Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir

[size=18px][b][color=orange]Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir


Büyüklerimiz buyuruyorlar ki:
Bir iş, ne kadar sıkıntı içinde olmuşsa, o kadar uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, en çok sıkıntıyı ben çektim buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.
Âdem aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sıkıntı çekti. Sonra Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine dua etti. (Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ) duasını devamlı okurdu. Sonra, iki evladından biri, diğerini öldürdü. Bir baba için ne zordur!
Nuh aleyhisselam 950 sene uğraştı, inanmadılar, çok eziyet ettiler. Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam gelir, yaralarını sarardı, tekrar tebliğe başlardı. Sonra Allahü teala Ona gemi verdi.
İbrahim aleyhisselamı ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi ki, bu Allahü tealanın halili ve peygamberi idi.
Musa aleyhisselam da çok çekti, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları öldürdü. Senelerce çobanlık yaptı. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri karanlık, çaresiz... Bir ışık gördü, ışığa gitti. Orada Allahü teala Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize verildi.
Musa aleyhisselam bir kişi gördü, etleri lime lime dökülmüş. Ya Rabbi, bunun günahı nedir ki, buna böyle cezaya uğramış dedi. Allahü teala, ya Musa ceza değil, o mükâfattır. O öyle yüksek makamlar istedi ki, o makamlara kavuşması için verildi.
Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri kalmamıştı. Yakup aleyhisselam ağlamaktan gözlerini kaybetti. Yusuf aleyhisselam; kuyuya atıldı. Bunlar kolay mı? Zekeriya aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla birlikte testere ile kesildi. İsa aleyhisselam, 30 kadar kişiyi ikna edecek diye neler çekti. Öldürmeye çalıştılar.
Bunların hepsi peygamberdi. Neden bu kadar sıkıntı çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için...
Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.
Hazret-i Ebu Bekir de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Hazret-i Ebu Bekir, herkesten önce iman etti, malını ve canını feda etti. Herkesin yaptığı bütün ibadetlerin sevabları, katlanarak Hazret-i Ebu Bekir’e, sonra da bir daha katlanarak, Peygamber efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun hatırına yaratılmış, hem de, herkesin sevabları da, Ona verilmektedir.
Hazret-i Ömer, namaz kılarken şehit edildi, Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken şehit edildi. Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler...
Yani, Peygamber efendimizin varisleri de, çok çektiler. Ne için? La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah dedikleri için.
Dolayısıyla iman, inanmak çok zor, inandırmak daha zordur. İman, Allahü tealanın, kullarına ihsan ettiği, özel nimetidir. İmanı olanlar, sevinçten oynasa, yeridir.
Allahü teala, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü tealadan korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette çok korksun.
Peygamber efendimiz, Ümmihani’ye miracı söyleyince, aman bunu kimseye anlatma, kimse inanmaz ve inananlar da vazgeçer dedi. Peygamber efendimiz de, (O halde anlatacağım, inanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu.
Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu, iman başladı. Çok hikmetler var...
Peygamber efendimiz, hiç yalan söylememiştir. Derler ki, Cenneti, Cehennemi gidip gören var mı? Evet, var. Kim var? Hayatında hiç yalan söylememiş olan, Muhammed aleyhisselam var.
Her mübarek gece, kıymetlidir. Fakat mirac gecesinin ayrı bir hususiyeti vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir.
Peygamber efendimiz, bir ay Taif’te, İslamiyet’i anlattı, hiç kimse inanmadı, alay ettiler, çocuklara taşlattılar.
Üzüntülü bir şekilde dönerken, bir bağ kenarında oturup biraz istirahat etti. Addas adındaki, oradaki bağın bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim deyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda hiç duymadım dedi. Peygamber efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus’un memleketindensin, o da benim gibi peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus’u buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla yalancı olamaz dedi ve iman etti, ben de sizinle gelmek istiyorum dedi. Peygamber efendimiz ona, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde işitirsin, o zaman bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda dönerken bir kişi iman etti.
Gece, Ebu Talip’in mahallesinde amcasının kızının evine geldi, aç amcan oğlu Muhammed’im buyurunca, Ümmihani, haber verseydiniz yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok dedi. Peygamber efendimiz, yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime ibadet edecek bir yer bana yeter buyurdu.
Allahü teala Cebrail aleyhisselama, Habibim bu halde gene bana yalvarıyor, çok üzüldü, onu ben teselli edeceğim, git Habibimi bana getir buyurdu.
Evvela, Mescid-i Aksa’ya geldiler, bütün peygamberlere imam oldu.
Peygamber efendimiz gitti, Allahü tealayı bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde gördü, ya Rabbi, ümmetim için de bunu isterim dedi. İşte, beş vakit namaz, bize mirac olarak verildi.
Miracda ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, miracdan mahrumdur. 1400 senedir devam eden, başka bir olay yoktur. İşte mirac, 1400 senedir devam ediyor. Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir. Mirac namazdır. Allahü teala, namaz gibi bir nimeti insanlara ihsan etti. Namaz, Allah sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir. Namaz varsa, hayat vardır. Namaz yoksa insan bir işe yaramaz. Namazdan mahrum olan, her şeyden mahrumdur.



Dinimiz İslam E-Mail Grubu
__________________
[/color][/b][/size]

Konular