ORUCU BOZAN HUSUSLAR
[color=red][size=18px]ORUCU BOZAN VE KEFFARETİ GEREKTİREN HUSUSLAR[/size] [/color]
Resûl-i Ekrem (sav)'in: [b]"Oruç, vücûda girenden dolayı bozulur"[/b] (58) buyurduğu bilinmektedir. İnsan fıtratının gereği olarak; gıda maddelerini boğaz vasıtasıyla vücûduna ulaştırır. Malûm olduğu üzere bu en tabii yoldur. Bunun dışında; kulak, burun, ön ve arka menfezler gibi, arızî yollar da mevcuddur.
Kur'an-ı Kerim'de:[b] "Amellerinizi iptal etmeyiniz"[/b] (59) hükmü beyan buyurulmuştur. Farz olan Ramazan-ı Şerif orucunu; kasden ve teammüden bozmak, büyük bir cinayettir. Hanefi fukahâsı Resûl-i Ekrem (sav)'in: [b]"Kim Ramazan ayında orucunu bozarsa; onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım gelen şey (Keffaret) gerekir"[/b] (60) hadis-i şerifini esas almıştır. Dolayısıyla kasden yiyip-içen veya cima eden oruçlu kimse; tetabûya riayet ederek (Yani arka arkaya olmak şartı ile) altmış gün oruç tutmak mecburiyetindedir. Bu onun üzerine farzdır. Ayrıca aynı orucu kaza etmek durumundadır. İmam-ı Merginani: [b]"Ramazan-ı Şerifte tutulan oruçların dışındakilerde keffaret yoktur. Zira ramazan ayında orucu bozmak, cinayet bakımından çok ileri bir derecededir. O başkası ile aynı şekilde mütalâa edilemez"[/b](61) hükmünü zikretmektedir. Hem kaza hem keffarettin gerekmesi için bazı şartlar vardır.
[color=red]Birincisi: [/color]Kasden orucu bozmuş olmak şarttır. Oruçlu kimse hata yolu ile iftar ederse, keffaret gerekmez, ancak kaza gerekir. Meselâ: Abdest alırken ağızına su verdiği anda, elinde olmayarak boğazına suyun kaçması gibi!.. bu durumda kasden bozmak sözkonusu değildir. Ancak gününe gün kaza eder.
[color=red]İkincisi: [/color]Kendi iradesi ile bozmalı, zorlama neticesinde bozmuş olmamasıdır. Meselâ: Kendisiyle cim'a edilen kadın, bu fiile razı olmuşsa hem kaza hem keffaret gerekir. Ancak cim'a zorla yapılmışsa kadına sadece gününe gün kaza gerekir.(62) Çünkü orucu bozması hususunda zorlanmıştır, kendi iradesiyle bozmamıştır.
[color=red]Üçüncüsü: [/color]Oruca başladıktan sonra hastalanmaması veya sefere çıkmaması esastır. Eğer hastalanır veya sefere çıkarak bozarsa, keffaret gerekmez.
[color=red]Dördüncüsü: [/color]Mükellef Ramazan-ı Şerif orucunu tutarken geceden niyyet etmiş olmalıdır.
[color=red]Beşincisi: [/color]Orucu bozarken, tabi gıdalardan veya gıda yerine geçebilecek yiyecek ve içeceklerden faydalanmış olmalıdır. Meselâ: Çakıl taşını veya demir parçasını yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Zira bunlar gıda maddeleri olmadığı gibi, gıda yerine geçecek maddeler de değildir.(63)
Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve keffareti gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim: "Tabii gıda maddelerini ve gıda maddesi hükmünde olan yiyecekleri kullanmak; Cima' yapmak (rıza söz konusu olduğu anda hem fail, hem mef'ul için keffaret gerekir.) Ağıza giren yağmur suyunu kasden yutmak; sirke, deve sütü, bakla, kavun karpuz üzüm ve şeker kamışı sularını içmek; şifa olacağı gerekçesi ile harhangi bir ilâcı kullanmak; yağa ve pekmeze katılmış darı ununu yemek; asma yaprağı veya taze ağaç yaprağını yemek; yenilen cinsten otları, ilâç veya gıda niyyetiyle kullanmak!.." Bütün bunlar vücûda dahil olduğu anda oruç bozulur, hem kaza hem keffaret gerekir!(64).
[color=red][b]İLÂÇ KULLANMANIN HÜKMÜ[/b] [/color]
Oruca niyyet eden bir mükellefin; aniden hastalanması halinde, mü'min ve mütehassıs bir doktora müracaat etmesi esastır. Eğer ona iğne veya herhangi bir ilâç verirse; mümkün olduğu takdirde, iftardan sonra yaptırması gerekir. Zira iğne; vücûdun iç kısmı ve dimağa ulaştığı zaman oruç bozulur.(65) Hukne yoluyla bağırsaklara ilâç ve su verilmesinde de durum aynıdır.(66) Ancak kullanılan ilâç kuru ve katı olursa, yara üzerine sürüldüğü zaman orucu bozmaz. Zira deri üzerindeki kuru ilâcın; vücûdun derinliklerine ve dimağa uluşma imkânı yoktur.(67) Feteva-ı Hindiyye'de: [b]"İğne vurulan, burnuna veya kulağına ilâç damlatılan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Bir kimsenin kulağına, kendi isteğinin dışında ve elinde olmaksızın yağ girmiş olsa o kimsenin de orucu bozulur. Serahsi'nin Muhiyt'inde de böyledir"[/b] (68) hükmü kayıtlıdır. Sonuç olarak; oruca niyyet eden bir mükellefin; hastalanması halinde söz, mü'min ve mütehassıs doktora düşer!.. Eğer iğne yapılmasını şart görürse yapılır. Mükellef; o günün orucunu, daha sonra kaza eder!.. Deri üzerine sürülen kuru ve katı ilâçlar orucu bozmaz.
[color=red][b]ORUCU BOZAN VE SADECE "KAZA"YI GEREKTİREN HUSUSLAR[/b][/color]
Mükellefin herhangi bir kasdı olmadan; zorlama ve hata sonucu orucu bozulursa, gününe gün kaza etmesi gerekir. Meselâ; Ramazan-ı Şerif ayında oruca niyyet eden bir mü'min; unutarak yeyip, içer veya cim'a eder, daha sonra da sırf cehaleti sebebiyle "orucum bozuldu" zannına kapılarak, orucunu yerse gününe gün kaza eder!.. Kezâ kustuğu için veya kan aldırdığı için "orucunun bozulduğunu" zanneden ve ve sırf bu zann sebebiyle orucunu yiyen kimsenin de durumu aynıdır.(69) Orucu zorla yedirilmiş olan kimseye veya hataen orucunu bozmuş olan kimseye de, sadece kaza lâzım gelir. Keffaret lâzım gelmez. Feteva-ı Kadıhan'da da böyledir.(70) [b]Dolayısıyla kaide şudur: Kasden ve kendi ihtiyarıyla, harhangi bir özür bulunmadan; Ramazan-ı Şerif orucunu bozan mükellefe hem kaza, hem keffaret gerekir!.. [/b]Bunun dışında kendi ihtiyarı olmaksızın ve meşru bir özür sebebiyle orucunu bozan mükellefe sadece kaza gerekir!.. Ramazan-ı Şerif orucunun dışında; farz olan harhangi bir oruca niyyet eden mükellef, kasden ve teammüden bozsa dahi kaza gerekir. Keffaret; sadece Ramazan-ı Şerif orucu ile ilgili bir ukûbattır.
Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve sadece "Kaza"yı gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim:
[b]1. [/b]Mazmaza ve istinşak yapmakta iken karnına su giren kimsenin orucu bozulur, gününe gün kaza gerekir,
[b]2. [/b]Cünüb olarak sabahlayan bir mü'min; yıkanırken boğazına su kaçarsa orucu bozulur. Kaza gerekir.
[b]3.[/b] Oruç tutan bir kimse; çakıl, kuru çamur, pamuk, kuru ot ve kâğıt yutmuş olsa orucu buzulur. Kaza gerekir.
[b]4.[/b] Kuru prinç, mercimek, olgunlaşmamış ve pişmemiş ayva, kuru karpuz kabuğu, kurtlanmış lâşe ve kan, yumurta kabuğu, başkasının çiğnemiş olduğu lokma ve bir başkasının tükrüğü gibi şeyleri yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak kefaret gerekmez, gününe gün kaza eder. Çünkü bunların yenmesi âdet almadığı gibi, başta kurtlanmış leş ve kan olmak üzere insan tabiatının nefret ettiği şeylerdir.
