Yaşar alptekin ile...

Yaşar Alptekin, 3 yıl önce bir televizyon programında, namaz kıldığını ve eski yaşantısını terk ettiğini söylediğinde herkesi şoke etmişti. Podyumların, dans pistlerinin aranan ismiydi. Erkek güzeliydi. Hayranları çoktu. Ama o bir anda değişti. Mensubu olduğu ama hiç yaşayamadığı İslam dinine sımsıkı sarıldı. Onu bu yola götüren sebepleri çok kere dinledik. Sakıp Sabancı'nın cenazesinde başlayan dönüş hikâyesini geçtiğimiz günlerde, kitaplaştıran Alptekin'e karşı bir yıpratma kampanyası başlatıldı. Kanal D'de yayımlanan ‘Dobra Dobra' programında, kendisini beyni yıkanmış birisi olarak gören ve yazdığı kitapla gençlere kötü örnek olmakla suçlayan Zekeriya Beyaz'a olgunlukla karşılık veren Alptekin katıldığı program hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Alptekin'i programa çıkarmak için günlerce peşinden koşan Kanal D'nin başvurduğu çirkin yoldan, duygu ve din sömürüsü çıktı. Ünlü mankenle çok sevdiği Eyüp Sultan'da, hayranlarının imza almak ve resim çektirmek için sık sık böldüğü, bol katılımlı bir söyleşi yaptık. Yaşar Alptekin tam bir Eyüp-Sultan aşığı, oranın yerlisi gibi olmuş. "Abi nerelerdesin" diyeni de var aynı safta namaz kılmak isteyeni de.

Bu kadar ilgi ve alaka sıkmıyor mu sizi?

Ne haddime. Benim sıkılmak gibi bir lüksüm yok. İnsanlar bana selam vererek ne kadar doğru bir iş yaptığımı onaylıyorlar. Zaten daha önceden de selam veriliyordu. Fakat o başkaydı. O zamanlar filmlerden izledikleri Yaşar Alptekin'dim. Gördükleri zaman, ‘ne haber' deyip geçiyorlardı. Şimdi durum değişti. Selamünaleyküm diyorlar. Sarılıyorlar. Nasıl sıkılayım ki. Bu kibirlenmek olur. Şükürsüzlük olur.

Eskiden merhaba deyip geçenler şimdi ne yapıyor?

Yine diyen var. Demeyenler de var. Fakat saygı gösterip, halimi hatırımı soranlar çok fazla. (Geldiği camiadan bahsediyor) Bir dönem delirmiş gözüyle baktılar. Acıyanlar, doktora götürmek isteyenler çok oldu. Aksine ben de onlar için üzülüyordum. Sonra benim ciddiyetimi anlayınca, saygı göstermeye başladılar. Artık konuşup karşılıklı tartışıyoruz.

Yani o camiadan tam anlamıyla kopmadınız?

Bir dönem kopmuştum. Sarık, cüppe, şalvar giyip, dolanıp duruyordum. "Mümin adam film çevirmez, mankenlik yapmaz, açılışa gitmez, kot pantolon giymez" diyerek kendimi dünyadan soyutlamıştım. Haliyle onlar bana, ben onlara çok itici gelmeye başladık. Sonra bir takım kişilerin vesilesiyle, kot pantolon giymenin, gezmenin tozmanın sakıncalı olmadığını kavradım. Tabii zamanla eski çevremle eskisi kadar olmasa da kaynaştık. Mesela yanımda içki içmeyenler, hatta elinde içki varken benimle konuşmayanlar ve sigara içmek için izin isteyen arkadaşlarım bile var.

Dönüş yaptıktan sonra bir bocalama dönemi yaşamışsınız anlaşılan. O dönemde yanınızda kimler oldu. Kimlerle görüştünüz?
Reha Yeprem'in çok yararını, dostluğunu gördüm. Geçmişinde yaşadıklarından yola çıkarak beni doğru yönlendirdi. Bu camiada da oyunculuk ve mankenlik yapılabileceğini anlattı. "Biz sinemayı, mankenliği bunlara bırakırsak, oyuncu ve manken olmak isteyen binlerce gencin vebalini almış oluruz. Bu işlerin böyle de yapılabileceğini, namaz kılmanın, içinden geldiği gibi inanmanın, dinini yaşamanın böyle de olabileceğinin ispatı olmalıyız" dedi. Ben de sağlıklı düşününce böyle olması gerektiğine karar verdim ve bir anda silip, sırt çevirdiğim eski hayatıma, yeni Yaşar Alptekin olarak döndüm.

Şimdi nasıl geliyor o hayat size? Neler yapıyorsunuz, yadırgadığınız çok şeyler olmalı?
Bir kere benim avantajlarım var. O hayatı çok iyi biliyorum. Fakat benim ölçülerim var ve bu ölçüleri aşmıyorum. Evet yadırgıyorum ama küçümsemiyorum. İçmeden, abuk subuk hareketler yapmadan, çok laubali olmadan eğlenebileceğini insanlara gösteriyorum. Hakkın bana hak gördüğünün hakkını vererek yaşıyorum.

