...Kavanozdaki Kelebeğim Ben............

[size=18px]Not: ( Altta;" gece yine çok zor geçiyordu..." başlıklı yazının devamı)

Doktor odaya girdiğinde, o, yatak örtüsünü yüzüne kapatmış hareketsizce yatıyordu. Doktor uyumadığını düşündüğü için kısık sesle;

…..Günaydın, dedi ama ondan cevap gelmedi. Doktor ;
…..Uyumadığını biliyorum. Demek ki bugün beni görmek istemiyorsun dedi gülerek. Yanına yaklaşıp örtünün altından dışarı sarkan elini tuttu şefkatle okşayarak;
…..Nasılsın bugün?
…..Kelebek gibiyim, dedi o sanki duyulmasını istemediği bir sesle, kelebek gibiyim.
…..Doktor Lale hastasının yüzünden örtüyü açarak doğrusu kelebekle aranda nasıl bir benzerlik oluşturduğunu dinlemek isterim dedi gülümseyerek.
…..Yıllar önceydi bir yakınıma biraz sitemle “senin için ne ifade ediyorum demiştim” oda bana; sen benim kelebeğimsin. Sen hayatına girdiğin her insanın kelebeğisin. Dalına konduğun her çiçek ancak o zaman çiçek olduğunu anlar. Dokunduğun her dala baharı yaşatırsın, baharı getirirsin. Neşesisin sen gönül bahçelerinin. Varlığınla bütün olur ancak her güzellik. Varlığına doyulmaz ama yokluğunda hep beklenensin. Dalına konduğun her çiçek gibi benimde senden bir şikayetim var, hayatımızda kalışın bir kelebeğin ömrü kadar az oluyor. İnsan egoisttir biliyorsun istiyoruz ki geldiğin yere kelebek olarak gel ama kelebek olarak kalma. Avuçlarımıza konmuşken ellerimizi bir daha boş bırakma. İşte bunun için sana kelebeğimsin diyorum, hayranlıkla, sevgiyle ve her an uçup gitmen korkusuyla sen benim kelebeğimsin demişti.
…..Doktor Lale dikkatlice dinledikten sonra; evet yakının ne güzel tarif etmiş seni sen hala kelebeksin ama bak herkesin şikayet ettiği yanınsa uçup gitme eğilimin. Lütfen konduğun dala bundan sonra sıkı sıkı tutun ve gitmek için değil kalmak için mücadele et bundan böyle.
…..O sesinde ağır hüzün tınısıyla; doktor vaktiniz var mı? Dedi. Doktor Lale;
…..İstediğin kadar seninleyim paylaş benimle hislerini dedi. O yüzünü tekrar örttü ve zor duyulur bir sesle anlatmaya başladı.
…..Biliyormusunuz doktor, yakınım beni bir kelebeğe benzettiğinde bir anım gelmişti aklıma ve dehşete kapılmıştım. Çocukken kısa bir dönem köyde yaşamıştım. Mevsim bahardı. Pek çok çocukla birlikte yol boyunca açan çiçekler arasında oynuyor beğendiklerimizden buket yapıyorduk. Canlı bir kelebekle ilk kez o gün tanışmıştım. Turuncu, kırmızı ve siyahın tonlarıyla muhteşem görünüyordu. Yakalamak için peşinden koştum ama bir türlü yakalayamamış üzülmüştüm. Öyle güzel görünüyordu ki büyülemişti beni, o kelebek ilada benim olmalıydı. Kelebeği yakalayamadığıma üzüldüğümü gören arkadaşım beni teselli edip üzülme yarın evden büyük bir cam kavanoz getirelim kelebek çiçeğe konduğu anda üzerine kavanozu kapatıp öyle yakalarız demişti. Ertesi gün aynen öyle yapmıştık. İşte beni büyüleyen muhteşem kelebeğim ağzını sıkı sıkı kapattığım kavanozun içinde ellerimdeydi. Ellerimde olsa dokunmaya kıyamadığım kanatlarını kavanozun dışından okşadım dakikalarca. Kavanoz avuçlarımda ben kelebeğimi izliyordum.

Kavanozun içinde uçmaya çalışıyor, kendisini kavanozun duvarlarına çarpıp düşüyordu. Tekrar kalkıp uçmayı deniyor yine kendisini duvarlara vurup düşüyordu. Başka bir arkadaşım benimle alay etmeye başlamıştı; senin kelebeğin çok akılsız, etrafında camdan bir duvar olduğunu göremiyor uçacağını zannediyor kendini duvarlara vura vura kanadını yaraladı bak dedi. Benim kelebeğim akılsız değil diye bağırmıştım. Bir süre sonra kelebeğim kendini yine kavanozun duvarına vurdu ve düştü ama bir daha kalkamadı. Kanatlarını yere sermiş öylece duruyordu. Neden uçmuyor dedim arkadaşıma çok yoruldu dinleniyor olmalı dedi. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen hiç kımıldamıyordu eve gelip anneme gösterdim onu. Annem kavanozun kapağını açtı dikkatlice kelebeği eline aldı bana döndü;

…..Neden kelebeği kavanoza hapsettin dedi?
…..ONU ÇOK SEVİYORDUM benim olsun istedim anne.
…..Onu kavanoza hapsetmekle havasız bırakıp özgürlüğünü elinden alıp ölüme götürdüğünü hiç düşünemedin mi? Zavallı kelebek kavanozun içinde çırpınıp kanatlarını kırarken hiç mi acımadın.
…..Ben ona nasıl davranacağımı bilemedim ben onu sadece sevdim anne. Derken en çok sevdiğim arkadaşım söze karıştı. Ben onun kavanozda öleceğini biliyordum. Çünkü hava almadan yaşayamazdı.
Bunu duymak beni deliye çevirmişti. Arkadaşıma katil diye bağırmaya başladım. Madem biliyordun onun çırpınışlarını sende görüyordun neden onu kurtarmak için müdahale etmedin neden beni ikaz etmedin. Arkadaşımsa sadece; Bilmem düşünemedim kelebek senin dedim müdahale etmek istemedim dedi.

Doktor Lale hastanın bunları anlatırken hangi noktaya geleceğini tahmin etmişti. Konuyu kapatıp hastanın düşüncelerini başka yöne çekmek adına onun ellerinden tutup koridorda biraz yürümeye ne dersin? Dedi.

…..O; Doktor görmüyormusunuz? hala benim kavanozdaki kelebek olduğumu. Hiç uçamayacak kadar yorgun ve kırık kanatlarımı görmüyormusunuz?
…..İstesen bu kanatları tamir etmek senin elinde. Bunu kendin için yapmıyorsan bunca sevenlerin için sevdiklerin için yapmalısın. Onları ne kadar üzdüğünü görmüyormusun?
…..Çok adaletsizsiniz doktor. Bana onları üzdüğümü söylerken neden onlarada; Siz bu zavallı insanı sevdiğiniz içinmi kavanoza hapsettiniz? Ve sizler sevdiğinizi söylediğiniz bu insan bu kavanozda çırpınırken gördüğünüz halde neden bu hayatın içinde bir yol bulması için müdahale etmediniz onu yapayalnız bıraktınız unuttunuz diye sormuyorsunuz?
…..Bırakın beni doktor. Sizde kabullenin artık ben bir kelebeğim ve artık kavanozumu kabullendim. Kanatlarımı yere indirdim. Ne kavanozun kapağını açın nede duvarlarını kırın. Ben kaderi kabullenmişken bana alışık olmadığım bir dünya daha sunmayın.

Doktor Lale hayatın insanları nasıl bu noktaya getirdiğini defalarca kez görmesine rağmen, içinde anlayamadığı bir hüzün ve nefretle;

EĞER İNSANLAR SEVMENİN HAKKINI VEREBİLSEYDİ, sevmenin fedakarlık ve emek olduğunu kavrayabilsyedi , insanlar birbirini anlayabilseydi şu hasta yataklarının çogu boş olurdu dedi içinden.

Nazlı yenidünya ([url]http://nazli64.blogcu.com[/url])[/size]

1 yorum

...Kavanozdaki Kelebeğim Ben............

EĞER İNSANLAR SEVMENİN HAKKINI VEREBİLSEYDİ, sevmenin fedakarlık ve emek olduğunu kavrayabilsyedi , insanlar birbirini anlayabilseydi şu hasta yataklarının çogu boş olurdu dedi içinden.

04.11.2007 - talib

Konular