ELVEDA ÇARŞI
Çeşitli badirelerin, sayısız hüzünlerin ve nice sevinçlerin dışa vurumudur bu film.
Aslında bu film, bir hayatın yollara nasıl aktığının bir belgeselidir de...
Gönül isterdi ki şampiyonlukla kucaklaşılmış bir senede bacak bacak üstüne ataraktan "inanın çocuklar başardık" şarkılarını söyleyerekten ve de şöyle 32 dişimizle gülerekten bir fotoğraf karesinde olalım.
Lakin, çok sakin bir şekilde söyleyelim ki; Beşiktaş Camiası'nı o fotoğraf karesinde buluşturmak istemeyen güçler var.
Amatör ruh, profesyonel düşünce içinde hazırlanmış bu filmde belki birşeyler hissedeceksiniz.
Kıpır kıpır olan yanınıza kulak verin. Çünkü o yanınız size mutlu bir fotoğraf karesinin adresini söyleyecektir.
Beşiktaş'ı yaşamak, Çarşı'yı hissetmek, tutkunlarına bir peri masalı gibidir.
Dinleyenlerine bir zamk gibi yapışan bu aşk yaşayanlarına neler eylemektedir?
Hiç düşündünüz mü?
Devamlı sırtında kamburla dolaşan, ama negatif ama pozitif mutlaka eleştirilen, her daim içine çomak sokulan, dudak dudağa bile hayalken, göz göze sevişmelerine bile ferman çıkartılan bu coğrafyayı...
Hiç düşündünüz mü?
Bağırıyorken de, bağırmıyorken de her şekilde her dönemde para alıyorlar düye suçlanan, seviyesiz muhabbetlerin odak noktası bu haritanın ızdıraplarını hiç düşündünüz mü?
Ve siz "karşı" olmak ne demektir bilir misiniz?
Düşünün bakalım.
Tam 1,5 saatiniz var.
Mahallenin hep kötü çocuğuyduk.
Hep içimizden, gönlümüzden birşeyler katmaya çalıştık.
Ama yalnızca çalıştık.
Zaman denilen amansız girdapla hep dalga geçtik.
Zamanın tümünü Beşiktaş'la geçiren bu kitlenin ne yaptığını "zaman" bile anlayamazdı eminiz.
İyi, kötü, güzel, çirkin, farklı, ayrıcalıklı, hit ve hep bir numara birçok imzamız oldu.
Her şeyi Beşiktaş için yaptığımıza kalıbımızı basardık.
Hala da basarız.
Lakin bunları yaparken,
galiba
sanırım
zannediyorum
ve hissediyorum ki zarar veriyormuşuz.
Şanlı, şerefli camiamızı rahatsız etmeye başladığımızı hissettik sanki. Biz fazlaysak, biz birilerinin adamıysak, biz Beşiktaş'sız bir hayat yaşamaya başlamışsak ve biz zarar veriyorsak hemen gidebilirdik.
Herşey Beşiktaş için değil miydi?
Aslında herşey geçen sene "satılmış Çarşı" diye bağırıldığında başladı.
Yazık kere yazıktı. Tam bırakıyorduk ki...
24 Saat Beşiktaş'ı yaşarken Beşiktaşsızlık nasıl bir duyguydu ki?
Ve biz nereye gidiyorduk?
Dedik ki zamansız ayrılıkları sevmiyoruz, uygun zamanını bulalım öyle terkedelim diyarı.
Ama baktık ki; hakaret almış başını gidiyor ve dayanılmaz bir ızdırap var içimizde ve biz kimin hakaret ettiğini bile göremiyoruz, masket takmış bir sürü insan atıp tutuyor...
Sessizce ve kimsesizce ayrılmak geçti içimizden, hem bu limandan, hem bu can evimizden.
Bu kararı verirken kaburgamızın tam ortasına saplanan bir hain hançeri sizle paylaşmak istiyorum:
"Çarşı Beşiktaş'ın üstüne geçti"
İşte bu halüsülasyon ve sınırı belli olmayan dedikodulardan dolayı...
Beşiktaş neresiydi, Çarşı kimdi? Bu ne yaman çelişkiydi ki...
Şanlı Beşiktaş olmasa Çarşı olurmuydu ki?
Neyse...
İnşallah geriye bayrağı göklerde, şerefi yedi düvelde bir tribün bırakıyoruz. Dinlenmek ve yapılacakları görmek bizim de hakkımız sanırım.
Hakkımız geçtiyse size hakkınızı helal edin.
Biz bizimkileri sizlere helal ediyoruz.
ÇARŞI
BİR BEŞİKTAŞLI OLARAK ÜZLDÜĞÜMÜ BELİRTMEK İSTERİM
Aslında bu film, bir hayatın yollara nasıl aktığının bir belgeselidir de...
Gönül isterdi ki şampiyonlukla kucaklaşılmış bir senede bacak bacak üstüne ataraktan "inanın çocuklar başardık" şarkılarını söyleyerekten ve de şöyle 32 dişimizle gülerekten bir fotoğraf karesinde olalım.
Lakin, çok sakin bir şekilde söyleyelim ki; Beşiktaş Camiası'nı o fotoğraf karesinde buluşturmak istemeyen güçler var.
Amatör ruh, profesyonel düşünce içinde hazırlanmış bu filmde belki birşeyler hissedeceksiniz.
Kıpır kıpır olan yanınıza kulak verin. Çünkü o yanınız size mutlu bir fotoğraf karesinin adresini söyleyecektir.
Beşiktaş'ı yaşamak, Çarşı'yı hissetmek, tutkunlarına bir peri masalı gibidir.
Dinleyenlerine bir zamk gibi yapışan bu aşk yaşayanlarına neler eylemektedir?
Hiç düşündünüz mü?
Devamlı sırtında kamburla dolaşan, ama negatif ama pozitif mutlaka eleştirilen, her daim içine çomak sokulan, dudak dudağa bile hayalken, göz göze sevişmelerine bile ferman çıkartılan bu coğrafyayı...
Hiç düşündünüz mü?
Bağırıyorken de, bağırmıyorken de her şekilde her dönemde para alıyorlar düye suçlanan, seviyesiz muhabbetlerin odak noktası bu haritanın ızdıraplarını hiç düşündünüz mü?
Ve siz "karşı" olmak ne demektir bilir misiniz?
Düşünün bakalım.
Tam 1,5 saatiniz var.
Mahallenin hep kötü çocuğuyduk.
Hep içimizden, gönlümüzden birşeyler katmaya çalıştık.
Ama yalnızca çalıştık.
Zaman denilen amansız girdapla hep dalga geçtik.
Zamanın tümünü Beşiktaş'la geçiren bu kitlenin ne yaptığını "zaman" bile anlayamazdı eminiz.
İyi, kötü, güzel, çirkin, farklı, ayrıcalıklı, hit ve hep bir numara birçok imzamız oldu.
Her şeyi Beşiktaş için yaptığımıza kalıbımızı basardık.
Hala da basarız.
Lakin bunları yaparken,
galiba
sanırım
zannediyorum
ve hissediyorum ki zarar veriyormuşuz.
Şanlı, şerefli camiamızı rahatsız etmeye başladığımızı hissettik sanki. Biz fazlaysak, biz birilerinin adamıysak, biz Beşiktaş'sız bir hayat yaşamaya başlamışsak ve biz zarar veriyorsak hemen gidebilirdik.
Herşey Beşiktaş için değil miydi?
Aslında herşey geçen sene "satılmış Çarşı" diye bağırıldığında başladı.
Yazık kere yazıktı. Tam bırakıyorduk ki...
24 Saat Beşiktaş'ı yaşarken Beşiktaşsızlık nasıl bir duyguydu ki?
Ve biz nereye gidiyorduk?
Dedik ki zamansız ayrılıkları sevmiyoruz, uygun zamanını bulalım öyle terkedelim diyarı.
Ama baktık ki; hakaret almış başını gidiyor ve dayanılmaz bir ızdırap var içimizde ve biz kimin hakaret ettiğini bile göremiyoruz, masket takmış bir sürü insan atıp tutuyor...
Sessizce ve kimsesizce ayrılmak geçti içimizden, hem bu limandan, hem bu can evimizden.
Bu kararı verirken kaburgamızın tam ortasına saplanan bir hain hançeri sizle paylaşmak istiyorum:
"Çarşı Beşiktaş'ın üstüne geçti"
İşte bu halüsülasyon ve sınırı belli olmayan dedikodulardan dolayı...
Beşiktaş neresiydi, Çarşı kimdi? Bu ne yaman çelişkiydi ki...
Şanlı Beşiktaş olmasa Çarşı olurmuydu ki?
Neyse...
İnşallah geriye bayrağı göklerde, şerefi yedi düvelde bir tribün bırakıyoruz. Dinlenmek ve yapılacakları görmek bizim de hakkımız sanırım.
Hakkımız geçtiyse size hakkınızı helal edin.
Biz bizimkileri sizlere helal ediyoruz.
ÇARŞI
BİR BEŞİKTAŞLI OLARAK ÜZLDÜĞÜMÜ BELİRTMEK İSTERİM
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan