NURULLAH BEYİ KİM SEVMEZ

[size=18px][color=olive]NURULLAH BEYİ KİM SEVMEZ
Nurullah Yıldız Bey, gençliğinde, iş hayatına atılmadan nasıl tevekkül içersinde, nasıl hoşgörülü, nasıl güzel ahlâk timsâli ise; aradan yıllar geçtiği, binlerce insana iş verecek seviyeye geldiği, çok itibar sahibi olduğu hâlde, aynı hoşgörüyü, aynı tevâzuyu, aynı güzel ahlâkı devam ettirmiştir. Onu, herkes seviyor. İşte Nurullah Beyi sevdiren olaylardan biri:

İki arkadaş var ki, can ciğer. İkisinin de tıkır tıkır işleyen işleri var. Bir zaman sonra bu iki arkadaş arasında alışverişle ilgili, bir anlaşmazlık çıkar. Ahmet diyor ki Mehmet’e:

- Arkadaş, aslında istemeyecektim ama, işlerim biraz bozuldu. Darda kaldım. O bakımdan benden aldığın borcu geri istemeye geldim.

- Sen ne diyorsun Ahmet? Ben senden borç almadım ki?

- Aaa! Nasıl olur? Falan zamanda sana şu kadar milyon lira verdim ya.

- Hayır efendim, ben senden o zaman borç almadım!

Aldındı, almadımdı uzayıp gidiyor tartışma. Çâreyi buluyorlar kısa zamanda. İkisi de Nurullah Yıldız Beyi çok yakından tanıyorlar. İkisi de birbirine aynı teklifi sunuyor:

- Nurullah abiye gidelim. O ne derse kabul, tamam mı?

- Gidelim! Kabul! Nurullah Beyin yanına varıyorlar. Hoşbeşten sonra Nurullah Bey diyor ki:

- Buyurun sizi dinliyorum.

- Efendim, Mehmet Beye zamanında şu kadar borç verdim. Ama şimdi alamıyorum,

- Siz ne diyorsunuz Mehmet Bey?

- Hayır efendim. Ahmet Beyden öyle bir para aldığımı hatırlamıyorum.

Ne yapacak Nurullah Bey? Nasıl karar verecek? Bakın verdiği karara:

Nurullah Bey, borç miktarını öğreniyor. Şaşkın bakışlar arasında, Ahmet Beyin eline parayı verip şunu söylüyor:

- Siz ikiniz de Müslümansınız. Benim inancım öyledir ki, Müslüman yalan söylemez! Alacağım var diyen alacağını aldı. Borcum yok diyen de töhmetten kurtuldu.

Sonradan öğreniliyor ki, islâm âlimlerinden bir zât da böyle bir dâvâyı, kendisi ödeyerek çözmüş. İşte islâm ahlâkı, işte ahlâk timsâli...


türkiye takvimi[/color][/size]

Konular