[b]5.[/b] Makatından şırınga yaptıran veya mesanesine ilâç veren kimsenin orucu bozulur. Kaza gerekir.
[b]6.[/b] Kendi ihtiyarı olmaksızın; ağzına kar veya yağmur tanesi giren, bunu yutan kimsenin orucu bozulur, kaza gerekir.
[b]7. [/b]Oruçlu bir kimse taharetlenirken fazla su kullanır ve su o yolla içeri girerse orucu bozulur, kaza gerekir.
[b]8.[/b] Bir kimse oruçlu iken karısını öpse ve bu sebeble inzal vaki olsu orucu bozulur. Kaza gerekir!.
[b]9.[/b] Ramazan ayında oruçlu iken; zorla ve tehditle cim'a edilen kimsenin orucu bozulur. Keffaret gerekmez. Gününe gün kaza eder.
[b]10.[/b] Kendi isteği ve ihtiyarı olmaksızın; sigara dumanını içine çeken kimsenin orucu bozulur, kaza gerekir.
[b]11.[/b] Elini boğazına sokarak, kasden kendini birkaç defa ağız dolusu kusturan kimsenin orucu bozulur. Kaza gerekir.
[b]12.[/b] Ramazan-ı Şerif ayının dışında, herhangi bir oruca niyyet eden mükellef; kasden dahi bozsa, kaza gerekir.(71)
Resûl-i Ekrem (sav)'in: [b]"Sana şüphe veren şeyi terket, şüphe vermeyen şeye bak!.."[/b](72) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla her mü'min; oruç ibadeti hususunda titiz olmak mecburiyetindedir. Meselâ; oruçlu iken banyo yapmak veya denize girmek, yutmamak şartı ile herhangi bir şeyin tadına bakmak ve bunun gibi birçok husus için "Mekruh"tur denilmiştir. Ancak meşru bir özür halinde cevaz verilmiş!.. Meşru bir özür mevcud değilken; birşeyin tadına bakan veya denize giren kimse, oruç ibadetini tehlikeye sokmuş demektir!.. Kaldı ki; orucu bozulan bir kimsenin dâhi, gündüz boyunca imsak etmesi (Yeyip-içmemesi) vaciptir.
Emanet ve Ehliyet
Resûl-i Ekrem (sav)'in: [b]"Oruç, vücûda girenden dolayı bozulur"[/b] (58) buyurduğu bilinmektedir. İnsan fıtratının gereği olarak; gıda maddelerini boğaz vasıtasıyla vücûduna ulaştırır. Malûm olduğu üzere bu en tabii yoldur. Bunun dışında; kulak, burun, ön ve arka menfezler gibi, arızî yollar da mevcuddur.
Kur'an-ı Kerim'de:[b] "Amellerinizi iptal etmeyiniz"[/b] (59) hükmü beyan buyurulmuştur. Farz olan Ramazan-ı Şerif orucunu; kasden ve teammüden bozmak, büyük bir cinayettir. Hanefi fukahâsı Resûl-i Ekrem (sav)'in: [b]"Kim Ramazan ayında orucunu bozarsa; onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım gelen şey (Keffaret) gerekir"[/b] (60) hadis-i şerifini esas almıştır. Dolayısıyla kasden yiyip-içen veya cima eden oruçlu kimse; tetabûya riayet ederek (Yani arka arkaya olmak şartı ile) altmış gün oruç tutmak mecburiyetindedir. Bu onun üzerine farzdır. Ayrıca aynı orucu kaza etmek durumundadır. İmam-ı Merginani: [b]"Ramazan-ı Şerifte tutulan oruçların dışındakilerde keffaret yoktur. Zira ramazan ayında orucu bozmak, cinayet bakımından çok ileri bir derecededir. O başkası ile aynı şekilde mütalâa edilemez"[/b](61) hükmünü zikretmektedir. Hem kaza hem keffarettin gerekmesi için bazı şartlar vardır.
[color=red]Birincisi: [/color]Kasden orucu bozmuş olmak şarttır. Oruçlu kimse hata yolu ile iftar ederse, keffaret gerekmez, ancak kaza gerekir. Meselâ: Abdest alırken ağızına su verdiği anda, elinde olmayarak boğazına suyun kaçması gibi!.. bu durumda kasden bozmak sözkonusu değildir. Ancak gününe gün kaza eder.
[color=red]İkincisi: [/color]Kendi iradesi ile bozmalı, zorlama neticesinde bozmuş olmamasıdır. Meselâ: Kendisiyle cim'a edilen kadın, bu fiile razı olmuşsa hem kaza hem keffaret gerekir. Ancak cim'a zorla yapılmışsa kadına sadece gününe gün kaza gerekir.(62) Çünkü orucu bozması hususunda zorlanmıştır, kendi iradesiyle bozmamıştır.
[color=red]Üçüncüsü: [/color]Oruca başladıktan sonra hastalanmaması veya sefere çıkmaması esastır. Eğer hastalanır veya sefere çıkarak bozarsa, keffaret gerekmez.
[color=red]Dördüncüsü: [/color]Mükellef Ramazan-ı Şerif orucunu tutarken geceden niyyet etmiş olmalıdır.
[color=red]Beşincisi: [/color]Orucu bozarken, tabi gıdalardan veya gıda yerine geçebilecek yiyecek ve içeceklerden faydalanmış olmalıdır. Meselâ: Çakıl taşını veya demir parçasını yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Zira bunlar gıda maddeleri olmadığı gibi, gıda yerine geçecek maddeler de değildir.(63)
Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve keffareti gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim: "Tabii gıda maddelerini ve gıda maddesi hükmünde olan yiyecekleri kullanmak; Cima' yapmak (rıza söz konusu olduğu anda hem fail, hem mef'ul için keffaret gerekir.) Ağıza giren yağmur suyunu kasden yutmak; sirke, deve sütü, bakla, kavun karpuz üzüm ve şeker kamışı sularını içmek; şifa olacağı gerekçesi ile harhangi bir ilâcı kullanmak; yağa ve pekmeze katılmış darı ununu yemek; asma yaprağı veya taze ağaç yaprağını yemek; yenilen cinsten otları, ilâç veya gıda niyyetiyle kullanmak!.." Bütün bunlar vücûda dahil olduğu anda oruç bozulur, hem kaza hem keffaret gerekir!(64).
[color=red][b]İLÂÇ KULLANMANIN HÜKMÜ[/b] [/color]
Oruca niyyet eden bir mükellefin; aniden hastalanması halinde, mü'min ve mütehassıs bir doktora müracaat etmesi esastır. Eğer ona iğne veya herhangi bir ilâç verirse; mümkün olduğu takdirde, iftardan sonra yaptırması gerekir. Zira iğne; vücûdun iç kısmı ve dimağa ulaştığı zaman oruç bozulur.(65) Hukne yoluyla bağırsaklara ilâç ve su verilmesinde de durum aynıdır.(66) Ancak kullanılan ilâç kuru ve katı olursa, yara üzerine sürüldüğü zaman orucu bozmaz. Zira deri üzerindeki kuru ilâcın; vücûdun derinliklerine ve dimağa uluşma imkânı yoktur.(67) Feteva-ı Hindiyye'de: [b]"İğne vurulan, burnuna veya kulağına ilâç damlatılan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Bir kimsenin kulağına, kendi isteğinin dışında ve elinde olmaksızın yağ girmiş olsa o kimsenin de orucu bozulur. Serahsi'nin Muhiyt'inde de böyledir"[/b] (68) hükmü kayıtlıdır. Sonuç olarak; oruca niyyet eden bir mükellefin; hastalanması halinde söz, mü'min ve mütehassıs doktora düşer!.. Eğer iğne yapılmasını şart görürse yapılır. Mükellef; o günün orucunu, daha sonra kaza eder!.. Deri üzerine sürülen kuru ve katı ilâçlar orucu bozmaz.
