İmam-ı birgivi'den mezhepler
İMÂMI BİRGİVÎ’DEN MEZHEBLER
"Hakk Teâlâ âlimlere şu yolda emretmiştir: Çalışsınlar, zahmetler çeksinler, Allâh’ın Kitabın’dan ve Resûlullâh'ın (s.a.v.) sözünden o gizli hûsusları bulsunlar ve onun ile amel etsinler, başkalarına da öğretsinler. Tâ ki, onlara çok sevûplar verile. Eğer (Allâh'ın Kitabın’dan ve Resûlullâh Aleyhisselâm'ın sünnetinden hüküm çıkarmağa salâhiyetli büyük) bir âlim yanlış anladıysa mazur olur. Ona, bu yanlışından dolayı günah yazılmaz. Bu mertebeye kadir olmayanlara (yâni Kur'ân'dan ve Sünnet'den hüküm çıkarmak derecesine gelmemiş olanlara) emretti ki, bunlardan birine uysun. Onun sözü ile amel etsin. Eğer uyduğu âlim hatâ ettiyse o dahî mazur olur ve kendisine günah yazılmaz.
Resûlullâh (s.a.v.) dünyadan gittikten sonra Ashâb, gazâyı mühim görüp ona çalıştılar. Kitâbullah'tan ve Hadîs'ten çokça ahkâm çıkarıp yazmaya elleri değmedi. Hem onların ihtiyacı yoktu. Zîrâ müctehid idiler. Vakt-i hacette ictihâd ederlerdi. Hâdiseler de çok değil idi. Onlar gittikten sonra Ehl- i îslâm çoğaldı. Hâdiseler ve cehl yayıldı. Bu hal karşısında o zamanın âlimlerine başka şeyden vazgeçip, çalışmak ve ictihâd etmek Allâh'ın Kitabın’dan ve Hadîs'ten ahkâm çıkarıp yazmak lâzım oldu. Her âlim aklı erdiği kadar çalıştı ve anladığını halka beyan edip yazdı. Her birine bir taife tâbi oldu. Kimi İmam Ebû Hanîfe'ye, kimi İmam Şâfii'ye, kimi İmam Mâlik'e, kimi İmam Ahmed bin Hanbel'e, kimi Süfyân-ı Sevrî'ye ve kimi de Dâvûd- ı Zâhiri'ye ve başkalarına tâbi' oldular. Ve bu zamana gelinceye kadar tâbi' oldukları mezheble amel ettiler. Bunların hepsi itikâtta bir olup ehl-i sünnet ve cemâattir. Aralarındaki fark, amelde bazı hûsusta birbirine muhalefet etmeleridir. O muhalefet Allâhü Teâlâ'nın izniyle olmuştur. Zarar vermez. Müslüman bir kimse onlardan hangisine tâbi' olsa câizdir. Cennet'e girer. Tâbi' olduğu imam hatâ etmiş olsa bile zarar vermez.
Bu diyarda Ebû Hanife’nin (r.a.) mezhebi yayılmıştır. Bu memleketin halkı onu imam edinmiştir. Zira o, bütün imamlardan evvel gelmiştir. Îmam Şafii (r.a.), İmam Ebû Hanife’nin (r.h.) vefat ettiği yılda doğmuştur. Diğer zikrolunanların da hepsi: ondan sonra gelmişlerdir. Galip olan zannımız şudur ki, îmam Ebû Hanife’nin (r.a.) anlayıp çıkardığı mes'elelerin savâbı (doğruluğu) diğer imamların savâbından çok olduğudur. “Amelde mezhebim Ebû Hanife'dir”, demenin mânâsı; Ebû Hanîfe'yi ibâdetde ve muamelede imam edindim, Kitabullah'dan ve Hadîs'den anlayıp çıkardığını kabul ettim ve onun sözüyle ameli tercih ettim demektir.” (Birgivi Vasîyetnâmesi)
"Hakk Teâlâ âlimlere şu yolda emretmiştir: Çalışsınlar, zahmetler çeksinler, Allâh’ın Kitabın’dan ve Resûlullâh'ın (s.a.v.) sözünden o gizli hûsusları bulsunlar ve onun ile amel etsinler, başkalarına da öğretsinler. Tâ ki, onlara çok sevûplar verile. Eğer (Allâh'ın Kitabın’dan ve Resûlullâh Aleyhisselâm'ın sünnetinden hüküm çıkarmağa salâhiyetli büyük) bir âlim yanlış anladıysa mazur olur. Ona, bu yanlışından dolayı günah yazılmaz. Bu mertebeye kadir olmayanlara (yâni Kur'ân'dan ve Sünnet'den hüküm çıkarmak derecesine gelmemiş olanlara) emretti ki, bunlardan birine uysun. Onun sözü ile amel etsin. Eğer uyduğu âlim hatâ ettiyse o dahî mazur olur ve kendisine günah yazılmaz.
Resûlullâh (s.a.v.) dünyadan gittikten sonra Ashâb, gazâyı mühim görüp ona çalıştılar. Kitâbullah'tan ve Hadîs'ten çokça ahkâm çıkarıp yazmaya elleri değmedi. Hem onların ihtiyacı yoktu. Zîrâ müctehid idiler. Vakt-i hacette ictihâd ederlerdi. Hâdiseler de çok değil idi. Onlar gittikten sonra Ehl- i îslâm çoğaldı. Hâdiseler ve cehl yayıldı. Bu hal karşısında o zamanın âlimlerine başka şeyden vazgeçip, çalışmak ve ictihâd etmek Allâh'ın Kitabın’dan ve Hadîs'ten ahkâm çıkarıp yazmak lâzım oldu. Her âlim aklı erdiği kadar çalıştı ve anladığını halka beyan edip yazdı. Her birine bir taife tâbi oldu. Kimi İmam Ebû Hanîfe'ye, kimi İmam Şâfii'ye, kimi İmam Mâlik'e, kimi İmam Ahmed bin Hanbel'e, kimi Süfyân-ı Sevrî'ye ve kimi de Dâvûd- ı Zâhiri'ye ve başkalarına tâbi' oldular. Ve bu zamana gelinceye kadar tâbi' oldukları mezheble amel ettiler. Bunların hepsi itikâtta bir olup ehl-i sünnet ve cemâattir. Aralarındaki fark, amelde bazı hûsusta birbirine muhalefet etmeleridir. O muhalefet Allâhü Teâlâ'nın izniyle olmuştur. Zarar vermez. Müslüman bir kimse onlardan hangisine tâbi' olsa câizdir. Cennet'e girer. Tâbi' olduğu imam hatâ etmiş olsa bile zarar vermez.
Bu diyarda Ebû Hanife’nin (r.a.) mezhebi yayılmıştır. Bu memleketin halkı onu imam edinmiştir. Zira o, bütün imamlardan evvel gelmiştir. Îmam Şafii (r.a.), İmam Ebû Hanife’nin (r.h.) vefat ettiği yılda doğmuştur. Diğer zikrolunanların da hepsi: ondan sonra gelmişlerdir. Galip olan zannımız şudur ki, îmam Ebû Hanife’nin (r.a.) anlayıp çıkardığı mes'elelerin savâbı (doğruluğu) diğer imamların savâbından çok olduğudur. “Amelde mezhebim Ebû Hanife'dir”, demenin mânâsı; Ebû Hanîfe'yi ibâdetde ve muamelede imam edindim, Kitabullah'dan ve Hadîs'den anlayıp çıkardığını kabul ettim ve onun sözüyle ameli tercih ettim demektir.” (Birgivi Vasîyetnâmesi)
İmam-ı birgivi'den mezhepler yorumları
Caddy
29.07.2007[b]Mezheblere dil uzatanlara iyi bir cevab olmuş bu azizim. Birgivi Hazretlerinin bu beyanını ilk kez okuyorum. Benim için çok faydalı oldu. Ziyadesiyle istifade ettim vasıtanızla elhamdulillah. Allah razı olsun.[/b]
dilbeste
15.07.2007[b]Mezhep[/b]ler konusu halkımızca yakinen bilinmeyen, bilenlerin de bir çoğunun kulaktan dolma yanlış bilgilerle yetindiğini gözlemliyoruz. Bazı kesimlerin de [b]"Ben belli bir mezhebe uymuyorum, hepsine uyuyorum."[/b] gibi manasız sözler sarf ettiğine şahit oluyoruz zaman zaman. [b]Mezhep[/b] kavramının bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.. İnşallah yazınız faideli olacaktır, teşekkür ediyorum yazınız için..
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan