Ramazanda tok tutan yiyecekler (!)

Ramazan kapıya dayanınca, gazetelerde yazı başlığında olduğu türden haberler görünce ister istemez önce bir tebessüm ediyor insan. Ardından da acaba nelermiş diye göz atmadan geçemiyor. Hani Bektaşi’nin, “11 mübarek ay nasıl da çarçabuk geçip gitti…” demesi gibi…

İşin şakası bir yana, yazı başlığıyla muhteva arasında bir boşluk oluşmaması açısından, özellikle bu Ramazanda ilk defa oruç tutmayı deneyecek olan çocuklar (yada yetişkinler) için, ola ki faydası olur diye yazı sonunda konuyla ilgili birkaç satır yazmayı düşünüyorum. Ama bu vesile ile benim anlatmak istediği mevzu bundan tamamen farklı.

Geçen hafta gazetelerden birinde bu türden bir haberle ilk karşılaştığımda, “bilim adamları keşke daha çok çalışsalar da, insanın her türden açlığına karşı tok tutan unsurları da keşfedebilseler ve ilacını da geliştirseler…” diye düşünmeden edemedim.

Yunus Emre bir şiirinde, “Bunca varlık var iken, gitmez gönül darlığı” der. Maddiyattaki çeşitlilik ve bolluğa, bir de insandaki doymazlık ve dünya malına sahip olmada sınır tanımamazlık duygusu eklenince, insanoğlunu tok tutmak öylesine zor ki… Hemen her kültürde değişik ifade biçimleriyle de olsa var olan, “Gözünü toprak doyursun” sözü boşuna söylenmemiş demek ki… Kısacası, doymaz insan…

Sahip olduklarına şükretmektense, sahip olamadıklarına derin bir iç geçirmek, insanoğlunu mutsuz eden temel etkenlerin başında gelmektedir. Atalarımız, “kanaat en büyük zenginliktir” derken bunu anlatmış olmalılar…

Bunları nasıl doyuracağız?

Hâlbuki insanoğlunun doyurulması en kolay yönü midesidir. Bir simitle, kuru bir dilim ekmekle bile çoğu kere doyar insan. Bu açıdan, ramazanda belli saatler arasında aç kalma olayı abartılmamalı ve “az daha açlıktan ve susuzluktan ölüyordum…” denilerek oruç olayı trajik hale getirilmemelidir. Korkmayın, 30 gün de aç susuz kalsanız ölmezsiniz. Teröristlerin bir hiç uğruna ve anlamsız bir kavga için aylarca açlık grevine girdiği düşünülürse, sırf Allah rızası için tutulan oruç ibadeti karşısında, 10 saat yemedim içmedim diye övünmenin veya dövünmenin abartılacak bir yanı yoktur.

Ramazan orucunu, sadece yemek-içmekten belli saatler arasında sakınmak gibi basit bir şekilde algılamak, işin özünü ve İslam’ın beş şartından biri olan bu önemli ibadetin temel mahiyetini gözden kaçırmak olur. Orucun temel fonksiyonu, bireyleri sadece karın açlığıyla imtihan etmek değildir.

Karın açlığına iftar saatinde bir lokma yiyecekle de olsa çare var. Ya makam mansıba, şehvete, paraya, şöhrete karşı açlık duygusu nasıl frenlenecek? İnsandaki bu duygular nasıl doyurulacak? Bu konularda kanaatkârlık nasıl sağlanacak?

İnkâr yok… Hepimiz aynı Allah’ın kullarıyız ve açlık sadece midemizde değil bizim.

Üç kuruş menfaat yüzünden birbirini yiyen kardeşler, üç beş yıllık fani dünya hayatı için ölçüsüz koltuk kavgasına giren siyasiler veya bürokratlar, kamu veya özel sektörde bir üst pozisyonlara gelmek için bin takla atmayı göze alan doymak bilmez aç ruhlar nasıl tatmin edilecek? Bu konularda tok kalabilme nasıl başarılacak? Bunları elde etmek için sarf edilen enerji kaybı nasıl telafi edilecek?

Ramazanda insanları tok tutan yiyecekleri sıralarken diyoruz ki; keşke şan şöhrete, makam mansıba, paraya pula ve şehvete olan insani ve nefsanî duygularımızı frenlememize yarayacak formüller de geliştirilebilse…

Diyeceksiniz ki, o formüller zaten var kitaplarımızda ve kültürümüzde… Mesele de o zaten. Kitabına uygun yaşam tarzı neden yok ki hayatımızda?

Ramazan ayı bunu da sorgulamamıza yardımcı olmalı… Feyziyle ruhlarımızı dingin hale getirerek kendimizi dinleme, silkinme ve çevremizi fark etme açısından da ola ki bereketinden istifade ederiz.

Gelelim yazıya başlık olan konuya…

Tokluk hissini uzun zaman hissetmek için şunları öneriyor uzmanlar…

Öncelikle karbonhidratlı yiyecekler. Bilindiği gibi karbonhidratlar kepek, buğday gibi tahıl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde bulunur. İçlerinde bulunan lifler, sindirim sistemini harekete geçirir. Ayrıca bu besinler insanı tok tutarak açlık hissini engeller. Demek ki Anadolu’daki ramazan kültüründe ramazan öncesi hazırlıklar yapılırken, onun için hamur işi besinler hazırlıyormuş analarımız… Bilimin yeni farkına vardığını, onlar yüzlerce sene öncesinden tespit etmişler.

Kromlu yiyecekler vücuttaki insülin dengesini korumaya yardımcı olmaktadır. Kan şekerinin düşmesi açlığa yol açar. Aynı zamanda kişinin daha uzun süre tok kalmasını sağlar. Krom ihtiyacını karşılamak için fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve tahıl ürünleri yemek gerekir. Demek ki, ramazanda yapılan hamur işi besinler üzerine bunun için fındık, ceviz döküyormuş analarımız.

Özellikle muz, avokado, yulaf ve peynirde bulunan triptofan ise, proteinlerin büyük bölümünde bulunan bir çeşit aminoasittir. Can sıkıntısını giderir ve iştahı kapar. Bezelye, fıstık ve fasulyede bulunur.

Yazıyı bitirmeden önce, oruca yeni başlayanlar için kolay acıkmaya neden olan yiyeceklere de örnekler verelim.

Çocukların çok sevdiği patates kızartması çok çabuk acıkmaya neden olur. Yapısında bulunan bileşikler kan basıncını düşürücü etki yapar. Kırmızıbiber de iştah açar. Acılı ketçap da hakeza… Onun için, acı bir yemek yediğinizde doyduğunuzu çok kolay anlayamazsınız.

Karalahana: Karaciğer ve bazı kan kanseri türlerine de iyi gelen kara lahana, iştah açıcı özelliği nedeniyle çabuk acıktırır. Diyet yapıyorsanuz uzak durmanız gereken besinlerden biri de greyfurttur. İştah açıcı özelliği vardır.

Son olarak şunu söyleyelim:

Bugün eğer evinize ramazan alışverişi yapacaksanız, temel gıda maddelerinden oluşan bir poşet malzeme alarak, mahalledeki bir ihtiyaç sahibinin kapısına bırakmaya ne dersiniz?



* Osman Özsoy

Konular