[color=red][b]ORUCU BOZAN VE SADECE "KAZA"YI GEREKTİREN HUSUSLAR[/b][/color]
Mükellefin herhangi bir kasdı olmadan; zorlama ve hata sonucu orucu bozulursa, gününe gün kaza etmesi gerekir. Meselâ; Ramazan-ı Şerif ayında oruca niyyet eden bir mü'min; unutarak yeyip, içer veya cim'a eder, daha sonra da sırf cehaleti sebebiyle "orucum bozuldu" zannına kapılarak, orucunu yerse gününe gün kaza eder!.. Kezâ kustuğu için veya kan aldırdığı için "orucunun bozulduğunu" zanneden ve ve sırf bu zann sebebiyle orucunu yiyen kimsenin de durumu aynıdır.(69) Orucu zorla yedirilmiş olan kimseye veya hataen orucunu bozmuş olan kimseye de, sadece kaza lâzım gelir. Keffaret lâzım gelmez. Feteva-ı Kadıhan'da da böyledir.(70) [b]Dolayısıyla kaide şudur: Kasden ve kendi ihtiyarıyla, harhangi bir özür bulunmadan; Ramazan-ı Şerif orucunu bozan mükellefe hem kaza, hem keffaret gerekir!.. [/b]Bunun dışında kendi ihtiyarı olmaksızın ve meşru bir özür sebebiyle orucunu bozan mükellefe sadece kaza gerekir!.. Ramazan-ı Şerif orucunun dışında; farz olan harhangi bir oruca niyyet eden mükellef, kasden ve teammüden bozsa dahi kaza gerekir. Keffaret; sadece Ramazan-ı Şerif orucu ile ilgili bir ukûbattır.
Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve sadece "Kaza"yı gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim:
[b]1. [/b]Mazmaza ve istinşak yapmakta iken karnına su giren kimsenin orucu bozulur, gününe gün kaza gerekir,
[b]2. [/b]Cünüb olarak sabahlayan bir mü'min; yıkanırken boğazına su kaçarsa orucu bozulur. Kaza gerekir.
[b]3.[/b] Oruç tutan bir kimse; çakıl, kuru çamur, pamuk, kuru ot ve kâğıt yutmuş olsa orucu buzulur. Kaza gerekir.
[b]4.[/b] Kuru prinç, mercimek, olgunlaşmamış ve pişmemiş ayva, kuru karpuz kabuğu, kurtlanmış lâşe ve kan, yumurta kabuğu, başkasının çiğnemiş olduğu lokma ve bir başkasının tükrüğü gibi şeyleri yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak kefaret gerekmez, gününe gün kaza eder. Çünkü bunların yenmesi âdet almadığı gibi, başta kurtlanmış leş ve kan olmak üzere insan tabiatının nefret ettiği şeylerdir.
[b]5.[/b] Makatından şırınga yaptıran veya mesanesine ilâç veren kimsenin orucu bozulur. Kaza gerekir.
[b]6.[/b] Kendi ihtiyarı olmaksızın; ağzına kar veya yağmur tanesi giren, bunu yutan kimsenin orucu bozulur, kaza gerekir.
[b]7. [/b]Oruçlu bir kimse taharetlenirken fazla su kullanır ve su o yolla içeri girerse orucu bozulur, kaza gerekir.
[b]8.[/b] Bir kimse oruçlu iken karısını öpse ve bu sebeble inzal vaki olsu orucu bozulur. Kaza gerekir!.
[b]9.[/b] Ramazan ayında oruçlu iken; zorla ve tehditle cim'a edilen kimsenin orucu bozulur. Keffaret gerekmez. Gününe gün kaza eder.
[b]10.[/b] Kendi isteği ve ihtiyarı olmaksızın; sigara dumanını içine çeken kimsenin orucu bozulur, kaza gerekir.
[b]11.[/b] Elini boğazına sokarak, kasden kendini birkaç defa ağız dolusu kusturan kimsenin orucu bozulur. Kaza gerekir.
[b]12.[/b] Ramazan-ı Şerif ayının dışında, herhangi bir oruca niyyet eden mükellef; kasden dahi bozsa, kaza gerekir.(71)
Resûl-i Ekrem (sav)'in: [b]"Sana şüphe veren şeyi terket, şüphe vermeyen şeye bak!.."[/b](72) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla her mü'min; oruç ibadeti hususunda titiz olmak mecburiyetindedir. Meselâ; oruçlu iken banyo yapmak veya denize girmek, yutmamak şartı ile herhangi bir şeyin tadına bakmak ve bunun gibi birçok husus için "Mekruh"tur denilmiştir. Ancak meşru bir özür halinde cevaz verilmiş!.. Meşru bir özür mevcud değilken; birşeyin tadına bakan veya denize giren kimse, oruç ibadetini tehlikeye sokmuş demektir!.. Kaldı ki; orucu bozulan bir kimsenin dâhi, gündüz boyunca imsak etmesi (Yeyip-içmemesi) vaciptir.
Emanet ve Ehliyet
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan