TARİHTEN YAPRAKLAR 1
Çeşmenin Suyu Bitmesin
300 evvel, İstanbul'dayız. Sultan 4. Mehmed Hanın annesi Hatice Turhan Sultan, İstanbul'da bir gezintiye çıkar. Bir ara Unkapanı Köprüsü'nün karşı ucundaki Azap Kapı'ya da uğrar. Orada bir kızcağızın oturmuş, gözyaşı döktüğünü görür. Yaklaşır, bakar ki, çocuğun önünde kırılmış bir testi var. Şefkatle seslenir:
“Yavrucuğum niçin ağlıyorsun, boşuna gözyaşı dökme. Kırılan testi olsun. Sil gözünün yaşını. İşte sana testinin parası. Hemen yenisini al”
Kızcağız yaşlı gözlerini silerek baktığı Turhan Sultan'a titrek sesle cevap vermeye çalışır:
“Ben der, testi kırıldığı için ağlamıyorum. Sabahtan beri iplik gibi akan su başında bekleyip de doldurduğum testinin suyunu, hizmetçilik ettiğim eve götüremeyecek kadar beceriksizlik gösterdiğim için ağlıyorum”
Hatice Turhan Sultan bu akıllıca cevaptan çok memnun olur. Orada kızcağızın kim olduğunu soruşturur. Ana-babadan yetim, “Saliha” isminde bir öksüz olduğunu, hayırsever bir ailenin yanında karın tokluğuna hizmetçilik ettiğini öğrenir. Hemen gidip kızcağızı aileden ister, saray terbiyesine alır. Fevkalade akıllı olan öksüz Saliha, kısa zamanda inkişaf eder, her konuda sarayda örnek bir hanım haline gelir. Hatice Turhan Sultan onu, Padişah 2. Mustafa Han ile evlendirir. Böylece öksüz ve yetim Saliha, “Sâliha Dilâşub Sultan” olur. Ne var ki, Saliha Sultan, geçmişini asla unutmaz. Öksüzlüğünü, hizmetçiliğini, hatta kırdığı testinin başında ağlarken elinden tutulup da böylesine eşsiz bir mevkie çıkışını, hep düşünür.
Bir gün, çocuk iken testisini kırdığı, başında gözyaşı dökerken elinden tutulup da saraya getirildiği yere gider. Sessizce yine gözyaşı dökmeye başlar. Meraklananlar sebebini sorarlar. O da geçmişteki hadiseyi onlara anlattıktan sonra emrini verir:
“Testimin kırıldığı bu yere öyle bir çeşme yapılsın ki, asırlar geçsin; ama çeşmenin suyu bitmesin, sanatı gözden düşmesin. Testisini kıran kızlar bir daha dolduramam diye gözyaşı dökmesin. Su bol aksın”
Sonra oraya büyük çeşme yapılır ki, aradan asırlar geçer, çeşme halen sanatındaki eşsizliği korumakta, çevreye de su hizmeti vermektedir. Unkapanı Köprüsü'nün başında, Sokullu Mehmet Paşa Camii'nin yanındaki çeşmeyi bugün olanca ihtişamıyla görmeniz
mümkündür.
300 evvel, İstanbul'dayız. Sultan 4. Mehmed Hanın annesi Hatice Turhan Sultan, İstanbul'da bir gezintiye çıkar. Bir ara Unkapanı Köprüsü'nün karşı ucundaki Azap Kapı'ya da uğrar. Orada bir kızcağızın oturmuş, gözyaşı döktüğünü görür. Yaklaşır, bakar ki, çocuğun önünde kırılmış bir testi var. Şefkatle seslenir:
“Yavrucuğum niçin ağlıyorsun, boşuna gözyaşı dökme. Kırılan testi olsun. Sil gözünün yaşını. İşte sana testinin parası. Hemen yenisini al”
Kızcağız yaşlı gözlerini silerek baktığı Turhan Sultan'a titrek sesle cevap vermeye çalışır:
“Ben der, testi kırıldığı için ağlamıyorum. Sabahtan beri iplik gibi akan su başında bekleyip de doldurduğum testinin suyunu, hizmetçilik ettiğim eve götüremeyecek kadar beceriksizlik gösterdiğim için ağlıyorum”
Hatice Turhan Sultan bu akıllıca cevaptan çok memnun olur. Orada kızcağızın kim olduğunu soruşturur. Ana-babadan yetim, “Saliha” isminde bir öksüz olduğunu, hayırsever bir ailenin yanında karın tokluğuna hizmetçilik ettiğini öğrenir. Hemen gidip kızcağızı aileden ister, saray terbiyesine alır. Fevkalade akıllı olan öksüz Saliha, kısa zamanda inkişaf eder, her konuda sarayda örnek bir hanım haline gelir. Hatice Turhan Sultan onu, Padişah 2. Mustafa Han ile evlendirir. Böylece öksüz ve yetim Saliha, “Sâliha Dilâşub Sultan” olur. Ne var ki, Saliha Sultan, geçmişini asla unutmaz. Öksüzlüğünü, hizmetçiliğini, hatta kırdığı testinin başında ağlarken elinden tutulup da böylesine eşsiz bir mevkie çıkışını, hep düşünür.
Bir gün, çocuk iken testisini kırdığı, başında gözyaşı dökerken elinden tutulup da saraya getirildiği yere gider. Sessizce yine gözyaşı dökmeye başlar. Meraklananlar sebebini sorarlar. O da geçmişteki hadiseyi onlara anlattıktan sonra emrini verir:
“Testimin kırıldığı bu yere öyle bir çeşme yapılsın ki, asırlar geçsin; ama çeşmenin suyu bitmesin, sanatı gözden düşmesin. Testisini kıran kızlar bir daha dolduramam diye gözyaşı dökmesin. Su bol aksın”
Sonra oraya büyük çeşme yapılır ki, aradan asırlar geçer, çeşme halen sanatındaki eşsizliği korumakta, çevreye de su hizmeti vermektedir. Unkapanı Köprüsü'nün başında, Sokullu Mehmet Paşa Camii'nin yanındaki çeşmeyi bugün olanca ihtişamıyla görmeniz
mümkündür.
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan