılık-sıcak duştan sonra el, kol, yüz, ayak ve bacaklarını soğuk suya tutmaları faydalı olur. Aşırı sıcak su ile temas ve aşırı keselenme cild sağlığını bozar.
Temizlenmede herkesin kullandığı havuzlardan uzak durulmalı, tedavi maksatlı olanlar dışında durgun su ve küvette yıkanmamalıdır. Uzakdoğu ve Batı'da küvet ve fıçı gibi durgun suda yıkanma alışkanlığı yaygındır. Temizlik ve sağlık için uygun olanı duş tarzındaki yıkanmadır.
Dinimizin mühim bir emri olan boy abdesti (gusül) genel vücut temizliğinin çok önemli bir boyutudur.
[b]El ve yüz temizliği[/b]
Dış ortamla teması ve çok kullanılması sebebiyle el temizliği önemlidir. Yemekten önce ve sonra, uyandıktan sonra, gıda işleriyle uğraşırken, yemek hazırlarken, hayvanlara dokunduktan sonra, bebek ve hasta bakımından önce ve sonra eller yıkanmalıdır.
Yüzün yıkanması; baş ağrılarının azalmasına, zindeliğe, sağlıklı ve güzel görünüme, baş bölgesinde kan dolaşımının düzenlenmesine katkıda bulunur. Dışa açık bir uzuv olması hasebiyle de kirlerden arındırılması tıbbî faydalar sağlar. Yüzle birlikte boynun yıkanması, beyni besleyen damarların uyarılması sebebiyle son derece faydalıdır.
[b]Ayak temizliği[/b]
Ayak sağlığı için, temizlik kurallarının uygulanması önem taşır. Ayakların her gün yıkanması ve yıkandıktan sonra, özellikle parmak aralarının iyice kurulanması gerekir. Aksi halde nemli ortam, mantar enfeksiyonlarının gelişmesine sebep olur. Ayak tırnakları düzenli aralıklarla kesilmelidir. Parmak aralarının kuru kalabilmesi için ayakkabı sıkmamalı, çoraplar nem emici olmalıdır. Ayakkabının temizliği de çok önemlidir. Ayakları terleme eğiliminde olanların, ter ve kirleri ayakkabıya siner; ayak ve çorap temizlense bile ayakkabı giyilince hemen ayak kirlenir. Bundan dolayı ayak temizliği, çorap ve ayakkabı temizliği ile desteklenmelidir.
[b]Tırnak temizliği[/b]
El ve ayak temizliğinin tamamlayıcısı tırnak temizliğidir. Tırnaklar düzenli aralıklarla kısa ve yuvarlak şekilde kesilmelidir. Ancak, tırnak batmasını önlemek için ayak tırnaklarının düz kesilmesi tavsiye edilir.
Tırnakların muhtemel birer mikrop yuvası olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Peygamberimiz (sas)'in bu hadisi şu hususa dikkat çekmektedir: "Ey Ali, uzayan tırnaklarını kes! Zira zararlı şeyler uzayan tırnaklar içinde barınır." (Deylemî) bu hadisteki kastedilen zararlıların en azından bir kısmının mikrop olduğu bugün bilinmektedir. Pis tırnaklı bir elin; ağız, burun, göz ve temas edebileceği vücut kısımları düşünülürse, nasıl bir tehlike taşıdığı kolayca anlaşılabilir.
Tırnak kesme aralığı genellikle bir hafta olarak tavsiye edilir.
[b]Ağız ve diş temizliği[/b]
Maalesef ülkemizde; yirmi yaşına gelen her yüz kişiden 89'unun dişleri çürük, okul çocuklarının % 67'si diş fırçası kullanmamakta ve yılda her 4 kişiye sadece bir diş fırçası düşmektedir.
Ağız ve diş sağlığının devam ettirilmesinde, hastalıklardan korunmada, en kolay ve ucuz metot diş fırçalamadır. Dişler, yemeklerden hemen sonra değil; ağzın asiditesinin normale dönmesi beklenerek (yemeklerden 1,5 saat sonra) fırçalanmalı ve çok az diş macunu kullanılmalıdır. Kullanılan fırçanın kılları bozulacağından üç ayda bir değiştirilmelidir. Fırçalama genellikle diş etinden dişe doğru olmalıdır.
Dişlerde çürük olmasa bile altı ayda bir dişlerin muayene ettirilmesi uygun olur. Şekerli ve karbonhidratlı besinlerin yenmesinden sonra, ağzın su ile çalkalanması veya biraz su içilmesi diş çürüklerinin oluşumunu azaltır.
Efendimiz (sas)'in, ağız ve diş sağlığı konusundaki hassasiyeti dikkat çekicidir. Efendimiz farz ve nafile namazlar dikkate alındığında, günde beş-on defa misvak kullanmayı tavsiye etmektedir. Kendileri farz namazlardan başka, kuşluk namazı kılar ve her namazdan evvel, namaza durmadan ve abdest alırken, mutlaka misvak kullanırdı.
[i]Efendimiz: "Eğer ümmetime zorluk vereceğinden çekinmeseydim, her namazın başında onlara misvak kullanmalarını emrederdim." (Buharî, Cum'a-8; Müslim, Taharet-42), "Misvak kullanın, çünkü misvak ağzı temizler." (Buharî, Savm-27) buyurmaktadır.[/i]
[b]Göz, burun ve kulak temizliği[/b]
Gözlerin yıkanması göz damarlarına kuvvet verir, göz iltihaplarına meyli kırar, göz pınarlarında biriken kirleri temizler, göze kadar bulaşmış mikropları uzaklaştırır, görme keskinliğini artırır. Özellikle yorgun gözlerin soğuk su ile yıkanması dinlendiricidir.
Burun içini temizleme, havanın akciğerlere daha temiz gönderilmesine katkı yapar. Ayrıca nefes almayı kolaylaştırır, sinüslerin açılarak rahat boşalmasını sağlar. Hava ısıtıcı sistemin uyarılarak daha düzenli ve tesirli çalışmasına yardım eder. Kulak kepçesinin temizliğinde de benzeri mülâhazalar söz konusudur.
[i]Lakît İbn Sabira (ra) Peygamber (sas)'e: "Ey Allah'ın Resülü, bana abdesti anlat." deyince, Nebî (sas): "Abdesti tam/güzel al, parmakların arasını hilâlle, oruçlu değilsen burnuna suyu iyice çek." buyurmuştur. (Ebu Dâvud, Tahâret-55).[/i]
[b]Abdest ve temizlik[/b]
Yukarıda kısaca temas edilen el-yüz, ağız-burun, göz, kulak, boyun, ayak temizliğine ek olarak ön kolu da ilâve eden ve gün içinde tekrarlanan bir temizlik ameliyesi de abdesttir. Hastalıkların çoğunun ağız ve burun yoluyla bulaştığı düşünülürse, koruyucu hekimlik adına abdestin yararlarına başkasını eklemeye gerek yoktur. Ayrıca abdest, son zamanlarda önem kazanan hidroterapi (su ile tedavi) unsurlarının çoğunu ihtiva eder.
[i]Allah belli durumlarda Müslümanlara abdest ve boy abdesti almalarını emretmiştir: "Ey iman edenler! Namaza durmak istediğiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başınızı meshedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin..." (Mâide, 6)[/i]
[b]Saç-sakal temizliği[/b]
Saçların temizliği sağlığı etkiler. Çünkü bazı enfeksiyon âmilleri ve parazitler, kirli saçlara ve o bölgedeki deriye daha kolay yerleşir. Saçlı derinin dengesini bozup saçın aşırı yağlanmasına yol açabileceği için, saçların her gün, mümkün değilse günaşırı, en az haftada iki defa yıkanması gerekir. Saçlı deriyi ve kıl diplerini, yağlanmayı artıracağı için mekanik olarak aşırı uyarmaktan kaçınmalıdır. Saç, sakal, bıyık her zaman taranıp düzeltilmeli ve temiz tutulmalıdır.
Saçların boyanması veya saça kimyevî maddelerin uygulanması, saçın ve saçlı derinin sağlığını bozabileceği için, bu tip uygulamalardan kaçınmalıdır. Saçlı deride kan dolaşımının bozulmaması için, çok sıcak ve çok soğuk havalar dışında başın açık olması faydalıdır.
[i]Resûlullah (sas): "Kimin saçı varsa, ona ikram etsin!" (Ebû Dâvûd, Tereccül-3) buyurmaktadır.[/i]
[b]Avret temizliği[/b]
Vücudun belli yerlerindeki kılların kesilip temizlenmesine de dikkat edilmelidir. Ter ve salgının yoğun olduğu bu bölgeler, mikropların üremesi için uygun yerlerdir.
Efendimiz (sas)'in: "Sizden biriniz uyandığı zaman, elini yıkasın, çünkü ellerin nerede gecelediği bilinmez." (Müslim, Taharet-87) beyânı bu konu ile doğrudan ilgilidir.
İnsan uykuda iken hiç farkına varmadan elini mahrem bölgelerde dolaştırır, mikroplara bulaştırır, sonra da yıkamadan ağzına burnuna götürürse, neler olabileceği ancak bugün anlaşılabilmektedir.
[i]Yüce Peygamberimiz (sas) buyurmuştur ki: "On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak kullanmak, burna su çekip temizlemek, ağzı su ile çalkalamak, tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altı kıllarını kesmek, etek tıraşı olmak ve su ile tahâretlenmek." (Müslim, Tahâret-56; Tirmizî, Edeb-14).[/i]
İhtiyaç giderildikten sonra yapılan temizlik (istincâ), Batı toplumlarında bu iş için geliştirilmiş özel kâğıtlarla (tuvalet kâğıdı) yapılmakta, su kullanılmamaktadır. Aynı kültürde, temizlenmesi gereken kasık bölgesi kıllarının kesilmediği de dikkate alındığında, kâğıtla yapılan temizliğin ne kadar sağlıklı olacağını anlamak için hijyen bilgisi gerekmez. Ülkemizde bilim adına yapılan bazı yayınlarda da büyük abdestten sonra yalnızca tuvalet kâğıdı ile temizlenmenin daha hijyenik olacağı şeklinde beyanlar görülmektedir. Kapaklı alafranga tuvaletlerin orijinalinde sifon dışında su bağlantısı yoktur. Ülkemizde de alafranga tuvaletler ilk kullanıldığı yıllarda böyle idi. Daha sonra ülkemizde bunlara su bağlantısı eklendi, bu şekilde kullanılmaya başlandı. Yine ülkemizde tuvalet kâğıdı, çoğunlukla su ile temizlendikten sonra, kurulanmak maksadıyla esaslı bir taharet için kullanılmaktadır. Avret mahalli hastalıklarının Batı toplumlarında bizimkinden daha fazla görülmesi bu temizlik anlayışının bir hikmetidir.
Taharetlenme, mümkün oldukça sol el ile ve bol suyla yapılmalı, gerektiğinde sabun da kullanılmalıdır.
Taharetlenmenin su ile yapılması, bez, taş ve kâğıtla yapılmasından daha sağlıklıdır. Kubâ halkı su ile taharetlendikleri için, Tevbe sûresinin 108. âyeti onlar hakkında nâzil olmuştur. Bu âyet ("Orada -maddî ve manevî pisliklerden- temizlenmeyi seven kimseler vardır. Allah, çok çok temizlenenleri sever.") nazil olduğu vakit, Resûlullah (sas) : "Ey Ensar cemaati! Allah sizi temizlik hususunda övmektedir, bu övgüye sebep olan temizliğiniz nasıldır?" diye sordular. Onlar da: "Biz, namaz için abdest alırız, cünüplükten ötürü yıkanırız ve su ile taharetleniriz." dediler. Peygamber (sas): "Övgü işte bunun için! O halde buna devam edin!" buyurdular. (İbn Mâce, Tahâret-28).
Hz. Âişe (r.anhâ), Peygamber (sas)'in hiçbir zaman su ile taharetlenmeden tuvaletten çıkmadığını bildirmiştir. İbn Ömer (ra) de: "Biz de bu şekilde yaptık ve bunun bir şifa ve temizlik vasıtası olduğunu gördük." demiştir. (İbn Mâace, Tahâret-28)
[b]Adet, loğusalık ve hamilelikte temizlik[/b]
Ergenlik döneminde oluşan değişiklikler sebebiyle, genç kızlar ve kadınlar bu konuda daha da özenli olmalı, bu mahallin temizliğini önden arkaya doğru yapmalıdırlar ki, idrar yolu enfeksiyorlarına yakalanmasınlar.
Kadınların bu gibi temizliklerinde sabun yerine, pH değeri nötr temizleyiciler kullanması tavsiye edilmelidir. Muayyen günlerinde söz konusu bölgenin kuru kalması, ıslanan pedlerin sık sık değiştirilerek mikrop üremesine fırsat vermemek gerekir. Sentetik iç çamaşır ve dar pantolonların giyilmesi de kadınlarda bu bölgede hastalık riskini artırmaktadır. Bu dönemlerde her gün duş yapılmasında fayda vardır. Oturma banyosu ve küvet kullanılmamalıdır.
Genç kızlara, adet gördüklerinde, kanamanın yayılmaması için emici özelliği olan pedler kullanmaları, ergenliğin ilk döneminde öğretilmelidir. İç çamaşıra yerleştirilecek sıhhî pedler en uygun koruyucudur. Bunlar günde en az dört kez değiştirilmelidir. Kanamanın daha fazla olduğu ilk birkaç günde pedleri daha sık değiştirmek gerekebilir. Sıhhî pedlerin değiştirilmesinin ihmal edilmesinin olumsuz sonuçlara yol açabileceği, ergene öğretilmelidir. Bu hususlar kadınlar için de geçerlidir. Kanama az da olsa, aynı pedi sekiz saatten fazla kullanmamak gerekir.
Derideki yağ ve ter bezlerinin aşırı çalışması, ayrıca üreme yolunda artmış salgılar sebebiyle gebeler, her gün yıkanabilir. Yıkanma, duş şeklinde olmalıdır. Hamilelikte duş almak, banyo teknesine su doldurarak yıkanmaktan daha güvenlidir. Su ılık olmalıdır. Hamama gitmek hamileler için tehlikeli olabilir.
Doç.Dr. Mesut MUTLU [/color]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan