Gufran ayı ramazan-ı şerif...

[color=darkred][size=18px]شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ[/size][/color]

[b]Manası[/b]:Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, o ayda insanlara doğru yolu gösteren ve açık âyetleri cami olup hak ile bâtılın arasını ayıran Kur'an-ı Azîm nâzil olmuştur. İmdi sizden Ramazan ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun. Ve hasta veya sefer halinde bulunursa, diğer günlerde o miktar oruç tutsun. Allah Teâlâ sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez. Malumdur ki oruç adedini ikmal edersiniz. Ve size hidâyet buyurmuş olduğundan dolayı Allah'a tekbirde bulunursunuz ve şükredersiniz.(Bakara 185)

Cenab-ı hak rızasına ve kitabına uygun şekilde ifadeyi ve istifadeyi cümlemize nasip-i muyesser eylesin...

Bu aya ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir... (İbn Kudâme, el- Muğnî, IV, 324)

[b]Ramazan lugatta:[/b]kavurucu, şiddetli, kızgın sıcak anlamına geldiği gibi, yeryüzünü tozdan temizleyen, güz mevsiminin önünde, yaz mevsiminin sonunda yağan yağmur anlamına da gelir.(Kitabu'l-Ayn, Beyrut, ts., s.369)

Mubarek ramazanı şerifin faziletini Peygamber efendimiz bir çok hadisi şeriflerinde beyan buyurmuşlardır ki bunlardan bir kaç tanesini paylaşmak isterim.

[color=red]--[/color]Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır. (Nesai)

[color=red]--[/color]Ramazan bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır. (Taberani)

[color=red]--[/color]Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur. (Buhari)

Ayeti kerime ve hadisi şeriflerden sonra en kuvvetli kaynak olan mektubatı şerifde müceddidi elfi sani olan [b]İmam-ı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi (Radiyallahu anh) hazretleri 1.cilt 45. mektuplarında[/b].Bu mektûb, yine nakîb seyyid şeyh Ferîde “rahmetullahi aleyh” yazılmışdır. Kendine teşekkür etmekde ve insanın muhtâc yaratıldığını, Ramezân-ı şerîfi, orucu ve nemâzı bildirmekdedir:

Lutf etdiğiniz kıymetli mektûb, bizleri mubârek Ramezân ayında şereflendirdi. Bunun için, bu büyük ayın üstünlüklerinden birkaç satır yazmak hâtırıma geldi:

Mubârek Ramezân ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nâfile nemâz, zikr, sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâb, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir orucluya iftâr verenin günâhları afv olur.

Cehennemden âzâd olur. O oruclunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevâb verilir. O oruclunun sevâbı hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafîfleten, onların ibâdet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de afv olur. Cehennemden âzâd olur.

Ramezân-ı şerîf ayında, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, esîrleri âzâd eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasîb olur.

Bu aya saygısızlık edenin, günâh işliyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer. [Bu ayı fırsat bilmelidir.] Elden geldiği kadar ibâdet etmelidir.

Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, âhıreti kazanmak için fırsat bilmelidir. Kur’ân-ı kerîm, Ramezânda indi. Kadr gecesi, bu aydadır. Ramezân-ı şerîfde, iftârı erken yapmak, sahûru geç yapmak sünnetdir.

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bu iki sünneti yapmağa çok önem verirdi. İftârda acele etmek ve sahûru gecikdirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeğe ve dolayısı ile herşeye muhtâc olduğunu göstermekdedir. İbâdet etmek de zâten bu demekdir.Hurma ile iftâr etmek sünnetdir. İftâr edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâallahü teâlâ) düâsını okumak, terâvîh kılmak ve hatm okumak mühim sünnetdir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce müslimân afv olur, âzâd olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytânlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mubârek ayda Onun şânına yakışacak, kulluk yapmağı ve Rabbimizin râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmağı, hepimize nasîb eylesin! Âmîn.

Oruc tutmak güç olan yerlerde, oruc tutanlara ve din düşmanlarının yalanlarına aldanmayıp, oruclarını bozmıyanlara, dahâ çok sevâb verilir. Ramezân-ı şerîf ayı, islâm dîninin nâmûsudur. Âşikâre oruc yiyen, bu aya hurmet etmemiş olur. Bu aya hürmet etmiyen, islâmiyyetin nâmûs perdesini yırtmış olur. Nemâz kılmıyanın da, oruc tutması ve harâmlardan kaçınması lâzımdır. Bunların orucu kabûl olur ve îmânları olduğu anlaşılır.

Bu ay içerisinde sahur iftar teravih namazı sadaka-i fıtır zekat gibi bazı unsurlar vardır ki dikkat edilmesi labuttür...Hadisi şeriflerle izah edecek olursak

[b]Sahur[/b]Sahurda kalkıp yemek müstehabdır. Peygamberimiz: “Sahurda yemek yeyiniz, çünkü sahur da bereket vardır.

(Et-Terğib ve’t-Terhib, c.2, s.144)

[b]İftar:[/b] İftar vakti yapılan dualar kabul edilir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:

1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası.”(Tirmizi, Deavat, 128)

[color=red]-- [/color]Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun ecri gibi oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeden ecir alır.” (Tirmizî)

[b]Teravih: [/b]Peygamberimiz (s.a.v.) teravih namazın kılınmasını biz aciz ümmetlerine tavsiye ve teşvik etmişlerdir:

'Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan namazını kılarsa geçmiş günahlarından bir kısmı bağışlanır.'

(Muvatta C.1, Sh.113; Buhari, C.1, Sh.251; Müslim C.1 Sh.523 )

Teravih namazını ilk olarak Peygamberimiz (s.a.v.) bir ramazan gecesi ashabı ile birlikte kılmışlardır. Ertesi gün duyulunca cemaat artmış yine teravih namazı beraber kılınmıştı. Üçüncü gece cemaat daha da çoğalmış yine Rasullüllah hanesinden çıkıp teravih namazını ashabıyle kılmışlar ancak dördüncü gece cemaat mescide sığmayacak derecede çoğalınca Peygamberimiz yalnız yatsı namazını kıldırarak hanesine çekilmiş teravih namazı için çıkmamış ve sabah namazına kadar bekleyen cemaata namazdan sonra 'teravih için beklediğinizi biliyordum fakat üzerinize farz olur da edasından aciz kalırsınız diye korktum.(Buhari 2/252; müslim 1/524) O günden sonra herkes teravih namazını evinde veya mescidde kendi kendine kılmaya devam etmiştir.

[b]Sadaka-i fıtır:[/b] Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem zekât-ı fıtrı müslümanlardan köleye, hurre, erkeğe, kadına, küçüğe, büyüğe hurmadan bir sa', yâhud arpadan bir sâ' olarak vâcib kıldı. Ve bu sadakanın, halk bayram namazına çıkmazdan evvel verilmesini emreyledi. (Sahih-i Buhari /749 )

Fıtır sadakası, Ramazan Bayramı'mn ilk günü, sabahının ikinci fecrinin doğmasından sonra vacip olur.

Bu vakitten önce ölmüş olan kimsenin, üzerine fıtır sadakası vacib olmaz.

Bu vakitten Önce doğmuş olan çocuğa veya müslüman olmuş bulunan kimseye ise, fıtır sadakası vacib olur. Bu vakitten sonra doğmuş olan veya müslüman olmuş bulunalara ise sadaka-i fıtir va­cip olmaz.(Feteva-i Hindiyye)

[b]Zekat:[/b] Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Cabir (r.a.) anlatıyor:
"Resulullah (s.a.v) buyurdular ki:

-Deve, sığır veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah'in hakkini eda etmeyen herkese Kiyamet gunu, bu mallar, oldugundan daha cok ve mumkun oldugunca iri ve sisman olarak geleceklerdir. Adam, onlar icin, düz ve genis bir yere oturtulacak, hayvanlar bacaklari ve tabanlariyla onun uzerinden gececekler. Gecis sirasinda boynuzlariyla tosluyacaklar ve ayaklariyla ezecekler. Içlerinde boynuzsuz veya boynuzu kırık biri bulunmayacak. Bu sekilde sonuncusu da onun uzerinden gecince, birincisi ayni gecise tekrar baslayacak. Mahlukatin hesabi tamamlanip hukum verilinceye kadar bu haI devam edecek.

Keza "kenz'' (hazine) sahip olup da ondaki (Allah'ın) hakkini odemeyen herkese, Kiyamet gunu hazinesi, dazlak basli bir yilan olarak gelecek, agzini acip pesine dusecektir. Yilan yaklastikca adam ondan kacacak.

Sonunda yilan ona:

"Gizledigin hazineni al! Ben ondan mustagniyim!" diye bagirir. Adam, neticede yilandan kacma caresinin olmadigini anlayinca, elini agzina sokar. Yilan da onu, aygırın kemirmesi gibi kemiriverecek."

Buhari, Zekat 3, Tefsir, Al-i Imran 14, Beraet 6, Hiyel 3; Muslim, Zekat 26, (987)

Son bir dua ile yazımı bitiriyorum

[color=darkred][size=24px]اَللَّهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى[/size][/color]

Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anna. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)

Gufran ayı ramazan-ı şerif... yorumları

  • Image Description
    naz
    13.09.2007

    [quote]Son bir dua ile yazımı bitiriyorum
    اَللَّهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى
    Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anna. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)[/quote]

    amin..

    paylaşım için Allah razı olsun katip.