İnsanları sevindirmek

Ev halkını, konu komşuyu, arkadaş çevresini, kısacası insanları, can taşıyan her varlığı sevindirmek büyük bir fazilet…

İmanın ürünü bu erdemlilik. İnsan iyilikleriyle vardır. Bu dünyada da, ahirette de bunlarla yüzyüze gelecektir.

Maddeten de, manen de yapılabilir iyilik. Herkes imkân ve konumuna göre, gücü yettiği ölçüde çevresine yararlı olacak, onları memnun ve mutlu etmeyi ve sevindirmeyi hedef alacaktır.

Bazan bir ihtiyaç sahibinin küçük bir ihtiyacını karşılamak onu mutlu etmeye yeter. Birşey yapamasa bile bazan yol gösterir insan. Maddeten birşey yapamıyorsa manen destek verir, mutlu etmeye çalışır.

Öyle ya herkeste para-pul olmayabilir, bir arkadaşının, bir dostunun maddeten sıkıntısını gidermede birşeyler yapamayabilir. Ama güler yüz ve tatlı söz gibi manevî bir sermaye herkeste bulunur. Bununla o kardeşine el uzatabilir.

Nitekim Allah Resûlü (asm), “Siz mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz. Öyleyse güleryüzlülüğünüz ve güzel huyunuzla onları mennun ediniz”(1) buyurmuştur.

Güleryüz, tatlı söz ve güzel huy gibi emsalsiz sermayeyi insanlardan esirgemeye hiçbir engel ve sebep yok. İnsan biraz kendini zorlasa bunları elde edebilir ve destek verebilir.

Diyelim ki siz bir hasta arkadaş veya dostunuzu ziyarete gittiniz. Gördünüz ki son derece bitkin ve karamsar. Morale, şevke alabildiğince ihtiyacı var. Toparlamasına, moral bulmasına sebep olacak birkaç cümle pekâlâ kullanabilir, iyi olacağı telkininde bulunabilirsiniz. Bu onun üzerinde o kadar etkili olur ki yüzlerce ilâcın yapamayacağını yapar. Hastalar Risalesi’nde denildiği gibi, “Me’yus ve ümitsiz bir hastaya manevî bir teselli bazan bin ilâçtan daha nafî [faydalı]”(2) değil midir?

Bir an için sıkıntıya düşmüş, onulmaz bir hastalığa yakalanmış o kişi yerine koyun kendinizi. Ne kadar teselliye, morale muhtaç olduğunuzu anlamakta zorlanmazsınız. Dinimizde hasta ziyaretlerinin, sıkıntıya düşmüş bir kimseye yardımcı olmanın sevabının büyüklüğü de bundan kaynaklanıyor.

Meselâ siz bir kardeşinizin sıkıntısını giderdiniz, karşılığının neler olacağını bir düşünün! Sevgili Peygamberimiz (asm) buyurmuyorlar mı “Kim bir mü’min kardeşinin ihtiyacını karşılarsa Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman kardeşinin üzüntüsünü giderirse Allah da Kıyamet gününde onun ayıbını örter”(3) diye.

Ektiklerimizi biçeriz ancak.


Dipnotlar:

1- Feyzü’l-Kadir, 2:557.

2- Hastalar Risâlesi, s. 87.

3- Buharî, Mezalim: 3; Müslim, Birr: 58.

(alıntı)

Konular