Kaza Borcu Olan Nafile Kılamaz mı?
[size=13px][b][color=blue]Soru: [/color]Kaza Borcu Olanlar Nafile Kılamaz mı?[/b][/size]
[i]Bu konu hakkında, daha önce Halis Ece Hocamızının verdiği bir cevabı aynısıyla aktarmak istiyorum.[/i]
****
[b]Birincisi,[/b] bu sorduğunuz meselenin hangi mezhebe göre cevabını istediğimizi belirtmemiz gerekir. Meşhur [b]usûl-i fıkıh[/b] kaidesine göre, [b]"Taksıyr teshîle vesîle olmaz"[/b]. Yani [b]hem kusur işleyeceksin, hem de bu işlediğin kusur sana o hususta kolaylığa sebep olacak.[/b] Bu imkânsız. [b]Hem farz bir ibadeti zamanında yapmayıp kazaya bırakarak kusurda bulunacaksın, hem de bu kusurunla, sünnetleri edadan muafiyet gibi bir kolaylığa konacaksın.[/b] Hanefi âlimlerine göre böyle bir şey yok.
[b]İkincisi,[/b] hadis-i şerifte de belirtildiği gibi, [b]yarın kıyamet günü, kişinin farzlardaki noksanları zaten nafilelerle ikmâl edilip tamamlanacak [/b]. Yani yapılacak nafileler hiçbir şekilde boşa gitmiş olmuyor ki terk edilsin.
[b]Üçüncü[/b] olarak da, bu meselenin nereden ve nasıl kaynakladığı hususunu ele alalım isterseniz... Bu mesele [b]-maalesef-[/b] bazı kardeşlerimizin [b]Şâfiî[/b] mezhebinin bu husustaki içtihadını, sanki tek ve mutlak hükümmüş gibi sunmaları, anlatmaları yüzünden ortalıkta kafa karıştırmaya devam etmektedir. Bu gidişle daha da çok devam edeceğe benzemektedir. Oysa kısaca; [b]üzerlerinde kaza borcu olan kardeşlerimiz, şayet Şâfiî mezhebine mensup iseler, nafile kılamazlar. Öncelikle kaza borçlarını ödemeleri gerekir,[/b] deyiverseler mesele kalmayacak. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, [b]Şâfiî [/b]mezhebinin bu husustaki görüşünü, diğer [b]Ehl-i Sünnet[/b] mezheplerinin de ortak görüşü gibi ifade etmeleri, meseleyi böylesine çetrefil bir hale sokuyor. Biz de ikide bir, belli aralıklarla [i]-deyim yerindeyse-[/i] [b]Amerika'yı yeniden keşfe[/b] mecbur kalıyoruz.
İnşaallah buradan yaptığımız bu hatırlatmayı duyarlar ve bu meseleye artık bir nokta koymanın zamanının geldiğini idrâk ederler, diye umuyorum şahsen...
[b]Rabbim, itikaden-amelen-ahlâken Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinden kıl kadar, hatta iğne ucu kadar dahi ayırmasın. Telfîk-ı mezahib tehlikelerinden bizleri, topyekün Ümmet-i Muhammed'i ve evladını muhafaza eylesin.[/b]
Herkese selam ve muhabbetler...
[i](Halis ECE)[/i]
[i]Bu konu hakkında, daha önce Halis Ece Hocamızının verdiği bir cevabı aynısıyla aktarmak istiyorum.[/i]
****
[b]Birincisi,[/b] bu sorduğunuz meselenin hangi mezhebe göre cevabını istediğimizi belirtmemiz gerekir. Meşhur [b]usûl-i fıkıh[/b] kaidesine göre, [b]"Taksıyr teshîle vesîle olmaz"[/b]. Yani [b]hem kusur işleyeceksin, hem de bu işlediğin kusur sana o hususta kolaylığa sebep olacak.[/b] Bu imkânsız. [b]Hem farz bir ibadeti zamanında yapmayıp kazaya bırakarak kusurda bulunacaksın, hem de bu kusurunla, sünnetleri edadan muafiyet gibi bir kolaylığa konacaksın.[/b] Hanefi âlimlerine göre böyle bir şey yok.
[b]İkincisi,[/b] hadis-i şerifte de belirtildiği gibi, [b]yarın kıyamet günü, kişinin farzlardaki noksanları zaten nafilelerle ikmâl edilip tamamlanacak [/b]. Yani yapılacak nafileler hiçbir şekilde boşa gitmiş olmuyor ki terk edilsin.
[b]Üçüncü[/b] olarak da, bu meselenin nereden ve nasıl kaynakladığı hususunu ele alalım isterseniz... Bu mesele [b]-maalesef-[/b] bazı kardeşlerimizin [b]Şâfiî[/b] mezhebinin bu husustaki içtihadını, sanki tek ve mutlak hükümmüş gibi sunmaları, anlatmaları yüzünden ortalıkta kafa karıştırmaya devam etmektedir. Bu gidişle daha da çok devam edeceğe benzemektedir. Oysa kısaca; [b]üzerlerinde kaza borcu olan kardeşlerimiz, şayet Şâfiî mezhebine mensup iseler, nafile kılamazlar. Öncelikle kaza borçlarını ödemeleri gerekir,[/b] deyiverseler mesele kalmayacak. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, [b]Şâfiî [/b]mezhebinin bu husustaki görüşünü, diğer [b]Ehl-i Sünnet[/b] mezheplerinin de ortak görüşü gibi ifade etmeleri, meseleyi böylesine çetrefil bir hale sokuyor. Biz de ikide bir, belli aralıklarla [i]-deyim yerindeyse-[/i] [b]Amerika'yı yeniden keşfe[/b] mecbur kalıyoruz.
İnşaallah buradan yaptığımız bu hatırlatmayı duyarlar ve bu meseleye artık bir nokta koymanın zamanının geldiğini idrâk ederler, diye umuyorum şahsen...
[b]Rabbim, itikaden-amelen-ahlâken Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinden kıl kadar, hatta iğne ucu kadar dahi ayırmasın. Telfîk-ı mezahib tehlikelerinden bizleri, topyekün Ümmet-i Muhammed'i ve evladını muhafaza eylesin.[/b]
Herkese selam ve muhabbetler...
[i](Halis ECE)[/i]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan