ELHAMDULILLAH

Afganistan, Irak, Filistin, Lübnan,
Somali’de Müslümanlar bombalanıyor; çocuk, yaşlı, kadın, hasta
demeden öldürülüyor. Şehirler, köyler yanıyor. Hayasız, seviyesiz saldırılar,
ayrımcı fişlemelerle bir milyar Müslüman manevi vahşete maruz kalıyor. Zalime
cellatlıktan ücret bekleyen satılık vicdanlar, durup dururken Müslümana
saldırıyor, fitne ekiyor.

Guantanamo, silah sanayisini Müslüman bombalayarak
geliştiren zulüm, tarihe utanç bir vahşettir. Müslümanı mazlum görerek, zalimin
yanında yer almak, dikkat çekmek için saldırganlıklarla ucuz kahramanlığa
soyunan uşak ruhlar, tarih boyunca bilinen “savaş vurguncusu”durlar. Bu
saldırı ve fitneler, insani yüceliğe yöneltilmiş kimyasal silahlardır. Haya, edep,
ahlak, saygı, sevgi gibi erdemleri, insani yüceliği tanımayan; kin ve nefretle
İslam’a ve Müslümanlara saldıranların bazı çevrelerde imtiyaz
kazanması, teşvike dönüşmektedir. Bu zafiyet görüntüsünden birinci
derecede Müslümanlar olarak biz sorumluyuz.

Atatürkçü Düşünce
Derneği Yönetim Kurulu üyesi emekli bir kadın öğretmen, derneğinin
olağanüstü kongresinde, Cumhurbaşkanı seçimi bahanesiyle demokrasinin temel
değerlerine, T.C. Anayasasına, TBMM’nin iradesine ve millet egemenliğine
meydan okuyor. Kuvvet gösterisi için bu yetmiyor, Müslüman kadınlar üzerinden
İslam’a ve Müslümanlara saldırıyor. “Bana ispatlasınlar, Allah onlar
doğarken onlarla birlikte başörtüsü mü gönderdi? Bu kepazeliktir” diyor.
Mantık tutarlılığı dahi bulunmayan bu çirkef saldırının, değil
Atatürkçü Düşünce, hiçbir düşünceden nasibi yoktur. Sadece kin,
fitnedir.

2002 seçimlerinden sonra gazeteler Süleyman Demirel’in
“Ankara, Çankaya’da; İstanbul Kadıköy’de; İzmir’de
Karşıyaka’da kim kazandı, o mühim” dediğini yazmıştı. Bu
söz, tehlikeli olduğu kadar önemli bir ayrımdır. Ben Adana’nın
köyündenim. Bu tasnife göre, benim sözümü anlamayan olabilir. Samuel Huntington
rakamlarla tespitinde de “İslam yükselen değerdir” diyor. 1900- 2000
yılları arasında nispi olarak Budizm ve Konfüçyüsçülük yerinde,
Hıristiyanlık %6,5 gerilemiş. İslam %54,5 artmış. Bazılarının korku ve
saldırı nedeni de budur.

Hûlasa, maddi ve manevi saldırılar, fitne ve
vahşetler bir milyar Müslümana yönelik. Bizim işimiz bellidir. Zalim ve edepsizlerle
uğraşmak yerine, ilim, edep, ahlak yolunda ilerlemek, çalışmak, dayanışmak ve
en üstün gücü sağlayarak bütün insanlığa sadet sofraları kurmak, zulmün
ve edepsizliğin kökünü kurutmaktır. Bu vahşetlerin yüreğimizde meydana
getirdiği yangını “göreve çağrı” bilip gayretlerimizi artırmaktır.
Evi yanan insan, söndürmek için nasıl koşarsa öyle gayrete gelmeliyiz.
Ahlakımız, imanımız, insanlığımızı fitne ateşinde yakmak için öfkeleri
ağızlarından taşıyor.

Allah’a hamd olsun, bugün Müslümanlar
ciddi gayrettedirler. En hızlı kalkınan ülkeler olma yolundadırlar. Hızımızı
kafi görmeyip, çok daha fazla çalışmak, fitneye dikkatle, Hak yolda
dayanışmalıyız. Dünyanın son derece önemli ahlaki, insani değerlere sahibiz.
Bunları dünyaya göstermeliyiz. Önemli bir coğrafyadayız. Bu değerlere layık
olmak daha çok çalışma ve güç gerektiriyor.
Kimligimizi kaybetmeden yapacagimiz her calismaya Allah ve resulu mutlaka destek olacaktir

sizleri kalbinizin sahibine emanet ediyorum sa.

Konular