O hayattan çekip almaya çalıştıklarınız var mı peki?
Olmaz mı? Ben şu anda kime vesile olabilirim mücadelesi veriyorum. Fakat sorunlar da yaşamıyor değilim. Birçok eski arkadaşım bana, "Ne o Lambada Yaşar! Dans ettin, gezdin tozdun, şimdi de başımıza imam mı kesiliyorsun?" diyor. Bunun tam aksine olumlu yönde tutum gösterenler de var. Özellikle kitabımın çıkmasından sonra bana o çevreden ilgi ve alaka arttı. Kitabımı okuyup, çıkış yolu arayanlar var. 60'a yakin kişiyle iletişime geçtim. Yani bir dönüş listesi hazırladım.

Kimler var bu listede? Tanıdık isimler falan...
Benim için kimlerin olduğu çok önemli değil, ama diğer taraftan topluma mal olmuş kişilerin yaptığı hareketler ses getiriyor. Yani en azından bu hayatı bilmeyenlerin dikkatini çekiyor. Tanıdık birçok isim var. Fakat isim veremem. Verirsem medya hemen yıpratır. Daha yolun başında vazgeçerler. Zaten bu işler televizyonla falan olacak işler değil.

Geçmişinizden ‘cahiliye dönemim' diye bahsediyorsunuz. İslam hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyor muydunuz?

Din hakkında bilgim yoktu ama bazı örf adetleri uygulardım. Mezarlığın önünden geçerken müziğin sesini kısardım. Ama ezan okunurken kısmazdım. Ben ezan sesi duymuyordum, bir de bu var. Türkiye'de beş vakit ezan okunduğunu dönüş yaptıktan sonra fark ettim. Ondan önce okunanları hiç duymamışım.

Bir dönem Budizm ve Reiki'yle ilgilenmişsiniz? Hıristiyanlığa merak sardınız mı hiç?

Bir dönem, "Ben kimim?" sorusunu çok sordum. Acayip bir arayış içindeydim. Reiki, Budizm gibi batıl şeylerle ilgilendim. Dünya dinler tarihini inceledim. Fakat bunlardan hiçbirisi beni tatmin etmedi. Hıristiyanlık hiç yakın gelmedi. Hatta bir dönem Yehova Şahitleri benimle bayağı bir ilgilendi. Peşimi bırakmıyorlardı. Bir sürü kitap falan getirmişlerdi. Hıristiyanlığa olan tavrım beni onlardan kurtardı. Fakat ben o zaman her tarafa kaymaya müsaittim. Kandırılabilirdim.

Kendinizi hiç kandırılmış hissettiniz mi peki?

Yaşantı ve manevi olarak hissetmedim. Ben geçmiş yaşamım için hiç kimseyi suçlamıyorum. Suçlayamam da. Bana bu yaşantıyı nasip eden Allah'ım, geçmişimi de affeder inşallah. Fakat kandırılma konusunda ticari olarak çok sıkıntı çektim. O zamanlar iş yaptığım ortaklarım beni iyi niyetimden kazıkladılar. Annem ve babam dine dönüşümü bile o ortaklarıma bağladılar. Beni, ortaklarım kandırdı, tarikata soktu, şimdi de paramı yiyorlar sanıyordu annem.

Anneniz bu duruma şimdi ne diyor?

Dışlamadılar ama hiç tasvip etmiyorlardı. Benim namaz kıldığım 5-6 ay sonra ortaya çıktı. Annem, "Ben de kılıyorum. Nereden çıktı bu 5 vakit" dedi. Beni kandırdılar gözüyle bakarak, acıyordu. O dönemler sarık falan da sarıyordum. Sonra zamanla annem alıştı. Geçen sene abdest alırken bir baktım havlu tutuyor. Acayip oldum. Ağlamaktan gözlerim şişti. Annem beni tasvip etmişti.

Dini yaşantıya bakış açıları nasıl? Onlarda bir değişim var mı?

Bilgileri yok. Zamanında Selanik'ten göç etmiş bir sülaleden geliyor ailem. Babam felçli yatalak hasta. Anlatmaya çalışıyorum. Anlatıyorum. Kur'an-ı Kerim okuyorum. Bir şey demiyorlar ama yapmıyorlar da. Allah annem ve babama da hidayet versin. Annem aradı sırada kılıyor ama babamın namazı kılmasını çok istiyorum. Bir de hacca gitseler. O zaman benden mutlusu olmaz.

Röportaj; ERSİN ÇELİK

1 yorum

Yaşar alptekin ile...

Bende biliyorum ve televizonlardaçok sıkça gordum Allah herkese nasip etsin ailesine yani anne ve babasınada nasip etsin inşAllah.

09.08.2007 - keceemre

Konular