Kalamışlıların hacıannesi 'Halide Zerin' 80 yaşında KUR&

[size=18px][color=darkred]Kalamışlıların hacıannesi 'Halide Zerin' 80 yaşında KUR’AN öğretiyor

ŞEMSİNUR ÖZDEMİR
Müstesna bir insan Halide Zerin annemiz. Yaşlılığın verdiği bahanelere sığınmamış ve hayatını çevresine faydalı olmak adına hayırlı faaliyetlerle süslemiş.
Komşuları ve öğrencileri ona hacıanne diyor. Kadıköy Kalamış’ta özellikle kadınlar arasında tanımayan yok gibi. Evinin kapısı herkese açık. Yeter ki ondan bir şey öğrenmek isteyin, sorular sorun veya sadece sohbet istesin canınız. Halide Zerin eviyle birlikte gönlünün kapılarını da açıyor sonuna dek. Çünkü o, eski topraklardan. Osmanlı kadını denir ya, ilim ile tevazuyu bir arada barındırabilenlere. Veya eski İstanbul hanımefendisi. İşte onlardan biri ile tanışacaksınız şimdi. Her ne kadar bu şehirde doğmamış olsa da son 80 yılın görmüş geçirmişliği var üzerinde. Yaşıtları yaşlılığın bahanesi, nazı veya zorunluluğu ile bir kenara çekmişken kendini, o, evine gelen herkese bir şeyler öğretme telaşıyla dönüp duruyor. Bir harf bile olsa öğretmenin kıymetini biliyor; çünkü kırk yıl köle olunacak harfleri öğretiyor Halide Hanım.

Kur’an-ı Kerim’i okumayı, anlamayı, hayatına O’nun rengini vermeyi, O’nun huzuruyla nefes alıp vermeyi öğretiyor; en az söz ile en fazla yaşayarak. Halide Zerin, öğrencileri, kitapları ve menekşeleri ile 80 yaşını sürerken dilinden “Son nefesime kadar Kur’an öğretmeyi nasip etsin Rabb’im” duasını da eksik etmiyor.

ONU HERKES TANIYOR

Yaşadığı apartmana girerken karşılaştığım modern kıyafetli bir hanım yabancılığımı fark edip ‘Hacıanneyi mi arıyorsunuz?’ diye soruyor gülümseyerek. Sonra dairesini tarif ediyor. Onun Halide Hanım’ın 5 yıllık öğrencisi Sevinç Hanım olduğunu öğreniyorum yukarı çıkınca. Kur’an’ı henüz hatmedemeyen Sevinç Hanım, ne zaman vakit bulursa öyle geliyormuş onun yanına. Halide Hanım, bıkmadan sabırla takip ediyor öğrencisini. 27 senelik bir mazisi var Halide Hanım’ın Kur’an öğretmeye başlamasının. Ama ondan önce 19 yaşında Manisa’dan İstanbul’a gelişinden girmek gerekir söze.

1927 doğumlu olan Halide Hanım, askerliğini İstanbul’da yapan memleketlisi Recep Zerin ile evlenip bu şehre gelir. Eşi ilk zamanlar bir kahvehanede çalışır. İlk evleri Fatih’te bir çatı katıdır. İki oğlu burada dünyaya gelir. Recep Zerin kısa sürede Tahtakale’de nalburiye işine başlar. Büyük oğlu 4 yaşında iken akşam kız sanat okuluna giden Halide Hanım dikiş öğrenir ve yıllarca tüm ailenin kıyafetlerini kendisi diker. Zerin ailesi önce Salacak’a, 1975’te de Kalamış’a taşınır. 32 senedir aynı evde yaşayan Halide Hanım 66 yaşında iken eşi vefat eder.

CUMA OKUMALARI İLE BAŞLADI

Halide Hanım, Kur’an okumayı genç kızlığında öğrenmiştir. Bu sayede çocuklarının ilk öğretmeni olur. Kalamış’a ilk taşındığı sene hafız Melike Hanım’dan aldığı derslerle okumasını iyice pekiştirir ve onun izniyle isteyenlere Kur’an okumayı öğretme devresi başlar. İlk olarak, cuma günleri namaz vaktini hayır dua ile geçirme niyetiyle komşularını evine davet eder. Büyük İslam âlimi merhum Mehmed Zahit Kotku ile tanışıp. Onun sohbetlerine katıldıktan sonra kalbi okuma, öğrenme ve öğretme arzusuyla dolup taşar. Çocukları artık büyümüştür. Dikiş işlerini bir kenara bırakıp kitaplara verir vaktini. Yazları Yalova’da, kışları evinde isteyen herkese bildiklerini aktaran Halide Hanım, ilk dersinin heyecanını ve sonrasını şöyle anlatıyor:

“Yalova’ya yazlığa gitmiştik. Tatil sebebiyle camide açılan yaz Kur’an kursunun öğrenci sayısı 70’e ulaşmış. Cami görevlisi Kur’an’ı iyi bildiğimi öğrenince yardımcı olmam için rica etti. İlk dersime, ‘Allah’ım mahcup etme’ diye dua ede ede gittim. Kız öğrencileri ben okuttum. 10 sene her yaz orada ders verdim. İstanbul’a gelince ‘Neden burada da ders vermiyorum?’ diye sordum kendime. Önce komşumun yetişkin kızlarına ders verdim. Onlardan sonra duyan gelmeye başladı. Bazen anne-kız birlikte gelen oldu. Özellikle cuma günleri eski yeni birçok talebem burada buluşuyor. Birlikte Kur’an okuyup sohbet ediyoruz. Bazen tefsir, meal de okuyoruz. Ramazan aylarında mutlaka mukabele yapıyoruz. Yavaş da okusalar herkese fırsat veriyorum. O yüzden okumalarımız uzun sürüyor; ama aynı zamanda da öğrendiklerini pekiştiriyorlar.”

MESAİYLE ÇALIŞAN BİRİ GİBİYİM

Halide Hanım’ın evine gelenler Kur’an ile birlikte İslam hakkında bilmedikleri bir çok şeyi öğreniyor. Meal ve tefsir okumaları yapılıyor. Bazı günler ilmihal okunuyor. Halide Hanım kendisine sorulan konulardan bilmediklerini tanıdığı âlimlere danışıyor. Hafta sonları da çalışan hanımlar derse geliyor. Mesai ile çalışan bir kadın kadar günlerinin dolu geçtiğini belirten Halide Hanım, “Hafız değilim, ama sabırla öğretiyorum. Allah bana verdi ben de çevremdekilere veriyorum. Bu kadar yılda 500’den fazla kişiye öğretmişimdir Kur’an okumayı. Kalamış’ta farklı bir yaşam tarzı hakim. Karınca kararınca başladım. Çapım kadar öğretmeye çalıştım.” diyor.

KAPISI HERKESE AÇIK

Semtteki insanlar birbirlerini getirip tanıştırıyorlar. Halide Hanım, Kur’an’ı açtıklarında kolayca okuyabilsinler diye en baştan itibaren Yasin ve Mülk surelerini de çalıştırıyor. Çocukları ve torunları yakın oturmasına rağmen evinde tek başına kalan Halide Hanım, talebeleri sayesinde hiçbir zaman yalnızlık hissi yaşamıyor. Halide Hanım şöyle konuşuyor: “İnsanlara faydalı olmak için gayret etmek beni mutlu ediyor. Yaşlılar genelde yalnız oluyor. Allah, ahir ömrümde böyle güzel bir hizmet ve çevre imkanı oluşturdu. Hiç yalnız değilim. Böyle bir faaliyetim olmasa evde akşama kadar yalnız oturacağım. Kimseye de faydam dokunmayacak. Kendime bakabiliyorum. Cumaları gelenlere ikram bile hazırlıyorum. Aslında, ilim olarak kendimi yeterli bulmuyorum. Bir yandan okuyorum, öğreniyorum. İçimden hep bu şekilde yaşamak geliyor. Dindarlara karşı önyargısı olanlar var. Tanıdıkça bizim korkulacak, çekinilecek insanlar olmadığımızı anlıyorlar. Ben insanları severim. Çevremdekiler de beni sever. Kimseye önyargılı yaklaşmam. İnsanları kıyafetlerine bakarak değerlendirmem.”




--------------------------------------------------------------------------------


45 yaşında ehliyet aldı, 60 yaşında Arapça öğrendi

Halide Hanım, 45 yaşında ehliyet alıp araba kullanmaya başlamış bir insan. İstanbul trafiğinden çekindiği ve park sorunu olduğu için şehir içinde artık kullanmıyor; ama uzun yola alışık tecrübeli bir sürücü. Ayrıca 60 yaşında Arapça öğrenmiş biri o. İki yıl boyunca Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ders alıp bu dili öğrenmiş. Tam olmasa da meramını anlatacak kadar biliyor.

[/color][/size]

Konular