Namazların sonunda okuduğumuz tesbih-tahmid-tekbir ve tehlil

Halis ECE

[size=18px][color=blue][b]Namazların sonunda okuduğumuz tesbih-tahmid-tekbir ve tehlilin fazileti [/b][/color][/size]


“Bir gün, başta Hz. Ebû Zerr (r.a.) olmak üzere, muhâcirlerin fakir olanları Sevgili Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek şöyle dediler:

[b]— Yâ Resûlellah, varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimî nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyor, oruç tutuyor; ayrıca bizden fazla olarak sadaka veriyorlar. Biz ise veremiyoruz. Onlar köle âzâd ediyor, biz edemiyoruz.[/b]

Ashâbından bunları dinleyen [b]Resûlüllah Efendimiz [/b](s.a.v.), onların gönlünü şu mübarek ve müjdeli sözleriyle aldı:

[b]— Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiç kimse sizden faziletli olamaz. Meğer ki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar.[/b] [color=blue][b]Her namazdan sonra 33 kere ‘sübhânallâh’, 33 kere ‘el-hamdülillâh’, 33 kere ‘Allâhü ekber’ dersiniz, tamamı 99 eder. Yüzüncüde, “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemût. Biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ [/b][/color][b]dersiniz; günahlarınız, denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.” [/b](1)

Tesbihlerden önce [b]Âyetü’l-Kürsî [/b]okunur. Taberânî’nin (rh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte, [b]“[color=blue]Kim her farz namazın peşinden Âyetü’l-Kürsî’yi okursa, diğer namaza kadar Allâh’ın zimmetinde olur[/color]”[/b] buyrulmuştur. Hatta bununla beraber [b]İhlâs-ı şerif [/b]ve [b]Muavvezeteyn[/b] (Felak ve Nâs) sûrelerinin de okunacağına dair deliller vardır. Nitekim [b]Fahr-i âlem Efendimiz[/b] (s.a.v.), [b]Ebû Ümâme[/b]’den (r.a.) rivâyet edilen bir haberde şöyle buyurmuşlardır:

[b]“[color=blue]Kim ki her farz namazın peşinden Âyetü’l-Kürsî ile İhlâs sûresini okursa, onun cennete girmesine ölümden başka bir şey mâni olamaz.” [/color][/b](2)

Ukbe bin Âmir (r.a.) de, [color=blue][b]"Resûlüllah bunu her namazın sonunda, Felak ve Nâs sûreleri ile birlikte okumamı emretti”[/b][/color] demiştir.

Ulemâdan bazıları, “Bu sûrelerin okunmasında, bir namazdan diğer namaza kadar kötülüklerin def‘edilmesi hususunda büyük sır vardır” diyerek, bunun sebep ve hikmetine dikkat çekmişlerdir.
***
Cem‘u’l-Fevâid’de nakledildiğine göre, [b]Hz. Ali [/b](r.a.), hayatında namazların arkasındaki tesbihleri hiçbir vakit terk etmemiş; sadece [b]Sıffîn Harbi [/b]gecesinde bir veya iki namazın arkasında, zarûret hâlinde/mecbur kaldığı için terk etmiştir.

Namazdan sonra yapılan bu [b]tesbih-tahmid ve tekbir'lerin [/b]ve [b]tehlil[/b]'in sessizce yapılması sünnettir. Çünkü, Asr-ı Saâdet’te ve Hulefâ-i Râşidîn devrinde zikir ve duâ sesli olarak yapılmazdı. Ancak cemaat câhil olursa öğreninceye kadar seslice, öğrendikten sonra gizlice yapılmalıdır. (3)

İbn Âbidîn rahımehüllah muhallet eseri Reddü'l-Muhtar'da diyor ki:
[b]“Namazdan sonra Âyetü’l-Kürsî’yi, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyup, 33’er kere sübhânallah, elhamdülillah, Allâhü ekber demek, yüzüncüde tehlil getirip duâ etmek ve duâyı ‘Sübhâne Rabbike Rabbi’l-ızzeti ammâ yesıfûn. ve selâmün ale’l-mürselîn ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn’ ile bitirmek müstehaptır.” [/b]

Hâsılı bütün bunlar, iki cihan serveri [b]Efendimiz[/b]’in (s.a.v.) sünnetidir; bazılarının, [i]“bid‘at ve uydurmadır, Hz. Peygamber’in uygulamasında bunlar yoktur...” [/i]gibi eveleyip-gevelemeleri, tamamen zırvadan ibarettir. Zırva ise, atalarımızın tabiriyle te’vil götürmez. O bakımdan bu gibi sözlere kulak asmayıp, duadan önce, yukarıda anlatılan [b]tesbih-tahmid [/b]ve [b]tekbir[/b]leri belirtilen adetlere göre okumak, ardından da [b]tehlil[/b] getirmeyi ihmâl etmemek gerekir. Sünnete uygun olan tatbikat budur.


[color=blue][u][b]DİPNOTLAR[/b][/u][/color]
(1) Müslim, Mesâcid 146; Sübülü’s-Selâm, 1, 198
(2) Sübülü’s-Selâm, 1, 120
(3) el-Fetâvâ’l-Kübrâ, 1/158

Konular