Kurban bayramınızı kutluyoruz!

[b][color=green]Kurban bayramınızı kutluyoruz!


İlk kurban kestiğimiz gün hayvanların da canlarının aziz olduğunu fark ettim.

Müminlerin büyük bayramlarından biri Ramazan, diğeri de Kurban bayramıdır. Kurban bayramında, hayatın azizliğini derinden hissediyor, aileler ve akrabalar olarak sevgiyle kaynaşıyoruz. Bu bayramın anlamına uygun davranmanın yolu,

-imkanı olanların kurban kesmesi ve çevresine dağıtması,
-akraba ve komşu ziyaretleri yapılması,
-dua ve ibadette özel bir ruh atmosferine girilmeye çalışılması,
-mümkünse mezarların ziyaret edilerek, fatiha bekleyen büyüklerimize dualar okunması,
-bayram boyunca, temiz kokularla, güzel elbiselerle, güler yüzle, özellikle çocuklara bu sevincin yaşatılmasıdır.
Kurban bayramınızı kutluyoruz ve sizi Sevgi Zekası kitabından bir kesitle baş başa bırakıyoruz. Esenliklerle kalınız.

Dr. Muhammed Bozdağ

---------------------------------------------------------------------

Hayvan sevgisinin en etkili besleyicisi kurban ibadetidir. Kurban insana, köftede kebapta tükettiği canların azizliği hissettiriyor. Kur’an şöyle buyurur: “Biz her ümmet için bir kurbanlık hayvan kesme zamanı, yeri ve tarzı belirledik ki, kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlıkların üstüne Allah'ın ismini ansınlar.” (Kur’an, Hac: 34)

Hz. İbrahim’den (as) rüyalarında evladını kurban etmesi istendi. Evladını kurban edeceği sırada Cebrail’le (as) gönderdiği koçla da Allah insanlığa şu büyük dersleri kazandırdı: (1) Allah’a insan kurban edilemez; insan canı çok azizdir. (2) Allah sizin hediyenize muhtaç değildir. (3) Evladınız bile olsa hiçbir şeyi Allah’tan fazla sevmeyin ki başınıza bela olmasın. (4) Hayvanların canlarının da aziz olduğuna tanıklık edin de merhamet gösterin. (5) Fakirlerinizi gözetip ikramlarda bulunun.

Çocuk yaşta avcılığı öğrendim. Babamın tüfeğiyle uçan bıldırcınları avlar, geceleri ışık tuzağıyla yakaladıklarımın da boyunlarını ellerimle koparırdım, acıma bilmezdim.

Babam sevimli bir koç aldı. Hayatımda hiçbir hayvanı bu koç kadar sevmedim. Günlerimiz koçumuzla geçerdi. Kurban günü gelip çattı. Sabah erkenden kalktık. Bayramlık elbiselerimizi giyindirdiler, güzel kokular süründük. Tüm köylüler camide toplandı. Her gören büyüğümüz elimize harçlık tutuşturuyor; bayram sevinciyle sekerek koşuşturuyorduk.

Camide hoca kurbanın anlamını anlattı. “Hayvanlar Allah’ın aziz canlılarıdır. Onları şükürsüz, saygısız ve besmelesiz kesip yemek bize helal olmaz. Allah bize canımızı bağışladı ve kestiğimiz kurbanla bize canın azizliğini gösteriyor. Hayvanlara sevgiyle ve şefkatle davranmayı öğretiyor. Bayramlarda bizi birbirimizle kaynaştırıyor” dedi. Hocanın her cümlesinde koçumuzun kesileceğinin üzüntüsünü duydum.

Camiden çıkınca herkes bayramlaştı. Büyüklerin öncülüğünde mezarlığımıza yöneldik. Dedelerimizin, ninelerimizin kabirlerini ziyaret edip, Kur’an okuduk, dualar ettik. Eve döndüğümüzde tüm akrabalar bir aradaydı ve herkeste telaşlı bir heyecan vardı.

Tekrar abdest aldık. Koçumuzu getirdik. Kesileceği dakikaya kadar onu sevdik. Son ana kadar elimizden taze ot yedi; su içti. Babamın hayatında hiçbir bıçağı bu kadar uzun süre keskinleştirdiğini görmemiştim. Sanki bir vuruşta kılı bölmek istiyordu.

Tekbirlerle kurbanımızı harmana götürürken ağlıyordum; ölmesin diye yalvarıyordum. Babam, “Oğlum, zaten her yıl nice hayvanlar kesiliyor, etini yiyoruz. Onların da canı böyle aziz. Ama bu kurban bizim cennet yolumuzda bineğimiz olacak.” Sözleriyle beni sakinleştirdi. Hayvanı yatırdık. Başını okşuyordum ve gözlerime bakıyordu. Dualar okudum. “Allah’ım bu kurbana acı çektirme” dedim. Ölüp gittiğimizde bizi orada karşılayacağına inanmıştım.

Babam bıçağı iki kez vurdu ve bıraktı. Bedeni titriyordu. Onun kanları ve benim gözyaşlarım akıyor; hep bir ağızdan tekbirler getiriyorduk. Birçok hayvanı acımadan kesmiştim; ama bu koç benim yerime ölüyor gibiydi.

Hayvanın kanını dahi açıkta bırakmadık. Günah olmasın diye, atılacak her şeyi toprağa gömdük. Etlerinin çoğunu komşulara, kesemeyenlere dağıttık.

O gün hayvanların canlarının azizliğini fark ettim. Aylar geçti. Babamın tüfeğini alıp avlanmaya çıktım. Bıldırcın uçtu, ateş edemedim; çakal çıktı tüfeği doğrultamadım. Bu benim son ava çıkıp boş döndüğüm gün oldu. Bu kurbandan önce, böcek öldürmekle eğlenirdim. Şimdi bir karıncaya bassam içim sızlıyor. Bugün kurbanımı ibadet bilinci içerisinde cesaretle kesebilirim; ama bir akrebi bile öldürmekte zorlanırım.

Kan görmek için kurban kesilmez. İbadet bilinci içerisinde yapamayan, kurbanını hayır kurumlarına verebilir. Kurbanın asıl önemli tarafı, yaşanan kaynaşma havası, getirilen tekbirler, içerisine girilen ibadet atmosferi ve hayvanlara hissedilen şefkat duygusudur. Ortalık kirlenirse, işin ruhu kaçmış, şekli kalmış demektir.

[url]www.yetenek.com/[/url][/color][/b]