Re: DÜMENDEKİ ÇOCUK ( ilk yazı hata olursa af ola sanalcem

[quote="sanalcem"]:idea: :!: [color=darkred]İŞLETME BİLİM UZMANI: ADNAN ŞİMŞEK [/color]

[size=18px]“Yanlış haritaya bağlı çabalardaki artış, sizi yanlış yere daha hızlı götürür” [/size]S.COVEY

[size=18px]Dümendeki çocuk gibiyiz her birimiz...

Tercihlerimiz, belirlediğimiz rotamız, Rabbimizin izni ile bizi kâh fırtınalı denizlere, kâh ılıman iklimin hakim olduğu sakin limanlara götürüyor.

Fırtınalı denizlerde hadiselerin dağlarvari dalgaları ile boğuştuğumuzda kabahati denizde buluyoruz çoğu zaman. Sakin denizlerde masmavi gökyüzünün altında, Güneş’in ışıltılarını sularda seyrederek yol aldığımızda veya yıldızlarla yakamozları beraberce seyrettiğimiz bir yerde demir attığımızda ise mahareti kendimizde biliyoruz.

Oysa gemimize yön vermemize vesile olan dümenin nasıl işlediğine biraz dikkat edecek olursak, bu sahiplenmede ne derece haklı ya da haksız olduğumuzu anlarız.

SİSTEMİ KAVRAMAK

Ellerimizle çevirdiğimiz dümenle irtibatlı ve suyun içinde kalan bir alt dümen daha vardır. Biz dümeni çevirirken alt dümeni göremeyiz ve çoğu zaman farkında bile değilizdir. Dümen başında iken dümenin görünen kısmının görünmeyen kısma oranı oldukça küçüktür. Tıpkı karşılaştığımız pek çok olayda irademiz dahilindeki kısmın pek farkında olamadığımız irademiz dışındaki kısma oranını hatırlatan bir benzerliktir bu. Gemi ne kadar büyükse ellerimiz ile kavradığımız dümen ile suyun içindeki alt dümen arasındaki irtibatın önemi daha fazla artar. Alt dümen çevresinden akan büyük su miktarı geminin dönmesini kolaylaştırır. Gemiler arka tarafları anafora girdiği için dönerler. Gelen suyun içinde döndürülen dümen, akan suyu sıkıştırır ve bir basınç farkı ortaya çıkar. Bu basınç farkı, dümen döndürüldükçe geminin arkasını ters yöne çeker.

Bütünüyle sistemde yer alan gemi-üst dümen-alt dümen ve aralarındaki irtibat bütünlüğü içinde uyum olduğu müddetçe sistem harika bir şekilde çalışır. Fakat, eğer hidrodinamik kanunlarını kavrayamamışsanız, bu işleyiş tamamıyla aşikarlıktan uzaktır.

Küçük bir el hareketiyle, binlerce grostonluk gemileri rotasında ilerleten, bileğimizin gücünün ötesinde, Allah’ın izni ve O’nun (c.c.) denizlerde geçerli kıldığı hidrodinamik kanunlarına uymasıdır. Evrende mevcut yaratılış kanunlarını kavrayabildiğimiz ve uygulayabildiğimiz nisbette hayat gemimizin zarar görme ihtimali azalır.

YÖNETİM PRENSİPLERİ

Yukarıdaki tablonun ışığında yaratılış kanunlarından işletmelere ait bazı yönetim prensiplerini beraberce değerlendirebiliriz. Yönetim insanın kendini yönetmesi ile başlar. “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez” atasözü bize hayatımızda öncelikle kısa-orta ve uzun vadeli hedeflerimiz olması gerektiğini vurgulamaktadır. Kendimizi tanımak ve hedeflerimizi belirleyip, üzerinde yoğunlaşmak sanıldığı kadar kolay değildir. Fakat “sağlıklı başarı” için bu bir mecburiyettir. Ancak kendini tanıyan bir yönetici kuvvetine göre yük alacak ve haddini aşmayacaktır. Kendini ve yaratılış kanunlarını tanıdıkça şöyle düşünebilir:

“Vücudumda ve kainattaki sistemin işleyişinde ihtiyarım dahilinde olan işler milyarlarda bir oranında. Benim bana ait olan ilmimin, Yaratıcımın bana ait olan nazar ve ilmine nispeti ancak bir kıl kadar...

Vücut sıcaklığının 36°C olmasını ben kararlaştırmadığım gibi, Güneş’in ve Ay’ın dünyaya olan mesafelerini de ben ayarlamadım. Med-cezirlerin, mesafe farklılıklarının dünyayı boğmasını ben engellemiyorum. Meteorların, kozmik ışınların bombardımanından dünyayı ben korumuyorum. Dünya gemisini feza denizinde gezdiren ona yön veriyor ve koruyor. Ben sahipsiz değilim ve iktidarım, dümen başındaki bir çocuğunki kadar. Görevim; gemimin rotasını O’nun (c.c.) rızasına uygun şekilde belirlemektir.

Bir iş yaparken kuvvetime göre yük almalıyım. Yoksa altında ezilmek mukadder. Kaslarımın gücüne göre ağırlığa talip olduğum gibi, bilgi-imkan-kadro-çevre durumuna göre iş hacmine talip olmalıyım. Malikimin izni olmaksızın onun mülküne el uzatmamalıyım. Yaratılış kanunlarına uygun hareket etmeliyim. Haddimi aşmamalıyım. Kuvvetime göre yük almanın kendimi ve yaratılış kanunlarını bilmekle mümkün olacağının idrakinde olmalıyım.

Şahsi hayatımda ve işletme bünyesinde gerçekleştirilecek bütün işlemlerin, dünya gemisini uzayda büyük bir ihtişamla gezdiren ve intizamla idare eden Rabbimizin rızasına uygun olarak yapılmasına itina göstermeliyim.

- “Oku” emr-i İlahisine uyarak, her gün ilminmi attırmalı, “olaylar” yerine temeldeki “yapıları” görmeye çalışmalıyım.

- İşletmede çalışan insanların da dinimizin temel emirlerinden olan “öğrenme azmi”ni kazanmaları için teşvik etmeli ve yardımcı olmalıyım.

- İşletmedeki kararları danışma sürecinden geçirerek almalı, bu kararların “büyük hesap günü”nde sorumluluğunun bana ait olarak değerlendirilebileceğini unutmamalıyım.

- “Tedricen tekamül” prensibiyle, merdivenleri teker teker, fakat hiç zaman kaybetmeden çıkma gayretiyle davranmalıyım. Hırsa kapılarak merdivenleri beşer-onar çıkmaya çalışmanın eninde sonunda zarar vereceğinin idrakinde olmalıyım.

- Vazifeyi ehline vermeliyim. Başarılı, sadakatli, emniyetli ve ihtisas sahibi personelin muhafazasına çalışmalıyım. “İki günü birbirine eşit olan zarardadır” hadis-i şerifinin ikazına kulak vererek, sürekli gelişmeyi hedeflemeliyim.

- Vesilem hak olmalı.

- Her türlü tedbiri aldıktan sonra neticeye rıza göstermeliyim. Gerekli tedbirleri almadan muvaffakiyet beklememeliyim.

- Her türlü başarının Rabbimin ihsanı olduğunu bilmeli ve ifade etmeliyim.

- Rabbimin ihsan ettiği nimetleri görüp halime şükretmeliyim. Şükürsüzlüğün insanı hırs dairesine çeken bir girdap olduğunu bilmeliyim.

- İsraflardan ve haramlardan kaçınmalıyım.

- Başarı ve servet artışı oranında tevazumu da arttırmalıyım.

- Kontrol sistemleri kurmalıyım. Gemilerin çoğu bir insan yüzünden batmıştır denizin yüzünden değil.

- Herşeyin hayırlısını dilemeli, bir şeyi çok şiddetle istememeliyim. “Neyin hayırlı olduğunu çoğu zaman bilmediğimin ve hayırlısını istemenin daha doğru olduğunun idrakinde olmalıyım.

YANLIŞ HARİTALAR VE GERÇEKLER

Hayat okyanusunda ilerlerken, tercihlerimizi doğru yapmalı ve rotayı sağlıklı belirlemeliyiz. Elimizdeki harita sahip olduğumuz değerlerdir. Koylarıyla, limanlarıyla, girdapları ve engin denizleriyle seyeran ettiğimiz saha ise gerçeklerdir. Yanlış haritayla doğru limana varmak mümkün değildir. Yanlış haritaya bağlı çabalardaki artış, bizi yanlış yere daha hızlı götürür. İlim maluma tabi olmalıdır. Yanlış limana vardığımızda, denizdeki köpüklerle yarışırcasına çenemizi köpürterek sinirlenmek değil, akıllıca dönüp elimizdeki haritaya bakmak, sahip olduğumuz değerleri incelemek gerekir. Kızmakla sağlıklı bir yere varılmaz, anlamak zorundayız.

Bazen haritamız yeryüzü şekillerine uygun, yani sahip olduğumuz değerler, yaratılış kanunları ile ahenk içinde olabilir, fakat yine de işletme gemimiz istediğimiz limana varamaz. Pusula kuzey-güney vs. yönleri gösterir. Fakat bir tarafına tespit edilen küçük bir mıknatıs pusulayı şaşırtır. Akıl bir pusula gibidir. Hırs, haset, ihtiras, kin, ezilmişlik gibi duygularımız ise pusulanın kenarındaki demir parçasıdır. O demirden kurtulmadan, “pusulasını şaşırmış bir insan veya işletme” olmaktan kurtulamayız.

SEN YÖN VERME GEMİNE

Dünya gemisini uzayda gezdiren ve hayat okyanusunda bize dümencilik vazifesi veren Yaratıcımızın icraatları bizim anlayışımızın çok üzerindedir ve O’na (c.c.) aittir. Kainatı bizim hesabımıza, matematiğimize göre yapmamıştır. Ve bizi kainatın yaratılışına şahit tutmamıştır.

Elimizden geleni yaptıktan sonra, çevremizde gezen hadsiz tehlikelerden bizi koruyacak olan ancak, gemiye, denize ve herşeye hükmeden mutlak Hakim olan Allah’a teslimiyette büyük bir huzur vardır.

“Ey kainatın, dünya gemisinin, vücudumuzun hakiki sahibi Sen yön ver gemine” diyerek teslimiyetle O’na (c.c.) yönelen bir insanın, teslimiyeti nisbetinde huzuru artacaktır. Başarı ise, akli kapasiteden ziyade, ruhi durumumuz ile irtibatlıdır. Kısacası; Herküllüğe soyunmadan, dümendeki çocuktan ötede birşey olmadığımızın idrakinde olarak gurura kapılmadan, kainattaki mevcut sistemleri yaratanı unutmadan, mevcut yaratılış kanunlarını anlayıp, uygulayabildiğimiz nisbette iki cihan saadetine namzediz demektir.[/size][/quote]