MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU?
Tanıştığınızda soruyor: Hangi cemaattensin? Nereye bağlısın?
Müslüman olmanız yetmiyor, kesmiyor zatı muhteremi
Bu nasıl mantık? anlayan beri gelsin.
MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU?
Yüreklerimizde, zihinlerimizde, bilinçaltımızda yerleşmiş bazı düşünceler var söküp çok uzak bir yerlerde düşünce çöplüğüne atmamız gereken.
Bazılarımıza Müslüman olmak yetmiyor, kesmiyor nedense?
Tanıştığınızda soruyor: Hangi cemaattensin? Nereye bağlısın?
Müslüman olmanız yetmiyor, kesmiyor zatı muhteremi.
Bu nasıl mantık? anlayan beri gelsin.
Genel olarak biz Müslümanlarda mevcut bazı düşünce ve fikirler var Kur’an’la hiç bağdaşmayan, örtüşmeyen.
İşte bu mantığın yansıması olan bu düşünce de bunlardan biri.
Oluşun sahibi yüce Rabbimiz bir isimle müsemma kılmış. Şeref duyduğumuz, mensubu olmakla iftihar ettiğimiz bu isim nedendir bilinmez bazılarını kesmiyor.
Rabbimiz “adınız bu” buyurmuş, fakat hala adam yetinmiyor, soruyor.
Hangi mezheptensin, meşreptensin, cemaattensin? Bu biraz kabeye-kıbleye hangi cenahtan dönüyorsunuz? gibi absürd bir soru.
Bir Müslümanın kabeye hangi taraftan müteveccih olduğunun ne önemi var. Kıbleye dönük mü ona bakalım. Nereden dönmüşse dönmüş. İster rükni yemani, ister rükni şami, ya da başka cenahtan ne fark eder?
Şöyle düşünesi geliyor insanın; “acaba ahirette önce bu isimlerden mi sorulacağım?!”
Okuyoruz “Daha önce ve Kur’ an’da, Peygamber'in size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için size Müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah’ın emirlerine sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahib ve ne güzel yardımcıdır.” (Hacc Suresi: 78)
Konu ile alakalı başka ayetler de hatırlatılabilir elbette. Ama meselenin anlaşılması için bu ayet yeterli.
Tüm Müslümanlar olarak hangi vasıfları haiz olmamız gerektiği beyan ediliyor. Namaz kılmak, zekat vermek, İlahi emirlere sarılmak, Allah’ı sahib bilmek. Bunlar her Müslümanda olmazsa olmaz asgari şartlar.
Cidden çok ayıp oluyor. Ne istiyoruz biz? Karşımızdaki imandaşımızın aynı inanca mensup olması niye yetmez bir insana. Bu nasıl bir kafa? Soruya bakın: Nereye bağlısın? Hangi cemaattensin?
Bu soruyu soran birinin düşünce yapısını okumaya çalışsak, bir tahlil yapsak, şu sonuçlara varırız kanaatimce.
Sizi kendinden görmüyor, öteki olarak kabul ediyor peşinen.
Ümmet bilincine sahip değil.
Kur’an’a yakın değil, henüz cihanşumül ilke ve prensipleri bilmiyor.
Mutaassıp. Fikri ve düşünsel yapısı kendisine ait değil, kulaktan dolma.
Sorgulamıyor, beslendiği kaynaklar sahih değil.
Kendisini hakikatin merkezinde görüyor, ayar ölçüsü kendisi olmuş ona göre ölçüyor.
İslam’ın tüm insanlığın saadeti için teklif edilmiş bir inanç manzumesi, bir hayat tarzı olduğunun farkında değil.
İslam’la mutmain olamamış henüz, arıyor ama ne aradığını bilmiyor.
Kafirlerin, zalimlerin “ayır buyur” ya da “ böl, parçala, yut” taktiği için potansiyel imkan (üzümlü kek tabir caizse).
Daha çoğaltılabilir maddeler ama özetle bu düşünce yapısı hakim, bahsi geçen tipte.
Kendisi ile öteki olarak gördüğü insanlara, kategorize eden bir yaklaşımla bakan biri, kime neyi tebliğ edecek? İnsanlarla arasına duvar ören birinin yalnızlaşmasından, yalnız kalmasından, “sen, ben, bizim oğlan” takılmasından daha doğal ne olabilir ki? O yüzden sosyalleşme ve mesajı taşıma imkanından mahrumuz. Kendi kendimize kötülük ediyoruz haberimiz bile yok. Üst kimliğimiz İslam, ancak alt kimlik daha belirleyici imiş gibi ona yoğunlaşılıyor. Müslümanın üst kimliği tartışılmaz. Müslüman olmak teslim olmaktır. Tevhide tabi olmaktır. Alt kimliğe sıra gelince Müslüman olduktan sonra sabit-değişmez esasları ihlal etmedikce hangi alt kimliğe mensub olursak olalım o bizim tercihimizdir.
Tabii aklımızı kullanarak, katma değer olma niyeti taşıyarak dahil olmalıyız.
Uydu olmamalıyız, aklımızı hiç kimsenin cebine koymamalıyız. Bilinç ve şuur sahibi bir kimlik için çok okumalı, araştırmalı, tefekkür etmeli, üretmeli, katılmalıyız. Nedense biz hep takılıyoruz. Hatta günlük konuşmalarımızda da sıkça belki kullanıyoruz; “falan yere takılıyorum…” takılmakla katılmak çok farklı şeyler.
Takılan şuursuzca, bilmeden, üstünkörü, rastgele, irade dışı takılır. Ama katılan seçer, ayırır, bilir, murad eder ve dahil olur.
İlk tanıştığınızda size alt kimliğinizi soranlar da, takılanlar cümlesinden oluyor genelde.
Muhteremler! Tanıyalım, tanımaya çalışalım.
Tanımlamayalım.
Tanımak zahmet, emek, ter, çaba, gayret ister.
Tanımlamak ucuz yol/yöntemdir. Etiketle, paketle koy kenara.
Kaldı ki Allah’ınızın aşkına İslam ümmetini, eğer kategorize ederek, tefrikacı bir bakışla, tanımadan önce tanımlayan bir yaklaşımla ele alırsak bizim standartlarımıza uymayanları çıkarırsak kaçta kaçı kalır.
Rabbimiz Müslüman adını vermiş de biz razı olmuyorsak ve sadece kendimizi Müslüman olarak görüyorsak, standardı biz koyuyorsak, “Müslümanölçer” aleti bizim elimizde ise vay gele başımıza.
Hiç ehli zulme-küfre kızmayalım, kendi elimizle ettiğimizi kendimiz bulmuşuz.
Yasin AYDOĞAN
MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU? yorumları
gencc
28.07.2007Kardeşim naz harika yazmışsın ellerine sağlık Allah-ü Teala bizi İmamı Rabbani hz. şefaatlerine nail kılsın....
selametlenisyan
28.07.2007Allah sizlerden de razı olsun nazlı ve kecemre kardeşlerim.
Rabbim bizleri dini üzere sabit kılsın.
aminkeceemre
28.07.2007Olayı çarpıtma istersen :wink: Kastimin hoşgörülü olunması demek olduğunu sende biliyorsun bosuna alıntı yapmışın :wink:
Benim cümlemde din kelimesi geçiyormu nerden çıkardın şimdi iyi şekilde tekrar okunaz
28.07.2007[quote="keceemre"]Evet oysaki her görüşe açık olmak lazım sabit kalmamak lazım hep sen yanlış ben doğruyum dememek lazım boyle düşünenler yerinde sadece ve sadec sayarlar bir adım ilerleyemezler[/quote]
kardeşim dinde her görüşe açık olmak demek ne demek?
dinde şahsi görüş olamaz!
bu nettir,
benim görüşüm senin görüşün vs. ölçü değildir!
ölçü; kur'an, sünnet, icma ve kıyastır. bunların dışında kalanlar ise bidattir.
mesele bundan ibarettir.
[quote="nazli64"]yoksa o kapı şu kapı gezmekten bir türlü CENNETİN kapısına varamaz. [/quote]
evet nazlı kardeş bu konu ile ilgili imam Rabbani hazretleri şöyle buyuruyor;
[i]Dünya ve ahıret saadetlerine kavuşmak için, dünya ve âhıretin efendisine (S.A.V.) uymak lâzımdır. Ona uymak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olarak, önce itikadı düzeltmek lâzımdır. Bundan sonra o büyüklerin Kur'ân-ı Kerîmden ve hadis-i şeriflerden anlayıp bildirdikleri halâl, haram, farz, vâcib, sünnet, mendub, mubah ve müştebeh bilgilerini, öğrenmek ve bütün işlerini bunlara uygun olarak yapmak lâzımdır.
Bir şartı gözetmek lâzımdır. O da kalbi yalnız bir yere bağlamaktır. Kalbi birkaç yere bağlamak insanı harab eder. (Bir yerde olan her yere kavuşur. Her yere dağılan, hiç bir yer bulamaz.) sözü meşhurdur. (1.Cild 75. Mektûbdan) [/i]
ve şunu da aktarmak isterim;
[b]hadisi şerifte, ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı, birisi hariç diğerlerinin cehenneme gideceği,cennete gidecek tek fırkanın peygamber aleyhisselamın ve eshabı kiramın yolundan giden fırka olduğu bildirilmiştir. itikatda ayrılık olmaz. islam alimleri, hadisi şerifler ve icma ile hasıl olan hükümleri sistemleştirmişlerdir. bu sisteme ehli sünnet vel cemaat dendiği bütün muteber kitaplarda yazılıdır. sonradan çıkmış değildir. tek doğru olan islam itikadının adıdır. [/b]
rabbim cümlemizi efendimizin yolunda yaşatsın, müslümanları ehli sünnet itikadı üzere birleştirsin.
selamün aleyküm.nazli64
28.07.2007Allah razı olsun nisyan güzel bir konuyu siteye taşımışsın.
Bu konuda ben birşeyler yazmak istiyordumki Yasin kardeşimiz benim duygularımı daha güzel dile getirmiş.
Lütfen müslümanlar TAKLİTÇİ değil TAHKİKCİ bir müslüman olmaya gayret edelim. Ancak araştıran çaba sarfeden doğruyu bulur Kuranın aslına döner yoksa o kapı şu kapı gezmekten bir türlü CENNETİN kapısına varamaz.
Allah İNANDIM diyen her kulunu sıratı mustakimde birleştirir inşallah.
Zaman ayrılık zamanı degil bir olma zamanıdır inşallah inandım diyen tüm gönüller en kısa zamanda gel bende bir olalım demeden kayıtsız koşulsuz bir olmanın şuuruna varır.
Selam ve dua ile................................gencc
27.07.2007:D
selametlekeceemre
27.07.2007Evet oysaki her görüşe açık olmak lazım sabit kalmamak lazım hep sen yanlış ben doğruyum dememek lazım boyle düşünenler yerinde sadece ve sadec sayarlar bir adım ilerleyemezler
nisyan
27.07.2007[quote="keceemre"]Çok güzel yazmışınız tabi anlayana :wink:[/quote]
Gerçekten güzel söylemiş yazar
Onlar bizi tanımlamışlar,tanımaya çalışmıyorlar."vehhabi" "fitneci" ve "mezhepsiz" diye etiketlemişler.
Oyüzden ne söylesek fayda etmez.
.keceemre
27.07.2007Çok güzel yazmışınız tabi anlayana :wink:
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan