ruha hitap eden ezan !!!
Dinî inançlara ve yasayışa uzak bir gençtir Ertan. Öğrencilik yılları da hep böyle geçmiştir. Sadece kendi düşünceleri doğrudur. Mezun olup askerliğini yaptıktan sonra bankada çalışmaya başlar, bu arada evlenir, çoluk çocuğa karışır.
Namaz kılma, oruç tutma gibi Allah'ın emirlerini yerine getirmez, hatta oruç tutmayı saçma bulur. "Ne o öyle, insan akşama kadar aç kalıyor, hiç bir anlamı yok" der. "Aç, susuz kalmayla ibadet mi olurmuş?" diye etrafındakilere söylenir. Yalnız ibadetlerini yerine getirenleri saygıyla karşılar. Devamlı çay ve sigara içer. Bunların üzerine yoğun iş temposu da eklenince vücudu yorgun düşer. Gırtlak kanserine yakalanır. Genç eşi ve iki küçük çocuğuyla birlikte zor günler geçirir.
Hayat aynı yol üzerinde gitmemektedir. Sağlıklı ve mutlu günlerin arkasından, çetin bir hastalıkla boğuşmayla geçen acılı yıllar gelir.
Yapılan tedkiklerden sonra ameliyattan başka bir çözüm olmadığı ortaya çıkar. Saatlerce süren bir ameliyat geçirir. Ameliyatı risklidir, eğer hastalık vücudunu sardıysa belki birkaç aylık ömrü kalmıştır. Ne var ki, çektiği acılar ve ıztıraplardan sonra bile yine düşünceleri değişmemiştir. Dünyanın faniliğini, ahiretin önemini hissetmesi gerekirken, yine aynı boşvermiş hayata devam etmektedir. Bankadan malûlen emekli olur ve tedavisi birkaç sene devam eder.
Böylece yıllar geçer. Artık iyileşmiştir. Çektiği onca acıyı geride bırakmıştır. Eşi ise, kendisinin aksine daha bir inançlıdır, elinden geldiğince ibadetlerini yerine getirir. Ramazan aylarında eşi tek başına sahura kalkar, oruç tutar, kendisine de:
- Ibadetlerini yerine getirmiyorsun, hiç olmazsa Ramazan boyunca orucunu tut, der. Ama Ertan Bey, her zaman olduğu gibi aldırış etmez.
Bir Ramazan günü yine eşi sahura kalkmıştır, tüm ısrarlarına rağmen yine beyini oruç tutmaya ikna edemez. Ertan Bey o gün pencereyi açmıştır ve tam o sırada sabah ezanı okunmaktadır. Her yer sessizdir, sadece diğer camilerden de gelen ezan sesleri semayı çınlatır.
Bu ses, her zaman duyduğu ezan sesiydi, ama hiçbir zaman o Ilâhî davet onun dikkatini bu kadar çekmemişti. Fakat bugünkü bambaşkaydı sanki. Ezanın her cümlesi, sanki onun ruhuna, kalbine hitap ediyordu.
Acaba o manevî çağrı yeni bir yaşantının başlangıcı mı olacaktı? Neden her Müslüman oruç tutuyordu, aç susuz kalıyordu? Kendi de bir gün oruç tutmayı denese, Yaratanın verdiği nimetlerin değerini anlayıp aç kalan insanların durumunu anlasa, ne olurdu?
Tüm bunları düşünürken ezan sesi evin içini doldurmuştu. Sanki müezzin evin içinde okuyormuş gibi, davete icabet etmesini istiyordu.
Birden yaşantısı gözünün önünden geçti. Kimdi, dünyaya niye gelmişti, niçin insanlar bu mübarek ayda ibadet edip Allah'a kulluklarını yerine getirmeye çalışıyorlardı? Kafası iyice karışmıştı. Yıllardır geçiştirdiği sorular beynine hücum etmişti. Sanki kaçış yoktu artık.
- Aman Allah'ım, dedi. Ne oluyor bana? Sanki her şey anlamsızdı. Ezanın meydana getirdiği ulvî düsünceler ve duygular sanki her şeye bir mana veriyordu. Vücudunun titrediğini hissetti. Bugün ne olmuştu ona? Her zaman duyduğu ezan değil miydi bu? Ama bugün garip düşüncelere dalmıştı. Elinde olmadan hüngür hüngür ağlıyordu.
O gün sahur yemeği yemediği halde oruç tutmaya karar verdi. Garipti. Hayatının ilk orucunu, sahursuz ve aç bir şekilde tutuyordu. O gün tarifsiz bir huzur vardı içinde. Aynı gün namaz kılmak için sureleri ezberlemeye çalıştı ve namaza başladı.
Bu büyük değişim herkesi şaşırtmıştı. Allah ne büyüktü! Onca acıya, sıkıntıya rağmen ölüm ve ahireti düşünmeyen bir insan, ezan sesiyle hidayete ermişti. Tabiî bu değişimden en çok mutlu olan eşiydi. Artık sahura birlikte kalkıyorlar, birlikte namaz kılıyorlardı.
ALLAH HEPİMİZİ HİDAYETE ERDİRSİN, EZAN SESLERİ HEP RUHUMUZA HİTAP ETSİN ……AMİN
Saygı ve sevgimle……
(alıntı)
Namaz kılma, oruç tutma gibi Allah'ın emirlerini yerine getirmez, hatta oruç tutmayı saçma bulur. "Ne o öyle, insan akşama kadar aç kalıyor, hiç bir anlamı yok" der. "Aç, susuz kalmayla ibadet mi olurmuş?" diye etrafındakilere söylenir. Yalnız ibadetlerini yerine getirenleri saygıyla karşılar. Devamlı çay ve sigara içer. Bunların üzerine yoğun iş temposu da eklenince vücudu yorgun düşer. Gırtlak kanserine yakalanır. Genç eşi ve iki küçük çocuğuyla birlikte zor günler geçirir.
Hayat aynı yol üzerinde gitmemektedir. Sağlıklı ve mutlu günlerin arkasından, çetin bir hastalıkla boğuşmayla geçen acılı yıllar gelir.
Yapılan tedkiklerden sonra ameliyattan başka bir çözüm olmadığı ortaya çıkar. Saatlerce süren bir ameliyat geçirir. Ameliyatı risklidir, eğer hastalık vücudunu sardıysa belki birkaç aylık ömrü kalmıştır. Ne var ki, çektiği acılar ve ıztıraplardan sonra bile yine düşünceleri değişmemiştir. Dünyanın faniliğini, ahiretin önemini hissetmesi gerekirken, yine aynı boşvermiş hayata devam etmektedir. Bankadan malûlen emekli olur ve tedavisi birkaç sene devam eder.
Böylece yıllar geçer. Artık iyileşmiştir. Çektiği onca acıyı geride bırakmıştır. Eşi ise, kendisinin aksine daha bir inançlıdır, elinden geldiğince ibadetlerini yerine getirir. Ramazan aylarında eşi tek başına sahura kalkar, oruç tutar, kendisine de:
- Ibadetlerini yerine getirmiyorsun, hiç olmazsa Ramazan boyunca orucunu tut, der. Ama Ertan Bey, her zaman olduğu gibi aldırış etmez.
Bir Ramazan günü yine eşi sahura kalkmıştır, tüm ısrarlarına rağmen yine beyini oruç tutmaya ikna edemez. Ertan Bey o gün pencereyi açmıştır ve tam o sırada sabah ezanı okunmaktadır. Her yer sessizdir, sadece diğer camilerden de gelen ezan sesleri semayı çınlatır.
Bu ses, her zaman duyduğu ezan sesiydi, ama hiçbir zaman o Ilâhî davet onun dikkatini bu kadar çekmemişti. Fakat bugünkü bambaşkaydı sanki. Ezanın her cümlesi, sanki onun ruhuna, kalbine hitap ediyordu.
Acaba o manevî çağrı yeni bir yaşantının başlangıcı mı olacaktı? Neden her Müslüman oruç tutuyordu, aç susuz kalıyordu? Kendi de bir gün oruç tutmayı denese, Yaratanın verdiği nimetlerin değerini anlayıp aç kalan insanların durumunu anlasa, ne olurdu?
Tüm bunları düşünürken ezan sesi evin içini doldurmuştu. Sanki müezzin evin içinde okuyormuş gibi, davete icabet etmesini istiyordu.
Birden yaşantısı gözünün önünden geçti. Kimdi, dünyaya niye gelmişti, niçin insanlar bu mübarek ayda ibadet edip Allah'a kulluklarını yerine getirmeye çalışıyorlardı? Kafası iyice karışmıştı. Yıllardır geçiştirdiği sorular beynine hücum etmişti. Sanki kaçış yoktu artık.
- Aman Allah'ım, dedi. Ne oluyor bana? Sanki her şey anlamsızdı. Ezanın meydana getirdiği ulvî düsünceler ve duygular sanki her şeye bir mana veriyordu. Vücudunun titrediğini hissetti. Bugün ne olmuştu ona? Her zaman duyduğu ezan değil miydi bu? Ama bugün garip düşüncelere dalmıştı. Elinde olmadan hüngür hüngür ağlıyordu.
O gün sahur yemeği yemediği halde oruç tutmaya karar verdi. Garipti. Hayatının ilk orucunu, sahursuz ve aç bir şekilde tutuyordu. O gün tarifsiz bir huzur vardı içinde. Aynı gün namaz kılmak için sureleri ezberlemeye çalıştı ve namaza başladı.
Bu büyük değişim herkesi şaşırtmıştı. Allah ne büyüktü! Onca acıya, sıkıntıya rağmen ölüm ve ahireti düşünmeyen bir insan, ezan sesiyle hidayete ermişti. Tabiî bu değişimden en çok mutlu olan eşiydi. Artık sahura birlikte kalkıyorlar, birlikte namaz kılıyorlardı.
ALLAH HEPİMİZİ HİDAYETE ERDİRSİN, EZAN SESLERİ HEP RUHUMUZA HİTAP ETSİN ……AMİN
Saygı ve sevgimle……
(alıntı)
ruha hitap eden ezan !!! yorumları
hhmercan
22.04.2009oda olur İnşallah bir gün kardeşim ...
_Seval_
21.04.2009Gurbette kulaklarim ezan´a hasret kalmis
keske bende hergün ezan sesi ile kalksam
paylasim icin tskhhmercan
18.04.2009Allah razı olsun kardeşim ...
gull
12.07.2007sela kardeşim çok iyi bir konu ve etkileyici.aynı zamanda uyarıcıda.
Allah bu ezan seslerinden bizleri mahrum etmesin inşallah.
Bu zamanda daha gur ve yüreklere hitap etmiş olması için daua edeceğiz.
Allah razı olsun paylaşaımınız için ve bu güzel yazılarınız için.
selam ve dua ile..
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan