Zalimlerin Satranç Oyunu

Zalimlerin Satranç Oyunu

Petrol konusunda hazırlanmış yabancı bir belgesel programını televizyondan izliyordum. Petol sektöründeki trilyoner patronların üye oldukları Amerika’daki önemli bir klüp hakkında anlatılanlar gözardı edilecek cinsten değildi. Üye sayısı 40 kişide dondurulmuştu. Bu üyelerden herhangi birinin ölümü veya ihracı halinde, çok büyük paralar ödeyerek yedek üyelik hakkını elde etmiş olan sıradaki, asil üye konumuna geçiyordu. Program sunucusunun toplantı salonunu ekrana getirirken söyledikleri düşündürücü idi...

“Pek çok ülkelerde iktidarların belirlenmesinin ve çıkacak iç savaşların kararları bu salonda alınır.”

Yani bu salonda tam anlamıyla “ZALİMLERİN SATRANÇ OYUNU” sergileniyordu... Oyunda filler, kaleler, atlar ve piyonlar, vezirle beraber seferber edilmiş “tek hedefleri olan; menfaat” elde edebilmek için çok ustalıklı oyunlar planlanıyor ve hasımlarını “mat” etmenin hesaplarını yapıyorlardı...

Güneydoğu Anadolu’da olanları, petrol boru hatlarının başına gelenleri, Kuveyt’i, Irak’ı, İran’ı, Suriye’yi ve dünyada oluşan dengeleri “o salonda alınan kararlar” dışında düşünebilmek pek mümkün değil...

Kullandığımız petrolün %95’ini ithal etmek mecburiyetinde olmamıza rağmen komşu ülkelerle izolasyona zorlanmamızın altında kim bilir neler var?

“Komşuluk, dostluğun komşusu” olmasına rağmen, komşumuz olan devletlerle güdümlü düşmanlık senaryolarında kimlerin menfaati var?

Enerji sektörü içindeki petrolün önemini ve son yüzyılımız içinde oynadığı çok ehemmiyetli rolleri anlamadan bu soruların cevabını bulabilmek mümkün değil...

Para ve güç çatışmasının epik öyküsünün anlatıldığı PETROL* isimli kitabında Daniel Yergin aşağıdaki ifadeleri ile konunun önemini vurguluyor. Kitabın ilerleyen sayfalarında Petrol ekseni etrafında yüzyılımızın pek çok ibret verici olaylarını okumak mümkün. Dilerseniz birlikte okuyalım...

PETROLSÜZ YAŞAYAMAYIZ...

“Unutmamalıyız ki bir gün dünyadaki petrol kuyuları aniden kuruyuverse, çağdaş dediğimiz bu uygarlık bir gün bile yaşayamaz ve çökmeye mahkûm olur.”

•••

“Gerek Uzakdoğu’da gerekse Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’nın çıkışı ve gelişmesinde petrol en önemli etken oldu. Nitekim Japonlar Pearl Harbour’a, Doğu Hint adalarındaki petrol kaynaklarına el koyan ordularını korumak amacıyla saldırmıştır. Hitler’in Sovyetler Birliği’ni işgal etmesindeki en önemli stratejik hedef, Kafkasya’daki petrol yataklarını ele geçirmekti. Ancak, zamanla Amerika’nın petrol konusundaki üstünlüğü ve kararlılığı ortaya çıkacak ve savaş henüz son bulmadan Almanya’nın ve Japonya’nın petrol tankları tamtakır boşalacaktı.”

1956 Nisan’ında Mr. B ve Mr. K adlarıyla Stalin dönemi sonrasının iki lideri, Nikolai Bulganin ve Nikita Khrshchev Londra’ya gelmişlerdi. Onlarla karşılaşmadan evvel İngiltere Başbakanı Eden, Eisenhower’le bir araya gelip Sovyetlere ne söyleyeceğinin provasını yapmış, düşündüğü plânı Başkan’a bildirmiştir. Eisenhower plâna tam onay vermişti... Sovyet lideriyle konuşması sırasında Eden onları Ortadoğu’ya karışmamaları için uyardı ve şunu söyledi: “Benim petrol konusunda çok açık sözlü olmam gerekiyor, çünkü petrol için gerekirse dövüşebiliriz.” Bundan sonra sadede gelerek şunları söylemişti: “Biz petrolsüz yaşayamayız ve... petrolsüzlükten boğazlanıp ölmeye de hiç niyetimiz yok.” (Sf. 559)

İSTİHBARAT

“1896 güz mevsiminde... ...genç bir adam Britanya’dan yola çıkmış Borneo’nun doğu kıyısındaki Kutei denen vahşi, terk edilmiş ormanlara yollanmıştı. Oraya gitmek için Singapur’dan geçmesi gerekiyordu. (Petrol konusunda araştırmalar yapan bu gencin) Singapur’a gelişi Standart Oil’in Singapur temsilcisinin dikkatini çekmiş ve hiç vakit kaybetmeden New York’a rapor edilmişti.” (Sf. 123)

“...Standart şirketinin bordrosundaki Amerikan konsolosları...” (Sf. 57)

“Standart Oil Şirketi haber alma ve casusluk alanlarında gayet etkin ve olağanüstü bir sisteme sahipti...” (Sf. 38)

100 yıllık geleneği olan petrol şirketlerinin istihbaratının, günümüzde uyduların ve teknolojik imkanların desteğiyle hangi boyutlarda olabileceğini kestirmek pek güç değil. Ticarî bir kuruluş istihbarata önem vermek zorundadır. Fakat menfaat hedeflerini gerçekleştirmek için, sayısız insanın kanını dökmeyi oynadıkları oyunun kuralı olarak kabul etmeleri, dünya istihbarat ağlarını bu maksatla beslemeleri, bu güç odağının varlığının gözardı edilmemesi gerektiğini göstermektedir.

KAHRAMANLIK VE PETROL

2. Dünya Savaşı’nda, Kuzey Afrika’da ilerleyen, Rommel çok zeki, müteşebbis, hayal gücü kuvvetli bir adamdı.. ...Daha 1941 Haziranında defterine şunları yazıyordu: “Ne yazık ki petrol stoklarımız düşman tarafından iyice tahrip edilmiş. Yaklaşmakta olan İngiliz baskınını da bu yüzden oldukça endişeyle bekliyoruz. Çünkü şunu gayet iyi biliyoruz ki, harekatımızdaki zafer veya yenilgiyi tayin edecek olan, teknik gereksinmelerden çok petrol vanasıdır.” (Sf. 389)

“En cesur insan bile silahı olmadan hiçbir şey yapamaz. Silahlar da bol mermi olmadan bir şey yapamaz. ayrıca motorize savaşta ne insan ne silah ne de mermi, yeteri kadar petrol olmadıkça hiçbir şey ifade etmez.” (Sf. 394)

“Alman uçak imalatı hala doruk noktadaydı. Ne var ki yakıt olmadığı için uçaklar uçamıyor, yerde tutuluyordu.” (Sf. 399)

“Denizaltıların yaptığı büyük savaş kampanyası sonunda Japon imparatorluk donanmasını petrol sıkıntısına düşürüp “olağanüstü sıkıntılı” duruma getirmesi 1944 yılı başlamadan evvel gerçekleşemedi. Bu arada Japonların tükenmekte olan petrol stokları da stratejik kararlarda, etkili olmaya başlamış giderek daha perişan edici sonuçlara ulaşmıştı... ...Savaş tarihinde adı “Marianas keklik avı” olarak geçen harekatta Japonlar Amerika’nın kaybettiği 29 uçağa karşı 273 uçak kaybetmiştir. Sebep: Dairevî hareket stratejisi ile yaklaşılmış olsaydı. Yol uzatılmış ve bunun için de daha çok petrol tüketilmiş olacaktı.” (Sf. 413)

“Dünyanın en büyük savaş gemisi ve Japon filosunun gururu olan Yamato’ya verilen görev bir intihar görevi idi. Sefere başlarken Yamato’ya sadece gidişe yetecek kadar yakıt yüklenmişti.” (Sf. 416)

Petrol ihtiyacının %95’ini ithal etmek mecburiyetinde olduğumuzu bilerek, 2. Dünya Savaşı’nda ve yakın tarihimizde yaşanan tecrübeleri dikkatle değerlendirmek daha geniş bir perspektiften değerlendirme yapmamızı sağlamaktadır.

“Size yerin altında rızık hazırladık” ayetini biz ağlayarak, dinlemekle yetinirken, BP, Shell vs. petrol çıkarıyorsa, Batının üzerimizdeki kadife eldivenli demir elli hakimiyetinin temelinde, üzerimizde satranç oyunu sergileyen zalimlerin gücünden ziyade bizlerin gafleti ve uykusu var demektir. Ülkemizi ziyarete gelen üst düzey bir ABD’li yetkilinin “Türkiye ABD için bir hazine” ifadesine içerlemek yerine, birbirimizle didişmeyi bir kenara bırakıp, mirasyedi yaramaz çocukların ruh haletinden kurtulmamız gerekmektedir.

Küçük kafaların şahısları, orta kafaların olayları, büyük kafaların fikirleri ve sistemleri düşündüğü idraki ile vizyon ve gayret sahibi insanlar olarak bugünümüzü iyi değerlendirmek ve yarınlara hazırlanmak zorundayız. Zalimlerin satranç oyununda fillerin, atların, kalelerin karşısında, mana ve madde planında piyon olmak istemiyorsak, cehalet - fakirlik - ihtilaf düşmanlarına karşı, ilim, sanat ve teknolojideki gelişmeler, gönül birliği ve diyalog silahlarıyla mukabele etme gayretini yaşamamız, ülkemizin aydınlık geleceği için bir zarurettir.

Kaynaklar

Petrol, Daniel Yergin,

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Adnan Şimşek

1 yorum

Zalimlerin Satranç Oyunu

Ben inanıyorum şahsen boyle dolapların donduğune

05.12.2007 - keceemre

Konular