SEVGİLİ

[size=18px][color=darkblue]SEVGİLİ

Birden onu ne çok özlediğimi kalbimde hissettim.
Hemen telefona sarıldım.
- Benimle bir yemeğe ne dersin, diye sordum.
Beklemediği açıktı, şaşırdı. Ama itirazsız kabul etti.
Beni sevdiğini, çok sevdiğini biliyordum!
- Yemek sonrası şu görememekten yakındığın Miniatürk’ü gezeriz eğer bana ayıracağın bir iki saat varsa...
Sesindeki coşkudan gürül gürül minnet fışkırıyordu:
- Memnuniyetle!
***
Evinden almaya gittiğimde, onu giyinip kuşanmış olarak hazır buldum. Beklemeyi sevmediğimi bilirdi.
İçeri girmedim.
Ayakkabılarını giydi ve çıktık.
***
- Eşinin şu anda senin nerede olduğundan haberi var mı, diye imalı ve alaycı bir tebessümle sordu.
Ani bir kararla yaptığım davetin ve şimdi birlikte olmamızın getirdiği mutluluğu saklayamıyordu. Her hareketinde çocuksu bir coşku ve heyecan vardı.
Mönüyü tutan elleri titriyordu.
- Eskiden sen benim yediğimi yerdin, bugün ben senin tercihine uyacağım, dedi yemek listesini masaya bırakarak...
Ben de, saygıyla bekleyen beyaz giyimli garsona, onun en sevdiği yemeği söyledim.
***
Keyifli bir sohbet eşliğinde yediğimiz yemeğin sonrasında çay içiyorduk.
Acaba eşim bizi böyle görse ne düşünür diye düşündüm.
- Senin saatin geliyor, dedi. Galiba Miniatürk’ü görmek bu sefer de kısmet olmayacak.
Saate baktım, gerçekten de onca zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım bile.
- Haklısın, epey geç olmuş, dedim.
Kalktık.
Ayrılık havası, saatlerdir gözlerinde ışıl ışıl parlayan mutluluğun izlerini yavaş yavaş hüzne terk ediyordu.
Giderek asılan suratını, çiçekçiden alıp kucağına tutuşturduğum bir buket gül de dağıtmadı.
Evine bıraktım.
Kapıdan içeri girerken döndü... Sarıldı... Beni öptü... “Çok teşekkür ederim” dedi, “Bir daha anneler gününü birlikte kutlamanın kısmet olacağını sanmıyorum oğlum.”

Sadık Söztutan[/color][/size]

Konular