Kimler 'uzun süreli mutlu' olabilirler?
[b]Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık,
Anla ki yok, Allah'tan başkasıyla yakınlık...[/b]
Allah'ın hakimiyetini hücrelerinde, organlarında hissedenler; evvela ilmen, sonra imanen bu hakimiyetin farkında olanlar, sürekli mutlu olurlar. Her halin Allah'tan geldiğini bilen insanı hangi mesele isyana götürür? Allah'ın her verdiğine razı olan, huzursuz olur mu? "Benim için Allah, bu hali uygun bulmuş, elhamdülillah!" diyebilmek...
Atmosfer, hava ne kadar değişirse değişsin, bu değişiklikleri yapanın Allah olduğuna inananlar hayretle olanı biteni seyrederler.
Nasıl ki bir çocuk anne kucağında rahattır, nasıl ki bir kuş göklerde rahattır, nasıl ki kökler toprakta rahattır; aynen öyle de Allah'ın hakimiyetini anlayan, buna bütün ruhuyla inanan insanlar da, her şartta ve dünyanın her yerinde rahat ederler.
İman bir intisaptır. Yani bağlanmaktır.
İnanan insan bağlanmıştır. Sağlam bir yere bağlanmıştır. Fırtınalar da kopsa o ağacı kökünden kimse sökemez. Dalgalar o gemiyi sürükleyemez. Heva ve heves, onu yerinden oynatamaz!
Böylece o ruh, sürekli huzurda sabittir...
Yok olmayan, var olamaz! Bu yokluklar insanı kuşatacak ki, insan Allah'a sığınmaktan başka çare aramasın. Dağ gibi dalgalar yükselecek, vücut gemisi bir liman arayacak. Sonunda sünnet-i seniyye dairesine girip kurtulacak.
Eğer o fırtınalar olmasaydı, o gemi limana giremezdi.
Bir insan, bir kazada yahut bir hastalıkta çok zor bir duruma düşer.
Doktor diyor ki: "Tıbbın yapacağı bir şey yok." İlgililer der ki: "Para işe yaramıyor." Tanıdıklar, "Geçmiş olsun." der gider. Akrabalar sabır diler. Birdenbire o kişi her şeyini kaybetmiştir. Güvendiği dağlara kar yağmıştır. Tutunduğu dallar kırılmışır. İşte o zaman şöyle der: "Ya Baki, Entel Baki!" Baki olan sensin Allah'ım!
Merkez Efendi buyurmuş ki, "Her şey merkez-i mahsusundadır!" Yani her şey kendi hususi, olması gereken yerindedir. Öyleyse "başımıza gelen her şey", sevk-i İlahi'nin tayin etmesiyledir. Bu tayin, bizim için en güzel olanıdır.
Kısacası; razı olmak kadar insanı mutlu eden bir şey yoktur.
Mutlu olmanın bir maddesi de başkalarının mutluluğu için çalışmaktır.
Hekimoğlu İsmail
Zaman
Anla ki yok, Allah'tan başkasıyla yakınlık...[/b]
Allah'ın hakimiyetini hücrelerinde, organlarında hissedenler; evvela ilmen, sonra imanen bu hakimiyetin farkında olanlar, sürekli mutlu olurlar. Her halin Allah'tan geldiğini bilen insanı hangi mesele isyana götürür? Allah'ın her verdiğine razı olan, huzursuz olur mu? "Benim için Allah, bu hali uygun bulmuş, elhamdülillah!" diyebilmek...
Atmosfer, hava ne kadar değişirse değişsin, bu değişiklikleri yapanın Allah olduğuna inananlar hayretle olanı biteni seyrederler.
Nasıl ki bir çocuk anne kucağında rahattır, nasıl ki bir kuş göklerde rahattır, nasıl ki kökler toprakta rahattır; aynen öyle de Allah'ın hakimiyetini anlayan, buna bütün ruhuyla inanan insanlar da, her şartta ve dünyanın her yerinde rahat ederler.
İman bir intisaptır. Yani bağlanmaktır.
İnanan insan bağlanmıştır. Sağlam bir yere bağlanmıştır. Fırtınalar da kopsa o ağacı kökünden kimse sökemez. Dalgalar o gemiyi sürükleyemez. Heva ve heves, onu yerinden oynatamaz!
Böylece o ruh, sürekli huzurda sabittir...
Yok olmayan, var olamaz! Bu yokluklar insanı kuşatacak ki, insan Allah'a sığınmaktan başka çare aramasın. Dağ gibi dalgalar yükselecek, vücut gemisi bir liman arayacak. Sonunda sünnet-i seniyye dairesine girip kurtulacak.
Eğer o fırtınalar olmasaydı, o gemi limana giremezdi.
Bir insan, bir kazada yahut bir hastalıkta çok zor bir duruma düşer.
Doktor diyor ki: "Tıbbın yapacağı bir şey yok." İlgililer der ki: "Para işe yaramıyor." Tanıdıklar, "Geçmiş olsun." der gider. Akrabalar sabır diler. Birdenbire o kişi her şeyini kaybetmiştir. Güvendiği dağlara kar yağmıştır. Tutunduğu dallar kırılmışır. İşte o zaman şöyle der: "Ya Baki, Entel Baki!" Baki olan sensin Allah'ım!
Merkez Efendi buyurmuş ki, "Her şey merkez-i mahsusundadır!" Yani her şey kendi hususi, olması gereken yerindedir. Öyleyse "başımıza gelen her şey", sevk-i İlahi'nin tayin etmesiyledir. Bu tayin, bizim için en güzel olanıdır.
Kısacası; razı olmak kadar insanı mutlu eden bir şey yoktur.
Mutlu olmanın bir maddesi de başkalarının mutluluğu için çalışmaktır.
Hekimoğlu İsmail
Zaman
Kimler 'uzun süreli mutlu' olabilirler? yorumları
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan