Cennette Müminlere Sunulan Sonsuz Yaşam Nasıl Olacak?
[color=green]Cennette Müminlere Sunulan Sonsuz Yaşam Nasıl Olacak? [/color]
Gerçekte cennet nasıl bir yerdir?
Orada yaşlanma, sıkılma veya kirlenme var mıdır?
Cennette müminleri nasıl bir hayat beklemektedir?
Cennet denilince akla kavram olarak “muhteşem güzellikte bir yer” gelir. Nitekim “cennet gibi” tanımlaması da herhangi bir şeye duyulan büyük beğeniyi tarif etmek için kullanılır. Ancak bazı insanlar cennetin, yeşil kırlar, çadırlar, akan şelaleler ya da akarsulardan ibaret, insanların mutlulukla gülümsedikleri sessiz bir ortam olduğunu düşünürler ve bu düşüncelerinde de kısmen haklıdırlar. Fakat cennetteki güzellikler bunlardan ibaret değildir.
Sonsuz güzellikler yurdu olan cennet hakkında toplumda yerleşmiş bazı yanlış düşünceler olabilir. Cenneti Kuran’daki tarifiyle düşünmeyen biri cennetin sadece akan sulardan, yeşilliklerden, sakin, sessiz bir ortamdan ibaret olduğunu zannedebilir. Oysa Kuran’da bize cennetin hayallerimizin çok ötesinde sonsuz güzellikte bir yer olduğu haber verilmektedir. Buna göre ihtişamın, zenginliğin, güzelliğin, teknolojinin, sağlığın ve daha birçok nimetin en fazlası, hatta sonsuz olanı Allah’ın izniyle cennette olacaktır. Ayette bildirildiği gibi “... Eni göklerle yer kadar olan..” (Al-i İmran Suresi, 133) cennet dünyadakine benzer, yeri, göğü hatta hadislerde ifade edildiği gibi sokakları, çarşı, pazarları ve normal bir hayat akışı olan, ama dünyadan farklı olarak en kusursuz şekilde yaratılmış gerçek bir yerdir. (En doğrusunu Allah bilir).
İşte Yüce Rabbimiz’in Kuran ayetlerinde detaylı olarak haber verdiği cennet nimetlerinden bazıları:
Cennetteki Muhteşem Şehirler
Dünyadaki güzellikler dünya şartlarında ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, yine de bu güzelliklerin kaçınılmaz olarak pek çok kusurları bulunur. Dolayısıyla dünyadaki en güzel şehir bile son derece estetik ve ihtişamlı olan cennet şehirlerinin yanında son derece gösterişsiz kalır. Yüce Allah’ın "Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün" (İnsan Suresi, 20) ayetiyle bildirdiği bu mekanlar değerli taşlarla bezenmiş köşkler, saraylar ve yeşilliklerin yanısıra, çiçeklerle donatılmış güzel kokulu bahçeler, arklar ve ırmaklar biçiminde sularla süslenmiş son derece güzel şehirlerden oluşur. Bu gerçeği Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle ifade etmiştir:
“Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler...” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6]
Cennetteki Bolluk ve Bereket
Yiyecekler
Cennette acıkma, susama gibi dünyaya dair acizlikler olmadığı için buradaki yiyecekler, Yüce Allah'tan bir nimet ve ikram olarak zevk için yaratılmıştır. Burada sarhoş etmeyen içkiler, nefislerin hoşuna gidecek, canların istediği, haz veren, son derece bol ve çeşitli lezzetli yiyecekler vardır. Yüce Allah dünyada da makbul yiyecekler arasında olan etin ve meyvenin cennette bol bol sunulduğunu, hatta çok ender bulunan kuş etinin bile cennette bulunduğunu şöyle haber verir:
“Arzulayıp-seçecekleri meyveler, Canlarının çektiği kuş eti.” (Vakıa Suresi, 20-21)
Üstelik Yüce Allah’tan bir lütuf olarak herkes bu yiyecekleri hiç rahatsız olmadan, kilo almadan yiyebilecektir.
Giyeceklerin Güzelliği ve Çeşitliliği:
Yüce Allah’ın “Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır...” (İnsan Suresi, 21) ayetiyle dikkat çektiği gibi, cennet ehlinin giyecekleri de en rahat edecekleri şekilde atlas ve ipek gibi en kaliteli kumaşlardan çeşitli renk ve güzellikte her insanın bu yöndeki zevkine hitap edecek biçimdedir. Üstelik bu kıyafetlerin solması, kırışması, kirlenmesi, eskimesi söz konusu olmadığı gibi, kumaşlarının dokunması, dikilmesi veya çarşıdan gidip satın alınması gibi aşamalar da söz konusu değildir. Cennette Yüce Allah'tan bir nimet olarak her şey, her zaman en mükemmel şekliyle hazırdır. Peygamber Efendimiz (sav)'in cennet giysilerinin bu özelliklerine dikkat çektiği bir hadisi şöyledir:
“... Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür...” [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
Değerli Taşların ve Ziynetin Bolluğu:
Yüce Allah, Kuran'da "Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler." (Vakıa Suresi, 15) ve "Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler..." (Fatır Suresi, 33) ayetleriyle cennette çeşitli mücevher ve kıymetli taşların bolluğunu haber verir.
Cennet nimeti olarak inciden bahsedilen hadislerden biri şöyledir:
“Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır.” [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Dünyada elde etmek için çok fazla zaman, emek ve harcama gerektiren bu değerli olan ve taş ahirette bol miktarlarda bulunacaktır. Oldukça değerli, ender bulunan bir güzelliğin bol olması, kuşkusuz insanın ruhunda farklı bir heyecan oluşturacaktır.
Bedenin Görünümü
Sonsuz Güzellik ve Gençlik
Dünya şartlarında cildin gerginliği, duruluğu çok kısa bir dönem sürer. Küçük yaşlardaki cilt pürüzsüzlüğü ve güzelliği yaş ilerledikçe birtakım cilt problemleri, yıpranma ve kırışmayla bozulmaya uğrar. Dolayısıyla güzellik ve gençlik, dünya şartlarında kalıcı değildir. Ancak Yüce Allah, razı olduğu kullarına cennette bu güzelliklerin kusursuzunu ve sonsuz olanını vaat eder. Rabbimiz'in Kuran'da; "Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. (İnsan Suresi, 19) ayetiyle bildirdiği bu gerçek, Peygamber Efendimiz (sav)’in bir hadisinde şöyle tarif edilir:
Cennet ehli cennete, otuz ya da otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecekler. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 411/10109]
İstendiği Gibi Suret Değiştirebilme:
Dilediği zaman dilediği surette, birbirinden çok farklı güzel görünümlere sahip olabilmek, pek çok kimsenin dünyada hayalini kurduğu bir konudur. İşte dünyada tek çeşit güzellikten duyulan monotonluk hissinin cennette olmaması, güzelliğin kişinin istediği kadar, istediği şekilde değişebilmesi de insan ruhuna zevk verecek ayrı bir nimettir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde cennette tek bir bedene bağlı kalınmayacağını şöyle ifade etmektedir:
“Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkek ve kadınların suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir.” [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564]
Estetik ve Muhteşem Manzaralar
İnsanın ruhu estetikten, simetriden, güzellikten, temizlikten, düzenden, renk uyumundan kısacası mükemmellikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır.
“Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.” (Al-i İmran Suresi, 133) ayetinde bildirildiği gibi cennet, insan ruhunun zevk alacağı geniş ve ferah mekânlardan oluşur. Yüce Allah’ın yaratma sanatındaki muhteşem estetiğin en güzeliyle sunulduğu cennette solmadan, kurumadan, yaprakları dökülmeden duran ihtişamlı ağaçlar, cennete has özellikleriyle yaratılmış her biri tertemiz, lezzet ve rahatlık veren baldan, sütten (Muhammed Suresi, 15) ve sudan oluşan ırmaklar, farklı renkler, hiç duymadığımız güzellikte müzikler, ağır işlenmiş örtüler ve giysiler (Duhan Suresi, 53) vardır.
Cennette Gündüzün Esas Olması
Gece, dünya hayatında insanlar için bir dinlenme vakti olarak yaratılmıştır. Cennette uykuya ve dinlenmeye ihtiyaç kalmayacağı ve gecenin karanlığına da ihtiyaç duyulmayacağı için Yüce Allah cennette esas olarak gündüzü var etmiştir. Cennette gecenin olmadığı hadislerde şöyle bildirilir:
Cennette gece yoktur. O, ışık ve nurdan ibarettir... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 366/4]
Cennette gündüzün sürekli olduğuna pek çok Kuran ayetinde (Yasin Suresi, 56, Nisa Suresi, 57, Rad Suresi, 35, Mürselat Suresi, 41) gölgeliklerden söz edilmesi ile de işaret edilir. Çünkü gölge ancak ışıklı ortamlarda oluşur.
İkliminin Ilık Olması
Kuran'ın, “Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.” (İnsan Suresi, 13) ayetiyle cennetin ikliminin tam insanların hoşlanacağı sıcaklıkta ılık bir özellikte olduğu belirtilir. Bu nedenle özel bir ısınma ya da serinleme sistemine de ihtiyaç duyulmayacaktır.
Cennetteki Huzur Ortamı
Cennette Güvenlik ve Esenlik Olması
Dünya hayatını düşündüğümüzde aklımıza öncelikle pek çok konuda yaşanan sorunlar gelir. Trafik, sağlık, ulaşım, hava kirliliği, alt yapı, su, elektrik, telefon, güvenlik gibi daha pek çok konu insanların ömürleri boyunca uğraştıkları sorunlara dönüşmüştür. Hatta insanların daha rahat, daha düzenli bir hayat sürmelerini sağlamak ve bu sorunları gidermek için birçok meslek dalı ortaya çıkmıştır.
Cennetin en önemli özelliklerinden biri ise, dünya hayatının tüm olumsuzluklarını cennette ortadan kaldıran Yüce Allah’ın “Selam” (güvenlik, esenlik veren) isminin en güzel şekliyle tecelli etmesidir. Cennette dünyadaki imtihan ortamı ortadan kalktığı için, bu saydığımız sorunların hiçbiri yaşanmaz; hastalık, kaza ve tehlike gibi olumsuz, insanı korku ve sıkıntıya iten durumlar olmaz. Cennette Allah’tan bir rahmet olarak sürekli bir sağlık, huzur ve güven ortamı hakimdir.
Bazı kişilerin hayalindeki cennet bulutların içinde, bir sis perdesinin ardında, beyaz rengin hakim olduğu, aydınlık fakat puslu bir rüyalar alemidir. Ancak bu tamamen yanlış bir cennet anlayışıdır. Çünkü Yüce Allah’ın Kuran'da inanan kullarına vaat ettiği ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bildirdiği cennet, insan aklının kavramakta zorlanacağı kadar olağanüstü güzellikte ve gerçek bir hayattır.
Gönüllerin İstediği Her Şeyin Olması
Hepimizin dünyada isteyip de vakit ayıramamaktan, risk taşımasından, teknik ya da maddi imkansızlıklardan ötürü yapamadığımız pek çok şey vardır. Oysa Kuran ayetleri ve hadislerden anladığımız kadarıyla cennette, Allah'ın dilemesi ile nefsin arzuladığı her şeyin mümkün olacağı bildirilmektedir. Örneğin dünyada portakal düşününce beynimizde portakalın tadı, görüntüsü, rengi, şekli hemen oluşur, ama hayal olarak kalır. Cennette ise istekler bizim dünyadaki ufkumuzla, hayal gücümüzle sınırlı değildir. Cennette portakal istediğimizde, bu meyve en güzel haliyle hemen yanımızda beliriverir. Burada hayal edilen herşey hemen gerçek olur. Kuran'da Yüce Allah "... Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var...” (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle bu gerçeği kullarına müjdelemiştir. Bu konuda hadislerde verilen örneklerden biri ise şöyledir:
“Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır" buyurdular.” [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 431/14]
Çilek pek çok kişinin severek yediği, kokusundan ve lezzetinden çok hoşlandığı bir meyvedir. Fakat tüm güzelliğine rağmen çok yendiği takdirde kimi bünyelerde alerjik tepkilere yol açabilir. Bu, dünya hayatına has bir eksikliktir. Dolayısıyla insanlar bir şeyler yerken aslında pek çok eksikliğin, zorluğun da üstesinden gelmeye çalışırlar. Dünya hayatına mahsus olarak yiyeceklerin hepsi belli bir kusur ile yaratılarak insanların bu nimetlerin asıllarına özlem duymalarına sebep olur. Cennetteki yiyecek ve meyveler ise cennet ehlinin önüne kusursuz ve zahmetsiz olarak gelirler.
Güzel Ahlak
Cennetin en önemli özelliklerinden biri de dünyada sabırlı, itidalli, akıllı, makul, dengeli, affedici, şefkatli, sevgi dolu olan müminlerin Allah’ın izniyle cennette tüm eksikliklerden ve hatalardan arınarak kusursuz bir ahlaka sahip olmalarıdır. Yüce Allah Kuran'da cennetine layık gördüğü mümin kulları için, "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47) buyurarak, cennet ehlinin güzel ahlakını haber verir. Peygamber Efendimiz (sav) ise müminlerin huylarının güzelliğine şöyle dikkat çekmiştir:
“Ben, cennet bahçelerinde, cennetin üstünde ve cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki, o haklı olduğu halde mücadeleyi terk eder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar(a örnek olması) için ahlakını güzelleştirir.” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 152/6]
Cehennemden Uzaklaştırılmış Olmanın Sevinci:
Cennette de Yüce Allah, istedikleri takdirde cennet ehline, cehennemdekilerin durumunu göstererek, onların cennetten aldıkları zevki ve cehennemden uzaklaştırılmış oldukları için duydukları şükrü artırabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Nitekim cennet ehlinin cehennem azabından Allah'ın rahmetiyle kurtulmuş olmalarından duydukları sevinç bir hadiste şöyle haber verilir:
“Cennet ehlinden herkes cehennemdeki yerini görür de "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?" der ve bu ona şükür olur...” [Ramuz el-Ehadis-2, s. 342/1]
Cennetteki En Büyük Mükâfat: Rabbimiz’in Yüce Zatı'nın Tecellisini Görebilmek
Üzüntü, Sıkıntı Gibi Olumsuzlukların Olmaması:
Cennet halkı Yüce Allah'ın rahmetiyle, sonsuza kadar üzüntü, sıkıntı, endişe gibi duygulardan uzak yaşayacaklardır. Rabbimiz Kuran'da müminlerin bu huzurlu ruh hallerini şöyle bildirmektedir:
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (Fatır Suresi, 34)
Peygamber Efendimiz (sav) de müminlere cennetteki bu nimeti şöyle müjdelemiştir:
“... Her kaygının da arkası kesilecektir. Cehennem ehlinin kaygısı müstesna...” [Ramuz el-Ehadis-2, s. 342/15]
Yüce Allah’ın kendilerinden razı olduğu cennet halkı, sınırsız nimetler ve huzur içinde en güzel hayatla sonsuza dek yaşayacaklardır. Çünkü cennet halkı yani müminler dünyada sahip oldukları tüm imkânları ve mallarını Yüce Allah'a yakınlaşabilmek ve O'nun rızasını kazanabilmek için ortaya koymuş, tüm hayatlarını O'na adamışlardır. Cennette ise hayatlarının bu amacına ulaşmanın tarifsiz mutluluğunu yaşarlar. Bir ayette Allah'ın hoşnutluğunu kazanmanın ne kadar büyük bir nimet olduğu şöyle haber verilir:
“Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir.” (Beyyine Suresi, 8)
Ancak cennete girecek müminleri burada bekleyen güzellikler sadece Yüce Allah’ın rızası ve nimetleri ile sınırlı değildir. Müminler her şeyin üzerinde bir mutluluk ve heyecanı, “Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).” (Yasin Suresi, 58) ayetiyle bildirildiği üzere Rabbimiz’den kendilerine ulaştırılan “sözlü bir selam” ile yaşarlar.
Peygamber Efendimiz (sav) pek çok hadisinde, müminleri hayatları boyunca sahip olabilecekleri en büyük mutluluk ile müjdelemektedir: Yüce Allah'tan bir lütuf olarak O'nun Zatı'nın bir tecellisini görebilmek:
“Cennet ehli cennete girdiği zaman, Allah Tebareke ve Teala şöyle buyuracak: "Size ilave olarak yapmamı istediğiniz başka bir şey var mıdır?""Sen bizim yüzlerimizi bembeyaz yapmadın mı? Cehennemden kurtarıp bizi cennete sokmadın mı; (Bundan daha iyi ve fazla ne olabilir ki?)" diyecekler. Bunun üzerine perde kaldırılacak, kendilerine Rableri Tealayı görmekten daha sevimli bir şey verilmediğini anlayacaklar.” [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 415/10130]
Sonuç: Cennet Neşesini Yaşamak
Müslümanlar için dünyada en önemli nimetlerden biri ahirette cenneti kazanmayı umabilmeleridir. Allah dünyayı Müslümanların cennete özlem duyacakları şekilde yaratmıştır. Allah'ın ve ahiretin varlığına iman eden herkes, dünyada var olan nimet ve güzellikler karşısında hep cenneti hatırlar, bu nimetlerin geçici olduğunu bilerek cennetteki asıllarını ister. Nitekim böyle bir kimsenin cennete kavuşma isteği ve bundan duyduğu heyecan, tavırlarından, konuşmalarından, din ahlakını yaşama konusundaki samimi çabasından hissedilecektir.
Müminler cennete kavuşma umudu taşımalarından dolayı sürekli bir imani heyecan içindedirler. Heyecan ve şevklerinin yanı sıra Rabbimiz'in benzersiz nimetlerine mirasçı kılacağı kişilere vaat edilen bir sevinç ve neşe içindedirler.
İmanın kazandırdığı akıl ve vicdanla, cenneti gereği gibi düşünebilen bir kimse, manevi derinliği ölçüsünde de bu nimetin farkında olarak yaşayacaktır. Cennetin önemine, hiçbir şeyle kıyas olmayacak değerine dikkat çekilen hadislerden bazıları şöyledir:
“Cennetten bir kamçılık yer dünya ve içindekilerden hayırlıdır.” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 132/9]
“Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır.” [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2]
Yazı boyunca Kuran ayetlerinden ve hadislerden tariflerle değindiğimiz gibi, cennete ait her şey dünyadakilerle kıyas olmayacak kadar mükemmeldir. Cennetteki bu üstünlük, kusursuzluk insanın dünya hayatı boyunca arayışı içinde olup, yaşayamadığı bir güzelliktir. Dolayısıyla cennete özlem duymak ve ona layık olabilme umudunu hissedebilmek ve Rabbimiz'in cennet vaadinin neşesini yaşamak ayrıca çok büyük bir nimettir.
Gerçekte cennet nasıl bir yerdir?
Orada yaşlanma, sıkılma veya kirlenme var mıdır?
Cennette müminleri nasıl bir hayat beklemektedir?
Cennet denilince akla kavram olarak “muhteşem güzellikte bir yer” gelir. Nitekim “cennet gibi” tanımlaması da herhangi bir şeye duyulan büyük beğeniyi tarif etmek için kullanılır. Ancak bazı insanlar cennetin, yeşil kırlar, çadırlar, akan şelaleler ya da akarsulardan ibaret, insanların mutlulukla gülümsedikleri sessiz bir ortam olduğunu düşünürler ve bu düşüncelerinde de kısmen haklıdırlar. Fakat cennetteki güzellikler bunlardan ibaret değildir.
Sonsuz güzellikler yurdu olan cennet hakkında toplumda yerleşmiş bazı yanlış düşünceler olabilir. Cenneti Kuran’daki tarifiyle düşünmeyen biri cennetin sadece akan sulardan, yeşilliklerden, sakin, sessiz bir ortamdan ibaret olduğunu zannedebilir. Oysa Kuran’da bize cennetin hayallerimizin çok ötesinde sonsuz güzellikte bir yer olduğu haber verilmektedir. Buna göre ihtişamın, zenginliğin, güzelliğin, teknolojinin, sağlığın ve daha birçok nimetin en fazlası, hatta sonsuz olanı Allah’ın izniyle cennette olacaktır. Ayette bildirildiği gibi “... Eni göklerle yer kadar olan..” (Al-i İmran Suresi, 133) cennet dünyadakine benzer, yeri, göğü hatta hadislerde ifade edildiği gibi sokakları, çarşı, pazarları ve normal bir hayat akışı olan, ama dünyadan farklı olarak en kusursuz şekilde yaratılmış gerçek bir yerdir. (En doğrusunu Allah bilir).
İşte Yüce Rabbimiz’in Kuran ayetlerinde detaylı olarak haber verdiği cennet nimetlerinden bazıları:
Cennetteki Muhteşem Şehirler
Dünyadaki güzellikler dünya şartlarında ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, yine de bu güzelliklerin kaçınılmaz olarak pek çok kusurları bulunur. Dolayısıyla dünyadaki en güzel şehir bile son derece estetik ve ihtişamlı olan cennet şehirlerinin yanında son derece gösterişsiz kalır. Yüce Allah’ın "Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün" (İnsan Suresi, 20) ayetiyle bildirdiği bu mekanlar değerli taşlarla bezenmiş köşkler, saraylar ve yeşilliklerin yanısıra, çiçeklerle donatılmış güzel kokulu bahçeler, arklar ve ırmaklar biçiminde sularla süslenmiş son derece güzel şehirlerden oluşur. Bu gerçeği Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle ifade etmiştir:
“Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler...” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6]
Cennetteki Bolluk ve Bereket
Yiyecekler
Cennette acıkma, susama gibi dünyaya dair acizlikler olmadığı için buradaki yiyecekler, Yüce Allah'tan bir nimet ve ikram olarak zevk için yaratılmıştır. Burada sarhoş etmeyen içkiler, nefislerin hoşuna gidecek, canların istediği, haz veren, son derece bol ve çeşitli lezzetli yiyecekler vardır. Yüce Allah dünyada da makbul yiyecekler arasında olan etin ve meyvenin cennette bol bol sunulduğunu, hatta çok ender bulunan kuş etinin bile cennette bulunduğunu şöyle haber verir:
“Arzulayıp-seçecekleri meyveler, Canlarının çektiği kuş eti.” (Vakıa Suresi, 20-21)
Üstelik Yüce Allah’tan bir lütuf olarak herkes bu yiyecekleri hiç rahatsız olmadan, kilo almadan yiyebilecektir.
Giyeceklerin Güzelliği ve Çeşitliliği:
Yüce Allah’ın “Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır...” (İnsan Suresi, 21) ayetiyle dikkat çektiği gibi, cennet ehlinin giyecekleri de en rahat edecekleri şekilde atlas ve ipek gibi en kaliteli kumaşlardan çeşitli renk ve güzellikte her insanın bu yöndeki zevkine hitap edecek biçimdedir. Üstelik bu kıyafetlerin solması, kırışması, kirlenmesi, eskimesi söz konusu olmadığı gibi, kumaşlarının dokunması, dikilmesi veya çarşıdan gidip satın alınması gibi aşamalar da söz konusu değildir. Cennette Yüce Allah'tan bir nimet olarak her şey, her zaman en mükemmel şekliyle hazırdır. Peygamber Efendimiz (sav)'in cennet giysilerinin bu özelliklerine dikkat çektiği bir hadisi şöyledir:
“... Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür...” [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
Değerli Taşların ve Ziynetin Bolluğu:
Yüce Allah, Kuran'da "Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler." (Vakıa Suresi, 15) ve "Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler..." (Fatır Suresi, 33) ayetleriyle cennette çeşitli mücevher ve kıymetli taşların bolluğunu haber verir.
Cennet nimeti olarak inciden bahsedilen hadislerden biri şöyledir:
“Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır.” [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Dünyada elde etmek için çok fazla zaman, emek ve harcama gerektiren bu değerli olan ve taş ahirette bol miktarlarda bulunacaktır. Oldukça değerli, ender bulunan bir güzelliğin bol olması, kuşkusuz insanın ruhunda farklı bir heyecan oluşturacaktır.
Bedenin Görünümü
Sonsuz Güzellik ve Gençlik
Dünya şartlarında cildin gerginliği, duruluğu çok kısa bir dönem sürer. Küçük yaşlardaki cilt pürüzsüzlüğü ve güzelliği yaş ilerledikçe birtakım cilt problemleri, yıpranma ve kırışmayla bozulmaya uğrar. Dolayısıyla güzellik ve gençlik, dünya şartlarında kalıcı değildir. Ancak Yüce Allah, razı olduğu kullarına cennette bu güzelliklerin kusursuzunu ve sonsuz olanını vaat eder. Rabbimiz'in Kuran'da; "Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. (İnsan Suresi, 19) ayetiyle bildirdiği bu gerçek, Peygamber Efendimiz (sav)’in bir hadisinde şöyle tarif edilir:
Cennet ehli cennete, otuz ya da otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecekler. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 411/10109]
İstendiği Gibi Suret Değiştirebilme:
Dilediği zaman dilediği surette, birbirinden çok farklı güzel görünümlere sahip olabilmek, pek çok kimsenin dünyada hayalini kurduğu bir konudur. İşte dünyada tek çeşit güzellikten duyulan monotonluk hissinin cennette olmaması, güzelliğin kişinin istediği kadar, istediği şekilde değişebilmesi de insan ruhuna zevk verecek ayrı bir nimettir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde cennette tek bir bedene bağlı kalınmayacağını şöyle ifade etmektedir:
“Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkek ve kadınların suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir.” [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564]
Estetik ve Muhteşem Manzaralar
İnsanın ruhu estetikten, simetriden, güzellikten, temizlikten, düzenden, renk uyumundan kısacası mükemmellikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır.
“Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.” (Al-i İmran Suresi, 133) ayetinde bildirildiği gibi cennet, insan ruhunun zevk alacağı geniş ve ferah mekânlardan oluşur. Yüce Allah’ın yaratma sanatındaki muhteşem estetiğin en güzeliyle sunulduğu cennette solmadan, kurumadan, yaprakları dökülmeden duran ihtişamlı ağaçlar, cennete has özellikleriyle yaratılmış her biri tertemiz, lezzet ve rahatlık veren baldan, sütten (Muhammed Suresi, 15) ve sudan oluşan ırmaklar, farklı renkler, hiç duymadığımız güzellikte müzikler, ağır işlenmiş örtüler ve giysiler (Duhan Suresi, 53) vardır.
Cennette Gündüzün Esas Olması
Gece, dünya hayatında insanlar için bir dinlenme vakti olarak yaratılmıştır. Cennette uykuya ve dinlenmeye ihtiyaç kalmayacağı ve gecenin karanlığına da ihtiyaç duyulmayacağı için Yüce Allah cennette esas olarak gündüzü var etmiştir. Cennette gecenin olmadığı hadislerde şöyle bildirilir:
Cennette gece yoktur. O, ışık ve nurdan ibarettir... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 366/4]
Cennette gündüzün sürekli olduğuna pek çok Kuran ayetinde (Yasin Suresi, 56, Nisa Suresi, 57, Rad Suresi, 35, Mürselat Suresi, 41) gölgeliklerden söz edilmesi ile de işaret edilir. Çünkü gölge ancak ışıklı ortamlarda oluşur.
İkliminin Ilık Olması
Kuran'ın, “Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.” (İnsan Suresi, 13) ayetiyle cennetin ikliminin tam insanların hoşlanacağı sıcaklıkta ılık bir özellikte olduğu belirtilir. Bu nedenle özel bir ısınma ya da serinleme sistemine de ihtiyaç duyulmayacaktır.
Cennetteki Huzur Ortamı
Cennette Güvenlik ve Esenlik Olması
Dünya hayatını düşündüğümüzde aklımıza öncelikle pek çok konuda yaşanan sorunlar gelir. Trafik, sağlık, ulaşım, hava kirliliği, alt yapı, su, elektrik, telefon, güvenlik gibi daha pek çok konu insanların ömürleri boyunca uğraştıkları sorunlara dönüşmüştür. Hatta insanların daha rahat, daha düzenli bir hayat sürmelerini sağlamak ve bu sorunları gidermek için birçok meslek dalı ortaya çıkmıştır.
Cennetin en önemli özelliklerinden biri ise, dünya hayatının tüm olumsuzluklarını cennette ortadan kaldıran Yüce Allah’ın “Selam” (güvenlik, esenlik veren) isminin en güzel şekliyle tecelli etmesidir. Cennette dünyadaki imtihan ortamı ortadan kalktığı için, bu saydığımız sorunların hiçbiri yaşanmaz; hastalık, kaza ve tehlike gibi olumsuz, insanı korku ve sıkıntıya iten durumlar olmaz. Cennette Allah’tan bir rahmet olarak sürekli bir sağlık, huzur ve güven ortamı hakimdir.
Bazı kişilerin hayalindeki cennet bulutların içinde, bir sis perdesinin ardında, beyaz rengin hakim olduğu, aydınlık fakat puslu bir rüyalar alemidir. Ancak bu tamamen yanlış bir cennet anlayışıdır. Çünkü Yüce Allah’ın Kuran'da inanan kullarına vaat ettiği ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bildirdiği cennet, insan aklının kavramakta zorlanacağı kadar olağanüstü güzellikte ve gerçek bir hayattır.
Gönüllerin İstediği Her Şeyin Olması
Hepimizin dünyada isteyip de vakit ayıramamaktan, risk taşımasından, teknik ya da maddi imkansızlıklardan ötürü yapamadığımız pek çok şey vardır. Oysa Kuran ayetleri ve hadislerden anladığımız kadarıyla cennette, Allah'ın dilemesi ile nefsin arzuladığı her şeyin mümkün olacağı bildirilmektedir. Örneğin dünyada portakal düşününce beynimizde portakalın tadı, görüntüsü, rengi, şekli hemen oluşur, ama hayal olarak kalır. Cennette ise istekler bizim dünyadaki ufkumuzla, hayal gücümüzle sınırlı değildir. Cennette portakal istediğimizde, bu meyve en güzel haliyle hemen yanımızda beliriverir. Burada hayal edilen herşey hemen gerçek olur. Kuran'da Yüce Allah "... Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var...” (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle bu gerçeği kullarına müjdelemiştir. Bu konuda hadislerde verilen örneklerden biri ise şöyledir:
“Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır" buyurdular.” [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 431/14]
Çilek pek çok kişinin severek yediği, kokusundan ve lezzetinden çok hoşlandığı bir meyvedir. Fakat tüm güzelliğine rağmen çok yendiği takdirde kimi bünyelerde alerjik tepkilere yol açabilir. Bu, dünya hayatına has bir eksikliktir. Dolayısıyla insanlar bir şeyler yerken aslında pek çok eksikliğin, zorluğun da üstesinden gelmeye çalışırlar. Dünya hayatına mahsus olarak yiyeceklerin hepsi belli bir kusur ile yaratılarak insanların bu nimetlerin asıllarına özlem duymalarına sebep olur. Cennetteki yiyecek ve meyveler ise cennet ehlinin önüne kusursuz ve zahmetsiz olarak gelirler.
Güzel Ahlak
Cennetin en önemli özelliklerinden biri de dünyada sabırlı, itidalli, akıllı, makul, dengeli, affedici, şefkatli, sevgi dolu olan müminlerin Allah’ın izniyle cennette tüm eksikliklerden ve hatalardan arınarak kusursuz bir ahlaka sahip olmalarıdır. Yüce Allah Kuran'da cennetine layık gördüğü mümin kulları için, "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47) buyurarak, cennet ehlinin güzel ahlakını haber verir. Peygamber Efendimiz (sav) ise müminlerin huylarının güzelliğine şöyle dikkat çekmiştir:
“Ben, cennet bahçelerinde, cennetin üstünde ve cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki, o haklı olduğu halde mücadeleyi terk eder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar(a örnek olması) için ahlakını güzelleştirir.” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 152/6]
Cehennemden Uzaklaştırılmış Olmanın Sevinci:
Cennette de Yüce Allah, istedikleri takdirde cennet ehline, cehennemdekilerin durumunu göstererek, onların cennetten aldıkları zevki ve cehennemden uzaklaştırılmış oldukları için duydukları şükrü artırabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Nitekim cennet ehlinin cehennem azabından Allah'ın rahmetiyle kurtulmuş olmalarından duydukları sevinç bir hadiste şöyle haber verilir:
“Cennet ehlinden herkes cehennemdeki yerini görür de "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?" der ve bu ona şükür olur...” [Ramuz el-Ehadis-2, s. 342/1]
Cennetteki En Büyük Mükâfat: Rabbimiz’in Yüce Zatı'nın Tecellisini Görebilmek
Üzüntü, Sıkıntı Gibi Olumsuzlukların Olmaması:
Cennet halkı Yüce Allah'ın rahmetiyle, sonsuza kadar üzüntü, sıkıntı, endişe gibi duygulardan uzak yaşayacaklardır. Rabbimiz Kuran'da müminlerin bu huzurlu ruh hallerini şöyle bildirmektedir:
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (Fatır Suresi, 34)
Peygamber Efendimiz (sav) de müminlere cennetteki bu nimeti şöyle müjdelemiştir:
“... Her kaygının da arkası kesilecektir. Cehennem ehlinin kaygısı müstesna...” [Ramuz el-Ehadis-2, s. 342/15]
Yüce Allah’ın kendilerinden razı olduğu cennet halkı, sınırsız nimetler ve huzur içinde en güzel hayatla sonsuza dek yaşayacaklardır. Çünkü cennet halkı yani müminler dünyada sahip oldukları tüm imkânları ve mallarını Yüce Allah'a yakınlaşabilmek ve O'nun rızasını kazanabilmek için ortaya koymuş, tüm hayatlarını O'na adamışlardır. Cennette ise hayatlarının bu amacına ulaşmanın tarifsiz mutluluğunu yaşarlar. Bir ayette Allah'ın hoşnutluğunu kazanmanın ne kadar büyük bir nimet olduğu şöyle haber verilir:
“Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir.” (Beyyine Suresi, 8)
Ancak cennete girecek müminleri burada bekleyen güzellikler sadece Yüce Allah’ın rızası ve nimetleri ile sınırlı değildir. Müminler her şeyin üzerinde bir mutluluk ve heyecanı, “Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).” (Yasin Suresi, 58) ayetiyle bildirildiği üzere Rabbimiz’den kendilerine ulaştırılan “sözlü bir selam” ile yaşarlar.
Peygamber Efendimiz (sav) pek çok hadisinde, müminleri hayatları boyunca sahip olabilecekleri en büyük mutluluk ile müjdelemektedir: Yüce Allah'tan bir lütuf olarak O'nun Zatı'nın bir tecellisini görebilmek:
“Cennet ehli cennete girdiği zaman, Allah Tebareke ve Teala şöyle buyuracak: "Size ilave olarak yapmamı istediğiniz başka bir şey var mıdır?""Sen bizim yüzlerimizi bembeyaz yapmadın mı? Cehennemden kurtarıp bizi cennete sokmadın mı; (Bundan daha iyi ve fazla ne olabilir ki?)" diyecekler. Bunun üzerine perde kaldırılacak, kendilerine Rableri Tealayı görmekten daha sevimli bir şey verilmediğini anlayacaklar.” [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 415/10130]
Sonuç: Cennet Neşesini Yaşamak
Müslümanlar için dünyada en önemli nimetlerden biri ahirette cenneti kazanmayı umabilmeleridir. Allah dünyayı Müslümanların cennete özlem duyacakları şekilde yaratmıştır. Allah'ın ve ahiretin varlığına iman eden herkes, dünyada var olan nimet ve güzellikler karşısında hep cenneti hatırlar, bu nimetlerin geçici olduğunu bilerek cennetteki asıllarını ister. Nitekim böyle bir kimsenin cennete kavuşma isteği ve bundan duyduğu heyecan, tavırlarından, konuşmalarından, din ahlakını yaşama konusundaki samimi çabasından hissedilecektir.
Müminler cennete kavuşma umudu taşımalarından dolayı sürekli bir imani heyecan içindedirler. Heyecan ve şevklerinin yanı sıra Rabbimiz'in benzersiz nimetlerine mirasçı kılacağı kişilere vaat edilen bir sevinç ve neşe içindedirler.
İmanın kazandırdığı akıl ve vicdanla, cenneti gereği gibi düşünebilen bir kimse, manevi derinliği ölçüsünde de bu nimetin farkında olarak yaşayacaktır. Cennetin önemine, hiçbir şeyle kıyas olmayacak değerine dikkat çekilen hadislerden bazıları şöyledir:
“Cennetten bir kamçılık yer dünya ve içindekilerden hayırlıdır.” [Ramuz el-Ehadis-1, s. 132/9]
“Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır.” [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2]
Yazı boyunca Kuran ayetlerinden ve hadislerden tariflerle değindiğimiz gibi, cennete ait her şey dünyadakilerle kıyas olmayacak kadar mükemmeldir. Cennetteki bu üstünlük, kusursuzluk insanın dünya hayatı boyunca arayışı içinde olup, yaşayamadığı bir güzelliktir. Dolayısıyla cennete özlem duymak ve ona layık olabilme umudunu hissedebilmek ve Rabbimiz'in cennet vaadinin neşesini yaşamak ayrıca çok büyük bir nimettir.
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan